Gelin birlikte, aşırı korumacı aile tutumunun, çocukların gelişimsel, kişisel ve toplumsal ilişkilerini zedelemesi üzerine bir virgül koyalım.
İlk olarak, #beniöpme #banadokunma farkındalıkları konusunda iyi bir bilinç oluştu.
Çocuk üzerinden yaşanılan kötü olaylara karşı, ailelerin gergin tavrı bunun haklı etkeni..
Ancak çevreye duyulan korku, farkında olmadan bizleri aşırı koruyucu bir tutuma ve çevreye karşı şüpheci bir kişiliğe mi yöneltti?
Aileler, çocuklarını devamlı gözlemliyor, ihtiyaçlarını bir bebek gibi gideriyor; çünkü çevre, potansiyel suçlu, mayınlı bir arazi.
Bu arazide, iyi niyetlerle çocuğa gülümsemeye zaten korkuyoruz ama bir de yaramazlığına sitem ettik mi, ailenin buz gibi bakışına maruz kalıyoruz.
Çocuğun başkalarının uyarılarını dinlemeye, kendini ifade edebilmesine, çevresini tanımasına fırsat vermiyoruz.
Böylelikle, toplumsal güven, samimiyet, sosyal ilişkiler yerle bir oluyor..
Bilmemiz gereken, hayatta kötü insanlar olsa da bizler çevreden çocuklarımızı soyutlamak, onları 'yönetmek’ yerine, iyi bir toplum için mücadele etmeliyiz; çünkü onlar fanus içinde yaşamıyorlar ve sosyal hayat içinde olmak zorundalar.
Ancak bizler sosyal iletişimlerine ket vurup, onlar yerine hareket ettiğimizde, girişimci, sorumlu, sosyal, çevreye duyarlı özelliklerini küçültüyoruz.
Böylelikle çekingen, bağımlı, özgüveni düşük, suçlayıcı bireyler ortaya çıkartıyoruz.
Çözüm:
Demokratik Aile Tutumu.
Onları, insanlara karşı yaşına uygun olarak bilinçlendirmek, kontrol ederek fırsat vermek, sınırlar dahilinde izin vermek, onun hizasında, duygularını hisseden, çocuk olduğu ölçüde ona danışan ve başkalarının uyarılarında hatasını görebilme imkanını onlara vermeliyiz.
Aksi takdirde, çocuklarımızı bir anlamda koruduğumuzu düşünürken, bir taraftan da kişisel, gelişimsel, sosyal yıkımlarına sebep olabiliriz.
.
Betül Özey, dikGAZETE.com
Sosyolog/Psikolog