BOGOMİLLER: ISPARTA-KEMER BOĞAZI’NDAN BOSNA’YA
Özet:
Bir tarihî coğrafya çalışması olan bu makalenin amacı, Manici Pavlusçular ile Bogomillerin, ilk görüldükleri yerlerin Eğirdir Gölü civarı olduğunu ortaya koymaktır. Başlıca delillerimiz, Eğirdir Gölü civarında Hun, İslav, Peçenek, Kuman, Frank olmak üzere çok sayıda ücretli asker bulunması, Bulgarların burada göçebe bir devlet kurmaları ve bilhassa manici mezhep mensupları ile Bizans, Peçenek, Kuman, Bulgar mücadelesinde zikredilen yer adlarının Eğirdir Gölü civarında bulunmasıdır. Ayrıca Eski Eğirdir Gölü civarındaki mücadeleleri kaydeden tarihçilerden Teofanes, Kedrenus ve Skilizes’in belirli bir süre Eski Eğirdir Gölü çevresinde bulunmuş olmalarıdır. Sonuç olarak, önceleri Eğirdir Gölü civarında bulunan ve siyasî ve askerî mücadeleler neticesinde kendilerine, teslise inanan Doğu Roma tarafından büyük zulüm ve katliamlar yapılan Manici mezhep mensubu Pavlusçu ve Bogomiller, bilâhare Balkanlar ve Avrupa’nın muhtelif yerlerinde yeniden filiz vermişlerdir.
Anahtar Kelimeler: Bogomiller, Isparta, Kemer Boğazı, göçebe Bulgar devleti, Bulgarofigon, İstros
01.Giriş:1
Pavlusçu, Bogomil, Kather mezheplerini etkileyen Mani, 216 yılında Güney Mezopotamya’da doğdu. Ailesi Heterodoks Hıristiyan mezhebi Elkesai’ya bağlıdır. Tarihte kurucusunun ismine nisbetle Mâniyye vb. olarak ele alınırlar. 7. yüzyılda Ermenistan’da ortaya çıkan Pavlikanlar, 10. yüzyıldan itibaren Balkanlar’da çıkan Bogomiller ve 12-13. yüzyıllarda Güney Fransa ve Kuzeydoğu İtalya’da etkili olan Katarlar ve Albigensler ile Maniheizmciler arasında önemli paralellikler mevcuttur. (Şinasi Oğuz, TDVİA, Maniheizm).
7. Asırda Anadolu’da filizlenen ve Protestanlığın nüvesi sayılan Pavlikan hareketi, Anadolu ve Rumeli’de Müslümanlığın yayılmasında mühim rol oynamıştır. Ruhban sınıfını, lüks yaşantıyı, haçı ve İsa’nın ulûhiyetini reddederler. Pavlikan, Pavlusçu demektir. Buradaki kasıt, Mani misyoneri Pavlus mu, Samsatlı Pavlus mu, belli değildir, ama 260’ta Antakya piskoposu Samsatlı Pavlus’un fikirlerine bağlıdırlar. Pavlikanlar, tarihlerini kendileri yazamadılar. Onlara dair malûmat, amansız muhalifleri Bizans ve Ermeni kaynaklarından gelir; çok aşağılayıcıdır. 719’da Divin (Kars) Ermeni piskoposu Ohannes, ilk defa kendilerinden bahseder (Tarık Buğra Ekinci, 31.01.2022, Türkiye Gazetesi, Anadolu’da Garip Bir Topluluk: Pavlikanlar).
Bogomilizm 10. yüzyılın başlarında Hıristiyanlığın bir mezhebi olarak Bulgaristan’da ortaya çıkmış ve Doğu Ortodoks Kilisesine göre heretik bir akım olarak kabul edilmiştir. İsmini Rahip Bogomil’den almıştır. Bogomilizm bilâhare, Balkan Yarımadası, Anadolu, İtalya hatta Fransa’ya kadar yayılmıştır (Serdar-Hanar, 2021: 20).
Bogomiller 10. yy başında Bulgaristan’da ortaya çıktılar. Tarih kayıtlarına ilk kez, Bulgar çarı Peter'in (927-969) ortaya çıkan yeni sapkın bir eğilime karşı, İstanbul Baş Piskoposu Theo. Lecapenus'tan (933-956) yardım istemesiyle girmişlerdir. Theophylact, Bogomiller'i, Maniheizm'le Paulikanizm bileşimi olan yeni sapkın bir mezhep ilan etmiş, bunu tüm Bizans coğrafyasına duyurmuştur. Ama bu düalist inanç iktidarlara kaygı verecek ölçüde yayılmıştır. (Sean Martin, Gnostikler-İlk Hıristiyan Sapkınlar, 1. Bas. S.152-158, aktaran Peacewing, 2014).
Bogomilizm, adını Bulgar asıllı papaz Bogomil’den alır. Heretik muhâlefet mânası yanında, dönemin Katolik Kilisesi ve feodalizmin baskılarına karşı Osmanlı fetihlerinde ve Balkanların İslamlaşmasında etkin rol oynamış, Hıristiyanlığın düalist-gnostik bir cemaatidir (Halim Işık, 2017: 109). Düalist ikici, gnostik ise bilinirci demektir.
Açıklamalar: 1-Türkiye Cumhuriyeti, Dünya’nın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış olan topraklar üzerinde kuruludur. Dolayısıyla da her medeniyet, her devlet bu topraklarda yerleşim yerleri kurmuş ve bunlara uygun birer ad vermiştir. Dağlar, ovalar, geçitler, kaynaklar, göller, denizler vs yerler de adlandırılmıştır. Ancak, bir idarenin vermiş olduğu adlar, takip eden idareler ve halk veya yeni gelenler tarafından değiştirilmiştir. Hatta, birçok yerdeki yerleşim yerine aynı isimler verilmiştir. Dolayısıyla, bu toprakların tarihini çalışmak isteyenlerin en başta yapması gereken iş, tarih boyunca var olmuş olan adlandırmalar konusunda sağlam bilgi sahibi olmaktır. Bu iş ise en azından Pers, Yunan, Lâtin, Arap, Bizans vs gibi birçok kaynağın karşılaştırmalı incelenmesini gerektirir. Yâni, tarihçinin işi bu topraklarda oldukça sıkıntılıdır. Onun için yazının sonunda bazı yer adları ile haritalar verdik.
İnsanlar, yerleşim yerini seçerken, daima iklimi, suyu ve verimli toprakları göz önüne alarak tercihte bulunmuşlardır. Mülayim iklime, bol suya, verimli topraklara sahip ve güvenlikli yerler daima çok sayıda yerleşimciyi cezbetmiştir. Büyük medeniyetler, bu gibi yerlerde ortaya çıkmıştır. Türkiye’deki Göller Bölgesi de böyle bir yerdir. Bu yüzden, tarih boyunca Göller Bölgesi’nde birçok yerleşim yeri kurulmuş ve çağına göre önemli şehirler ortaya çıkmıştır. Hem yerleşim merkezlerini birbirine bağlamak, hem de üretimi ve ticareti çoğaltmak, güvenliği sağlamak ve savaşta orduların hareketini kolaylaştırmak için zamanın harikası sayılabilecek yollar yapılmıştır. Yönetimlerin vergi toplaması için de düzgün yollar gereklidir. Anadolu’daki “Kıral Yolu” böyle bir yoldur. Bilâhare Konstantiniye’yi Kıral Yolu’na ve doğuya bağlayan yollar yapılmıştır. Ancak, bu yol Orta Anadolu’dan geçmek yerine, Eskişehir civarında Göller Bölgesi yönünde bir yay çizerek devam eder. Elbette ki verimli olan bu bölge için sarf edilecek emek ve maliyet göze alınmalı idi. Biraz teferruata girersek:
Eskiden büyük yollar, ilke olarak sert zeminlerden ve dağ eteklerinden geçirilir idi. Böylece hem verimli araziler yola gitmemiş, hem de uzun ömürlü bir eser ortaya konmuş olurdu. Eskinin büyük şehirleri Kemer Boğazı’ndaki Kelene (Kelainai), Efes (Selçuk), Sardes (Salihli) ve İran’ın Susa şehridir. Veli Sevin, “Herodotos’un bahsettiği 2500 bm uzunluğundaki bu Kral Yolu’ndan günümüze, son zamanlarda İran’da Nakş-i Rüstem yakınlarında kayaya oyulmuş beş metre genişliğindeki küçük bir bölümü dışında, hemen hiçbir kalıntı gelebilmiş değildir” der (Sevin, 2001: 8-9). Talih eseri Kıral Yolu’ndan Uluborlu-Dinar arasındaki Çapalı köyü hududunda 100 metre, Gelendost Köke köyü hududunda 50 metre kadar iki parça günümüze kadar ulaşmıştır.
