Allah aşkına kesin artık sesinizi; yeter ya!..
Senelerce margarin, antibiyotik, ‘GDO’ yedire yedire zihinsel engelli bir toplum oluşturdunuz.
Böyle bir zekâ seviyesi olur mu!
Delirmemek elde değil.
Bir de çift maske takmış!
Açık açık söyleyin derdinizi, bizimkiler yine anlamayacak zaten.
Aşı kuyruğunda “tiktok” çekecek adam; sorun yok yani ona göre.
Ama bırakın bari biz insan gibi yaşayalım.
Çiçek mi görüyor insanlar ki, koklayabilsin!
Hadi gördü diyelim, maskeyi sıyırmak caiz mi tıp dininde?
Her geçen gün daha da komik bir hale geliyor her şey.
Daha dün, Cerrahpaşa pastanesi, pardon hastanesinde dip-dibe bir sürü doktoru profesörü doğum günü partisi kutladı!
Dehşet ölümcül, kokladığın çiçekten bile bulaşan bir virüs var ama hastanelerde doğum günü partileri yapılabiliyor.
Ama revadır bize..
Aynen devam.
Suriye cihadı ilk başladığında Esad’ı hiç anlayamazdım. “Ahmak adam” derdim kendi kendime.
Kukla olduğunu görmüyor mu?
Ona şu an destek veren, kurtarıcıymış gibi silah gönderen(!) onu şimdilik adam yerine koyan bu tiplerin;
- Ülkesini daha da karıştırdığını,
- Halkını soykırıma uğrattığını,
- Kendisiyle işleri bittikten sonra sonunun ne olacağını geçmişe bakıp göremiyor mu? diye düşünürdüm.
Nitekim hiç aklıma gelmezdi bir gün bizim de biyolojik olarak bu hale geleceğimiz.
Sorsan bizimkilere “Kudüs Fatihi” yetiştirecekler..
Hatta Selahaddinler az gelecek, “Abdullah Gates”, “Suleyman Musk” yetiştirecekler!
Demezler mi adama; Yahudi gibi tırnak dahi kesmeyen Peygamber siretini, böylesine korudu da geldi o nesil.
Bunu diyen bir zihin, evladını ve kendini bunların telkinlerine, biyolojik sıvıları olan aşılarına teslim ediyorsa;
Evet isim “Abdullah” olabilir ama o artık “Gates”tir.
Bu toplumların bunca vahşiliğe imza atıp, iş aşıya geldiğinde hümanist olduğuna inanmak kusura bakmayın çok özür dilerim ama akılsızlıktır.
Başka da bir şey değildir.
Covid için aşı yok!
Aşı için covid var!
*
- Ama benim kaynımın baldızının annesinin görümü covidden öldü!..
- Televizyon telkinleriyle hayatını yönlendirmişse bu vatandaş kusura bakmasın çok bile yaşamış.
Günde 2 litre kola içen, ayçiçek, margarin kullanan, “domestos”u yerlere kullandığı yetmez, bulaşık makinasına döken, poşet poşet ilaçla gezen biri, nasıl bir son bekliyordu?
Ağrılı, sancılı bir hayat ve bozulan bağırsak florasıyla ufak bir durumda dahi bağışıklık kazanamayan beden.
Ne olacaktı?
.
Yağmur (Mirzayeva) İbiç, dikGAZETE.com
Ömer Faruk 4 yıl önce
ahmet 4 yıl önce