DEVLET EBED-MÜDDET, SİYASİ PARTİLER, STK.
Devlet…
Milletlerin ve toplumların hayatlarını devam ettirmek için yaptıkları en büyük organizasyon.
Bekâ sebebidir Devlet.
Devlet, atalarımızın “DEVLET EBED-MÜDDET” “YA DEVLET BAŞA YA KUZGUN LEŞE!” deyip kut verdiği, mübarek dediği beşer nizàmının en büyük teşekkülüdür.
Devletin düzeni vardır.
Mülkün temeli olan adàleti tesis ve idàme eder devlet.
Devletin Ordusu vardır.
Bizim şanlı ordumuza PEYGAMBER OCAĞI deriz, askerimize de Erden Mareşale kadar MEHMETÇİK…
Üç tane NATO’cu, beş tane FETÖ’cü darbeci çıktı diye şanlı ordumuzu tahkir edemez kimse…
Ne diyor seferde Yavuz Selim Atababamız?.. “ÖLÜRSEK CENNET BİZİM, KALIRSAK DEVLET BİZİM.”
Şimdi de yurdumun etrafında Mehmedim aynı cümleyle mayalanmış, şehàdet özlemi ile savaşmıyor mu?
Devletin polisi vardır, adliyesi, hâkimi, savcısı vardır.
Devletin okulları vardır. Millî devletler, burada yetişen nesillere Milletimizin temel değerlerini öğretirler.
Devletimizin hastaneleri vardır. Yurttaşlarımıza şifà dağıtırlar.
Milletimizin, İMÀNI, töresi, terbiyesi ile özgürce yaşadığı topraklara VATAN, vatan üzerinde Milleti yaşatmak için kurulan sisteme ve teşekküle de DEVLET diyoruz.
“Yeryüzü bize mescit kılındı.” Elbette.
Vatan ne o zaman?
VATAN, üzerinde özgürce secde ettiğin toprak…
Halaylarını çektiğin, türküler söylediğin, balalarını, kızanlarını, oğullarını ecdadımıza lâyık, FİKRİ, VİCDÂNI, İRFÀNI HÜR olarak yetiştirdiğin, DEVLET’in ile koruyup, kollayıp, yücelttiğin hayat alanı…
Aklı başında bir adam devletine “Katil Devlet!” diyemez.
Aklı başında bir adam Devletimizi onu ezen statükocularla, ihánet eden işbirlikçilerle bir tutamaz. “Devlet Putu” da diyemez, demez…
PEKİ, DEVLET’İN SAHİBİ KİM?
Devletin sahibi, Milletimizin tüm fertleridir.
Devletimize Vatandaşlık bağı ile bağlı herkes devletimizin sahibidir.
Sadece Vatandaşlar mı peki?
Büyük Devletimiz Osmanlı’nın kaybettiğimiz topraklarında kalanların kadim Türk Devletleri’nin mirasçısı Türkiye Cumhuriyeti Devleti üzerinde hiç hakları yok mudur?
Neden böyle yoğun bir giriş yaptım?
Devlet deyince artık kimse oturuşunu düzeltmiyor da ondan…
Devlet, anayasa ve yasalarla yönetilir.
Devlete karşı sorumluluklarımız vardır.
Bu sorumluluklarımızın bir kısmı yazılıdır. Ancak, devlete karşı vazifelerimizin çoğu yazılı değildir.
İşin ilginç yanı VATAN, MİLLET, DİN ve DEVLET deyip yaptıklarımızın, fedàkârlıklarımızın çoğunun karşılığını dünyada beklemeyiz.
“HALKA HİZMET, HAKK’A HİZMETTİR.” deyip Allah’tan bekleriz. İşte bu nedenle devlet kutsaldır.
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde devlet kurumlarını seçimle işbaşına gelen Hükümetler yönetir ki bu gruba İKTİDAR diyoruz.
İktidarın ortağı olmayan ya da desteklemeyen partilere de MUHALEFET diyoruz.
Bunlara ek bir de SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI (STK) var. Pekî iktidar dışındakilerin devletin karşısındaki tutumları ne olmalıdır?
Sádece yasalara uymak mı?
Bir askerin fedàkârlığı kadar da mı fedàkârlıkları olmaz bu zümrelerin?
İktidar Sahipleri bilsinler ki Millet ve devlete karşı sorumluluklarından daha fazladır onlardan beklenen fedákârlık.
Siyasiler iktidar ya da muhalefet demeden devlete memurlarından daha çok çalışmak için siyasi olmalıdırlar.
Türkiye’de durum nasıl?
Siyasette ve STK’nda iki grup insan var.
İlki Hizmete talip olan fedakârlar ve dava adamları, ikincisi menfaatperestler ve ahlâksızlar…
Gerek siyasette gerek STK ve Gönüllü kuruluşlarda göreve talip olanlar Millet ve Devlete hizmet için fedákârlıkla çalışmalılar.
Neler yapmalılar?
Toplumda bir YETKİN insanlar var bir de ETKİN insanlar…
Yetkileri olup, sorumluluk almayan, iş yapmayan birçok insan var. Hükümet edenler bunlardan sorumludur.
