Kendine en az 2 beden büyük kıyafeti giyip, kollarını üst üste katladığına mı…
Bu soğukta, ıslak kıyafetlerinle oracıkta boynun bükük yattığına mı…
Yoksa bombalardan, tecavüzlerden kaçıp sığındığın çadır kentte, sele kapılıp, boğularak Rabbine gidişine mi yanayım Yusuf yüzlüm!..
Rabbin seni şehid olasın diye yarattı besbelli…
Çocuk ölenler, cennette de çocuk olarak yaşayacaklarmış ya; bekliyor seni Rasulullah'ın Kasım'ı, Abdullah'ı, İbrahim'i..
Ahh benim çocuk şehidim…
Sen eğer yokluk içinde, boğularak değil de; ‘covid’ (!) isimli bu beladan sebep ölseydin, anıtın dikilirdi tabiri caizse!
Medyada sabah-akşam sen konuşulurdun belki de..
Artık modanız geçti yavrum.
Bilirsin, sizin ölümünüz değil “ölüm şekliniz” önemli olmuştur her zaman.
Mesela Amerika asla sizin, bıçakla ya da başka şekilde öldürülmenize müsade etmezdi.
Zaafı vardı.
Silah ticaretinin ortasında kaldıysanız sizin kaderiniz “keleş” mermisi ile ya da “misket bombası” ile ölmekti.
Ölümünüz dahi bir ticaretin çarkını döndürmeliydi.
Şimdi bu çark “biyolojik” dönüyor yavrum..
Salgından ölmediysen, bir önemi yok bunun.
Haberlere dahi taşınmaya değmezsin artık.
Dedim ya;
- Onlar için önemli olan, bizim çocuklarımızın ölmesi değil, nasıl öldüğüdür..
Kendi evladıma bakıyorum, avuçlarımı sıkıyorum, akan gözyaşımdan utanıyorum.
Rabbimize, çoluğumuza, çocuğumuza rezil olduk!
Gelen vuruyor giden vuruyor..
Allah'ım katından bir önder gönder bize..
Bizi derleyip -toplasın zira biz beceremedik..
Mısır'daki İsrailoğullarına döndük.
Daha aklımızla ne kadar oynayacaklar bilmiyorum!
.
Yağmur (Mirzayeva) İbiç, dikGAZETE.com