Diyanet İşleri Başkanlığı sil baştan yeniden yapılandırılmalı, “Din İşleri Üst Kurulu” veya benzeri bir ad ile üst kurul olmalıdır.
Bu önerimin temel nedeni son yıllarda yaşanan gelişmelerdir. FETÖ yapılandırılması başta olmak üzere, insanların dini duygularını istismar eden yapılara karşı mevcut başkanlık, güçsüz veya yetersiz kalmıştır.
Başkanlık, kurumsal yapısıyla dini yozlaştıran yapılara karşı bir eylemde bulunma ve yaptırım uygulama gücüne sahip değildir.
Anayasamız, temel hak ve özgürlüklere önem vermektedir. Bu sebeple bireylerin dini tercih ve kararlarına karşı, devletin bir dayatması olamaz ki zaten böyle bir uygulama da olmamıştır.
İnsanların dini duygularını istismar eden yapıların güç aldığı yer ise burasıdır.
Devletin müdahil olmadığı alanlara çengel atan yapıların, insanların dini duygularına verdiği zarar açıkça ortadadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın mevcut yapısı başta Alevi vatandaşlar olmak üzere sürekli tartışmaya konu olmuştur.
Okullarda verilen “Zorunlu din dersi” gibi, Başkanlığın tek tip din anlatısı eleştirilen bir meseledir.
Şahsi düşünceler yerine bu konuda geniş kapsamlı düşünüldüğünde ve bu konuya çalışıldığında empati yapmanın meselenin çözümü için önemli olduğunu anlaşılacaktır.
Başkanlığın kuruluş kanununda yer aldığı gibi, çalışma alanını “İslam dini” olarak belirleyen kurumun, dini temel referanslardan istifade etmesi elzemdir.
Bu sebeple Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ülkemizde yerleşik kabul görmüş tarikat, cemaat ve İslam dini dışındaki Musevilik ve Hıristiyanlık dini temsilcilerinin yer aldığı bir “Üst Kurul” olarak yapılandırılması toplum huzuru ve barışı için iyi olacaktır.
Bu kurul oluşturulduğu zaman, her kurul üyesi belli bir alanda yetkilendirilip ve o alan ile alakalı sorunlar görevlendirilen kurul üyesi tarafından çözüme kavuşturulabilir.
Böylece dini tartışmaların önüne geçmek mümkün olabilir. Örneğin mezhepler ile ilgili tartışmaların çözümü için görevlendirilen kurul üyesi, bir komisyon oluşturup aykırı tüm fikirleri, görüşleri, tez ve çalışmaları bir araya toplar ve bu konuyu derinlemesine araştırıp bir çözüm önerisi getirebilir.
Bu bulunan çözüm toplumla paylaşılır. Bu konu ile alakalı aykırı görüş beyan etmek yasaklanabilir.
Dini gün ve gecelerde kimlerin televizyona çıkacağına, hangi konuların konuşulması gerekeceğine bu kurul karar verebilir.
Böylece kurul izni olmadan sohbet ve vaaz vermek, dini eğitim yapmak mümkün olmaz.
Diyanet’in böyle bir görevi ve yetkisi olmadığı için isteyen dilediği gibi “Din”i anlatıyor veya insanları kendi dini algısına göre eğitiyor.
İnsanların, istediği en iyi dini eğitimi alması devletin sorumluluğundadır.
Bu kurul, alt kurullar oluşturarak çalışmalar yapabilir. Bugün toplumda tartışılan dini mevzuları ele alarak, günün şartlarına göre dini hükümlerini belirleyebilir.
Kurul, insan odaklı ve dini taraf tutmadan hizmet edecek ve kurumsal bir yapıda olacak şekilde planlanmalıdır.
“Üst Kurul” olması gerekliliğinin bir başka öncülü de siyasetten etkilenmeyecek kurumsal bir yapıya olan ihtiyaçtır.
Diyanet yeniden tanımlanmalı ise mevcut “Diyanet Vakfı” ve “Din İşleri Kurulu” gibi yapılara son verilmesi de lazımdır. Ayrıca İlahiyat Fakülteleri kapatılmalıdır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş ile beraber devlet ve kamu kurumları, günün şartlarına göre yeniden kurumsal yapıya kavuşturulmalıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığı, mevcut yapısıyla ülkemizdeki dini sorunlara çözüm üretmekte zorlanmaktadır.
Küreselleşen dünyada kronik sorunları olan ülkelerin çektiği sıkıntılar düşünüldüğünde, mevcut sorunlarımızın çözümü elzemdir.
Dini anlamda akla gelebilecek tüm sorunların çözümüne uygun olarak tasarlanacak “Üst Kurul” ile ülkemizde yaşanan, yaşanması muhtemel olan tüm sorunlara çözüm bulunacağı gibi dini istismar eden tüm yapıların faaliyet alanları engellenebilir.
Vatandaşlar hiçbir sorunla karşılaşmadan istediği dini eğitimi alıp, inancını en doğru şekilde yaşayabilirler.
.
Muhammed Işık, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @leyli_serd , @dikgazete
Necdet çelikdönmez 5 yıl önce
Necdet çelikdönmez 5 yıl önce
Sonmez 5 yıl önce