“Hulusi Akar’ı hangi Cinler kaçırdı” diye başlık attı, önce o cinlerden büyülerden girip bir güzel dalgasını geçti..
Sonra Fetö’nün “seçilmiş gazeteciler" karşısında döktürdüğü 57 dakikalık son videosunun ortasına denk gelen, Fetullah aklıyla da en vurucu noktası olan yerinden bir hatırlatmada bulundu...
Ardından malûm şahısın “akaid” bilgisi ve “Akide”sine dair açılımlara gelerek Pensilvanya mukiminin "İslâm’ın 5 Şartı” çerçevesinde Müslümanlığın neresinde olduğuna dikkat çekti...
En sonunda da “Cemaatçiler”in böbürlendikleri durumun üstünü çizdi…
Ve hiç de sanıldığı gibi değil!.. "Kırk yıl 'Her yol mübah' deyip geleceğiniz son nokta bu muydu!” sorusunun nereden sorulduğuna şaşıracaksınız! bunu da ayrıca belirtelim...
İşte, Fetullah ve çetesinin yediği herzelerden bazılarını hatırlatıp çeşitli sorularla “açılımlar” da veren Nihat Genç’in anlatımı ve o yazı
:
Bir..
Ülkemizde ve dünyada sesimizi duyan her okumuş insana ‘imdad’ (SOS) çığlımız:
Dün Melih Gökçek, Fetö’nün üstüne cinleri saldığını söyledi.
Dün yine Fetö dünya basını önünde. (Erbabı bilir) deyip sözlerini şöyle bitirdi: Tayyip bana on kez büyü yaparak öldürmek istedi.
Bir hafta önce Amerikan planıyla Türkiye topraklarına savaş uçakları helikopterler ve onbinlerce askerle bomba yağdırarak işgal girişiminde bulundu.
Biz böyle biliyorduk, hayır!
SAVAŞIN ASIL KAHRAMANLARI!..
Hem Melih Gökçek hem Fetö’nün açıklamalarıyla bu savaşın asıl gizli güçleri ve kahramanlarının ‘cinler’ olduğunu anlıyoruz.
Aslında helikopterler ve savaş uçakları harekete geçmeden önce ‘cinlerin’ savaşını yaşamışız.
Anladığım şu, demek ki ‘cinler’ yetersiz kalınca savaş uçakları ve helikopterler harekete geçmiş.
Anladığım şu, cinler savaşı kazanmış olsaydı helikopter ve savaş uçaklarıyla bu vahşi iç savaş olmayacaktı..
Fetö ve Melih Gökçek, iki güzide İslamcı ve muhafazakar (!) liderin söylediklerini ciddiye alalım ve ordumuzu yeniden organize ederken ‘cin birlikleri kuralım’. Mesela 1. Ordu 2. Ordu değil, 1. Cin Alayı 2. Cin Alayı.. Belki de kurulmuş biz bilmiyoruz.
Genelkurmay Başkanımız Hulusi Akar bey’e ricamdır, ordunun içindeki bu ‘cin birliklerini’ bunca zaman hem atayıp hem koruyup kolladığı için.
Genelkurmay Başkanımızı kutlarım ‘cinler savaşını’ başarıyla sevk ve idare ettiği için.
HULUSİ AKAR BEY’E SORALIM!..
Gerçek savaşın ‘cinler tarafından’ verildiğini anladığımıza göre, biz de dilimizi güncelleyelim ve Hulusi Akar bey’e soralım, "sayın komutanım, sizi hangi cinler kaçırdı, hangi cinler boğazınızı sıkıp derdest etti?"
İkiyüze yakın akademisi ve yüze yakın TV’si olan ey memleket!
Cin Akademileri ne zaman kurulacak?
Yoksa medyası askeri üniversitesi holdingleri hepsi ‘cin’ olmuş ya da ‘cinler tarafından ele geçirilmiş de’ haberimiz mi yok..
Cinlerin özellikleri görülmez oluşlarıysa Melih Gökçek’in dost cinleriyle Fetö’nün düşman cinlerini nasıl ayırt edeceğiz?
Bakteri ve virüslerle cinler arasındaki fark nedir?
Bu cinler savaşında hangi önlemleri almalıyız?
Cinler sakız çiğner mi?
Laik görünümlü cinler var mıdır?
İki..
Fetö, dün, dünya basını önünde şunları söylüyor: (mealen) "Bir kadına gidiyordu, o gece onu uyardım.. Ordan bana garezi var. Bu yüzden bana büyü yapıp öldürmek istedi."
FETÖ’NÜN ERDOĞAN’A "KADINLI" TEHDİDİ VE BÜTÜN MALZEMESİ BUYSA!..
