“İngiliz aklı projeyi hazırlar, Amerikalılar uygular” cümlesi, dünyanın batısında kalan kısmının getirildiği uçurumun kenarını en kısa yoldan özetleyen cümle olacaktır.
Bir de dünyanın doğuda kalan kısmı var ki o kısmını anlatmaya da sıra gelecek…
Çatışmalar ve pay kapma zaviyesinden bakıldığında, “VİP seviye” diyebileceğimiz bu ilişkiler ağında “hiç mi çıkar çatışması olmaz” diyerek bir soru da biz sormuş olalım...
İngiltere - İran - Hindistan - Çin & Amerika - İsrail - Rusya - Türkiye - AB…
Dünya sahnesinde ortaya koyulan senaryoda etki sahibi bu ülkelerin, anlaşabildiği veya çelişkiler yaşadığı zamanlar ve coğrafyalar hep olagelmiştir.
Amerika, batıda kalan dünya düzenini, İngiliz aklı ile hazırlanmış olan proje kapsamında hamleler yaparak kurgularken, etki sahibi diğer ülkelerin, yapılan bu hamleler karşısında kendi çıkarları adına karşı çıkmaları veya yine kendi çıkarları gereği eşgüdümlü hareket etmiş olmalarını denge kurma çalışmaları olarak adlandırabiliriz.
İngiliz akıl yapısının ABD üzerinde etkisi inkar edilemezken, Siyonist akıl yapısının da ABD üzerinde ciddi bir etkisi olduğunun, “Lobi faaliyetleri” veya ABD’nin İsrail’den vazgeçememesi incelenirse net bir şekilde görülecektir.
“İngiltere ile İsrail arasında sonu gelmez uzlaşmazlık acaba bu çelişkiden dolayı mı oluşmuştur” diye sormadan edemiyor insan değil mi!?.
-Birleşik Devletler Kongresi (United States Congress), Birleşik Devletler federal hükûmetinin iki meclisli yasama organıdır ve iki bölümden oluşur.
Hatırlarsanız, Obama'nın başkanlık yaptığı dönemde, Washington'u ziyaret edecek olan İsrail Başbakanı Netanyahu'yu kabul etmeyeceğini açıklamış olması ve buna rağmen Netanyahu’nun kongrede konuşma yapabilmiş olması dikkatleri çeken bir gelişmeydi.
Acaba, çok önceleri gizliden başlatılan “İngiliz aklı projeyi hazırlar, Hindistan&Çin uygular” konseptinin, dünyanın batı kısmına da el atma hazırlandığında olduğunun farkına varmış olan Netanyahu, bu durumu ifşa etmek için böyle bir emrivaki yaparak fay hatlarının kırılmasını mı hedeflemiştir bu hamlesi ile ne dersiniz?
Sorular, sorular, sorular…
İngiltere ve ABD, kendi aralarında yaptıkları derin anlaşma sayesinde, dünya düzeninin batıda kalan kısmını şekillendiriyorlardı.
Durup dururken nereden çıktı bu!
“İngiliz aklı projeyi hazırlar, Çin&Hindistan uygular” sorusuna gelmeden önce olaylara bir de farklı pencereden bakalım isterseniz…
İngiltere, Birinci ve İkinci Afyon Savaşlarında Çin’e karşı kazandığı galibiyet ile zaten Çin ekonomisi üzerinde etki sahibi değil miydi?
-1. Afyon Savaşı; 1839-1842'de, Çin ile İngiltere arasında oldu.
-2. Afyon Savaşı; 1856-1860 arasında ise Fransa ile İngiltere, Çin'e karşı birlikte savaşmadılar mı?
Tarihte biraz daha gerilere, 1600’lü yıllara gidelim isterseniz…
Çay, batının tanımasından çok evvel Çin'de “royal” (krallara özgü) bir içecek kabul edilir, ancak gümüş karşılığında alınıp satılabiliyordu. Tabii bu, o devrin ticaret devi İngiltere'nin (kısacası The East India Company'nin) işine gelmez.
Bu yüzden Çin’i, Hindistan'da ürettikleri afyon ile tanıştırıp, tonlarcasını ülkeye sokarak koca bir milleti afyon bağımlısı haline getirirler; bir süre sonra da resmi görevlileri rüşvetle besleyerek afyon karşılığı çay ithal etmeye başlarlar.
-Modern anonim şirketlerin anası bir dev, 1600'de kurulan “İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyası”nın 250 yıldan fazla süren varlığı döneminde elde ettiği büyüklüğün, günümüz bilişim ve petrol şirketlerinden onlarca kat fazla olduğu ifade edilmekte.
