Büyü bozuldu, Devlet Bahçeli’nin güvenlik çağrısı ve Özgür Özel’in insiyatifi
KCK/ Kürdistan Topluluklar Birliği (Kürtçe: Koma Civakên Kurdistanê) Yürütme Konseyi’nin Cemil Bayık ile birlikte eş başkanı "Bese Hozat" kod adlı Hülya Onaran Haziran’da bir video haberle CHP’ye seslenmişti.
Bese Hozat, CHP’yi; “yerel seçim sonrasında Kürt sorununun demokratik çözümüne dair proje ve program hazırlamamakla” eleştirmişti.
Hozat’a göre CHP, ‘Kürt sorunu’ ile ilgili program hazırlayıp, çok kapsamlı mitinglerle halka duyurmalıydı.
Hozat, burada “AKP-MHP Faşist iktidarına” karşı en etkili mücadele olarak toplumsal mitingleri öneriyor. Özgür Özel ise ekonomik sorunları ön plana çıkartarak halkı pasifize ediyordu.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de Meclis açılışında DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve DEM Partili milletvekilleriyle tokalaşması üzerine; Bese Hozat yine bir açıklamada bulunmuştu: “Bir yaklaşımın varsa, Keremke (buyur), İmralı oradadır.”
Bese Hozat’a göre, “Kürt Sorununun çözüm adresi İmralı”.
Yani hukuki olarak tecridi/ görüşme yasağı devam eden PKK Çatı Terör Örgütü’nün kurucu elebaşı Abdullah Öcalan. Bese Hozat, DEM Partisi’ni devre dışı bırakarak direkt Öcalan’ı işaret ediyordu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, o gün yaptığı açıklamada; “Biz durduk yere el vermeyiz. Siyasette hiç kimseyle, hiçbir partiyle kategorik olarak alıp veremeyeceğimiz, konuşup çözemeyeceğimiz bir şey yoktur” diyerek yeni bir sürecin başlatılacağını işaret etmişti.
“KCK Eş Başkanı Bese Hozat’ın açıklamaları, neden bu kadar dikkat çekiyor” sorusuna cevap vermek için KCK nedir; önce buna bakalım.
20–24 Nisan 2002 tarihleri arasında gerçekleştirilen PKK 8. Kongresi’nde (Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi/KADEK 1. Kongresi) Türkiye’nin yanı sıra Irak, İran ve Suriye’de yeni örgütlenmelere gidilmesi yönünde karar alınmıştır.
PKK terör örgütü tarafından “KCK Sözleşmesi” ile oluşturulan sistemin amacı dört parçada (Türkiye, İran, Irak, Suriye) “Demokratik Konfederal Kürdistan”ı kurmak olarak ifade edilmiştir. KCK, sisteminin tümü elebaşı Abdullah Öcalan’ın iradesine bağlanmış ve “Önderlik” olarak tarif edilmiş, “yasama organı” KONGRA-GEL, “yürütme organı” ise Yürütme Konseyi olarak belirtilmişti.
Türkiye: Kürdistan İşçi Partisi (PKK), Suriye: Demokratik Birlik Partisi (PYD), İran: Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) ve Irak: Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK) bulunur.
KCK'nin yasama organı kabul edilen Kongra-Gel'in 17 Mayıs 2005 tarihinde Orta Doğu ve Avrupa'dan 213 PKK üst düzey yöneticisinin katılımı ile kabul edilen “KCK Sözleşmesi” ile kurulmuştur. Sözleşmede KCK, “toplumcu demokratik konfederal bir yapı” olarak tanımlanmıştır.
KCK; PKK’nın da üzerinde bir çatı yapılanma olduğu için haliyle Bese Hozat’ın açıklamaları karşılığını buluyor.
Bese Hozat; 28 Ekim 2015'ten beri Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan; “en çok aranan teröristler” listesinin ‘kırmızı’ kategorisinde yer almaktadır.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 4 Kasım 2016’dan beridir hapiste olan dönemin DTP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı Edirne F Tipi cezaevinde ziyaret etti.
Özel’in ziyaretinin sebebi; Hozat’ın ‘Kürt Sorunu’ ile ilgili CHP’ye çağrısıyla alakalı değil tabii.
CHP Lideri Özgür Özel’in doğu seferi, yerinde bir karar. CHP liderlerinin Doğu/ Güney Doğu illerinde seçim mitingi yapmadıkları bilinen bir gerçek.
Yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkan CHP; birçok ilde adına Kent Uzlaşısı ve Türkiye İttifakı denilen bir oluşumla DEM Parti’nin desteğini almıştı.
Burada açıkça şunu soralım: CHP Genel Başkanı Özgür Özel, çocuklarının PKK elinden kurtarılması/ geri döndürülmeleri için DEM Diyarbakır İl Örgütü önünde çadır kuran Diyarbakır Annelerini ziyaret edecek mi?
Şu bir gerçek; bölge dinamikleri içerisinde DEM dışında da farklı parti ve sosyal yapılar mevcut.
Özgür Özel’in bölge dinamiklerini, sokağın dilini yerinde tespiti önemli olacak. Özgür Özel, görüşme çerçevesini genişletecek mi?
DEM Parti ve Bese Hozat’ın çözüm için İmralı’yı (Abdullah Öcalan) işaret etmesine karşın Selahattin Demirtaş; Millet Meclisi’ni işaret ediyor.
Demirtaş; “Türkiye’deki sorunların çözüm yolu siyaset, çözüm kurumu da TBMM’dir” diyerek topu Meclis’e atıyor.
Selahattin Demirtaş’ın; Toplumsal Barış için ‘Kürt Sorunu’ değil de “Siyasette Erkek Egemen Dilinin terki/ Kadın Hakları” çağrısı yapması ilginç.
Demirtaş, paylaşımında, “Bu çağrı metninin hazırlanmasında bile bana öğretmeye, katkı sunmaya devam eden mücadeleci tüm kadınlara selam ve teşekkürlerimle... Jin Jîyan Azadî Kadın Yaşam Özgürlük” ifadelerine yer vermişti.
Özel ile Demirtaş, memleketin tüm sorunlarını müzakere ederek; “Toplumsal barışın olması” için barışın, kadın ve çocuk haklarından başlaması konusunda mutabakata varmışlar.
Sanki, ‘Kürt Sorunu’ konuşulmamış gibi.
Özel; “Bir haftada 6 ili ziyaret edeceğiz. Meselenin özü şu, kimse partisinin çıkarı için bir şeyler yapmaya kalkmasın. Kimse kimseyle alay etmesin. Aklını hafife almasın. Bu ziyaret siyasi anlamı olan bir ziyarettir. Bugün Selahattin Demirtaş ile görüşmeden, 6 ilde olmanın bir anlamı olmazdı. Türkiye bir sorunu aşacaksa, silahlar bırakılacaksa bunun adımı atılacaksa tüm aktörler kıymetlidir. Demirtaş gibi bir aktörün adının altı da kalın kalın çizilmelidir.”
“Demirtaş gibi bir aktörün adı kalın kalın çizilmelidir” diyen Özgür Özel; Demirtaş’a yeni bir alan mı açıyor? Selahattin Demirtaş, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olabilir mi?
Bu arada, Özgür Özel’in FETÖ Terör Örgütü kurucu elebaşı Fethullah Gülen'in ölümüyle ilgili açıklaması kayda değer.
“Kişiler öldüklerinde öbür dünyaya veballe gidiyorsa gerisinde çok acılar, ölümler, ihanetler bıraktı. Gittiği yerde hesap verir, Türkiye'de yargı önünde hesap vermesini isterdik, olmadı. O gidince her şey bitti sanılmasın. Çok ciddi bir sermaye bıraktı. Devletin silahını kendi silahı haline getirdi. Sadece kurucusu öldü, örgüt ortada duruyor. Bu sinsi örgüte karşı herkes tetikte olmalıdır.”
CHP’nin, “Kürt Sorunu” için insiyatif alması; Türkiye Zemininin sağlamlaştırılması için önemli bir adım.
KCK/ PKK, Türkiye’den çekilmekle birlikte; etki ajanları ile birlikte sokakta kargaşa çıkarabilecek güce sahip. İç Cepheyi sarsabilecek kapasitesi var.
ABD ve İsrail’in, Ortadoğu’daki vekil (Proxy) gücüne dönüşen ve ağır silahlarla silahlandırılan PKK; hemen sınırımızın dibinde Suriye’de seksen bin kişiye varan orduya sahip. ABD, terör örgütüne on binlerce tır silah ve mühimmat verdi, kamplarda eğitti. Kurdukları siyasi yapı/ kantonlar (şehir devletçikleri) üzerinden yakında siyasi seçim yaparak devletleşme sürecinde bir adım daha atılacak.
