-Gıda sektörü ile sahte sağlık sektörünün arka plandaki dostluğu insanoğlunu hasta ediyor!
Bu fotoğrafı bugün bir markette çektim.
Şöyle bakınıp düşünüyordum ki, dedim; “resmini çekip, yazarak düşünelim hep beraber”…
Böyle rengarenk reyonlar hangi çocuğun dikkatini çekmez ki? Birbirinden farklı binbir lezzet…
Her evin baş köşesindeki televizyonun en heyecanlı çizgifilm bölümlerinin arasında izlediğimiz bu teknoloji harikalarını rafta görünce hangimiz büyülenmedik ki çocukken?
Bir kere yiyince de heves alınmıyor ki, “defalarca yensin, bağımlılık yapsın” diye üretilmiş bu meretler...
İçeriğindeki tatlandırıcılar, koruyucular, emülgatörler vesaire ile tam bir kimyasal çorba karışımları...
Tatlandırıcılar, insülini erken yaşta yorup, erken diyabet hastaları ile tanıştırdı bizleri bu asırda.
İçeriğinde barındırdıkları her bir kimyasalın hangi kansere ve hangi hastalıklara sebep olduğu defalarca gösterilmişken, gıda sektörü ile sahte sağlık sektörünün arka plandaki dostluğu, insanoğlunu hasta etmeye devam ediyor.
"Çöp" gıda olarak adlandırdığımız, gıda hükmüne geçmeyen bu meretlerden çocuklarınızı ve çocuklaşmış nefsinizi uzak tutun.
Evinize sokmayın!..
Çocuklarınızı markete götürme gibi bir alışkanlığınız olmasın!
Çocuklarınıza o kadar güzel bir dille öğretin ki, bu tür çöp gıdaları gördüklerinde tiksinti ile baksınlar.
Gıdamız değişmediği sürece sağlığımızı geri kazanamayacağız.
Bu konuda uyanmadığımız sürece, marketler ile hastaneler arasındaki kısır döngümüz devam edecek...
Etmesin diye...
Uyanmak gerek artık.
.
Dr. Bekir Tok, dikGAZETE.com