Büyükşehir belediyelerini kaybetmek elbette büyük bir kayıptır ama telafisi mümkündür.
Ancak…
Başkanlık seçimini kaybetmenin telafisi yok.
NASIL?
Diyelim ki,
İBB olarak şehir hastanesinin yolunu yapmanız gerekiyor ama yapmıyorsunuz. “İktidarın ekmeğine yağ mı süreyim?” diye düşünüyor olabilirsiniz.
Siz de…
Ulaştırma Bakanlığını devreye sokarak halletmeniz mümkün. Birkaç gün aksama haricinde bunun pek bir zararı dokunmaz.
Veya…
Arıtma tesisini yapmanız gerekiyor. Yapmıyorsunuz.
Haliç kirlenir, Marmara’yı müsilaj kaplar bu bir felaket habercisi…
Ama umurunuzda değil.
Siz de;
“Namus belasıdır” deyip Çevre ve Şehircilik Bakanlığını devreye sokarak önlem almaya çalışırsınız.
Belediyenin arıtma tesisleri, randımanlı çalıştırmadığı için çok iyi netice alamazsınız ama eh işte…
Diyelim ki,
Koca şehir içinde yapılması gereken dünya kadar iş var…
Ama…
Belediye araçları arazi…
Göremezsiniz.
Naçar ilçe belediyeleri devreye girip, büyükşehir belediyesinin sorumluluk alanına giren birçok yerin temizlik, asfalt, tamir vb. gibi işlerini yapmak zorunda kalıyor ve yapıyor.
Yani…
Müşkülat bir şekilde telafi edilebiliyor.
METRO…
Yine
Metro hatlarının bir kısmı belediyenin, bir kısmı da Ulaştırma Bakanlığının uhdesinde.
Belediye,
Sorumluluğu altında olan metroları geciktiriyor veya moloz döküp, iptal ediyor (Sancaktepe-Yenidoğan metrosu gibi…)
Ama buna rağmen Belediye başkanı, “Dünyada 10 metro hattını aynı anda inşa eden şehir” diye hava atıyor!.. Sanki hepsini kendisi yapıyormuş gibi afiş asıyor.
Bakanlık;
“Le havle vela…” deyip, kendi inşa ettiği metroların amblemini (U) yaparak fark anlaşılsın diye değiştirmek zorunda kalıyor…
Ki,
Emek hırsızlığının önüne geçsin.
Geçebiliyor mu?
Hayır!
“Aynı anda 10 metro inşa ediyoruz” afişleri aynen yerinde duruyor.
Lafı uzatmayayım.
Muhalefetin elinde olan büyükşehir belediyeleri çalışmayınca Bakanlık veya ilçe belediyeleri devreye girerek eksikliği giderebiliyor
TRAFİKTE DÜNYADA BİRİNCİ!..
Peki,
Bu fedakârlığı yapmak her zaman mümkün mü?
Hayır!
Mesela Levazım-Dolmabahçe tünelini, ilçe belediyesi yapamaz.
Yapamayınca o bölgede trafik felç ama kimin umurunda.
Böylece…
İstanbul trafiği, altıncı iken dünya birinciliğine yükseliyor.
Neden?
Sebebi basit:
AK Parti döneminde alt geçit, yol, kavşak düzenlemesi, tünel vb. gibi çalışmalar hız kesmeden devam ediyordu.
Çünkü…
Şehir, yaşayan bir organizma gibidir; duramazsınız! Durduğunuz anda problemler başlar.
Şimdi İstanbul;
“Günde 35-40 bin aracın geçeceği Levazım-Dolmabahçe tüneli için para ayıracak değilim!..” diyen bir başkan tarafından yönetiliyor.
E, siz tünel açmayın.. Yol yapmayın!..
Üç yılda Unkapanı alt-üst geçidini bile bitiremezseniz, haliyle İstanbul, trafik sıkışıklığında dünya birincisi olur.
