USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Düşüşün nedenleri!..

30-06-2018

“Tehlikeyi doğrulukta görseniz de, doğruluktan ayrılmayınız. Zira kurtuluş ancak ondadır.”

Hazreti Muhammed (S.a.v.)

.

Geçen hafta; “Bu seçimin asıl kazananı ise, Devlet Bahçeli ve partisi MHP; kaybedeni de Kemal Kılıçdaroğlu-FETÖ ile SP-Temel Karamollaoğlu olmuştur” diye yazmış; AK Parti oylarının düşüşüne değinmemiştik.

Bu hafta da; Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan şahsi oylarını artırırken; AK Parti’nin oylarının düşüş nedenine değinelim.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 2014 seçimlerinde yüzde 51.8 oy alırken; 2018’de yüzde 52.6 oy almıştır. Haliyle FETÖ ittifakına rağmen bir artış olmuştur.

AK Parti ise, Kasım 2015 seçimlerinde yüzde 49.5; 2018’de ise yüzde 42.6 oranında oy almıştır ki; neredeyse 7 puanlık bir düşüş söz konusudur.

*

İş gereği Türkiye’nin bütün illerine, ilçelerinin de neredeyse yarısına birkaç defa gitmiş biri olarak, gördüklerimizi geçmişteki yazılarımızda belirtmiş; yine birkaç defa, “Yakarsa dünyayı garipler yakar. AK Parti’yi de milletvekilleri, belediyeler; kendi atadıkları bürokratlar ve il-ilçe başkanları yakar!” demiş; “AK Parti yönetiminin partimizde Bylock kullanan ve FETÖ örgütüyle ilişkisi olan kimse yok demesine (Kendileri inanıyor mu bilmiyorum) partiye oy verenler de dahil kimse inanmadığı gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yalnız bırakılmasından dolayı partide herkese şüpheyle bakıldığının bilinmesini isterim!..” diye devam etmiştik.

*

Allah’ın kitabında “adalet” birçok ayette geçmektedir… Eğri oturup doğru ve “adalet” gözeterek bir şeyler söyleyip; düşüşün  nedenlerine göz atacak ve örnek verecek olursak, şöyle sıralayabiliriz: 24 Haziran seçimlerinde eskisi kadar olmasa da, bazı adayların halk tarafından tasvip edilmediği gerçeği ortadadır.

FETÖ elebaşıyla görüşen (İnsanlar ne zaman görüştüğüne bakmaz) ki; kişilerin aday yapılması ve FETÖ’den gözaltına alınan işadamları adliyeye sevk edilmeden Kayseri Adliyesi’ne gidip görüşme yaptığı ortaya çıkan; yerel ve ulusal basında da haber olan Mustafa Elitaş… Aynı şekilde haber olan Hayati Yazıcı…   

*

FETÖ’den tutuklanan, ekonomik yönden güçlü olan ya da makam sahibi insanlarla ilişkisi olanlar; müebbet cezası alsalar bile tahliye edilirken, sadece bankalarına para yatıranların mahkumiyet alması…

İçişleri Bakanlığı hariç, diğer bakanlıklarda bürokrat ya da memurlardan beklenenin altında kişinin açığa alınması ki; sanki diğer bakanlıklarda FETÖ’cü yokmuş havası vermek… (Maliye Bakanlığı’nda hâlâ FETÖ etkisi vardır.)

“Kişinin namazı ve orucu sizi aldatmasın” göz ardı edilerek işin ehline verilmeyip, ‘alnı secdeye geliyor’ düşüncesiyle ehil olmayanlara iş vermek.

*

Seçimlerde kurulan stantlarda bilgi sahibi olmak yerine, görüntüye bakılarak görev verilen gençlik kolları üyelerinin halka broşür dağıtırken, almak istemeyenleri çekiştirip; “Neden almıyorsun? Oyunu AK Parti’ye vermiyor musun?! Başbakanımız kim? Cumhurbaşkanımızı biliyor musun” şeklinde beyin yakan sorular soran kızların ki; erkekler standın gerisinde sandalyede oturuyor ve kimi çay, kimi sigara içiyor!..

(Bu konuda kırmadan, hakaret etmeden ve bilinçli çalışanların Vatan Partisi mensupları olduğunu belirtelim)  

*

İlçe ve il başkanlarının akçeli işlere girmesi ve kendilerine ulaşmayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ulaşmaktan daha zor hale getirmelerinin yanında belediyelerle birlikte şehirlerin, imar ve diğer ihale işlerinde canına okumaları!..

Özellikle ilçelerde para karşılığı gençlere iş temin edenlerin, kendi özel işlerinde de o gencin ailesiyle birlikte genci çalıştırmaları ve nedense ilçelerde büyük çoğunluğun; bu kişilik bozukluğu olan kimseye yalakalık yapınca, o kişinin de “ben olmazsam burada güneş doğmaz” havalarına girmesi!.. 

*

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; “Bize ne oluyor ki, koltuklardan güç almanın gayeti içerisine giriyoruz. İdeal siyasetçi oturduğu koltuktan güç alan  değildir oraya güç katandır, bunu böyle bilmemiz lazım” sözünün tam tersi bunların büyük çoğunluğunun oturdukları koltuklar sayesinde krallığını ilan etmiş ve işinin ehli olmayan kimseler olması...

*

Belediye başkanları, meclis üyeleri hatta parti üyeleri kimselerin seçim zamanları haricinde yolda yürürken, “Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin”e inat edercesine (Haşa) bunları ben yarattım tavırlarıyla diğer insanları “böcek gibi” görmeleri!..

Belediye başkanlarının kendilerini makamlarında başbakan filan zannedip, özel kalem müdürlerinin de başbakan yardımcısı havasıyla insanlara akıl verip terbiye etme girişimleri…

Normalde parti merkezinden gelen biri, bunları göremez çünkü koltuktan güç alan bu kişiler, gelenlerin ayağının altına paspas olacak tıynete sahiptirler…

Fakat partiden bir bakan ya da milletvekili tebdili kıyafet, herhangi bir il veya belediye başkanlığına gitsin durumu müşahhas bir şekilde görecektir diyemiyorum çünkü ya özel kalemleri ya sekreterleri ya da oradaki danışman görüştürmeyecek; ısrar ederse, il başkanı veya belediye başkanı toplantıda; olmadı şehir dışında, daha olmadı yurtdışında yalanıyla görüşemeyecek daha doğrusu görüştürülmeyecektir!..

(Siz orada otururken, bir müteahhit gelirse, sizi görüştürmeyenlerin hepsi ayağa kalkıp, ceket ilikleyerek, başkanın kapısına kadar ona eşlik edeceklerdir!..)

Merkeze bu şekilde gösterildiğinden olmalı;

Erzurum Aziziye’de atanan ilçe başkanının geçmişte attığı “twitler" olmasaydı, FETÖ’cü olduğu anlaşılmayıp, atanmasından iki gün sonra görevden alınma olmayacaktı ki; bundan isabetli örnek mi olur?!

Ve son olarak aynı şartlarda 2000 öncesiyle 2000 sonrası emekli olan kişilerin aldıkları maaş arasındaki büyük fark ve emekli aylıklarının düşük olması…

.

Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com

Twitter: @alimevlutkaya

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?