ABD ve SSCB’nin Soğuk Savaş dönemi çekişmesi, batı dünyasının Ortadoğu sınırlarına kadar olan bölümünün şekillenmesinde ciddi öneme sahip bir dönem olarak adlandırılmalıdır.
Bu dönem, aynı zamanda Ortadoğu ve Afrika coğrafyasının düzenlenmesi için alt yapının hazırlanması girişimlerinin de yaşandığı dönem olarak adlandırılabilir.
Soğuk Savaş döneminin iki süper gücü olarak algılatılan ABD ve SSCB, kendi aralarında karşılıklı savunmalar ve saldırılılar sürecini yaşarken, dünya ticaretinin ve dahi nüfuz mücadelesinin yaşandığı coğrafya içerisinde kalan devletlerin politikalarındaki değişiklikler ve kamplaşmaların da şekillenmesi sağlanmış oldu.
Aslında Sovyetler ve ABD arasında yaşanılan Soğuk Savaş dönemi, batı kampının netleşmesini öngören bir strateji olarak hayata geçirilmişti.
Çünkü Uzakdoğu coğrafyasının şekillendirilme projesinin devamı olarak görülmesi gereken batı coğrafyasının şekillendirilmesi, yaşadığımız Soğuk Savaş döneminde hayata geçirilmiş oldu da diyebiliriz.
Böylelikle dünya genelinde global ekonomik ağını oluşturmak isteyen ve bu durumu, sistem haline getirmek isteyen sömürücü akıl, doğu ve batı arasında kalan coğrafyanın şekillenmesi projesini işleyen sürecin final kısmına ayırmış oldular.
Günümüzde yaşadığımız sancıların tamamını “Ortadoğu ve Afrika coğrafyalarının şekillenmesi hamleleri” olarak görmek gerekmektedir.
“Neden Ortadoğu ve Afrika coğrafyalarının şekillendirme projesi, mücadelenin final kısmına ayırıldı” diye sorulacak olursa…
Dünya ticaretinde lokomotif görevi gören yeraltı zenginliklerinin büyük bölümünün bahsi geçen coğrafyalarda bulunuyor olması, bu coğrafyaları rahatça sömürebilmek için zayıf ve yönlendirilebilir olarak kalması amaçlanmaktaydı dersek taşı gediğine koymuş oluruz.
Bundan dolayı Devlet-i Âli’nin nüfuz alanlarının, aşama aşama daraltılarak ortadan kaldırılması hedeflenmiş ve başarılmış oldu.
Tarihten kesitler alarak bir dönemi özetlemiş olalım ve devam edelim.
Trump dönemi ABD’den, Biden dönemi ABD’ye geçiş yaşanıyor olmasını nasıl değerlendirebiliriz?..
Başkan Trump, doğudan gelen etki gücünün Amerika kıtasına ulaşmak üzere olduğunu tespit ederek, kendi coğrafyasını güçlendirmek ve oluşacak çatlakları engellemek amacı ile global genişlemeyi tersine çevirerek, tabir yerindeyse “Safları sıkılaştırmayı” amaçlamakta idi.
BU DURUŞ, DEVLETÇİ BİR BAKIŞ AÇISINI YANSITMAKTADIR VE BAŞKAN TRUMP, GÖREVİNİ BAŞARI İLE TAMAMLAMIŞTIR…
Amerika’daki başkanlık seçimlerinde yaşanılan tüm çekişmelerin dünya kamuoyunu “ters köşe” yapan bir özelliğe sahip olduğunu söylemek gerekmektedir.
Çünkü, Başkan Trump döneminde başlatılan kaleyi sağlamlaştırma stratejisini takip eden süreç, Başkan Biden ile bir ileri hamlesini başlatmıştır.
Durup dururken Rusya lideri Putin, Başkan Biden’ın kurduğu cümle ile neden “katil” ilan edildi.?
Anlaşılan o ki Başkan Biden, Başkan Putin’e pas attı ve Rusya, batı ekseninde zayıflatılan ilişkileri düzeltmek üzere oyuna dahil oldu.
Mücadele ve yıpranan ilişkilerin tamir alanı Amerika kıtasından, kurulan bir cümle ile Ortadoğu’ya kaş ile göz arasında nasıl da taşındı değil mi!?.
Aslında Trump da gelse, Biden da gelse fark etmiyor. Süreç, devlet politikasının işlemesi gerektiği gibi işletilmektedir.
Türkiye, İstanbul Sözleşmesi kararı ile yıpranan ilişkilerin tamiri ve Batı kampında oluşan çatlakların ortadan kaldırılması için oyuna dahil edildi bile…
Bu arada bir dipnot düşelim;
Çin’den yapılan ihracatın nakliye bedellerinin karşılanamaz boyutlara çıkması ile yavaşlamış olması, konteynır eksikliğine bağlanmaktadır.
“Acaba gerçek bu mudur” diye de biz sormuş olalım.
Son söz;
ÜLKELER, OLUŞTURDUKLARI KENDİ STANDARTLARINA EŞİT VEYA YAKIN SEVİYEDEKİ ÜLKELER İLE SOSYAL, KÜLTÜREL VE EKONOMİK YAKIN İLİŞKİLERE SAHİP OLABİLİRLER.
BU DEĞİŞMEZ KURAL, HANGİ ÜLKENİN HANGİ ÜLKE İLE BİRLİKTE ÇALIŞMAK ZORUNDA OLDUĞUNU BELİRLER…
Saygılarımla.
.
Ali Karani, dikGAZETE.com