İsrail, vahşet boyutuna ulaşan savaş alanlarını genişletmeye çalışırken; Suriye’de İsrail ve Amerika’nın elini güçlendirecek ve İleri Karakol vazifesi görecek bir “PKK devleti” kuruluyor.
Çatı Terör Örgütü PKK; Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’in bölgedeki hem vurucu hem de çıkarlarının koruyucu gücüdür, Ana Üssüdür.
Amerika; Ortadoğu’dan çekilmeyecek.
Hedef İran değil; Türkiye.
Türkiye’yi pasif, içeriye dönük, bölgesel/ küresel sorunlar ile ilgilenmeyen; askeri, siyasi ve ekonomik olarak zayıflatılmış, iç cephesi dağınık ve kontrol edilebilir bir ülke haline getirmek.
Çözüm!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında terörün sonlandırılmasına ilişkin dikkat çeken bir çağrıda bulundu.
“Terörist başı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere sesleniyorum; Türkiye'ye getirilirken her türlü hizmete hazırım diyen terörist başı buyursun gelsin TBMM'de DEM sıralarına katılıp, silah bıraktığını ilan etsin, örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayeti gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılmasının önü de ardına kadar açılsın. Her adımı atmaya kararlı, inançlıyız.
Hodri meydan buna var mısınız? CHP Genel Başkanı, istediği kadar sağa sola gitsin, orayı burayı ziyaret etsin... Bu eli tutan tutar tutmayan yumruklaşmış olur!”
"Umut Hakkı" Nedir?
Umut hakkı, hapis cezası alan kişinin; kanunla belirlenen sürelerde iyi halinden dolayı koşullu salıverilmesinin mümkün olup olmadığının değerlendirilmesine denir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2014 yılında Abdullah Öcalan'ın şartlı salıverilme hakkında sahip olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmesine (umut hakkı) dair ‘ihlal’ kararı vermişti.
İç cephenin güçlendirilmesi için terörün beli kırılacak!
Abdullah Öcalan, illa ki konuşacak; tabii nasip olursa.
Muhtemelen Öcalan’ın çağrısı, Kandil’de olumlu karşılanmayacak ama örgüt tabanı bu çağrıya kulak kabartacak.
Ortadoğu’nun masum ve mazlum Kürt Halkı, ne emperyalistler ne de Feminist/ Marksist ve Dinsiz örgütlerin eline teslim edilemez.
“Yeni Yüzyıl, Yeni Hayat, Yeni Türkiye”
Devlet; bizzat Cumhur İttifakı bileşeni MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli eliyle ‘Oyun Kuruyor’.
Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yalnız bırakmayıp; cihanda şanımızın yürümesine vesile olacak.
Sokak karışırsa, PKK’nın kırk/ elli yılda katlettiği insan sayısından daha fazla insan ölecek.
Biz; Küresel ve Bölgesel bir savaşın eşiğindeyiz.
Bahçeli’nin çağrısı eğer karşılık bulunmazsa; PKK Çatı Terör Örgütü, militan ve iltisaklılarının başına YUMRUK inecek.
Canımıza, malımıza ve neslimize silah sıkanlar durdurulacak.
Devlet Bahçeli, bir Manifesto yayınladı.
Bu manifesto; ABD, İngiltere ve İsrail’e karşı yayınladı.
Ankara, Diyarbakır, İstanbul, Van vurulmadan; kaos çıkmadan varsın mahpus Öcalan çıksın ne diyecekse desin!
Sıra, gönlünü bir şekilde PKK’ya kaptıran KÜRT halkında!
“Edi Bese/ Artık Yeter! Benim adıma KAN dökme, silahı bırak!”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli yeterince el vermeye çalıştı.
“Türkiye Yüzyılı”nın geleceğinde ne PKK’ya ne de diğer terör örgütlerine yer yok.
Artık ne Bese Hozat ne de Kandil’in Savaş baronlarının sesi çıkmasın.
Başlatılma işareti görülen bu “2. Çözüm Süreci”nde anayasa/ yasalarda köklü değişimler yapılmalıdır. DEM, salt kendi başına konunun yegane temsilcisi değildir.
Toplumsal Barışın inşa süreci, öncelikle TBMM tarafından sürdürülmelidir.
“Ortak devletimiz Türkiye Cumhuriyeti devletidir” ifadesi anlamlı olur.
“Ayrıştıran, bölen, ötekileştiren, itibarsızlaştıran, tefrika sokan, şeytan güdümlü, tek dişli canavar kahrolmuştur. Barış ve selamet elçisi İnancımız her daim baki ve pâyidar olacaktır.”
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com