İktidar, atama ve görevlendirme yaparken BİLGİ, TECRÜBE, LİYÀKÂT, EHLİYET, CESARET, DEVLET VE MİLLETE SADÀKÂT gibi vasıflar aramalıdır.
Devlet ve Millete hizmet edenlerin “Ben yaptım oldu!” gibi sığ bir yaklaşımları olamaz. Ayrıca iktidar, kamu görevlilerini denetlemek ve çalıştırmakla mükelleftir.
Hala 28 Şubat Sürecini bahane gösterip, devlet düşmanlığı yaparak devleti yönetmeye kalkan devlet memuru ve siyasiler var.
Ayıptır…
Ya diğerleri!..
Yani muhalefet?..
Her şeye karşı bir duruşları var.
Oysa gölge kabineler kurup, teklif mekanizmaları oluştursalar, mecliste buna göre çalışmalar yapsalar millet, kendilerine daha çok güvenecek…
Muhalefet de kamu vicdanında imza atmasa dahì sorumludur.
Muhalefet, iktidarı çalıştıran, gerçek manada denetleyen en önde mekanizmadır.
Kolaycı davranıp ülkeyi polemiklerle ötekileştirmek, gerek iktidar gerek muhalefet için büyük vebâldir.
(NGO) STK’nın durumu?..
Çoğunda yöneten bir ekâbir grup, köy ağası gibi kuruluşların tepesinde kendi temsil güçlerini artırmak için çöreklenmiş bir grup var.
Kalanlar, üyeler dolgu malzemesi ádetá.
İşin kötü yanı STK da çoğunlukla siyasete kuyruk olmuş.
Kuruluş maksatları dışında siyasetle iç içe kolay ikbal ve menfaat peşinde bir durumları var.
İstisnası yardım yapan STK verimli. Diğerleri ise ne fikir üretiyor ne de iş.
Oysa buralar Modern devletlerde resmen Düşünce Kuruluşu (Think Tank) gibi çalışırlar.
Bilin ki modern toplumlarda Gönüllü Düşünce Kuruluşları da devletin maaşlı organları gibi çalışırlar.
Türkiye’de karar vericilere KARAR TEKLİFİ sunan ne muhalefet partileri var ne STK ne Düşünce Kuruluşları ne de üniversiteler?
Bunlar ansiklopedi gibi yayınlar yapıyorlar, kitaplar basıyorlar ama damıtılmış iki satır somut, müşahhas bir teklif, öneri, karar teklifi yok.
İran’da olaylar oluyor…
Eminim ki yabancı istihbarat servisleri, bizim Gezi Olayları gibi cirit atıyordur.
Peki ya biz?
İktidar, muhalefet, STK, Düşünce Kuruluşları!..
İran Olayları ile ilgili PKK/HDP dışında yerelden faaliyet ya da açıklama duymadık.
Suriye ve Mülteciler konusunda durum ne?
İki düşünce var.
Biri “mülteciler muhacir biz ensarız.” diğeri “mültecilerin tamamı gitsin.” Her iki toptancı yaklaşım da yanlış.
İktidar, kendisine müzáhir STK ile, muhalefetin kendisi bizzat Suriye’ye, Mısır’a hatta şimdi İran’a hükümetle de konuşulacakları koordine ederek gidemez miydi?
Şu anda Suriye topraklarındaki unsurlarımızın yönetim zaáfiyeti var.
PYD ve SDG gibi unsuları eğiten ABD’li subay, eğittiği teröristlere Kürtçe hitap ediyor.
Bizim bölgedeki MİT personeli unsurlarımız dahil tercümanla geziyor.
Oysa bizim anadili Kürtçe, Arapça vd. olan vatandaşlarımız var.
Nasıl düzelecek?
Önerisi olan var mı?
Tüm toplum kesimleri, siyasi gruplar, STK Büyük ve Güçlü, Etkin Türkiye hedefine hizmet etmelidirler. İlk amacı bu olmayan teşekküllere halkımız yüzvermemelidir.
Aziz Milletim.
Siyasi partilerin ve STK’nın içinde olun.
Yetkin olamayabilirsiniz. Sizi itip, aşağılayabilirler.
İçinde bulunduğunuz yapılardaki ekâbirler sizi yetkilendirmeyebilir.
Siz hakkı tutup kaldırmak, Millet ve devletimize hizmet gâyesi ile çalışmaya devam ediniz.
Verdiğiniz emeğin karşılığını, fedakarlıklarınızın karşılığını Allah gözetecektir.
Çalışmak bilin ki en değerli duàdır…
Korkut Ata’nın Duası ile yeni çağlara “BİSMİLLAH” diyelim her gün…
“Yerli kara dağların yıkılmasın.
Gölgelice kaba ağacın kesilmesin.
Coşkun akan görkemli suyun kurumasın.
Kanatlarının ucu kırılmasın…
Çalışanda kara polat öz kılıcın kertilmesin.
Kadir Mevla seni namerde muhtaç etmesin.
Allah'ın verdiği umudun kesilmesin.
En sonunda arı imandan ayırmasın!..”
Rabb’im yâr ve yardımcımız olsun.
.
Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com
-Strateji ve Yönetim Uzmanı-
Yücel Erence 2 yıl önce