Herodotos (MÖ 484-425)’un Kıral Yolu konusundaki ifadesi şöyledir: “Bütün yol boyunca çok güzel kervansaraylar vardır. Hep insanların oturdukları yerlerden ve güvenlik içinde geçilir”. İşbu yol askerî ve ticarî bir yol idi ve Göller Bölgesi’nde Yenice Köyü Köprüsü’nden geçerek Efes ve Susa şehirlerini bağlıyordu. Kıral Yolu’nun bir bölümünün Lidya Kıralı Giges (MÖ 746-678 veya 680-644) tarafından yapılmış olduğu, Karun (MÖ 560-546) ve Ahameniş Kıralı Kiros (MÖ 576-529) tarafından yapımına devam edildiği ve Darius’un (MÖ 522-486) geliştirdiği söylenir. Darius, ulaşımı kolaylaştırmak için yol boyunca fersah taşları (pare-seng, mil taşı) koymuştur. Çapalı köyü-Uluborlu arasında Hapızın-başı mevkiinde bir hudut taşı vardır. Bu taşı “Appolonialılar, Likyalılar ve Dağlı Trakyalılar, ruhani reisleri, mukaddes Nerva oğlu, mukaddes Partoğlu Trayanos’un oğlu necip Trayanos Adriyanos İmparator Kayser için, MS 135 yılında dikmişlerdir” (Remsi, 1960:187). Remsi (Ramsay), Kıral Yolu, Roma ve Bizans yolları hakkında bilgi verir ve “Tarih, dini tesirlerin daima şarktan garba doğru aktığını göstermiştir”; “Konstantinopolis’in başkent olmasıyla, oraya giden yollar ve Eskişehir-Bolvadin-Konya yolu önem kazanmıştır” der (Remsi, 1960: 77). Emevî, Abbasî ve Selçuklu idareleri, Kıral Yolu, via regia, Tarikü’l-Cadde veya Anayol denilen bu yolu hep kullandılar.
2-Ne yazık ki ülkemizin “ulemasında” Viyana bozgunundan itibaren yabancılara karşı bir hayranlık ve hatta önlenemez ve gizli bir aşağılanma duygusu vardır. Bunun sorumlusu devletimizdir ama okumuşlarımız da bu günahın tohumunu teşkil ederler. Meselâ, yazılarımızın başında Batılı bir yazarın özlü sözünü koymadan edemiyoruz. Batılı adları İngilizce, Fransızca, Almanca vs dillerde yazıldığı gibi yazmak âdetâ bir kutsal mesele hâline getirilmiştir. Meselâ Arap, Fars, İbranî, Çin, Hint, İslâv, Yunan ve sair dillerdeki isimler o dillerin yazıları ile yazılamayacağı için, Batılı’nın yazımına tâbi olma yolu seçilir. Biz, Türk bilim adamlarından yabancı özel isimleri, aslının telâffuzuna uygun olarak, Türkçe imlâ ile yazacakları ve bize rehberlik edecekleri günü bekliyoruz. Bu konuda Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu acilen üzerlerine düşeni yapmalıdır. Öte yandan Yunan-Roma geleneğinde bir kişinin birkaç adı vardır; soyadı yoktur, ama kişinin özelliklerine, doğum yerine vs sebeplere göre lâkapları vardır. Bu konuda yazımızın sonundaki kişi ve yer adlarına bakınız.
İlk kez Pavlusçulardan 719, Bogomillerden ise 940’lı yıllarda bahsediliyor. Pavlusçu ve Bogomillerin tarihini, üçleme, yani teslise inanan Bizans yazmış olduğuna göre, bunlara düalist (ikici) ve sapkın demek, üçlemeye inananların iddialarını tekrar etmektir ki, hatadır. Bu makalede Zerdüşt dini mensupları için Zerdüştçü, Mani için Manici, Pavlikan veya Paulusçu için Pavlusçu denilecektir. Yukarıda görüldüğü gibi hatalı olarak Bogomiller’in ilk kez Bulgaristan’da görüldükleri ileri sürülür. Hâlbuki Bogomillerin ilk görüldüğü yer, Bulgaristan değil, Eğirdir Gölü kıyısındaki “göçebe Bulgar devletidir”. Makalenin gayesi bu iddiayı tartışmak ve bir sonuca gitmektir.
“947’de Hamdanoğlu Seyfüd-devle ile Bizanslı Bardas arasında vukûbulan muharebede Rum generalinin yanında mühim bir ücretli Bulgar askeri bulunmuştur ki, bunlar Kapadokya bölgesine nakledilen Türk Bulgarlardır” (Yinanç, 2013: 19). Bunun gibi, Eğirdir Gölü civarında da mühim bir Bulgar varlığı bulunduğunu, hatta bunların bir “göçebe Bulgar devleti” kurduklarını düşünüyor, bu hususu ilim âleminin dikkatlerine arzla, ileri sürdüğümüz delil ve iddiaların tartışılmasını ve açıklığa kavuşturulmasını istiyoruz.
02.Eğirdir Gölü ve Çevresi Hakkında
Bugün Eğirdir Gölü olarak bilinen göl, yaklaşık beş yüz sene önce, Hoyran ve Eğirdir adlarında iki ayrı göl, iki göl arasında, büyük bir ova vardı. Bu ovada, suları Hoyran’dan Eğirdir’e doğru akan ve birçok adı kaydedilen 14-15 bm uzunluğunda suyu bol ve derin bir ırmak vardı. Bu ırmağa, muhtelif adları kaydedilen iki ırmak daha karışmaktaydı. İran’ın Susa şehri ile Sardes’i bağlayan tarihî Kıral Yolu, iki göl arasında bulunan ve Kemer Boğazı denilen yerde, iki göl arasındaki ırmağı, yine muhtelif adları kaydedilen bir köprüden geçmekteydi.
Bu coğrafî değişim bilinemediği için olsa gerek, Eğirdir Gölü civarında vukûbulan olaylar ve bu olaylarla ilgili yer adları başka yerlere götürülmüş; kendi köyüm Kötürnek (Kotoiraikia: Akhyraous) ile Gemen (Kiminas, Kiminas dağları) Balıkesir’e ve Balıkesir yöresine yerleştirilmişti. Bu coğrafî değişime tâbi olarak, Kemer Boğazı’nın diğer adı Firikya Hellespontia bilinememiş ve Çanakkale Boğazı ile karıştırılmıştır. Yine bunlar kadar mühim olan bir husus da Eğirdir Gölü civarındaki “göçebe Bulgar devleti” ile Bulgaristan karıştırılmış, Bizans ile göçebe Bulgar devleti ve Bizans ile Peçenekler arasında vukûbulan bütün olaylar Balkanlar’a taşınmıştı.
Bu yanılgıların bir sebebi de yer adlarıydı. Bizans, Balkanlarda yaşayan İslav, Hun, Macar, Bulgar, Peçenek, Kuman ve sair toplulukları, sathî de olsa Hıristiyan yaptıktan sonra paralı askerler olarak, kâh Araplarla, kâh da Türklerle savaşmaları için Anadolu’ya ve hudut boylarına göndermişti. Bunlar da, Balkanlardaki isimleri gittikleri yerlere taşımışlar, ovalara, dağlara, ırmaklara ve şehirlere vermişlerdi.
Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişimi fark edince, Bizans-Selçuklu münasebetlerini inceledim; Çaka Bey ve Peçeneklerin Eğirdir Gölü civarında bulunduklarını gördüm ve incelemeyi artırdım. Aleksi Komnen’in (1081-1118), 1089-1090 yılları Rum-Peçenek savaşında; Bolvadin, Hades (Çay-Karamıkkaracaören), Rousion (Şuhut Uruzlar), Tzoroulous (Şuhut-Çoru), Mikra İznik (Senirkent-Uluğbey) ve Boulgarophygon (Senirkent-Genceli yanı) isimlerinin zikredildiğini gördüm. Alexiad’ı çeviren Bilge Umar, yerlerini bilmemekle beraber Trakya’da bir Bolvadin ile bir de Mikra İznik icat etmiş, Rousion için Keşan, Xerogypsos [Kuru Kireç] çayı için de Çorlu çayı demişti (bk. Anna, 1996: 238-241). Hâlbuki Kuru Kireç çayı, Şuhut Kali çayı (Kalamos? Kaliman?) ve bu çay üzerindeki Roma köprüsünün adı “Kuru Musa” köprüsüydü. Hades ismini de, el-İdrîsî’nin (1100-1166) verdiği yola göre kesin olarak belirledim (bk. Har.1; Topraklı, 2013: 154, Belumin). Böylece 20 Ağustos 1057 tarihinde yapılan Ades savaşının yerini tespit ettim. 1050’ler, Roma-Peçenek savaşının bir kahramanı olan Katakalon Kekaumenos, aynı zamanda Ades savaşının da bir kahramanıydı (Antalyalı, 2008: 66 ve Skilizes, 2016: 191).
Bunun gibi Paristrion (Tuna boyu) valisi denilen Nikerites, Monastras, Ouzas (Oğuz), Lebunes, hem Rum-Peçenek, hem Rum-Selçuklu, hem de Kuman-Peçenek savaşının kahramanlarıydılar (Anna, 1996: 217, 264, 403, 483; 237-38 vd., 449, 461; 463, 489, 491). Nikerites Senirkent, Monastras Kundanlı, Lebunes Barla önündeki ovanın kumandanı idiler. Lebuniyon savaşı, bu Lebunes’in yerinde yapılmıştı (Anna, 1996: 250-257; Topraklı, 2018: 72-86, Hamideli Tarih 05). Bu konularda DikGazete’de 03 ve 09 Haziran 2020 Peçenekler: Yeni Bir Yorum: 1 ve 2; 17.09.2020 Peçenek Tatış (Tatou) ve 03.04.2021 Skilizes Tarihi olmak üzere dört makale yazdım.