Bu servet, Hindistan'ın içinin boşaltılıp bir imparatorluk başkentine dönüşecek Londra'ya taşınması ve insanlık tarihinin en büyük ticari sır ve kültür hırsızlığına cüret edilip Çin'in çayının çalınmasıyla elde ediliyor.
Açlıktan, sefaletten, sömürüden ölen milyonlarca Hintli ile afyona alıştırılan bir o kadar Çinli’yi ise sadece “teferruat” olarak gören şirket, kendi çıkarlarıyla, devletin çıkarlarının aynı olduğu konusunda devleti daima ikna ediyor.
Rakipleri için yeterince caydırıcı olan 154.500 kişilik askeri güç ile sömürge savaşlarında Britanya İmparatorluğu'na hizmet ediyor.
Bir devletten farkı, sadece bir anonim şirket olması olarak belirtiliyor.
Aslında herkesin sorgulaması gereken soru şöyle olmalı.
İngiltere, 1600’lü yıllarda Hindistan’da, 1800’lü yılların ortalarında Çin’de başlattığı girişimler sayesinde sahip olduğu güç ile birlikte, bugün batıya karşı bir cephe geliştirmeyi “Bir Kuşak - Bir Yol” projesi ile başlatmıştı da bundan dolayı ABD’nin derin yapısı, İsrail’den yana tavır mı koymuştu?
Netanyahu gelen bu tehlikeyi görmüş olacak ki, YANİ; İngiltere ve ABD arasında yapılan anlaşmayı, doğudan gelen gücün ortadan kaldıracağı potansiyelini görmüş olacak ki, “İngiltere’nin ABD ile arasının açılacağına dikkatleri çekercesine durumu tetiklemiştir” diye okumak mümkündür.
“Bu durum, İngiltere ile ABD arasında yapılan anlaşmanın feshi anlamına mı gelmektedir?” diye insan sormadan edemiyor değil mi!?.
Sözün Özü…
İngiltere, ABD’nin tek başına dünyayı düzenleyecek global bir aktör olmasına asla izin veremez.
Çünkü çok daha öncesinden hazırlanmış ve başlatılmış olan ve dünyanın doğuda kalan kısmını düzenleyen güç de aynı hevesle, dünya sahnesinde yerini almak istiyor…
Konu, yine gelip, İngiliz aklı ve Siyonist sermaye arasındaki olası bir iktidar mücadelesinde kilitlenip kalıyor.
Dünyanın Doğu ve Batı olarak ayrı ayrı düzenlenmesi için projeler üreten İngiliz aklı ile ortakları olarak görebileceğimiz (siyonistlerin) sermaye sahiplerinin, projelerin tamamlanması ve final kısmına geliniyor olması hasebiyle, liderliği kimin yapacağı ve dünya hakiminin kim olacağı çatışmasının yaşandığı süreç, doğal olarak başlamış durumdadır diye okuyabiliriz.
Doğu’dan gelen “Güç” ile Batı’dan gelen güç merkezlerinin hamleleri, birbirlerinden alan kapma mücadelesine dönüşürken, durumun kontrolden çıkmak üzere olduğu gerçeği ile de insanlık karşı karşıya kalmaktadır.
Aslında bu durumdan kurtulmanın kolay bir yolu var…
Özel şirketleri, kanunlar önünde kısıtlayan kararlar alınmasın diye zayıflatılarak etkisizleştirilen devlet mekanizmaları, sanki çaresi yokmuş gibi gösterilen durumdan, insanlığı kurtarabilme imkanına sahiptirler.
Bilinmesi gereken tek gerçek; Özel şirketler olmazsa devletler yıkılmaz!
Lakin devletin verdiği destekler olmazsa, özel şirketlerin esamesi bile dünya mücadele arenasında okunamaz.
Bundan dolayı; İnsanlığın inandırılmaya çalışıldığı özel şirketlerin kutsallığı saçmalığına acilen bir son vermek gerekmektedir.
İsrail, Netanyahu ile duruma parmak basmıştır.
Başlattığı bu hamlenin devamının gelebilmesi için bölge ülkelerini sıcak ilişkiler içine sokacak diğer hamlesini de yapması gerekmektedir.
Öyle ya; madem bir hamle yaptın, devamını getir sayın Netanyahu…
Aksi takdirde “TÜM YOLLAR LONDRA’YA ÇIKACAK”
Son Söz;
Her ülke, kendi içinde hem kendisine yetecek, hem de komşu ülkelere yardımda bulunacak üretim potansiyeline sahiptir ve bu durum, bin yıllardır insanoğlunun üretimi ile gerçekleşmektedir.
Saygılarımla.
.
Ali Karani, dikGAZETE.com