Japonlar koro halinde zikrediyor.
ABD’li genç şarkıcı Ayet-el Kürsi’yi okuyor.
Çinliler akın akın namaza duruyor.
Ve daha niceleri…
Dikkatleri çekmek için göstermeye çalıştığım konu;
- Saplantılı düşünceler, bağnazlık, kısacası cehalet ile algılanıp yaşanılan İslam ile…
- Hür ve açık fikirli, araştıran ve sorgulayarak algılanıp yaşanılan İslam’dır…
Bu iki durum arasındaki farkı, yakın zamanda hep birlikte göreceğiz diye düşünmekteyim.
Medeniyetleri rahminde büyütüp geliştiren Kadim Anadolu’nun, yani bugünkü Türkiye’nin insanlığa öncü olamaması için saçma sapan, şekilci ve putperest bir güruhu “İslam’ın temsilcileri”ymiş gibi gösterip, ülkenin imajını yıpratma çalışmaları ile bu konunun da yani dini manası ile yaşayabilme öğretisinin başka odakların eline geçmesine, tüm bu saçmalıklara dur diyemediğimiz için istemeden de olsa destek vermiş oluyoruz.
Türkiye’mizden bu cehalet defedilmeden, bir şeylerin öncüsü olabilmek ve insanlığı besleyecek gelişmelere öncülük edebilmek imkansızdır.
Diğer tüm ülkelerden dahi bu tür cehalet ve saçmalıklar defedilmeden insanlığın önünün açılması imkansızdır.
Neden mi?
Dünyanın global ekonomik sisteme “Bağlı & Entegre” olan tüm kısmını denetim altına alabilmenin yolu, çaresizlik karşısında insanların sığınılacak bir kudret arama takıntılarını çok iyi değerlendiren kurum ve yapıları sayesinde, çaresizliği dayatarak insanların topluca saptırılmış dini ritüellerin kucağına düşürülmelerini stratejik plan olarak belirlemiş olduklarını, doğru bir yöntem ile gözlemleyerek apaçık görmek mümkündür.
Anlayacağımız;
Global sermaye ile birlikte ‘Dini Temsiliyet’ler adı altında insanlığın karşısına kim veya hangi kurum çıkartılmış ise insanlığın sömürülmesi, insanlığın geleceğine ipotek koyulması ve insanlığı teslim alabilmek adına çalışmalar yürüten üst yapının elemanları olduklarını artık görmek zorundayız.
Baksanıza!..
Ekonomik ve iktisadi alanda ülkelerin gelecek yüz yılları borçlandırılarak ipotek altına alındı.
Korona Virüs sayesinde hayatı durma noktasına getiren salgın ile birlikte insanların ellerinde kalan son nakit paralar da harcattırılarak alınmakta.
Anlaşılacağı üzere, dini yapılar ve global ekonomik merkezler, insanlığı Teslim/Rehin alabilmek için birlikte çalışmaktadırlar. Bu durumdan insanlığın özgür geleceği adına acilen kurtulmak mecburiyetindeyiz. Aksi taktirde, nefes almak için bile izin almak durumunda kalınacaktır.
Milletlerin yegâne savunma aracı olan Kadim Devlet yapıları acilen duruma el koymak ve bu gidişatı insanlık adına doğru rotaya sokmak zorundadırlar.
Gelinen tarihi son dönemeçte ki artık bu cümleleri kurmak ve insanlığı uyandırmak zorunda olduğumuzu haykırmak durumundayız.
Küçük işletmelerin büyük güvenlik şirketlerinin tekliflerini geri çevirdiği bölgelerde, nedense hırsızlık vakıaları aniden görülürken, “Bu arada hangi gizli el koruyorsa o hırsızlar salıverilirken” aynı bölgede büyük güvenlik şirketlerinin şemsiyesi altına giren işletmelerde hırsızlıkların bir anda bıçak gibi kesilmesi…
Tüm özel insani ve şahsi durumların ortalığa saçılarak, sosyal medyalarda dolaştırılması ve toplumun buna alıştırılması…
Topluma basın yolu ile örnek olarak sunulan bireylerin gayriahlaki davranışlarının topluma normalmiş gibi sunulması…
Bütün bu baskılar ve yönlendirmelerin tek bir amacı olduğunu hepimizin bilmesi gerekiyor…
İnsanlığın doğuştan hakkı olan tüm imkân ve olanaklara el koymayı amaçlayan bir avuç güruhun TANRI KIRALLIKLARININ devam etmesi için verdikleri mücadele olduğunu bilmemiz gerekmektedir…
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK bu saçmalığa son vermekle kalmamış, bu ŞİARIN dünya geneline yayılması için ihtiyaç duyulan şifreyi de YURTTA SULH, CİHANDA SULH diyerek bu güruha karşı haykırmıştır…
Hayatın iki yöne akışı mevcuttur;
- İnsanlığın birikimi, insanlığın menfaatleri için harcanır ve kullanılır…
- İnsanlığın ürettiği tüm artı değerler, bir avuç güruhun rahatı için kullanılır…
Hangi tarafta olduğunuzu bir daha düşünün derim…
Taraf olmayan bertaraf mı oluyormuş, buyurun bakalım…
Siz hangi taraftasınız?..
.
Ali Karani, dikGAZETE.com