Umar, Anna’nın İstiros ve Danubis dediği iki nehre de Tuna der (Anna, 1996: 475, 3). Umar’ın Tuna (İstiros) dediği, umumiyetle Uluborlu Papa çayıdır. Triaditza, Uluborlu Bitzina çayının Papa çayına döküldüğü yerdedir; burası bir limandır (el-İdrîsî, 1889: II, 809); Paristrion, Papa çayının sağ veya güney tarafıdır.
03.Eski Eğirdir Gölü Civarındaki Bazı Olaylar:
Doğu Roma, başka milletlerden insanları, sathî de olsa önce Hıristiyan etti ve sonra da paralı asker olarak düşmanlarına karşı Anadolu’ya gönderdi. Bunlar içinde Sklavon, Hun, Bulgar, Peçenek, Kuman, Sarmat, Oğuz, Katalan, Alan, Almugavar, Makedon, Frank, Tatar vs. vardır. 664 yılında beş bin Sklavonia’lı, 691’de ise 20 bin Sklavon, Roma’yı terkle Araplara iltihak etti (Remsi, 1960:392). Bu bilginin kaynağı, Sigrene’de (Sigriana, Çirişli dağı) yaşayan Teofanes’tir (758-817). Bulgarlar, 9. Asırda, Eğirdir Gölü civarında göçebe Bulgar devleti kurdular (Skilizes, 2016: 196, açık.986; 2010: 443, açık.196 John Wortley). İstanbul’un 1204 Lâtinlerin işgali sırasında İtalyanlar (Ceneviz), Eğirdir Gölü civarındaki Anadolu’yu (Asya Eyaleti) zaptettiler (Akropolites, 2008: 25).
(Ertuğrul oğlu) “Osman’ın emrinde sekiz bin Türk, Hellespont’tan Avrupa’ya geçti. Trakya’da Tuna’ya kadar gittiler. Gittikleri yerleri yağmalayıp esirler aldılar. Bu sırada büyük bir İskit birliği Rusya’dan Tuna’ya ilerledi ve Trakya’da onlarla savaştı ve onları öldürdü. Sağ kalanlar, Gelibolu’ya sığındı; oradan Asya’ya geçtiler ve bir daha dönmediler” (Halkokondiles, 2014: 23, 29, 31). Hellespont, Firikya Hellespont (Kemer Boğazı); Rusya Şuhut civarı; Boğaz’ın batısı, Avrupa, doğusu Asya; Trakya Senirkent ovası; Tuna (İstros) ise Uluborlu-Papa çayıdır. Bu kayıt, bize, her Trakya ve Tuna zikredilen ismin, Balkanlar olmadığını ihtar etmektedir.
Sviatoslav, Bulgarlarla anlaşıp, Peçenekler ve Türkleri bir araya getirip, Panonya’da konuşlandılar, Heamos dağlık bölgesini geçerek, tüm Trakya’yı yakıp yıktılar; Arkadiopolis surları önünde çadır kurdular. Düşman kuvvetleri, 1.Ruslar (Sarmat) ve Bulgarlar, 2.Türkler, 3.Peçenekler olmak üzere üç bölümdü. (Skilizes, 2016: 47). Bu ifade, “Sviatoslav, Bulgarlarla anlaşıp, Peçenekler ve Türkleri bir araya getirdi, Heamos dağlık bölgesini (Bozdurmuş-beli) geçerek, tüm Trakya’yı yakıp yıktılar; Panonya’da konuşlandılar; (Kemer Boğazı geçip, Asya ilindeki) Arkadiopolis surları önünde çadır kurdular” olmalıdır (Skilizes, 2016: 188; Remsi, 1960: 112, 122).
Panonya, Pannonia (Skilizes, 2016: 181), Panasion (Honiyates, 1995: 135) ve Pankaleia aynı yer ve Senirkent ovasıdır. Lakerion (Honiyates, 1995: 135) ve Lesser ise Büyük Firikya’ya nazaran daha küçük olan yeri, yani Küçük Firikya’yı (Gelendost ve çevresi) anlatmaktadır (bk. Har.1-2). Arkadiopolis, Asya eyaletindedir ve Teira/Thya-teira ile aynı yerdir. Baretta ise aynı yer veya yakınıdır (Psellos, 2020: 152-154; Antalyalı, 2008: 49; Remsi, 1960: 111-112, 122; Kurat, 2016: 175). Skleros, sonunda Peçenekleri yener (Skilizes, 2016: 46-49).
Ioannis Tzimiskes, Ruslara karşı sefere çıktı; başkentten ayrıldı; Raidestos’a geldi. Haemos’u geçti; düşman topraklarına ilerledi ve ordusunu Bulgar kralının sarayının bulunduğu Büyük Preslav yakınlarına konuşlandırdı. Bulgarların kıralı Boris karısı ve çocuklarıyla birlik yakalandı. Bulgarları serbest bıraktı. Onun amacı Rusları bozguna uğratmaktı. Yaklaşık sekiz bin kadar gözü pek Peçenek, şehrin içinde bulunan sarayın kalelerinden birini ellerinde tutuyordu; ganimet almak için gelen Romalıların büyük bir kısmını öldürmeyi başarmışlardı. İmparator kutsal diriliş günü kutlamalarına katıldığı sırada, şehrin Preslav adını Ioannupolis olarak değiştirdi; ertesi gün Dristra diye de bilinen Dorostolon’a doğru sefere çıktı (Skilizes, 2016: 51-54, yıl 971).
Sviatoslav, Preslav’ın düştüğü haber aldı. Mistheialı (Asya’daki Beyşehir) Theodore önderliğinde öncü birlik gönderildi. Dağ yolundan (Yenice Derbendi) geçerek güvenli bölge olan Dristra’ya ulaştılar. Yaklaşık yedi bin kişiydiler; buna karşılık onlara saldıran Romalılar sadece üç yüz kişiydi. İskitler, Sviatoslav’la sefere çıkmış, tüm ordularıyla birlikte Dorostolon’dan 12 mil ötede çadırlarını kurmuşlardı; yaklaşık 330 bin kadar kişi imparatorun gelişini bekliyorlardı (330 çok abartılı). Kaçmayı başaranlar, Dorostolon’a sığındı (Skilizes, 2016: 54-57, yıl 971). “Şehrin (Dristra) iki iç kalesi, hâlâ Tatış’ın hısımlarının elindeydi” (Anna, 1996: 218, yıl 1087).
Arkadiopolis, Heamos dağlık bölgesi, Trakya ve Skleros adları, bu yerin Kemer Boğazı civarı olduğunu gösterir. Skleros isyanı, Amorion ve Pankaleia savaşları, Kemer Boğazı civarında yapıldı (Topraklı, 3 Nis. 2021, dikGazete, Skilizes Tarihi). Bardas Skleros, Eğirdir Gölü civarı kumandanıdır. Eski Eğirdir Gölü için Skleros’a ait göl denilir (Kinnamos, 2001: 49). Ruslar Sarmat; Büyük Preslav Uluborlu; Türkler Hun-Macar; Raidestos, Haemos (Bozdurmuş) dağları kuzey eteğindeki Arızlı veya Oyniğan; olay yeri ise Eğirdir Gölü çevresi olmalıdır.
Oğuzlar, 10’uncu yy şimdiki Ukrayna’nın bozkırlarında yaşıyorlardı. VII. Konstantinos (905-913-959) onların Peçenek saldırılarına karşı önlem olarak kullanılmasının iyi olacağını düşünüyordu. (…) Bilhassa Karadeniz'in kuzeyindeki topraklara gelmiş olan bir Oğuz kümesinin baskısı yüzünden Peçenekler, Tuna kıyılarına göç etti (Skilizes, 2016: 181, açık. 932). Bu Oğuzlar (Hunlar), Şuhut civarındaki Sarmatlar olmalıydılar (bk. Har. 1).
Sultan, Roma’ya karşı saldırıya geçti. Bunu önceden tahmin eden İmp. Monomachos (1042-1055), savaş hazırlığı yapmaya başladı; 15 bin Peçenek’i silâhlandırdı ve İstanbul’daki dört Peçenek’i de onlara komutan tayin etti: Soutzoun, Selte, Karaman ve Kataleim. Bunlara en iyi mühimmat ve atlar vererek Üsküdar’a (Chrysopolis) gönderdi. Hadrobalanos’ı da İberya yolunda onlara rehber verdi. Boğazı (İstanbul) geçtiler ve atlarına binerek doğuya doğru yola koyuldular. Biraz ilerledikten (Kurat, 2016: 164; epey yol aldıktan) sonra Edremit (Damatrys) denen yere ulaştılar (Skilizes, 2016: 184-185, yıl 1048). Tarihçi, bunların Bulgurlu’dan dönerek Şumnu civarındaki hısımlarının yanına gittiklerini söyler. Hâlbuki 15 bin atlı Peçenek, Yalvaç-Aşağıtırtar köyünün yerindeki Edremit’e gelmiş ve yaptıkları toplantıda daha doğuya (İberya) gitmekten vazgeçmiş ve denizi (Hoyran Gölü) geçerek, Senirkent ovasındaki hısımlarının yanına gitmişlerdi. Skilizes şöyle devam eder:
Bazıları mühimmatları, bazıları kendileri yüzerek karşıdaki St. Tarasios’a vardılar ve yolculuklarına devamla kendi halkının yaşadığı Triaditza’ya (Uluborlu önü) ulaştılar. Buradaki Peçenekler ile birleşince, civar yerlerde yaşayan diğerleriyle de iletişime geçerek onları da bünyelerine dâhil ettiler. Hepsi bir araya gelince, ellerine ilkel baltalar, tırpanlar, diğer metal eşyalar alarak Filippopolis’e ulaştılar; Haemos’u geçerek Tuna nehri ovasında Osmos nehri kıyılarında çadırlarını kurdular. Sadece Selte Lobitzos’ta kaldı (yıl 1049) (Skilizes, 2016: 185).
