DEĞERLERLE ŞEKİLLENEN
Toplumsal değişkenlikler bizleri farkında olmadan etkilemektedir. İçerisinde yaşadığımız sosyal, kültürel ve ekonomik şartlar ananelerimizden öğrendiklerimizle çatıştığında olası problemlerle yüz yüze kalmaktayız. Sağlıklı toplumlar, sağlıklı bireylerden oluşur. Modern psikoloji, ebeveynin sevgi ve şefkatiyle oluşmaktadır. Maneviyatın maddiyattan üstün ve değerli olduğunu ve de değerlerinin satın alınamayacağı öğretilmelidir.
Otoriteye şartsız ve koşulsuz itaat eden toplumlar, zamanla sosyal ve kültürel yozlaşacaklardır. Kendi duygu ve düşüncesini özgün ifade edebilme yetkisi verilerek daha verimli sosyal toplumlar geliştirilmelidir. Yaşamı anlamlı kılan kendi fikirlerini söyleme şansı veriniz. Korkusunu, onayını, reddini, endişesini, öfkesini, sevgisini göstermesi için insanları serbest bırakın…
Bahsettiğimiz bu yüce duygularla hareket ederek istisnai şartlar hariç kanuna, anayasaya uygun görev ve sorumlulukları vatandaş olarak yapılmasına müsaade edilmelidir. Değerlerle şekillenen esas olanı vicdani rahatlıktır. Sanat, ilim ve ahlakla ilişkili derin fikir ve duygularla geleceğe kalıcı olumlu miras bırakacak değerler olmalıdır. Bu değerler kökleri ve kaynakları itibariyle insanın fıtratına bağlı deruni bir heyecandır.
Özgüven duygusuna kaynaklık eden dinamiklerden birisi de manevi hazlardır. Samimi, dürüst ve mütevazi duygular yücedir. Kişilik gelişiminde sosyal çevre, coğrafya, okul göz ardı edilmemelidir. Sağlıklı bir düşünce, anlayış kendisine verilen eğitimle sağlanılmalıdır. Lakin eğitim ise tek boyutlu bir inşa süreci değildir. Yersiz duygusallığın zararlı olduğu ve de disiplinin elzem olduğudur.
Toplumlar modernliğin oluşturduğu yalnızlık anaforuna kapılıp gitmeden, manevi değerlerimize nasıl sahip çıkmalıyız? İşte zamane cevaplanılması ve esas önlemlerinin alınması gereken soru budur. Birbirlerinden habersiz ve kayıtsız bir kuşağın yetişiyor olmasıyla problemlerin üstesinden toplum olarak nasıl geleceğiz.? Gözle görülebilir hale gelen iletişimsizliğin, çözümsüzlüğe gittiğinin farkında mıyız?
Değerlerle şekillenen, sertlikle ve kabalıkla iletişimi kabullenen bir toplum haline getiriliyoruz. Kabalığın prim yaptığı övüldüğü sosyal toplumların sonu hüsrandır. Orada ne adalet ne saygı ne sevgi söz sahibidir. Sadece güçlünün söz sahibi olduğu, zayıfın ezildiğidir. Nihai sabrı ve çabayı elden bırakmayarak mücadeleci ruhumuzla azimle hareket etmeliyizdir. Sosyal ve kültürel platformlara destek vererek insanlar arası etkileşimi pozitif arttırmalıyızdır.
.
Volkan Yaşar Berber, dikGAZETE.com
