Yazlık muhitlerde maalesef Câmi adabı iyiden iyiye dejenere edilmiş…
Görüntüler berbat vaziyette..
Sanki bir deniz kenarı Müslümanlığı türemiş..
Câmi eğer denize yakın bir yerde ise, sanki o Câmiye terlik bozması lâstikle, bermuda şortla, rengârenk ve abuk sabuk motifli tişortlarla gelmek bir hak gibi olmuş..
Çoluk çocuğundan yaşlısına kadar, yaz aylarında pek çok bilinçsiz insanı yurdun çeşitli köşelerinde özellikle de Cuma günlerinde bu şekilde görebilirsiniz…
Çocukları eğiten annedir, babadır, ezcümle ailedir.. Ama ana-baba eğitime muhtaçsa çocuk ne yapsın?..
Halbuki Câmiye girmenin bir usulü bir adâbı var..
Müslüman, temiz pak bir biçimde Allah'ın evi olan Mescidlerde ibadetini yapmalı..
En temiz en şık elbiseleriyle Allah'ın huzuruna çıkmalı..
Giysi yeni olmasa da mutlaka temiz olmalı..
Peki be zavallı kişi; sen Cumhurbaşkanının, Bakanın, Vâlinin, Kaymakamın huzuruna dizini zar zor örten şortla, ‘haşema’yla daha başka absürt kılıklarla çıkabiliyor musun da, Âlemlerin Rabbinin huzuruna bu şekilde çıkıyorsun?..
Deniz kenarı Câmilerindeki görünen manzaralarla yazımıza devam edelim;
Bu Câmilerde bir de çorapsız taifesi var..
Öyle sahnelerle karşılaşıyorsunuz ki inanın mide bulantısı..
Adam çorapsız bir şekilde üstelik mayasıllı ayaklarıyla önünüzde oturuyor..
Daha da berbatı, abdest almış, ayaklarını kurulamadan ve sularını akıta akıta önünüzden geçiyor..
Kiminin ayak mantarı var, kiminin tırnakları bozuk..
Böyle Müslümanlık olmaz!..
Müslüman, diğer bir Müslümanı kendisinden iğrendirmez!..
Giyersin çorabını tertemiz bir biçimde oturursun..
Ama dedik ya; Câmi, deniz kenarında olunca kişi bir anda yalınayak başıkabak misâli Câmiye gelmeyi sanki bir deniz kenarı şartı olarak görüyor..
Ancak, kime ne söyleyeceksin?..
Hem söylesen ne olacak?..
Kestirmeden karşılığını aldığınla kalırsın!..
Tabii bütün bu bizim itirazlarımız kılığı kıyafeti Câmi adâbına uymayanlara!..
Yoksa aklı başında olan cemaati elbette kast etmiyoruz..
İmrenilecek temizlikte Müslümanlar da var elbette..
Onları da görüyoruz ve onlarla da iftihar ediyoruz..
Vesselâm!..
.
Sami Özey, dikGAZETE.com