“Bozkır Kuşlara Bak Kuşlara”, Mehmet Tanrısever’in 6 Eylül’de vizyona giren filmi…
1990’da ‘Minyeli Abdullah’ filmiyle profesyonel bir yapımcı olarak sinema dünyasına adım atan Tanrısever; “Sürgün Öğretmen”, “Hür Adam” gibi filmlere de imza atmıştı.
Konya’nın Bozkır İlçesi ve köylerinde çekilen filmin başlangıcında, filmin konusunun ilçede geçen ‘gerçek yaşanmış bir öykü’den alındığı belirtilmektedir.
Ayrıca vizyona girmeden önce, uluslararası festivallerde 52 ödül aldığı da, hem afişte hem de beyaz perdede film başlarken vurgulanmaktadır.
Senaryo, yapım ve yönetmen koltuğunda Mehmet Tanrısever’in oturduğu filmde; Soydan Soydaş, Tarık Tanrısever, Süleyman Kabaali, Yaşar Alptekin, Ayçin Tuyun, Haldun Boysan, Engin Yüksel, Halil İbrahim Kalaycıoğlu gibi oyuncuların yanı sıra bölge halkından da yer alanlar olmuş.
Kısaca filmin konusuna değinecek olursak;
Abdullah ve (Çolak) Ziya isimli iki arkadaş, köylerde bıçak ve tabanca satarak ortaklık yapıp geçimlerini sağlamaktadırlar.
Abdullah iyi niyetli bir kişilik iken, Ziya kurnaz bir kişiliği sergilemektedir.
Yine at üzerinde, taşıdıkları malzemeleri satmak için giderlerken, Abdullah’ın asker arkadaşının evine uğrarlar; arkadaşı evde olmadığı için dönüp gidecekleri sırada, evin hanımı ayran ikram eder… Atları hareket edince Abdullah, atın peşinden koşar ve geride kalan Ziya, kadına saldırır.
Olayın ardından Abdullah, Ziya’yı tek kurşunla vurup öldürür ve filmin asıl konusu da buradan sonra ortaya çıkar…
Felsefede, “korkularından kaçma, yüzleş” mantığı, filmde ‘yalan söyleyip yüzsüzleşme, yalanla yüzleş’ halini almakta…
İnsanın hatalar yapabileceği fakat doğrulardan şaşmayarak tövbe etmesi gerektiği anlatılmaya çalışılmaktadır…
Bu arada; film hakkında yapılan eleştirilere göz atma imkanım da oldu…
Bir iş yapmışsanız takdir ve tenkit kaçınılmaz… Yazılarda mezarın yanındaki ağaca bez (çaput) bağlanması eleştirisine katılmadığımı belirtmeliyim.
Çünkü Bozkır ve çevresinde Kayı, Avşar ve Kınık Boyu Türkleri yoğunluktadır. Dolayısıyla Türkler’in ‘Şamanizm’ ya da başka etkileşimlerden kalma bazı gelenekleri sadece bu bölgede değil, ülkemizin birçok yerinde devam etmektedir.
Halk, Müslüman olmasına rağmen günümüzde de çaput bağlama, delik taştan geçme, etrafını üç defa dönme vs. gibi Şaman gelenekleri sürdürülmektedir.
Dikkatimi çeken bir diğer konu ise, Mehmet Tanrısever’in çekimler sırasında yaşadığı duruma serzenişidir.
Kimseden maddi bir beklentisi olmadan hatta ilçedeki bazı kurumların maddi taleplerini karşılamasına rağmen, çekim esnasında kendisine bir ziyaret yapılmaması, en azından bir çiçek, bir gül filan verilmemesi kendisini epeyi üzmüş!..
Dönemin belediye başkanı öncülük yapabilirdi fakat günümüz siyasetinde kültür-sanata yatkın kimseler siyaset çevresinde ‘boş’ karşılandığı ve kültür-sanatın da lafta kaldığı göz önüne alınırsa, sanat seven kişiler de aday ve başkan yapılmıyor!..
Dolayısıyla belediyenin kendi sitesi ve oradaki haber siteleri film çekilirken; (merhum Ahmet Kaya’nın ‘Uçun kuşlar uçun burda vefa yok’ şarkısını mı dinleyerek yaptılar bilmiyorum) “Uçun kuşlar uçun filminin çekimleri başladı” şeklinde bir başlıkla haber yapmak, kültür-sanata yakınlıklarını da göstermektedir!..
Son olarak, büyük bir maddi/manevi külfet gerektiren bu yükü omuzlayan yapımcı ve yönetmen Mehmet Tanrısever’e küçük bir serzeniş de benden olsun: Adı ‘Bozkır’ olan bir filmde, Bozkır deyince belki de ilk akla gelenlerden biri olan ve Bozkır’ı tam ortasından ‘elma’ gibi ikiye bölen ‘Çarşamba Çayı’nın görüntüsü ile Bozkır’ın net genel görüntüsünün olmaması en azından bölgeyi bilenler için bir eksiklik olarak görülmüştür!..
“Bozkır Kuşlara Bak Kuşlara”nın ödülleri gibi hasılatının da iyi olmasını temenni ediyor, Mehmet Tanrısever’e de başarılar diliyorum.
.
Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com
Twitterda bizi takip edin: @alimevlutkaya @dikgazete