City Hall’i kim vurdu?
22 Mart Cuma akşamı, Moskova City Hall’da düzenlenen bir konser sırasında akıllara durgunluk veren bir terör eylemi gerçekleşti. Savaş ve Prigozhin yönetimindeki Wagner isyanı nedeniyle zaten olağanüstü hali yaşayan Rusya için oldukça tuhaf bulunan bu vakada dikkati çeken, izah edilemeyen birçok detay var.
Bunlardan ilki; saldırı sırasında gerçekleşen patlamalar. Her ne kadar, sosyal medyada paylaşılanlar, yangının Molotof kokteyli nedeniyle çıktığını söylese de patlamaların ve yangının büyüklüğü, belirlenmiş noktalara konmuş patlayıcılar şüphesini güçlendiriyor.
Kaynakların dakika dakika analizine göre; 19.55’te faillerin alışveriş merkezine girdikleri ve bütün eylemi tam 18 dakikada gerçekleştirdikleri görülüyor. Güvenlik güçleri ise olaydan 1 saat 15 dakika sonra olay yerine geliyorlar. Elbette bu 1 küsür saat, teröristlerin kaçıp uzaklaşmaları için oldukça yeterli bir zaman dilimi. Fakat bir süre bekledikleri düşünülüyor.
Saldırganlar, konser salonuna askeri makinalı silah kullanarak yaylım ateşiyle giriyor, sandalyeleri ateşe veriyorlar.
İnsanlar sahneye doğru yığılıyor. Bu esnada daha sonra yayınlanan videolarda, sosyal medyanın eksik bulduğu “Allahu ekber” seslerini duymak mümkün. Bir terörist, bir sivilin boğazını keserek bütün eksik parçaları tamamlıyor. Heybetli görünüyorlar.
Telaşsız, ne yaptığının farkında, uzun boylu, şapkalı adamlar. Fakat bütün video ve fotoğraflarda yüzleri buzlanmış, sesleri de öyle.
IŞİD’in kendi yayın organlarından servis edilen ve Horasan Grubuna mal edilen bu saldırının faillerine dair iki fotoğrafta teröristlerin sol el işaret parmaklarının havada olması ve yüzlerin buzlanması, bilen herkes için tuhaftır. Çünkü IŞİD, asla eylemcilerinin yüzünü buzlamaz ve şehadet parmağını kaldıracak insanlar asla sol elini tercih etmez.
Enteresan bir biçimde grup olarak bu hatayı yapıyorlar.
IŞİD iddiası, eylemden hemen sonra Amerika tarafından ortaya atıldı. Rusya ise bunu yalanlıyor ve sunulan bütün su götürür delillere bakmaksızın failin Ukrayna gizli servisi olduğunu iddia ediyor. Bunu güçlendirecek kanıtlardan biri de teröristlerin Ukrayna sınırına yakın bir yerde yakalanması.
Aslında Mart ayı başından beri istihbarat servislerinin bir dizi eylemi hakkında uyarılar da düştü sosyal medya kanallarına. Çok dikkat çekmese de uyarı; Kafkasyalı “telegram” hesaplarından geldiği için, açıkçası ben Kafkasyalıları suçlayacak planlanmış eylemler bekliyordum.
İlk etapta zaten İnguş Kurtuluş Ordusu savaşçıları Zelimkhan Tsuroev, Magomed Barkinkhoev, Tagir Tsuroev, Mikail Tutaev, Bers Chemurzaev ve Amirkhan Gurajev’in eylemi yaptığına dair haberler paylaşıldı. Fakat Gurajev ve adı geçen diğer İnguş Kurtuluş Ordusu savaşçıları, 2 Mart’ta 13 saat süren bir çatışma ile İnguşetya’da ölü ele geçirilmişlerdi. Terör saldırısının sıcaklığıyla, sosyal ağlarda İnguşlara karşı nefret söylemine dönüşen bu iddianın asılsızlığı sonucunda, bu kez gözler Tacikistan vatandaşı kişilere döndü.