“Daha önce belirttiğimiz gibi Peçenekler Haemos’u geçmişler ve Tuna nehri ile o bölge arasında, ta denize (Eski Eğirdir veya Uz Gölü) kadar uzanan ovayı keşfe çıkmışlardı. Yerel halkın Yüz Tepeler dediği ve içerisinde vadiler, bahçeler, rengârenk bitkiler, akarsu ve otlakların olduğu bir yer buldular. Oraya yerleşerek Roma elindeki topraklara saldırdılar. İmparator, Kegenes’i müzakere etmek üzere çağırttı; hemen adamlarıyla birlikte yola çıktı; eğitim alanı olan Maitas’da çadır kurdu” (Skilizes, 2016: 188-189). Peçenekler, Bolvadin civarında ve Hemos’un (Bozdurmuş dağları) kuzeyinde idiler. Bizans ile savaşıp, Senirkent ovasındaki Boulgarophygon ve Mikra İznik’e geldiler (Skilizes, 2016: 196, açık. 986, yıl 1050; Anna, 1996: 234-244, Bizans-Peçenek olayları, yıl 1088-1091).
Bu metni Kurat ve Uydu Yücel ile karşılaştırınca Triaditza’nın Uluborlu ovasında bulunduğu anlaşılıyor. Osmos, Olkos denilen yer olmalıdır (Akropolites, 2008: 46, 55). Filippopolis, Kemer Boğazı civarında bir şehir, Haemos Bozdurmuş dağları, deniz Eski Eğirdir Gölü’dür. Kegenes’in Bulgaristan’da değil, Kemer Boğazı civarında bulunduğu anlaşılıyor. Deniz’e kadar uzanan ova, Kemer Boğazı ile Eski Eğirdir Gölü arasındaki ovadır: Diğer adıyla Mercü Hüseyin (Belâzurî, 2002: 244) veya Tzouka Nisterin’dir (Remsi, 1960: 117, Teofanes).
Sarmatlar’ın her gün talan saldırısına uğrayan bir Peçenek boyu, yurtlarından ayrılıp Tuna kıyısına indiler. Tuna yöresinde yaşayan halklarla anlaşmaya varmaları gerekli olduğu için, bu halk, kendi aralarında anlaşıp, o yöre halklarının beyleri Tatou (Tatış?), Khales, Sesthlabos ve Satzas ile görüşmeler başlattı. Bunlardan Tatış Dristra’yı, diğer üçü de Bitzina ve çeşitli kentleri işgal ettiler. Sarmatlar’dan kaçan Peçenek boyu da anlaşmaya varır varmaz rahatça Tuna'yı aştı, komşu bölgeleri talan ettiler ve birkaç hisarı ele geçirdiler. Bir süre hareketsiz kalıp, tarımla uğraştılar; arpa ve buğday ektiler. Ama ünlü Manici Travl, yoldaşları ve dindaşlarıyla bir doruk üzerindeki Beliatoba hisarını işgal etmekteydi (Anna, 1996: 210, M. Uydu Yücel’e göre 1065 yılı).
Bu iki paragraf, Afyonkarahisar ile Uluborlu arası, Beliatoba ise Aş. Tırtar yanındaki Beldecik olmalıdır.
Latinlerin İstanbul işgalini müteakip 1205’te, Bulgar kıralı Rumkıran İvan’ın zaptettiği Filibe, Panio, Raidesto, Edirne (Kötürnek) ve sair şehirler ile Makedonya, Eğirdir Gölü çevresindedir (Akropolites, 2008: 33-35). Çünkü Latinlerin (Cenovalılar) işgal ettikleri yerler, Eğirdir Gölü çevresinde olup, I. Laskaris ve Jan Vatas onlarla savaştı.
Monomachos (1042-1055), Peçeneklerin yaşamaları için uygun olan Preslav (Yuannis: Uluborlu) ve Dristra’daki (Uluğbey) varlıklarını kabullendi. Ayrıca sadakatlerini garanti altına almak için Paristrion kentinin önde gelenlerine yüksek mevkiler vermiştir (Skilizes, 2016: 197, açık. 988).
Aleksios Komnenos’un İskitler ile yaptığı bütün savaşlar, Eğirdir Gölü civarına yerleşir. Kentlerin kraliçesi, İstanbul değil Uluborlu, Bathys Rhyax ise iki göl arasındaki ırmaktır (Anna, 1996: 244-245, 248). Beroe’de [Eski Zağra] bulunan İmparator, gerekli parayı, Kentlerin Kraliçesinden getirtti ve tutsakları satın aldı. İşte bu sırada, [Dristra beyi] Tatou, yardıma gelmelerini sağladığı Kumanlarla birlikte Tuna'ya (Papa çayı) vardı; [Kumanlar] hesaba gelmez ganimeti ve tutsaklar kalabalığını gördüler (Anna, 1996: 224, yıl 1088). Peçenekler, (İpsos)'dan ayrılıp Taurokomos'u işgal ettiler; kışı, komşu hisarları talan ederek, orada geçirdiler (Anna, 1996: 227, yıl 1090). Bahar başında oradan ayrılıp Khariopolis'e geldiler. O sırada Boulgarophygon’da kalmakta olan İmparator, artık oyalanmadı. Peçenekler, düşmanlarına karşı kazandıkları bu yengiden sonra, Hoyran'ın içinden geçtiler ve her şeyi talan ederek Aspra'ya yöneldiler (Anna, 1996: 228, yıl 1090). İmparator, Çaka'ya (Bey) karşı bu önlemleri henüz almıştı ki, İskitlerin [Peçenek] yeniden Rousion [Şuhut-Uruzlar] üzerine yöneldiğini ve Polybotos'da (Bolvadin) konaklamış bulunduklarını öğrendi (Anna, 1996: 234).
Polybotos Bolvadin, Rousion Şuhut-Uruzlar, Hades Çay-Karamıkkaracaören, Çoru Şuhut-Demirbel, Bitzina veya Becene Uluborlu, Yüz Tepeler Senirkent ovası, Boulgaraphygon Senirkent-Genceli; İznik, Mikra İznik ve Dristra, Senirkent-Uluğbey’dir. Lebuniyon Edirne’de değil, Barla önündeki ovada ve Eski Eğirdir Gölü kıyısındadır (Topraklı, 2018: 72-96). Taurokomos (Toros geçidi), Bulgaristan’da değil, Gelendost Yenice Derbendi veya Tzybritze Kleisoura denilen yerdir (Anna, 1996: 224-241, 298; 250-257; yıl 1088’ler ve 29 Nisan 1091).
(Kegenes’in adamları) üçüncü günde Haemos’u tekrar geçerek diğer Peçenekler ile birleştiler ve dağın eteğinde bulunan, Adrianople’e yakın Aule’de çadır kurdular. Arianites, hazır bulunan ordusunu yanına alarak Edirne’ye doğru yola çıktı. Dampolis kalesinin yakınlarında (Peçenekler’e) yenildi ve Adrianople’e dönerek felaketi bir mektupla imparatora bildirdi. İmparator doğu birliklerini çağırdı; Abidos ve Chrysopolis’i geçerek başkente geldiler; rector Nikephoros önderliğinde Peçenekler’e karşı sefere çıktılar. Katakalon Kekaumenos ve Herve Frankopoulos ona eşlik ediyordu. Rector, emrindeki birlikleri alarak Haemos’u ve Demir Kapılar’ı geçerek, Peçeneklere doğru ilerlemeye devam etti. Yüz Dağlar yakınındaki Diakene adlı bir köyde çadır kurdu. Peçenek-Roma savaşında Rumlar mağlup oldular. Koulinos (Kulun?), yaralılar arasında Kekaumenos’u (Yanık) tanıdı; çadırına götürerek tedavi etti ve hayatını kurtardı (Skilizes, 2016: 190-192). Aynı olay, “Kegen’in oğlu Galinos, Kekaumenos’u çadırına götürerek saygılı bir şekilde defnetti” diye verilir (Kurat, 2016: 170). Üstteki delillere ek olarak Kekaumenos’un, Hades (Karamıkkaracaören) savaşında (20 Ağu. 1057), Asya eyaleti (Yalvaç) kumandanı olması, adı geçen isimlerin Bulgaristan’da değil, Kemer Boğazı civarında bulunduğunu gösterir. Tuna Boyu valisi Leon Nikerites’in Selçuklularla olan savaşlarda zikredilmesi bu düşüncemizi perçinler (Anna, 1996: 483, yıl 1115). Burada geçen Adrianople Gelendost-Kötürnek köyü, Demir kapılar Kedrea, Cedrea, Sidera gibi adları olan Şuhut-Arızlı köyü, Aspra Gaziri Adasındaki Bergama, Abidos ise Kemer Boğazı’nın şarkı: Kemer Damlarıdır (bk. Har.1).