Sonra da tehdidini yine kadın üzerinden yapıyor, "bak ben senin hangi kadına gittiğini biliyorum, ona göre, ha…"
Bunlar ‘dünya basını’ önünde onlarca gazeteci ve kameraman önünde gerçekleşiyor.
Ve bütün bunlar bir büyük iç savaş sonrası gelişen olaylar!
Fetö’nün elindeki en büyük koz Tayyip Bey’in gizli maceraları ise, Fetö’nün işi gerçekten bitmiş, demektir.
Sevgili cinlerin şahı Fethullah Gülen, bu millet böyle kaçamakları olan liderleri çok sever.
"Bir kadına gidiyordu ve bu kadının kim olduğunu ben biliyorum" şantajınızı bu ülkede kimse yemez!
GELECEĞİNİZ SON NOKTA BU MUYDU!..
Sevgili cinlerin şahı Fetö!
Kırk yıl amerikan ajanlığı yapıp, kırk yıl her hileyi yapıp, kırk yıl yoksul halkın paralarını himmet diye çalıp, kırk yıl sınav soruları çalıp, kırk yıl her yol mübah deyip geleceğiniz son nokta bu muydu?
‘Kadına gidiyordu ben de biliyordum’
Bu yüzden mi savaş helikopterleri, savaş uçaklarıyla sabaha kadar Ankara’yı bombaladınız!
Tayyip bey’in gizlice kadına gitmesini engellemek için mi?
Vallahi size helal olsun, kadına gitmesinin önüne tanklar helikopterlerle geçerek İslam’a ve İnsanlığa ve Türkiye’ye büyük hizmet ettiniz!
Bütün dünya deliliğin boyutlarıyla sayenizde tanıştı!
Yerlerin göklerin cinleri sizinle iftihar etti!
Bu vahşi iç savaşın adına kurtuluş savaşı diyenler var, katılıyorum, ama bu savaşın asıl adı: Birinci Cinler Savaşı!
Anlayamadığımız şu bu cinler savaşına komuta edenler kim, Hulusi Akar mı Fetö mü Abdullah Gül mü CIA mı?
Yoksa Genelkurmay Başkanımız bir ‘cin mi?’
Üç kulvuallahü bir Elham okusak Hulusi Akar’ın dilleri çözülür konuşur mu?
Üç..
Pek yakında Fethullah Gülen’in hayatını baştan sona yazacak olanlar bu satırlarıma dikkat etsinler.
FETÖ’YÜ, TÜRKİYE AĞLAMA VAAZLARIYLA, "EZBERE BİLDİKLERİ”YLE TANIDI AMA DURUM FARKLI...
Kırk yıl öncesinden Fetö’yü Türkiye, ‘vaazlarıyla’ tanıdı, histerik ağlama nöbetleriyle konuşmalar.
Tam otuz yıl önce genç bir çocukken üşenmedim aldım vidoalarını izledim, biri ‘namaz’ biri ‘oruç’ hakkında, böyle gidiyor.
İlk başta bu kadar ayeti bu kadar hadisi ve sahabe hayatlarınıpeş peşe ezbere nasıl bildiğine şaşırabilirsiniz.
Ancak durum farklı.
Sahaflardan elime Latin harflerine çevrilmiş Osmanlı’dan kalma küçük dini kitapçıklar geçti, baktım, vaaz hocası yetiştirmek için, bu küçük el kitapları, bahis bahis, namazı, orucu, ramazan bayramını, kurban bayramını anlatıyor.
Orucu anlatan küçük kitapçığı aldım ve Fethullah Gülen’in oruç ve Ramazan bahsindeki vaazını dinledim.
Ezbere alınmış gibi tıpkısının aynısı.
Şaşıracak bir şey yok, vaaz hocaları da tıpkı öğretmenler gibi hangi konuyu konuşacaklarsa o konuda kitaplar okur ayetleri hadisleri bir düzen içinde ezberlerine alırlar.
Bu her bilim dalında böyledir.
Ancak, halkımız bu vaazları dinleyince, "vay be ne büyük İslam alimi, vay be ne tafsilatlı bilgiler, vay be İslam’a dair herşeyi biliyor…” gibi, Fetö’nün ününe ün, şanına şan katıyor!
Fethullah Gülen, geniş kitleleri önce bu vaazlarla kafaladı, işte vaaz kasetleri ortada, ve 50 ve 60’lı yıllarda yayınlanmış bugünkü Namaz Hocası benzeri Oruç ve Namaz ve Bayram gibi konularda vaaz hocalarının ellerine tutuşturulan küçük broşür kitapçıklar da ortada..
Açın, karşılaştırın, motomot aynı.
