Sabah akşam korona haberleriyle yatıp kalkıyoruz.
Her yerde korona, herkesin dilinde korona.
Evde, işte, sokakta korona.
Peki bu kelimenin ciddiyetini fark etmek için, canımızı yakması için illa ki kendimizin veya çok sevdiklerimizin başına mı gelmesi gerekiyor?
Bu sorunun cevabına "evet maalesef öyle" diyebiliriz ama asıl doğru cevap:
"Hayır, sevdiklerimizin başına gelmesi gerekmiyor. Allah bana akıl, izan, idrak ve tüm bunları kullanabilme yeteneği vermiş. Benim başıma gelmese de bu durumu yaşamasam da direkt yaşayanların hayatlarından ders çıkartabilirim, ibret alabilirim" olmalı.
Birkaç saat önce, çok sevdiğim bir dostumun kayınpederinin korona sebebiyle vefat ettiği haberini aldım.
Hemen kendimi vefat eden beyefendinin ailesinin yerine koydum. Ben bu kadar üzülmüşken kim bilir onlar ne haldedir diye muhasebe yaptım.
Evet, Takdir-i İlahi. Vefat eden herkese Allah'tan rahmet diliyorum. Vadeleri buraya kadarmış.
Lakin “önce tedbir sonra tevekkül” bizim şiarımızdır.
Hep bu cümleyle büyütüldük ve Rabbimizin istediği de budur.
Şimdi her zaman söylediğimiz bu cümleyi uygulama vakti gelmedi mi?
Ben şahsım adına söyleyebilirim ki haftada bir gün okula gitmek dışında evden çıkmıyorum.
Çok yakın oturmamıza rağmen annem ve babamın evine yaklaşık 2 aydır girmiyorum.
Gerekirse iki ay daha hatta daha da fazla girmem.
Özlemiyor muyum?
Hem de deli gibi özlüyorum, sarılmak istiyorum.
Hatta eski kalabalık aile toplantılarımız ara ara aklıma geliyor, duygulanıyorum.
Meğer sıradan olarak gördüğümüz, yaşadığımız her dakikamız ne büyük bir nimetmiş.
Rabbimizin bize bahşettiği ne güzel bir ikrammış.
Belki de elimizdekilerin kıymetini fark edelim ve onlara sıkı sıkıya sarılalım diyedir tüm bu yaşadıklarımız.
Kim bilir..
Ama artık vakit, romantizm değil realizm vaktidir.
Çünkü ailelerimizin, yakınlarımızın sağlığı her şeyden önemli.
Sevdiklerimiz bizim için ne kadar önemliyse, televizyonda her gün sadece bir 'sayı' olarak gördüğümüz vefat eden insanlar da birilerinin en önemlisi, en kıymetlisi, yokluğunda yaşayamayacakları biricikleri..
Tüm bunların bilincinde olarak, atacağımız her adımın bir vebal olduğu gerçeğiyle hareket edersek hem vicdanımız rahat olur hem de bir başkasının hakkına girmemiş oluruz.
Şimdi aslında çok kolay olan bir seçim yapma vakti..
Ya koronayı sevindireceğiz, biz üzüleceğiz?
Ya kendimizi ve sevdiklerimizi tedbirlerimizle koruyup biz sevineceğiz ki zaten o zaman korona mağlup olacak?
İşte bundan sonraki hayatımızı da bu sorulara verdiğimiz cevaplar ve bu cevapları uygulama şeklimiz belirleyecek.
Bu vesileyle buradan şu an bu musibetle baş etmeye çalışan herkese Rabbimden şifalar, yakınlarına güç ve sabırlar diliyorum.
.
Sena Özey Ataç, dikGAZETE.com
-Eğitimci-