1204-1261 arasında İstanbul’un Lâtinler (Venedik vs) tarafından işgal edilmesiyle 1. Teodor Laskaris İznik’te bir devlet kurmuştur. Lâkin devletin merkezi Bursa-İznik mi, Uluborlu-İznik mi (Küçük İznik: Nimfe) açık değildir. Bu dönemde, I. Laskaris, Jan Vatas, II. Laskaris ve VIII. Mikhail ile Latinler, Bulgarlar, Tatarlar ve Türkler arasında vukûbulan olaylar, katiyetle bugünkü Bulgaristan coğrafyasına uymamaktadır. Ayrıca küçük Rum devleti, Asya Eyaletini bırakıp, Bulgaristan’la ilgilenemez. Bilge Umar, “yazar İznik’ten devletin başkenti olarak değil, Bithynya yöresinin yönetim merkezi olarak söz etmektedir. Bunun bir tek anlamı olabilir: devletçiğin kurucusu 1. Teodoros Laskaris’in egemen olabildiği ilk önemlice kent İznik (Bursa-İznik) olduğu halde gerek onun, gerek damadı ve ardılı İoannes Doukas Batatzes’in yaşamayı yeğlediği, saray yaptırdığı yer, gördüğümüz üzere Nimfe’dir. Açıktır ki, yazarımız orasını başkent saymaktadır” der (Akropolites, 2008: 104-105, açık. 32, Bilge Umar).
Nimfe, Kemalpaşa değil, Küçük İznik, Plyristra, Dristra, Lampe ve Pentapolis gibi adları bulunan Senirkent-Uluğbey’dir. Buranın Stectorius (MS 550), Dorostolon ve Antigonia gibi adları da vardır. Anna, Akrapolites ve Pahimeris’te, Türklerle ilgili zikredilen yer adları, mantıken Türklerin bulundukları bölgede aranmalıdır.
04.Eski Eğirdir Gölü Çevresindeki Yer Adları
Kemer Boğazı’nın 30 bm şarkında bulunan “Akharaka, Tralleis ile Nysa arasında idi. Burası iki tanrıya tapan çok mühim ve şayanı dikkat bir dinin merkezi idi. Bunlar Roma devrinin Yunanlaştırıcı tesiri altında Plouton ve Kora isimlerini almışlardı. Civarındaki sıcak su kaynaklarından Athenaeus bahseder” (Remsi, 1960: 120).
Atheneaus’un (170-223) yaşadığı dönemi göze alırsak bu dinin, Zerdüştlük veya Manicilik olduğu anlaşılır. Kharax, Charax, Aleksandır Kharax, Akhyraous, Hadrianopolis, Hadrianoutherai ve Carabba gibi daha birçok adı kaydedilen ve tarihi yolların kavşağında bulunan Akharaka, Gelendost-Kötürnek köyüdür. Akharaka adı, büyük ihtimal Kharaks adının farklı bir telâffuzudur. Zerdüştlük, malûm olduğu üzere Ahameniş iktidarının resmi dinidir ve Ahamenişler, Anadolu’da MÖ 547 ile 333 yılları arasında 214 yıl hüküm sürmüşlerdir. Firikya valisinin yönetim yeri, Kemer Boğazı’ndaki Kelene (Kelainai) şehridir. Sultan dağları eteğindeki Örkenez (Organas) ile Eğirdir Gölü arasındaki vadinin adı Nemari (Zemari?), yani Pars vadisidir (İbn Hordazbih, 2008: 97 ve Topraklı, 2013: 153). Kötürnek köyünde bulunan Hamamönü adı, köyde sıcak suyun varlığına işaret eder. İrme, Öte-yaka mevkiinde Nedimler’in bağında, arkın üst tarafında bir kilise bulunduğu rivayet edilir.
449 yılında İstanbul meclisinde atılan bir imza: Ben Elias (İlyas), Asya’da Hadrianopolis piskoposu, Myria (İzmir) piskoposu vasıtasıyla imza atıyorum, çünkü yazı bilmem (Remsi, 1960: 96-97). Asya Eyaletine tâbi olduğu söylenen Hadrianopolis Kötürnek köyüdür. “Yıl 451-458’de buranın Piskoposu Davit idi” (Remsi, 1960: 174). “Hadrianopolis, Antakya (Yalvaç) Metropolitliğine tâbidir” (Sevin, 2001: 155). Bu yerin bilâhare (5. Asır) Ortodoks mezhebine tâbi olduğu anlaşılmaktadır. Apameia, Aristides’in (117-181) bahsettiği İzmir, yani Myria’nın yerinde kurulmuştu ve bilâhare eski adı olan Myria (İzmir) adına tekrar dönmüş olmalıydı.
553 İstanbul'da atılan bir imza, “Firikya Salutaris’teki Pentapolis piskoposunun adı Paulus”, Salutaris Eğirdir Gölü çevresi, Pentapolis Senirkent-Uluğbey idi (Remsi, 1960: 150, 2; dikGazete 17.2.2022 Pentaposis Neresi?).
İmparator Tzimitzes, Aleksios Komnenos ve Jan Vatas zamanındaki olaylar, Eğirdir Gölü civarında mühim sayıda Bulgar, İskit (Peçenek, Kuman, Sarmat, Oğuz), Frank ve İtalyan askeri bulunduğuna işaret etmektedir.
Eğirdir Gölü kıyısında yapılan Lebounion harbinde 40 bin Kuman askerinden bahsedilir ki, bu bize, bu bölgedeki Kuman ve Peçenek varlığı hakkında yeterli bir fikir vermektedir (Anna, 1996: 250).
Rasonyi’nin Balkanlar’da zikrettiği Pannonya (Panonya, Pannonia, Panasion, Pankaleia) ve Yüz Tepeler, Senirkent ovası, Tuna Uluborlu Papa çayı, Preslav (Bitzina) Uluborlu, Dristra (Mikra İznik, Uluğbey), Triaditza (Uluborlu çayının Papa çayına döküldüğü yer) civarıdır. Haemos Bozdurmuş dağları, Sidera (Kedrea, Kidros), Şuhut-Arızlı, Arkadiopolis Çirişli dağının güney-doğu eteği ve Marsias nehri yanı, Adrianople Gelendost-Kötürnek köyü vs. gibi daha birçok isim vardır. Sklovonia’lıların büyük bir kısmı Hunlar-Avarlar, yani Oğuzlardır (Anna Komnena, 1996: 225 ve Rasonyi, 1984: 3, 11). Panoniya vilâyeti Bosna’da da vardır (Kahramanyol, 2019: 2). Taurokomos, Yenice Derbendi veya Tzybritze Kleisoura, Banos ise Eğirdir-Banıs köyüdür.
“İmparator ayrıca bütün doğu birliklerini çağırdı; Abidos ve Chrysopolis’i geçerek başkente geldiler” (Skilizes, 2016: 190) ifadesi kesinlikle Çanakkale Abidos’a uymaz. Doğu birlikleri, yani Asya Eyaleti birlikleri veya Gelendost, Yalvaç ve civarının birlikleri olup, hiçbir zaman Çanakkale Abidos yoluyla İstanbul’a gitmezler. Bunlar, Roma Askerî Yolu’nu takiple, Abidos (Kemer Boğazı), Haemos dağlarındaki Bozdurmuşbeli, Eskişehir, İnegöl, Yalova-Taşköprü (Kibotos) ve Chrysopolis (Üsküdar) üzerinden İstanbul’a gitmişlerdir.
el-İdrîsî’nin Uluborlu’nun (Ammûriye) 24 mil şarkında gösterdiği Medinetü’l-Endosnane, Endosbabe ve sair okunan isim Abidos olmalıdır (Topraklı, 2013: 155, el-İdrîsî, 2002: II, 809). Prof. Kopraman, Abidos okunması daha makuldür der. Zaten, 1105-1118 yılları arasında İmparator Aleksios’un Türklerle mücadelesinde zikredilen yer adlarının, Çanakkale Abidos ve onun civarında bulunmasına imkân ve ihtimal yoktur. Skamandros, Bitinya’da değil, Misya’daki ve Hoyran ile Eğirdir Gölleri arasındaki nehir, ikinci bir Abidos ise, Kemer Boğazı’nın şarkı ve Kemer Damları denilen bölgedir (Anna, 1996: 449, 459).
O berkitilmiş kentin konumu şöyledir: Kastoria Gölü diye bir göl vardır; bunun içinde, bir burun gibi, uç bölümü genişleyen ve yalçın kayalık uçurumlarla son bulan bir yarımada uzanır. O yarımadanın üzerine, berkitme amacıyla, burçlar ve surlar dikilmiştir; işte Kastoria denen [hisar] buradadır (Anna, 1996: 177). Umar, “kentin bu durumu, Eğridir Gölü’ne uzanan bir dil üzerindeki Eğridir ile Ulubat Gölü’ne uzanan bir dil üzerindeki Apollonia’ı anımsatıyor” der. Kastoria, büyük ihtimal Eski Eğirdir Gölü’dür (Anna, 1996: 177, açık.1). Kastoria, 1083 Ekim, ya da Kasım ayında geri alındı; Alexios, 1 Aralık 1083'de Kent'e döndü (Anna, 1996: 178, açık.1).