Tacikistan, doğrudan bu iddiaya müdahil oldu ve adı geçen vatandaşların pasaportlarıyla beraber fotoğraflarını yayınlayarak, halen ülkelerinde olduklarını ispat etti.
Buna göre; ya pasaportlar kopyalanmıştı veya bu da tamamen asılsız bir iddiaydı.
Sürekli akan yanlış bilgiler, olayı karmakarışık bir hale getirdi.
Ve bugüne kadar gördüğümüz birçok terör eyleminden farklı olarak faillerin net kimliği, ulu orta elektrik verme, kulak kesme işkencelerine rağmen bilinmiyor.
Bütün bu olay örgüsü, her şeyi daha da tuhaf hale getiriyor.
Elbette ABD ve Avrupa kanadı, suçu IŞİD/DEAŞ’e mal etmekte, IŞİD de üstlenmekte kararlı. Fakat bu iddiaların ciddiye alınabilmesi için önce buzlanmış görüntülerdeki yüzlerin açılması gerekiyor. Bu da yapay zekanın bunca ilerlediği bir çağda, çok zor olmasa gerek.
Orijinalini açmak veya montaj yapmak… ikisi de kolay bu güçler için. Zaten IŞİD yaptıysa bile bir: Bu İsrail içindir. İki: bu Rusya için, özellikle savaş hali, esnek sıkı yönetim koşullarında, utanç verici bir güvenlik zaafıdır.
ABD’nin Moskova Büyükelçiliğinin uyarısını gözden kaçırmış olmak da tam anlamıyla rezalettir.
Bir başka tuhaf iddia da Rustam Azhiev’in eylemcilerden biri gibi gösterilmeye çalışılması oldu benim için.
Rustam ile zerre alakası olmayan bir zanlının fotoğrafının ‘O’ diye servis edilmesi, belki bu iddialar arasındaki en komik iddiaydı. İlk gençlik çağında Kafkasya Emirliği’nin bir savaşçısı olarak Rus işgal güçlerine karşı savaşan Rustam, daha sonra Suriye’de, tamamı Kafkasyalılardan oluşan ve hiçbir gruba dahil olmayan Ajnad Al Kavkaz’ı yönetti.
Uzun zaman Suriye’de gruplar arası çatışmalar nedeniyle sessiz ve eylemsiz kalan Ajnad Al Kavkaz, bir yıldan biraz fazla bir zaman önce Ukrayna’ya geçti. Bilinen adıyla Abdulhakim Şişani yani Rustam Azhiev, bugün Çeçen İçkeria Ordularının komutanıdır. Ve hayatı boyunca sivillere saldırmamış, oldukça akıllı, profesyonel bir savaşçıdır. Üstelik rütbesi, böyle basit bir suçu işlemeye asla müsait değil.
Fakat Rustam, yakın zamanda Belgorod’a ulaştı ve orada bir bölgeyi ele geçirdiğini ilan etti. Elbette, Rusya sınırları içinde mobilize, silahlı bir Çeçen ordusu, Rusya’nın sinirlerini koskoca bir Ukrayna taburundan daha fazla gerer. Yine de ‘fail’ olduğu iddia edilenlerin fenotipi Kafkasyalı olmadıklarını açık açık söylüyor. Fakat tekrar yazıyorum; kim oldukları ve hatta videodaki kişiler olup olmadıkları hala tam olarak netleşmiş değil.
Amerika ve Avrupa ne derse desin, IŞİD ne derse desin ve hatta “fail” diye ele geçirilenler, onca işkence altında ne derse desin, Rusya bu eylemi Ukrayna istihbaratına mal etti bile. Kısa bir süre sonra, askere alımlar artacak ve Ukrayna’ya benzeri görülmemiş bir saldırı yapılacaktır. Öngörüm bu yönde.
Allah masumları saklasın. Masumların öldürülmesi kadar korkunç bir şey olamaz.
Gerek bu olayda gerek Filistin’de yakınlarını kaybeden herkesin acısını paylaşıyorum. Faili devlet veya örgüt, bütün terör eylemlerini de lanetliyorum.
Allah bir daha yaşatmasın.
.
Ülkü Menşure Solak, dikGAZETE.com