Neyse…
Bunlar çok önemli değil. Altı üstü trafikten dolayı, evinize bir saat geç gidersiniz…
Veya
Arıtma tesisi yapılmadığı, mevcut olanları da doğru dürüst çalıştırmadığınız için Haliç’in pis kokusunu teneffüs edersiniz.
Mühim değil(!)
Bizim kuşak o kokuya alışık.
Gençliğimizde…
Yani CHP’nin iktidar olduğu dönemlerde o kokuyu içimize az çekmediydik. Bunu hiçbir şey beğenmeyen “Z kuşağı” düşünsün.
PEKİ, TELAFİSİ OLMAYAN ŞEY NEDİR?
Diyelim ki, 6’lı masa;
CHP liderliğinde ve HDP’nin gizli (aslında her şey açıkça meydanda ama biz yine görüntüye bakarak ‘gizli’ diyoruz) ortaklığında başkanlık seçimini kazandı.
Neler olacak ona bakalım:
-Suriye’den askerimizi çeker, çekildiğimiz bölgeyi azılı düşmanlarımız PKK-PYD (aslında Amerika’ya) ve rejim güçlerine (aslında İran ve Rusya’ya) bırakırız.
Bu durumda
Rejimin ve PYD’nin teröründen kaçıp sancağımız altına sığınmış olan (Zeytindalı.. Fırat Kalkanı vs. bölgelerinde yaşayan) Suriyeliler can havli ile sınırımıza yığılacak.
CHP, onları içeri almayacak. Askerimiz silah doğrultacak. Provokatörler, Suriye tarafından ateş açacak. Mehmetçik karşılık verecek. Sınırda büyük bir kargaşa ve trajedi yaşanacak. (Böyle bir hengâmede Doğu Akdeniz ve Karadeniz’de doğalgaz arama… NATO’da klas hareketlerle dünyanın dikkatini çekme.. Rusya Ukrayna arası arabuluculuk vs. gibi rollerimiz unutun! Kendi derdimize düşeceğiz)
Avrupa ve Amerika ise sureti haktan görünüp, aynen Kobani olaylarında yaptığı gibi…
Bize;
“İnsan hakları ihlali yapıyorsunuz! Can güvenliği olmayan masum insanları sınırda neden bekletiyorsunuz?” diye üst perdeden konuşacak. (Çünkü karşılarında ağızlarının payını verecek bir ‘Tayyip’ yok artık)
Manzarayı gören 6’lı masanın sağcı muhafazakâr ortakları mırın-kırın edecek.
Bu sefer Kılıçdaroğlu…
Eğer kendisi yerine başkasını aday göstermişse,
6’lı masa liderleri -gizli ortak HDP- tayin ettikleri Cumhurbaşkanı, Avrupa ve Amerika arasında koordinasyonu sağlamak ve dengeyi tutturmak için mekik dokuyacak.
-Yazı uzadığı için diğer maddeleri yazmıyorum.
Libya… Doğu Akdeniz’de doğalgaz ve petrol arama... Karadeniz’de bulduğumuz doğalgaz… Silah savunma sanayimiz… Uzaya göndereceğimiz tamamen yerli ve milli 6A uydumuz… Milli otomobil projemiz TOGG… Yeniden açılan kuyulardan fışkıran petrol… Afrika açılımımız… Türk Devletleri Teşkilatı… Rusya ve batı dünyası arasında kurduğumuz hassas denge vs. vs. vs.
Bütün bunların akıbeti ne olacak herkes elini vicdanına koyarak cevaplasın.
Bu arada;
Enflasyon - Faiz - pahalılık - işçi-emekli ücretleri - Beş yıldız seviyesindeki Şehir Hastanelerinin halini de 6’lı masadan keramet bekleyip oy verenler düşünsün.
Peki, yatırımlar ne olacak?
Bunu bilmeyecek ne var.
CHP’nin kazandığı
Büyükşehir belediyelerinde ne oluyorsa o olacak…
.
Emin Batur, dikGAZETE.com