Skilizes, 2016, s.43-75’lerde zikredilen olaylar, Eğirdir Gölü çevresinde cereyan etmiştir. Preslav Uluborlu, Dristra ise Senirkent Uluğbey’dir. Yeni kurulan Ermeni vilâyeti Ermenek bölgesidir. Taberî, 838 yılı Ammûriye’nin (Amorion, Uluborlu) fethi sırasında Afşin ile İmparator Teofilos arasında 11 Tem. 838 tarihinde yapılan savaşın Ermenyak nahiyesinde yapıldığı söyler (Topraklı, 2014: 36). II. Basileos (976-1025) zamanı Skleros, Fokas, 19 Haz. 978 Amorion, Tem. 978 Sarıkaya ve 24 Mart 979 Pankaleia savaşlarını 03.04.2021 tarihinde dikGazete’de yazdım (Skilizes Tarihi: İskit, Pankaleia ve Polemon Savaşları). Pasgusi veya Eğirdir Gölü, General “Skleros’a ait” göldür (Kinnamos, 2001: 49). Bourtzes, Yalvaç bölgesinin kumandanıdır.
Psellos’ta geçen Tauroskythai (s.12, 269, 296, 299), Toroslu İskitlerden oluşan ücretli yabancı askerler, imparatoru (1041-1042) destekleyen Toroslu İskitler (s.92), Polemon veya Hades savaşında (20 Ağustos 1057) Toros bölgesinin İskitleri (s.204), Toros’tan İskitler (s.208) gibi söz edilir. Toros, Toros dağları ve Eğirdir etrafı dağlardır. İmparator 4. Mihail (1034-1041), Bulgar halkı (s.69), Bulgarlar (s.70), imparatorun Bulgar nefreti, İskitler (s.71), Psellos bütün Slavlar için İskitler adını kullanıyor (s.71, açık. 104), yürüyüş Bulgar sınırına ulaşınca (s.72) gibi anılan Bulgarlar, Eğirdir Gölü civarındaki Bulgarlar olmalıdır. Fokas isyanı; deniz tarafında imparator orduları, yüksek kısımda isyancılar, aralarında geniş bir alan vardı (s.12). Zikredilen deniz, Eğirdir Gölü, yüksek taraf Abidos, yani Kemer Damları’dır. Skleros, kendine verilen Didymotikhos’a (Dimetoka) gitmiş, 6 Mart 1091’de burada ölmüştür. II. Basileos, Skleros’a al-Amînâfuvîn ve Rabân’ı vermişti denilir, ama O’nun, başkentten uzak olmayan bir yerde; Thrakia (Thrakesia) Teminde olması daha mantıklıdır (s.18-19, açık. 44) (Psellos, 2020). Zikri geçen Didymotikhos, Yenice Sivrisi (İki Tepeli Kale: Didyma) ve Marsyas ırmağı kıyısındaki bir kale olmalıdır.
1050’lili yıllardaki Haemos dağları, Balkanlar coğrafyasına değil, Eğirdir Gölü civarı ve Bozdurmuş dağlarına uymaktadır. Ama 1230-1261 yıllarında Akropolites’in zikrettiği Haimos dağları ve Tuna nehri, Göller Bölgesine uymamaktadır. Romen Diyojen Sredec’de Triaditza askerî valisi bulunuyordu (Eyice, 1971: 9). Uluborlu’da çıkan “Romanos Diogenis Sozopolis 1069” yazıtı (heykel) (Demirdal, 1968: 36, 66), Triaditza valiliğiyle ilgili olmalıdır. O, 1068, 1069 ve 1071 doğu seferleri sırasında kesin olarak Kemer Boğazı’ndan geçti. Umar, Trinova için Bulgar başkenti der (Akropolites, 2008: 184). 1235-1237 yılları; İmparator Jan Vatas (1222-1254) ile Bulgar Kıralı İvan Asan (1218-1241) arasındaki olaylar, Triaditza ile Trinova’nın aynı yer, Aimos dağlarının Koca Balkan dağları olamayacağına işaret eder. Kemer Boğazı ile Balkan Dağları kuzeyindeki Trinova arasında bir bağ kurmak mantıklı değildir. Üstelik Asan, kızını kendi önüne oturtarak atla yol almaktadır (Akropolites, 2008: 58-61). Trinova, Afyon civarında, Triaditza ise Uluborlu çayının, Papa çayına döküldüğü yerde aranmalıdır.
Akropolites, s.33-34’de anlatılan İtalyan, Bulgar ve İskitler arasında geçen olayların, Bulgaristan ve Edirne ile bir ilgisi olamaz. Kemer Boğazı-Edirne arası 860, Edirne-Sofya arası ise 310 bm’dir. Adı geçen Bulgaristan başkenti Sofya değil, göçebe Bulgar devletinin merkezi Trinova olmalıdır. Eğirdir Gölü civarındaki Adrianople ile Triaditza arasındaki mesafe azami 50 bm kadardır. Akropolites s.58’deki Lâpseki, Kemer Boğazı’nın batısındaki Lampsakos’tur. Çeviri veya Akropolites’in kaydı hatalıdır. Triaditza ile Trinova ayrı yerlerdir ve Bulgar göçebe devletinin başkenti önce Triaditza, sonra Trinova olmuş olabilir. Gelibolu denilen yer, Kemer Boğazı’nın batı yakasıdır. Umar, Akroplites’teki Tzouroulo için Çorlu der, ama Tzouroulos Şuhut-Çoru, Polibotos Bolvadin, Hades Karamıkkaracaören, Boulgarophygon Genceli, Mikra İznik ise Ulubey’dir (Anna, 1996: 234-241).
Rector emrindeki birliklerle Haemos ve Demir Kapıları geçerek Peçenekler’e doğru ilerledi. Yüz Tepelerin yakınındaki Diakene adlı bir köye varınca kampını kurdu; etrafını sağlam çitlerle çevirdi (Skilizes, 2016: 190).
Yüz Tepelerin Senirkent ovası olması da, Peçenek olaylarının yerine işaret etmektedir.
Roma, Bulgar, Peçenek ve Manicilerle ilgili olan Sigrene, Beliatoba, Boulgarophygon, Trakya (Thrakesia), Kharioupolis, Ainos, Filippoi, Beroè, Mikra İznik, Nymphaion, Philadelphie (Alaşehir), Derebol (Tripolis), Firikya Hellespontia gibi isimler Eğirdir Gölü civarındadır. Daha geniş malûmat için Anna, 1996: Alexiad; Akropolites, 2008, Pahimeris 2009 ile Kumanlar-Peçenekler ve Lebunion Savaşı haritalarına bakınız (Har.1, Har.2).
Psellos’u Türkçe’ye kazandıran Demirkent, kitaba eklediği haritada Amorion’u Emirdağ, Pankaleia’yı onun kuzeyine, Thrakesion’u İzmir’in doğusuna, Anatolikon’u Eğirdir ve Beyşehir Göllerinin güneyine yerleştirir ki, bu yerleştirmelerin hepsi yanlıştır. Balkanlar’daki birçok ismin, Eğirdir Gölü civarında da bulunduğu bilinemediği için, Eski Eğirdir Gölü civarında vukûbulan olaylar, Balkanlara götürülmüş, hatalı bir tarih yazımı ortaya çıkmıştır.
Pavlusçuların, atlarına ahır yaptıkları Efes kilisesi, Gelendost-Kiremitli Burun önündeki Efes’e aittir.
Göller Bölgesi, kavimler, seyyah ve orduların uğrak yeridir. Anadolu’daki ilk yedi kilise: 1.Gelendost-Efes, 2.Eğirdir (Laodikya), 3.Barla (Sart), 4.Apameya (İzmir), 5.Kemer Boğazı (Thyateira), 6.Gaziri Adası (Bergama) ve 7.Yalvaç’tır (Alaşehir). Onun için buranın bir adı da Mukaddes Firikya’dır (Firikya Salutaris). “(Hoyran ve Eğirdir Gölleri arasındaki) Menderes bölgesi, keşiş alaylarının yerleşmesi için ikinci bir Filistin’dir” (Vittek, 1999: 25).
05.Göçebe Bulgar Devleti
Peçenekler, 895’de Bulgar Kralı Simeon'un müttefiki olarak Macarlara saldırıp onları bugünkü yurtları olan Pannonia’ya gitmek zorunda bıraktılar (Skilizes, 2016: 181, açık. 929). Çar Simeon’un 896’da Roma’yı bozguna uğrattığı Boulgarophygon, Senirkent-Genceli köyü, Bulgar başkenti Preslav ise Uluborlu’dur (Anna, 1996: 201, açık.1, Har.1). Adı geçen Macarlar Türk, Pannonia ise Senirkent ovasıdır. 947 yılında, Hamdanoğlu-Roma harbindeki Bulgar varlığı, Niğde-Mersin arasındaki Bulgar (Bolkar) dağlarının isim babasıdır (İbn Bîbî, 2014: 574). Tzimiskes’in (969-976), Peçeneklere karşı Manici Pavlusçuları getirildiği Kemer Boğazı’ndaki Filippopolis şehri, oradaki Bulgar varlığına bir işaret olmalıdır (Anna, 1996: 473).
