CHP için bu gibi mevzular çok basit şeyler.
Hele Kılıçdaroğlu için sıradan bir iş...
İktidara gelir gelmez “Şak!” diye öğrencilerin yurt işini halledeceğine inanıyorum.
Aynen…
Büyükşehir belediyelerini kazandıktan sonra, şehirlerin konut, ulaşım, deprem önlemleri, adam kayırma vs. işlerini kökten hallettiği gibi bunu da halleder!
- Nereden biliyorsun?
- E, başımdan geçti de, oradan biliyorum
- Nasıl yani?
- El mücerreb le yücerreb! Yani tecrübe edilen bir daha tecrübe edilmez. Rahmetli Erbakan hoca buna “Denenmiş..denenmez!” derdi.
- Peki, siz denediğinize göre, zamanında CHP bu yurt meselesini nasıl çözmüştü? Eğer örnek verdiğiniz “adam kayırma..” işini çözdüğü gibi çözdüyse hiç anlatmayın. Çünkü 82 bin olan İstanbul Büyük şehir Belediye personel sayısına 2 yılda 44.995 kişi daha ekledi. Adam kayırma işine son verdi dediğin bu mudur?
- Hayır, öyle değil! CHP, zamanında bu yurt meselesini kökten çözmüştü.
- Buyurun dinliyorum o zaman!
CHP, ECEVİT LİDERLİĞİNDE TEK BAŞINA İKTİDARA GELİYOR!..
CHP, bu yurt işini 70’li yıllarda çözmüştü.
1970’li yıllar Türkiye’nin cumhuriyet dönemindeki en bunalımlı yıllarıdır.
Askeri muhtıralar veriliyor…
Okullar işgal ediliyor…
“Kurtarılmış” mahalle ve şehirlere her gün bir yenisi ekleniyor…
Sokak aralarında gençlerin birbirine kurşun sıktığı o yıllarda, seçimler yapılıyor…
Ama…
İstikrarlı bir hükumetin bir türlü kurulamadığı yıllardır 1970’li yıllar…
“1970-1980 arasında on hükumet kuruldu-yıkıldı” desem abartı olmaz.
İşte o yıllarda Ecevit…
Baktı ki, bu iş böyle yürümüyor, daha dürüst(!) bir ‘çözümleme’ yoluna gitti.
- Nasıl?
- Florya Güneş Motel’de milletvekili alınır-satılır hatta bakan yapılır tezgâhı açtı. Erken gelen bakanlığı kapıyor hesabı.
- Yok artık! Böyle şey mi olurmuş? Hem de ismi dürüstlükle maruf (bilinen) Ecevit böyle bir şey yapar mı?
- Neden olmasın? Daha birkaç yıl önce CHP’nin İP’e (İyi Parti) geri almak üzere milletvekili kiraladığına inanıyorsun da, Güneş Motel’de milletvekili pazarı açıldığına neden inanmıyorsun?
- Ne bileyim! Ecevit’in bu tür işlere gireceğine pek inanasım yok da…
- Derken, Demirel’in Adalet Partisi’nden 11 milletvekili transfer edildi (CHP’nin tek başına iktidar olması için 11 milletvekili gerekiyordu.)
Bunların hepsine de bakanlık verildi (görüşmeleri yürüten hariç… Kendi istemedi) Yine de Allah Türkiye’yi korudu.
- Nasıl yani?
- E, düşünsene;
Ecevit’e iktidar olması için 50 milletvekili gerekseydi 50 tane bakanlık ihdas etmesi gerekecekti. Kendisi ile birlikte 25 bakanlığı da eklersen 75 bakanlığı olan dünyanın en ucube hükumeti kurulmuş olurdu ya neyse…
- O hükumet mi öğrencilerin yurt meselesini kökten halletti?
- Evet!
- Nasıl olur?
Cumhuriyet tarihinin en batak hükumeti bu hükûmet değil miydi?
Bakanların yolsuzluk yaptıklarından dolayı divanı harpte yargılanması, pahalılık, yokluk, kuyruklar, şehirlerde katliamlara varan olaylar hep Ecevit’in kurduğu bu hükumet döneminde olmadı mı?
Nihayet...
Yapılan ara seçimde Ecevit 5-0 gibi net bir sonuçla mağlup olunca istifa etmek zorunda kalmadı mı?
- Evet!
- Peki, bu kadar başarısız bir hükumet öğrencilerin yurt meselesini nasıl çözdü?
