USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Devamını bekliyoruz!.. Ve Kılıçdaroğlu!

21-07-2018

Adnan Oktar grubuna yapılan operasyon, genel anlamda olumlu karşılandığı gibi, diğer tarikat, grup ve cemaatlere de olası operasyonların yapılabileceği beklentisini oluşturdu!

Bilindiği gibi Diyanet, daha önce cemaat ve tarikatlardan istediği, olmazsa olmaz 5 ilke belirlemiş ve deklare etmişti!

Fakat bu ilkeyi takan olmadı çünkü uyulması istenen 5 ilkeyi hayata geçirirlerse var oluşları biterdi! 

Şimdi de yapılması muhtemel operasyonlardan sonra bu tür yapıların denetim altına alınması gerektiği yönünde sözlü ve yazılı fikir yürütenler ortaya çıktı.

Devletin tarikat ve cemaatleri denetim altına alma faaliyetleri Osmanlı’da ilk defa 1790’larda başlamıştır ki; ‘sapkın inanışlara sahip olan tarikat mensuplarının durumlarının teftiş edilerek, devlete bildirilmesi’ olarak ifade edilse de; bazı kesimler o dönemdeki bu faaliyetin yanlı ve bir kesime yönelik olduğu yönünde hemfikirdirler!

1866 yılında şeyhülislamlığa bağlı olarak faaliyete geçen ‘Meclis-i Meşayih’ adlı müessese ise, tüm tarikat ve cemaatlerin  işleyişini denetim altına almıştır.

Cemaatlere operasyon yapılması gerektiğine inanan biri olarak (Ama öncelikle şunu belirtmeliyim; ‘cemaat veya tarikat olmalı mıdır; İslam’da yeri var mıdır’ sorusuna cevap verilmelidir), günümüzde ‘Meclis-i Meşayih’ türü bir denetleme mekanizmasının başarı sağlayacağını zannetmiyorum!..

Sebeplerini yazmaya kalksak sayfalarca sürer fakat özetlersek; bugünkü cemaatlerin neredeyse tamamı şirketleşmiş, dini, ticaret olarak görmektedirler. Pazarladıkları da, istismar ettikleri de, dindir…

Yine neredeyse tamamının ‘İslam Dini’ üzere olduğunu söylemek ahmaklıktır!..

Çünkü şahısa ve paraya dayalı bir din anlayışı üretmiştirler ki; hurafe olduğu gibi, Mekke müşriklerinin yaptıklarının çoğu da bunların eliyle yapılmaktadır!..

Dolayısıyla “İslam öğretiyoruz” diye, sorgulamaktan yoksun ve kendilerine tapıcı/tapan insan toplulukları oluşturmaktadırlar. Bu da gelecek nesillerin İslam yerine hurafeyle yetişmesi demektir.

1950’li yıllardan başlayarak, siyasi otoritelerinde oy kaygısıyla bu yapılara tolerans tanıması; güçlenmelerini; siyasette, bürokraside yer almalarını sağlamış; önder kabul edilen kişiler de, bir nevi tanrılaştırılmışlardır ki; en müşahhas örneği FETÖ elebaşıdır!..

Diğerlerinin de çok farklı olduğunu söylemek safdillilik olur!..

Sadece cemaatler açısından değerlendirerek çözüm üretilmek isteniyorsa; birinci öncelik hurafeci ve din tüccarı cemaatlerin faaliyetine son vermek

İkinci olarak Diyanet’in tepeden tırnağa değişmesi ya da mevcut personele, eğitim verilmesi;

Üçüncü olarak Diyanet’in, cemaatlerin istismar ettiği, özellikle din eğitimi konusunda sahih ve baskı olmayan bir yöntemle hakikatleri öğretmesi/anlatmasıdır!.. 

Daha sonra da; cemaat ya da tarikat türü oluşacak yapıların öncülüğünü yapan kişilere, faaliyet alanlarının (Kur’an, hadis, fıkıh)  ne olacağı sorularak, yazılı belge alınması ve bu kişiye (Kendisinin dünyanın en büyük alimi gördüğü için kabul etmeyip zorluk çıkartma ihtimali var), İslam öğretildikten sonra yine yazılı belgeyle şahıs veya şirket olarak ticaret yapmayacağına dair bir yaptırım getirilmesidir!..

Ticaretini engellerseniz, emin olun çok az din taciri böyle bir oluşuma kalkışır!..

İslam’ı öğrenmek isteyen bireyler de, kendisine bir şeyhin şefaat(!) etmesi ya da cennete götürmesi beklentisinden vazgeçip, Diyanet’ten olmasa bile, en azından kitaplardan dinini öğrenir!..

Kılıçdaroğlu!

ODTÜ'lü öğrencilerin, "Tayyipler Alemi" yazılı hakaret içeren karikatürlü pankart sonrası tutuklanmasının ardından; Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında söz konusu karikatürü Twitter hesabından paylaşacağını açıklamış ve partisinin milletvekillerine de bu yönde talimat vermişti.

Sonuçta paylaştı!.. 

Paylaşımdan sonra Kılıçdaroğlu'na, “Cumhurbaşkanı'na hakaret”ten soruşturma başlatıldı.

Kim için paylaşılırsa paylaşılsın, o karikatür ve paylaşımı tasvip etmek mümkün değildir!..

Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ı sevmiyor olabilir, kin besliyor olabilir… Bunlar ayrı… Fakat ülkenin devlet başkanına hakaret içeren karikatürü paylaşması, Erdoğan ve o makama hakarettir!..

Soralım Kılıçdaroğlu’na; ODTÜ veya başka bir üniversitede kendisinin boynuna torba takılmış saman yiyen bir öküz olarak çizilmiş karikatürü pankart şeklinde taşınsa ve bir kişi de bunu  paylaşsa; “Eleştiriye ve mizaha tahammül edeceğim, etmeliyim! Hapse atarak eleştirinin ve mizahın önüne geçemem” deyip, öküzlüğü kabul mü ederdi yoksa direkt dava mı açardı?!.

.

Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com

Twitter: @alimevlutkaya

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?