Monomachos (1042-1055), 1049’da 15 bin Peçenek’i Sultana karşı göndermiş; Peçenekler, Edremit’te (Yalvaç-Tırtar) şarka gitmekten vazgeçmiş, Yüz Tepeler ve Triaditza’daki hısımlarının yanına, sonra da Haemos dağlarının kuzeyi ve Bolvadin tarafına gitmişlerdi. “Peçenekler, Haemos dağlarının kuzeyine yerleşmişlerdi; Monomachos, daha önce de Bulgarların yaptığı gibi, onların da yeni bir göçebe devleti kurmasından çekiniyordu” (Skilizes, 2016: 184, 196, açık.986; Skilizes, 2010: 443, açık.196 J. Wortley). Bu, Anadolu’da göçebe bir Bulgar devletinin varlığına işaret eder. Eğirdir Gölü civarındaki bu göçebe Bulgar devletinin farkına varılamamış ve Eğirdir gölü civarında vukûbulan bütün olaylar Bulgaristan’a götürülmüştür. Çar Simeon ve oğlu Peter (927-969), Eğirdir Gölü civarındaki Tuna (Papa çayı) veya göçebe Bulgar devleti çarları olmalıdırlar.
Anadolu’da ve bilhassa Eğirdir Gölü çevresinde mühim bir Bulgar varlığı bulunduğu için Vikipedi’den Bulgar kırallığı hakkında özet bir bilgi aldım. Bunun üzerinde kısaca durmak istiyorum. Birinci Bulgar Kırallığının 681-1018, ikinci Bulgar Kırallığının 1185-1393 yılları arasında hüküm sürdüğü, başkentlerinin ise Pliska (681-893), Preslav (893-972), Üsküp (972-992), Ohri (992-1018) ve Tırnova/Trinova (1185-1393) olduğu ifade ediliyor. Kıralları ise Asparuk, Tervel, Kormesiy, Sever, Kormisoş, Vineh, Telets, Sabin (681-766), Umar, Toktu, Pagan, Telerig, Kardam, Krum, Omurtag, Malamir, Presyan, Boris, Vladimir Rasate (766-893), Çar Simeon (893-927), Petro (927-969), Boris, Roman, Samuil, Gavril Radomir, İvan Vladislav ve Presyan’dır (969-1018).
İkinci Bulgar Kırallığı kıralları Asan ve Petro (1186-1197), Kaloyan ve Boril (1197-1218), Asan (1218-1241), Kaliman (1241-1246), Mihail Asan (1246-1253), Kaliman ve Mitso Asan (1253-1257), Konstantin Tih (1257-1277), Domuz çobanı İvalyo, Asan, Terter, Smilets ve İvan (1278-1300). Çaka Nogay (1299-1300), Todor Svetoslav ve Terter (1300-1323), Şişman (1323-1330), Stefan, İvan Aleksandr ve Şişman’dır (1330-1393).
Biz bunlardan Çar Simeon (893-927), Asan (1218-1241), Kaliman, Mihail Asan, Mitso Asan (1241-1257), Konstantin Tih (1257-1277) ve Çaka Noyan’ı (1299-1300) Eğirdir Gölü civarında görüyoruz. Simeon, 896 yılında Hoyran Gölü kıyısında Bizans’ı bozguna uğrattığı için bu yerin adı Boulgarophygon olarak zikredilmektedir ve o sırada Bulgar başkenti Preslav’dır (Uluborlu) (bk. Har.1). 1235’lerde de Asan’ın, İmp. Vatas ile Lampsakos’ta (Kemer Boğazı batı yakası) görüştüğünü ve Vatas’ın oğluyla evlendirdiği kızını alarak Haemos dağları üzerinden Trinova’ya gittiğini görüyoruz (Akropolites, 2008: 58-61).
1264’de de Ainos kalesinde hapis tutulan İzzeddin Keykavûs’un kurtarılması için Bulgar Kıralı Konstantin Tih’i (Tikh), Barla önlerinde Kutlug Melik’e yardım ederken görüyoruz (Pahimeris, 2009: 45-49, Aksarayî, 2000: 57). Aynı şekilde Smilee (Smilets) soyundan gelen ve Bulgarların en ünlü ailesine mensup olan Radoslav, (Çaka) Nogay, Smilee Terter, Nogay oğlu Goke ve Svetoslav’ın adları, Türk-Bizans mücadelesinde anılmakta, Svetoslav ve annesinin İznik’te (Mikra İznik) hapsedildikleri görülmektedir (Pahimeris, 2009: 68-71). Köke köyü (Gelendost), Çaka Nogay’ın oğlu Goke, Kali çayının (Şuhut) adı ise, Kaliman ile ilişkili olabilir.
06.Pavlusçuların Görüldükleri Yerler:
MS 45’lerde Anadolu’da kurulan ilk yedi Hıristiyan cemaati Eğirdir Gölü çevresindedir. MS 250’lerde aynı bölgede Aziz Triphon ve Yedi Uyurlar olayları ortaya çıkmıştır. İkonoklazma hareketinin (726-842) merkezi olarak yine aynı bölgeyi (Eğirdir Gölü civarı) görmekteyiz. Samarra’dan hareket eden Halife el-Mu’tasım’ın 838’de Suğla Gölü kıyısındaki Ankara ile Hoyran Gölü (Kırk Martyrs) yakınındaki Uluborlu’yu (Ammûriye) zaptettiğini ve Ankara’nın put kırıcılarca harap edildiğini biliyoruz (bk. Topraklı, 2014; Topraklı-Bilgin, 2021: 301-318). 1160-1166 civarında Hz. İsa’nın tanrıyla eşit olamayacağını söyleyen Demetrios da Lampe’den, yani Senirkent-Uluğbey ve aynı bölgedendir (Kinnamos, 2001: 182). Hülâsa bu bölge, Manici ve Müslümanlarla sürekli temas halindedir.
Vryonis, Manicilerin bulundukları yerlerle ilgili mühim bilgiler verir: Jüstinyen zamanında (527-565) ve (721-722)’lerde Firikyalı Montanistler din değiştirmemek (Bizans dinine girmemek) için kendilerini yakmışlardır (s. 83). 8. Asrın ilk yarısında Joseph adlı Pavlusçu bir lider, Pisidia Antioch yakınındaki Chortocopaeum’a taşınmıştır. Batı Anadolu’nun (Eğirdir Gölü civarı) Pavlusçuları, önemli bir süre bir tarikat olarak varlıklarını sürdürmüşler ve 10-11. Yüzyıllarda tarihi metinlerde yer almışlardır. Genç Aziz Paul (955), bu Manicilerin en önemlilerini ve en tehlikelilerini Cybrrhoete tımarı ve Miletus’un bazı bölgelerinden çıkarmıştır. Galesium’lu Aziz Lazaros (Myra’ya tâbı), Philetis Piskoposluğundaki bir köy dolusu sapkını Hıristiyan yapmıştır. Bunlar Manici ve Pavlusçulardır. 10. Yüzyıl gibi geç bir tarihte Pavlusçular, Euchaita bölgesinde çok sayıdaydılar ve buradaki Metropolite büyük zorluklar çıkardılar (Vryonis, 2020: 87). Vryonis’in zikrettiği Firikya, Küçük Firikya; Pisidia Antioch Yalvaç; Chortocopaeum Gelendost At Çayırı veya Hoyran ovasında bir yer; Cybrrhoete tımarı Gelendost Yenice Sivrisi civarı; Miletus Uluborlu Şehir Çayının Papa Çayına döküldüğü yerdeki kent, Galesium Barla-Gelincik dağı; Myra (İzmir) Barla Eyi Burnu önündeki Apameya’dır. Philetis Yalvaç; Euchaita ise bir adı Dristra olan Senirkent-Uluğbey’dir. Dristra’nın iki kalesi hâlâ Peçenek Tatış’ın hısımlarının elinde olduğu zikredilir (Anna, 1996: 218).
7. yüzyılın ortasından az sonra ortaya çıkan, Manicilik üzerine oturan Pavlusçuluk Anadolu’da hızla yayıldı. Ortodoks olan Doğu Roma, yüz elli yıllık süre içinde Pavlusçulara çok eziyet etti; yüz binlercesini öldürdü, ama bu inanç, Anadolu’da canlılığını yitirmedi ve 9. yüzyılda ayaklandılar. Halifeden yardım gördüler ve Divriği’yi başkent yaptılar. Pavlusçular, Araplarla birleşerek İznik, İzmit, Ankara ve Efes’i talan ettiler. Thrakesia Temi ve Ayasluk’a kadar girdiler ve kiliseyi atlarına ahır yaptılar. Bunlar, kitleler halinde Trakya'ya tehcir ve iskân edildi (Remsi, 1960: 117 ve Ostrogorsky, 207). “Kiliseyi ahır yaptılar” rivayetinin kaynağı Teofanes olduğu için olay, 817 yılından önce olmuş demektir. Zikredilen Trakya, Thrakesia temi, Ankara Suğla Gölü kıyısındaki Ankara, Efes Gelendost Efes, İznik Senirkent-İznik, İzmit ise Asya Eyaleti yakınında ve Şuhut civarında bir şehir olup, bugünkü İzmit değildir.
Tzimiskes, Pavlusçuları yendi, Ermenilerin yaşadığı yöreden aldı, köle olarak, Trakya'ya göç ettirdi ve İskit akınlarına karşı güvenilir bekçiler olmak üzere yerleştirmek amacıyla, Filibe yakınlarına yerleştirdi. Trakya, sık sık Barbarların hışmına uğruyordu; Haimos dağlarını aşıp, bu dağların eteğindeki ovaları talan ediyorlardı.