ÖĞRENCİ YURTLARI…
Türkiye’nin o yıllardaki manzarası aynen yukarıda kısaca bahsettiğin gibiydi.
Mahalle ve şehirlerin bile sağ-sol arasında paylaşıldığı bir dönemde öğrenci yurtlarını söylemeye gerek yok. Öğrenci yurtlarının her biri bir grubun elindeydi.
Bu yurtlarda örgüt propagandasından, silah eğitimine varıncaya kadar anarşik düzen için her türlü hazırlık yapılıyordu. Hatta bazılarında kurulmuş “Halk mahkemeleri” bile vardı. Bu mahkemelerde karşı görüşten olan öğrenci yargılanır, ceza alır, işkence vs. görürdü.
Bu yurtlar, öyle bir hale gelmişti ki polis bile giremezdi.
Binaenaleyh…
Üniversiteye gelen Anadolu’nun saf temiz çocukları sokakta yatacağını bilse bile bu yurtlarda kalmak istemez, kendine ev
Veya…
VAKIFLAR YURDU…
Veya…
Milli manevi inancına aykırı olmayan bir yer arayışına girerdi
Ama…
Böyle yerler de o kadar azdı ki…
İşte, Fatih Camii avlusunda yer alan Medreseden bozma Vakıflar Yurdu o az sayıdaki yurtlardan biriydi.
Buradaki öğrenciler;
Namazında, niyazında…
Hatta aralarında bazı takvalı öğrenciler vardı ki, bunlar sabah namazında Fatih Camii veya İskenderpaşa camisine gider namazını cemaatle kılardı.
Anadolu’dan gelen öğrencilerin bu yurdu tercih etmelerinin diğer sebebi,
Yukarıda anlattığım gibi diğer yurtların vahim durumu olmakla birlikte, sabah ve akşam çıkan sıcak yemeği, yurtta kalanların mütedeyyin öğrencilerden olması, böylece kavga ve gürültülerin az olması,
Okullara yakın merkezi bir yerde olması, öğrencilerin bu yurdu tercih etmelerinin önemli sebeplerindendi.
Yalnız…
Tercih sebebi bu kadar çok olan bu yurdun ufak bir kusuru vardı.
O da, o zamanki MSP’ye (Milli Selamet Partisi) yakın olan Akıncı gençlerin bu yurtta barınıyor olmasıydı.
ÇÖZÜM: VAKIFLAR YURDU KAPATILIYOR…
İşte Ecevit’in o malum hükumeti kurulur kurulmaz, ilk icraatlarından biri Devlet Bakanlığına bağlı olan bu Vakıflar yurdunu kapatarak öğrencileri dışarı atmak oldu. (Dikkat! Yeni yurt açmıyor, var olan yurdu da kapatıyor)
Öğrenciler…
Günlerce bugünkü Fatih Camisinin avlusunda yatıp kalkmıştı.
O gün cami avlusunda yatıp kalkanlar gerçek öğrenciydi, bugün şov yapmak için parklarda yatan “çakma” öğrenciler gibi değil.. halis muhlis üniversite öğrencileriydi.
Sonradan öğrendik ki,
Ankara ve diğer şehirlerdeki vakıf yurtları da kapatılmış…
Böylece…
Ecevit, meseleyi kökten halletmiş oldu.
Bu kadar işi ve ülke bu kadar karışıklık içindeyken bir de öğrenci yurtları ile mi uğraşacak? Kapatıp mevzuyu ‘çözümlemişti’.
Hükumetin ömrü biraz daha uzun olsaydı…
Diğer yurtlara da sıra gelecek…
Ve böylece bütün yurtlar kapandığı için bugün “yurt sorunu” diye bir sorun kalmayacaktı.
- Kılıçdaroğlu’nun “bizim iktidarımızda yurt sorunu olmayacak! Söz veriyorum!” dediği bu olmasın?
-Bilmem! Ben CHP döneminde yurt ile ilgili yaşadığım olayı ve CHP’nin bu meseleye nasıl bir ‘çözümleme’ getirdiğini anlattım. Bundan sonrasını sen düşün!
.
Emin Batur, dikGAZETE.com
NOT:
Vakıflar yurdu
Ramazan ayında kapatılmıştı.
Öğrenciler iftar ve sahurlarını
Avluda uzun bir sofra kurarak yerde yapıyordu.
O günleri yaşayanların hatırlayacağı gibi bu sırada başka acı olaylar da yaşadık.
Zamanı geldiğinde belki anlatma fırsatımız olur. Şimdilik bu kadar… EB