SALYALARLA, HİSTERİ NÖBETLERİYLE GELEN İKİ YÜZ MİLYAR DOLARLIK SERVET VE TÜRKİYE’NİN KAFALANAN YÜZLERCE LİBERAL AYDINI!..
Görevi gereği üç-beş dini kitapçığı ezberine almış bir vaaz hocası, üstüne salyaları ve histeri nöbetlerini katarak, önce dünyanın en saygıdeğer İslam alimlerinden oldu, sonra, bir dünya imparatorluğuna giden yolda iki yüz milyar dolara yakın servetve Türkiye’nin yüzlerce liberal aydınını kafaladı..
Fethullah Gülen’in hileleri, çalmaları gazete sayfalarına da yansıdı.
Meşhur tarihçi Murat Bardakçı, Fetö’nün ‘intihal’ini yakaladı.. Fethullah Gülen’in ‘Buhranlar Anaforunda İslam’ adlı kitabı, eski başbakanlardan Şemsettin Günaltay’dan kopya edilmiş.
Hırsızlık ortada, kitap ortada.. Murat Bardakçı dalgasını geçerek köşesinde yazıp çizdi.
Dört..
Gelelim "Fethullah Gülen müslüman mı" sorunsalına!
Bir insanın müslüman olabilmesi için islam’ın beş şartını yerine getirmesi gerekir, bu beş şart: oruç, namaz, kelime-i şehadet, zekat, hacca gitmek.
Başlayalım.
"İSLÂM’IN 5 ŞARTI”NIN 5’İ DE GÜLEN'de YOK!..
Hacca gitmedi, kendisi 60’lı yıllarda gittim diye bir rivayet uyduruyorsa da aslı yoktur, zaten Suudlar’ın yasağı da vardır..
Zekat vermeyi geçin, adına cemaat ve hizmet denilen hareket, kırk yıllık ömürlerinde hiçbir şekilde zekat vermemiştir, tam tersine zekatları himmet diye gasp etmişlerdir..
Gelelim Kelimei Şehadet’e, ki, kelimei şehadetin ikinci cümlesi, ‘veresuluhu’ diye biter, Avrupa’da yaptıkları yayınlarda Kelime-i Şehadet’i ikiye bölmüş, ‘Resule Şehadet’ kısmını çıkartmışlardır.
Gelelim oruca, Fetö, uzun müddet şeker hastası olduğu için ‘oruç’ tutmamıştır..
Ortada bir namaz kalıyor, yine kan şekeri düşüklüğünden ayakta namaz kıldığı şaibelidir..
Yani, beş şartın beşi de ortada yok..
Ergenekon operasyonları başladığında bu beş şartın beşini de yerine getirmediğini SKY TV'den kimsenin korkudan ağzını açamadığı günlerde söyledim..
Beş..
Ergenekon operasyonları başladığında SKY TV’de konuşmalar yapıyordum, Zekeriya Öz, adliye muhabirine beni tutuklatacağını söylemiş ve adliye muhabiri de zaten tutuklama listesinin fotoğrafını çekip gösterdi, o gece muhabir ismimi o listede gördü ve bizi aradı, hazırlanın ağbi alınıyorsunuz, ve meydan okumak için ekrana çıkıp şu fıkrayı anlattım:
KİMSENİN AĞZINI AÇAMADIĞI GÜNLERDE TV EKRANLARINDA ANLATILAN “CEMAAT" FIKRASI...
Bir cemaatci Amerika’da bir kilise papazıyla dini konuları tartışıyor, cemaatci papaza diyor ki, İsa haça çekilirken çivi çakılan yerleri siz kutsayıp istavroz çıkartıyorsunuz, peki başka yerlere (kaba yerlerine) çivi çakılsaydı siz istavrozu nasıl çıkartacaksınız?
Papaz, cevap veriyor, senin o Mesih şeyhin bir Türkiye’ye gitsin, nerenizden istavroz çıkartacaksınız, görürüz.
Bu fıkrayı kendilerine Allah sandıkları günlerde SKY’da anlattım.
Evet, kendini Allah sanan Zekeriye Öz’ler kaçtı, dünya İslam imparatorluğu kuran Fetö, dünyanın en manyak deli peygamberi olarak yakayı ele verdi, yani öngörülerimiz tuttu. Fetö, Türkiye’ye bir dönsün, cemaatciler artık neresinden istavroz çıkartacak, göreceğiz..
Altı..
Cemaatciler kırk yıldan beri bir de şöyle böbürlenirler, “Fen bölümlerinden birinciler hep bizden çıkıyor”.
Ben de otuz yıldır bu arkadaşların yüzüne söylüyorum, “Kırk yıldır bütün fen bölümlerinden birinciler sizden çıkıyor ise, bu birinciler nerede?
