Asil Türk Milleti’nin huzurunda her zamanki gibi başımı gururla öne eğiyorum.
Nelere şahit olmadık ki şu son günlerde.
Bir ikbal uğruna batan güneşleri görünce, sapla samanın birbirine karıştığı ittifak arayışlarını insanın öpüp de başına koyası geliyor.
Partilerinin normalde selam dahi vermeyecekleri karşıt görüşlü partilerle ittifak yapmasına, bu ittifakların mutabakat metinlerinde yer alan ve normalde içlerini yakan maddelerine seslerini çıkarmayan onca Milletvekili, İl/İlçe Başkanı ve/veya Genel Merkezdeki ağır tüfekler, aday listelerinin açıklanmasıyla birlikte, at kestanesi misali dallarından dökülmeye başladılar.
Gerekçeleri de göz yaşartacak türden.
Kurucu hedeflerden sapılmış da temayül kuralına uyulmamış da onca yıllık özverili çalışma hiçe sayılmış da…
Ne oldu ağalar?
Bugün size de yapılınca mı aklınız başınıza geldi?
Aynı şey sizden önce o koltuklarda oturanlara yapılınca susmuştunuz ama?
Hadi itiraf edin.
Önünüz açıldı diye içten içe sevinmemiş miydiniz?
Bir-iki yıl teşkilatlarda diş sıkıp, ilk seçimde de ver elini Meclis dememiş miydiniz?
Partiniz ve lideriniz kim olursa olsun, kurucu ilkelerden sapılırken, parti içi tüzük/disiplin kuralları düpedüz ihlal edilirken, habire eleştirdiğiniz liyakatsizlik kendi partinizde alıp başını giderken hiç duymamıştık sizi.
Ama üzülmeyin, siz yeter ki isteyin, ülkeye daha iyi hizmet edebileceğinize inandığınız yeni bir parti bulmanız hiç zor olmayacaktır, emin olun sizin gibi bulunmaz cevherleri bağrına basacak partiler mutlaka çıkacaktır.
Zira bu ülkede siyaset, uzun zamandır Süper Ligde oynayan futbolcular misali profesyonelce yapılır.
Bugün Fenerbahçe’de oynayan yarın Galatasaray’a geçer ve hiç de ayıp olmaz.
Rızalar, Cüneytler, Müjdatlar, Hakanlar, Bülentler toplasan bir avuçturlar ve tek kazançları yüreklerde taht kurmak olmuştur.
Erdem, İlke, Ahlak semt adı bile değildir Türk siyasetinde.
Biri çıkar, kendi omurgasını görmez, “İttifaklar omurgalı olmalı” der.
Diğeri çıkar, partisinin de desteklediği yerel özerklik, Türkiye yurttaşlığı, etnik kimlik gibi hususları hedefleyen anayasa değişikliğini unutur “Yaşasın ATATÜRK” der,
Onursal Başkanların kemikleri sızlatılır, teşkilatlar/partiye gönül vermiş üyeler hiçe sayılır ama karşılığında başka parti amblemi altında da olsa birinci sıra adaylıklar kapılır.
Ama onlar da haklı.
İmam-Cemaat ilişkisi bilirsiniz çok yaygındır bizde.
Baksanıza, CHP Genel Başkanı, ‘Altılı Masa’nın lideri, Cumhuriyetin 100’üncü yılının ve Türkiye’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı adayı KILIÇDAROĞLU, Süleyman Şah Türbesi’nin nakli konusunda “Bayrağımızı indirdiler, vatan toprağını terk ettiler” diyor.
İyi de Beyefendi o dediklerinizi yapan zat, dönemin Kahraman Başbakanı Ahmet DAVUTOĞLU.
Hani şu Gelecek Partisi Genel Başkanı olan, hani lideri olduğunuz Millet İttifakı’nın değişmez ası, hani seçimi kazanınca yedi yardımcınızdan biri olacak olan.
Hani o onursuz kaçışı, “muhteşem bir askeri operasyon” olarak Türk halkına yutturmaya çalışan.
Yahu siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz?
Vatandaşı mal yerine mi koyuyorsunuz?
İnanın söyleyecek şey bulamıyorum.
“Yol arkadaşından haberi yok” desek yazık olur, “zihinsel bir sorun var” desek ayıp olur, “şaka yapıyor” desek bu işin şakası mı olur?
Şimdi daha net görüyorsunuz değil mi imam ile cemaat arasındaki uyumu.
Ama bırakın böyle devam etsinler.
“Su akar yolunu bulur” demiş atalarımız. Ne de güzel söylemişler.
Su gibi duru Türk Milleti de elbet bir gün doğru yolunu bulacaktır.
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti,
Var olsun Türk Milleti…
.
Yener Bozkurt, dikGAZETE.com
.
hilmi kara 2 yıl önce