USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Boris Johnson ve Brexit muamması

06-09-2019

Anlaşmasız Brexit planı darbe alan Boris Johnson, erken seçim oylamasını da kaybetti.

İngiltere gündeminin sıcak maddesi olan ve Avrupa Birliği ülkeleri için de en önemli tartışma konusu olan “Brexit nedir, dünya siyaseti ve ekonomisine yansımaları ne olabilir?” soruları, gündemi anlamak açısından önem arz etmekte. 

Brexit, Birleşik Krallığın (İngiltere) AB’den ayrılması anlamına geliyor. 

Eğer süreç işler ve İngiltere, AB’den ayrılırsa bu bir ilk olacak; zira şimdiye kadar hiçbir AB ülkesi birlikten çıkmadı.

Birleşik Krallık, Haziran 2016’daki referandumda “AB’den ayrılma” kararı almıştı. Referanduma katılma oranı yüzde 71 civarındaydı ve katılanların yaklaşık yüzde 52’si “AB’den ayrılma” yönünde karar almışlardı. Bu referandumun ardından İngiltere Başbakanı Theresa May, Mart 2017 tarihinde Lizbon Antlaşması’nın 50. maddesi gereği süreci başlattı. 

Buna göre, tarafların ayrılmalarının şartlarını tayin etmeleri için 2 yıl süreleri bulunmaktadır. 

Londra’nın ayrılma başvurusunun, Mart 2019’da ülkenin AB üyeliğinin bitmesiyle sonuçlanması bekleniyor. 

15 Ocak 2019’da Başbakan May, Brexit planını parlamentonun oylamasına sundu ve plan reddedildi. 

Brexit sürecinde ülkedeki siyasi aktörlerin sert çatışmalar yaşamasının altında yatan birkaç ana sebep var. 

Bunlardan ilki İrlanda Cumhuriyeti (AB üyesi) ile Kuzey İrlanda (İngiltere’nin parçası ve AB üyeliği biterse bu toprak da AB’den çıkmış olacak) arasındaki sınırın ne olacağına ilişkin sorun. 

Bir diğer sebep ise ortak pazar ile ilgili. 

Brexit yanlıları, AB’den çıkılmasıyla birlikte göç meselesinin kontrol altına alınabileceğini savunmaktalar. 

Muhalefette olan İşçi Partisi ise yalnızca Brexit konusuna odaklı değil; bu belirsizlik ortamında May hükümetinin düşürülmesi de önemli gündem maddelerinden. May’e göre ise Brexit’i gerçekleştirememek demokrasiye güveni zedeleyecek ve ülkede politik gerilimi artıracak. 

İngiliz basınında vurgulanan haberler ise Başbakan May’in Brexit’in kontrolünü kaybettiği yönünde.

Brexit tartışmalarında AB yetkilileri, süreci “trajedi” olarak nitelendirdiler. 

Brüksel, bu süreçte İngiltere’nin zor duruma düşmesiyle veya siyasi kriz yaşamasıyla kendi imajını güçlendirebilir. 

Öte yandan, İngiltere’nin Almanya sonrası AB’nin bütçesine en fazla katkı yapan ikinci ülke olması da önemli. 

Süreç sonrası, AB, İngiltere ve ABD üçgeninde dengelerin hayli değişeceği ve dünya siyaset ve ekonomi sahnesinde de taşların yerinden oynayacağı tahmin ediliyor. 

AB’nin öncülü olan Avrupa Topluluklarının kuruluşunda yer almayan İngiltere, Fransa’nın iki defa vetosuna karşı 1973’te Avrupa Topluluğu (AT) üyesi olabilmişti. 

Diyebiliriz ki Birleşik Krallık, AB üyeliğini zor kazanmıştı ancak ülkenin AB üyeliğinden çıkması daha sancılı olacağa benziyor; zira AB son olarak, Birleşik Krallık’ın “Brexit Antlaşması yeniden müzakere edilsin” talebine karşılık anlaşmayı yeniden müzakere etmeyeceklerini duyurdu. 

Bu sürecin,  AB ve İngiltere arasında bir güç mücadelesine tanıklık edeceği de muhtemel senaryolar arasında. 

.

Dr. Begüm Burak, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @begumburak1984 , @dikgazete

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?