Türk İnkılabı, yürüyüş istikametine en uygun zemini bulana dek, kendisini var eden şartlara bağlı kalmak koşulu ile farklı kılıflara bürünebilir.
Cumhuriyetin ilanı, Türk İnkılabının en köklü hamlesi olarak kabul edilse dahi, onunla birlikte kazanılanların kalıcı hale gelmesi, inkılap dinamiğinin devamı ile mümkündür.
Bazen bu dinamik, tersine bir istikamete sapmış gibi görülse de (-ki, bu da bir nevi kamufle edici kılıf niteliğinedir), buradaki esas gaye, Devlet mekanizmasını yeni bir ilerleyiş hamlesi için uygun hale getirmektir/getirtmektir.
Mesela Cumhuriyetin ilk dönemlerinde çok partili sisteme geçilmemiş, "iki partili sistem" denemeleri yapılmıştır (Cumhuriyet Halk Fırkası ile Serbest Cumhuriyet Fırkası gibi..), bugün ise çok partili sistemden tekrar "iki partili sistem"e geçiş denemeleri yapılmaktadır (Cumhur ittifakı ile Millet ittifakı gibi…).
Geçmiş dönemin şartlarının yaratmış olduğu mecburiyetleri hesaba katmadan, Türk İnkılabını ve Atatürk'ün yaptıklarını anlamaya çalışmak, beyhude bir çabadır.
Mesela itimat etmediğimiz Batı'nın kanunlarını almak zorunda kalışımız, bu kanunların benzerini yapabilecek kadrolarımızın olmayışındandı.
Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki bazı uygulamalar, toplumun tepkisine yol açsa da, yeni kurulmuş Devletin tekrar bir işgale uğramaması adına çok hassas adımlar atılmış, adeta Batı'yı oyalayıcı taktiksel politikalar izlenmiştir.
Dolayısıyla Atatürk'ün dün ortaya koymuş olduğu ilke ve prensipleri, günümüzün şartlarına göre güncellemek mecburiyetindeyiz.
.
Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com