Hangi fizik hangi kimya hangi bilim dalında hangi bilim adamı oldular?"
MESLEK SAHİBİ OLMADAN MİSYON SAHİBİ OLDULAR!..
Düşünün bütün fen bölümlerinde kırk yıl birinci olacaksın ve ortaya tek bir bilim adamı koyamayacaksın!
Çünkü ‘meslek’ sahibi olmadan ‘misyon’ sahibi oldular.
Meslek demek o mesleğin bilgilerini öğrenmektir, mesela makine mühendisi kendi bilim alanında kendini yetiştirir, böyle değil, makine mühendisliği onlara lazım değil, onlara bu makine mühendisliği ünvanıyla yerine getirecekleri ‘misyon’ önemli..
Bütün makamlar onlar için ‘misyon’ gereğiydi.
Hepsi meslek sahibi olmadan misyon sahibi oldular.
Meslek olarak kendini yetkinleştirmiş becerili kılmış bir cemaatci bulmanız mümkün değildir.
Çok acı bir örnek vereyim:
Balyoz Davası’nın Yargıtay süreci yaşanıyor.
Bir Yargıtay katibinin raporuyla karşılaştım. Adam okuma-yazma bilmiyor, satır sonlarını ayırmasını bile bilmiyor, yani ilkokul ikinci sınıf çocukları dahi bilir, bir raporda heceyi satır sonunda yanlış şekilde üç-dört defa ayrıldığını görünce bunun bir tashih olmadığını anladık.
SAHTE DİPLOMALARLA RÜTBE ATLATIP KURUMLARI DOLDURMUŞLAR...
Bir bilene sorduk, o kadar çok kuruma o kadar adam yerleştirmişler ki ortada bu makamlara gelecek okumuş adamları kalmamış, ilkokulu dahi bitirdiği şüpheli kim varsa sahte diplomalarla rütbe atlatıp doldurmuşlar.
Bahsi geçen kurum Türkiye’nin en büyük yargı kurumu.
Ve katibi, raporunda mesela İstanbul’un satır sonu hecesini şöyle ayırıyor: İst- anbul. Mesela hukuk’u satır sonunda şöyle ayırıyor: Huk- uk.
Beyler efendiler ağbiler şaşırmayın, bu sahneleri bu yüksek yargı kurumlarda gözlerimizle gördük tarihe şahidiz!
Yedi..
Ey Okuyucu!
Bu yüzyılda yazılmış en büyük haber hangisidir derseniz, size, birkaç gün önce ODA TV editörü Barış Terkoğlu’nun yazdığı ‘Fethullahçı Hakimin Hukuk Tarihine Damga Vuracak Kararı’ adlı haberi okuyun ve mutlaka kopyalayıp bir yerde saklayın, derim.
Cemaatci hakim İlhan Karagöz, mahkeme kararında, Zerrin Özer’in şarkılarıyla giriş yapıyor, Tayyip’in Ermeni ve Yahudi olduğunu söylüyor, sonra Erol Evgin’den şarkılara geçiyor, ve sonra Mehdi’nin geldiğini söylüyor ve sonra, Allah’tan peygamberden Bediüzzamandan ve Fethullah Gülen’den özür dileyip peşinden Edip Akbayram Onur Akın ve Vedat Türkali şiir ve şarkılarına geçiyor…
Bu paranoyik saçmalık, bir hakimin kararında yani hukukun ta içinde.
Tımarhanelik vaka hukuk olmuş hakim olmuş.
Ve bu cemaatcileri on yıllar boyu bu ülkenin gazeteleri medyası, liberalleri, yağlamış, sazlamış, korumuş, arka çıkmış.
Ey medya!
Bu delilik hezeyanları bu mesihvari paranoyalar hukuk olmuş, ordu olmuş, emniyet olmuş, hakim olmuş GÖRMEMİŞ DUYMAMIŞSINIZ..
TÜRKİYE TIMARHANE OLMUŞ, ey kucaklarında şen şakrak mutlu bir ömür süren liberal aydınlar görmemiş duymamışsın..
Bu tımarhane delileriyle on yıllarca, otuz yıl boyunca, Abantlar’da yemiş-içmiş-eğlenmiş, bir de bizlere insanlık ve demokrasi dersleri, vermişsiniz..
Nihat Genç, Odatv.com -25 Temmuz 2016-
Yazıda, bütün ARABAŞLIKLAR, bir-iki paragraf açma, pek çok yerdeki siyahlaştırma ile gerçekleştirilen vurgulamalar ve -gözden kaçmış olabileceği ihtimaline karşı- bazı ufak tashihler bize aittir.
dikGAZETE.com