Tzimiskes, Manicileri (Pavlusçular) bizim bağlaşıklarımız yaptıktan sonra, göçebe Peçeneklerin karşısına yerleştirdi; o zaman kentler, Peçeneklerin sık sık yaptığı talan akınlarından kurtularak, yeniden soluk aldılar. Ne var ki, Maniciler, alışageldikleri gibi davranır oldular ve kendi doğal yapılarına döndüler. Filibe halkı, çok küçük bir azınlık dışında, Manici olduğu için, oradaki Hıristiyanları eziyor, mallarını talan ediyor ve İmparatorun gönderdiği ulakların sözlerine ya pek az aldırıyor, ya da hiç aldırmıyorlardı. Sayıları artıyordu ve Filibe'nin tüm çevresi sapkın olmuştu. Ermeni göçü de onlara eklenmekteydi (Anna, 1996: 471-74). Aynı olay, şöyle de verilir:
Tüm doğuyu yağmalayan, kendi sefil dinlerini yaymaya çalışarak düzeni bozan Manişeistler’in (Pavlusçular) batıya gönderilerek ıssız bir yere yerleştirilmeleri istendi. Bu istek daha sonraları yerine getirilmiştir; bulundukları yerden tahliye edilerek Philippoupolis’e yerleştirilmişlerdir. Pavlusçular, bir birlik oluşturarak Aleksi Komnen’e (1081-1118) kadar Roma ordusunda yer aldılar. Polyeuktus yerine Skamandrenos adında bir keşiş atanmıştır. Bu isim, Bithynya’da aynı adlı bir nehirden alınmıştır (Skilizes, 2016: 45). Skamandros Bitinya’da değil, Misya’da iki göl arasındaki ırmaktır. Skilizes de, Thrakesios (Thrakesia’lı), yani Thrakesia temindendir (Skilizes, 2016: 1).
Özetlersek, Pavlusçular 8. Asrın sonlarında Eğirdir civarında görülmüş, 10. Asrın son çeyreğinde Tzimiskes tarafından Thrakesia Temine ve Kemer Boğazı’nın batı yakasında bulunan Phippopolis’e getirilmişler ve Aleksios Komnenos’un imparator oluşuna, yani 1081 yılına kadar da Roma ordusunda görev almışlardır.
07.Bogomillerin Görüldükleri Yerler:
Pavlusçu, Bogomilci ve İskitler (Peçenek, Kuman, Sarmat), tarihin bir döneminde (960-1120) beraber görülürler. Bunlardan bahsede kaynaklar; Teofanes (758-817), Cedrenus (-1050), Skamandrenos (969-?) ve Thrakesios Skilizes (1040-1101, Tarih 811-1057) ve Anna Komnena’dır. Teofanes, Cedrenus ve Skilizes, Kemer Boğazı civarında bulunmuşlardır. Bogomil ve Peçenek olaylarında zikredilen yer adlarının karşılaştırılması için Akropolites (1217-1261) ve Pahimeris’in (1242-1307) eserlerine de bakılabilir. Bu sayede Balkanlarda gösterilen birçok yer adının Anadolu’da ve bilhassa Eğirdir Gölü çevresinde bulunduğu görülecektir. Bu isimler ya birden çok yerde vardır veya Balkanlarda bulunan birçok isim, Balkanlardan Anadolu ve bilhassa Eğirdir Gölü civarına getirilmiştir. Bölgenin Firikya Salutaris, Mukaddes Firikya, Thrakesion temi gibi adları vardır. Menderes’in diğer adı Skamandros, yani Kara Menderes’tir. Kırkmartyrs ve Basilyon, Hoyran Gölü’nün diğer adlarıdır (bk. Har.1-2).
Bogomilciliği, Bogomil adlı bir papaz geliştirmiştir (Anna, 1996: 473, açık.5). Bogomil adlı Bulgar Papazı, aslında “keşiş alaylarının yerleştiği” iki göl arasındaki Menderes’in kaynakları yanındaki bir Filibe’den olmalıdır. Dînî fikirler yönünden kurak bir Bulgaristan’da dînî bir mezhebin çıkması biraz muhaldir. Burası Mukaddes Firikya olup, burada mühim bir Bulgar nüfus vardır. Boulgarophygon, Senirkent-Genceli köyü yanındadır.
İmparator, Fokas’a haber vermeden Bulgaristan’ı işgale yöneldi. Triaditza’daki (Sardica) patika ve ormanlık alanlardan yoluna devam etti. İmparator, dağ yolundan kaçarak Filippopolis’e sığındı (Skilizes, 2016: 79).
Bu adamlar [Bulgaristan Filibe yöresindeki Bogomiller] çok yiğittiler ve düşmanlarına karşı zor kullanmaya eğilimli idiler (Anna, 1996: 179). Umar, hatalı olarak Bogomilleri, Bulgaristan-Filibe yöresine yerleştirir ve “Anna, yanılgıya düşüyor; şimdi Yunanistan Trakyası’ndaki tarihî Filippoi kentiyle, Filippopolis’i (Filibe) karıştırıyor” der (Anna, 1996: 470, açık.1). O’nun, Yunanistan’daki Filippoi ile Bulgaristan’daki Filippopolis’i karıştırıyor demesi bizi uyarmıştır. Aslında Anna karıştırmıyor; Umar, olayların Bulgaristan’da vukûbulduğunu sanarak yanılıyor. Yukarıda Skilizes’te de görüldüğü gibi, Kemer Boğazı’nın batı yakasında da bir Filippopolis vardır. Umar’ın Yunanistan’daki Filippo dediği şehir, Kemer Boğazı’ndaki şehirdir. Çünkü Kemer Boğazı’nın batısı, Halkokondiles’te Avrupa ve Trakya, Attaleiates ve Anna’da “Batı”, Eğirdir ise Hayton’un kitabında Yunan veya Grek Likyası geçer. Kemer Boğazı’nın şarkı Asya, garbı ise Avrupa zikredilir. İki göl arasındaki ırmak Pahimeris’te Boğaz’daki Asya ırmağı, Kemer Boğazı ise “boğaz” olarak zikredilir. İbn Bîbî Eğirdir Gölü için “Mağrip diyarı denizi” der. Boğaz’ın batısındaki Senirkent-Garip köyünün adı, “Garb” anlamınadır.
Anna’da Euros denilen ırmak, iki göl arasındaki ırmaktır ve kanaatimce Euros, “Avrupa” ırmağı demektir.
Boğaz için Frigos Boğazı, boğaz çevresi için Firikya Hellespontia denilir. Firikya Hellespontia ile Çanakkale Hellespont aynı sanılmış, Kemer Boğazı’nda vukûbulan bütün olaylar, Çanakkale Boğazı civarına taşınmıştır.
“İmparator, Manicileri bağışladı; hatta bunlardan dileyenler, kutsal vaftizden geçirildi. 1. Alexios, Kentlerin Kraliçesine geri döndü. 2. Başkente geri dönünce (Anna, 1996: 180) gibi zikredilen Kentlerin kraliçesi Uluborlu, başkent ise İstanbul olmalıdır. Attaleiates ve Bryennios, İstanbul için Kentlerin Kraliçesi değil, Sultanı derler.
İmparator, Manicilerden Travl'ı yanına almış, onu en yakın hizmetkârlarından biri edinmiş, kutsal vaftizden geçmesini sağladıktan sonra, bu kişiyi, İmparatoriçenin hizmetçilerinden biriyle evlendirmişti. Bu adamın dört kız kardeşi vardı; bir gün onların, diğerleri [Bogomillerin, diğer kadınları] gibi zindana götürüldüğünü görünce, öfkesini tutamadı. Ama eşi, onun kaçma tasarılarını öğrenip, onun bu niyetini gerçekleştirmek üzere bulunduğunu fark edince durumu, o sırada Manicileri gözetim altında tutmakla görevli kişiye bildirdi (Anna, 1996: 182).
Travl, bunu öğrendi; o zaman, bir gece, daha önceden niyetini gizlice açıklamış bulunduğu kişilerin her birini yanına çağırdı. Onunla arasında hısımlık bağı bulunanların tümü ona katıldılar ve bunlar, Beliatoba'ya ulaştılar; burası, Beliatoba vadisine egemen bir doruk üzerinde bulunan bir kentçiktir. Burasını ıssız bularak, o yeri kendi mülkleri bildiler ve oraya yerleştiler; arkasından, her gün oradan çıkıp sağa sola talan akını düzenlediler ve bizim Filibe'mize kadar ilerleyip, bu yere, pek çok ganimet malıyla yüklü olarak döndüler (Anna, 1996: 183). Ama Travl'a bu kadarı, öç almış olmak için yetmedi; Paristrion'da yaşayan Peçeneklerle bağlaşıklık kurdu ve Glabinitza'da, Dristra’da, keza komşu yörelerde bulunan Beylerle arasında yakınlık oluşturdu; gücü yettiğince, Peçenek akınlarıyla İmparatora zarar verdirmeyi ve tüm komşu yöreyi talan ettirmeyi sürdürdü (Anna, 1996: 183).
Beliatoba, Hoyran Gölü’nün doğu kıyısındaki Edremit’in (Damatrys: Yalvaç-A.Tırtar köyü) üç, üç buçuk bm doğu kuzeyi, 1300 rakımlı Beldecik denilen yer olmalıdır. Burası, 1944 yılında güncellenmiş, Osmanlı’dan kalma bir haritada Beldecik, 1993 basımı 1530 tarih ve 438 Nu. MVAD I., s. 62 ve 300’de Eğirdir kz., Beldecik mezrası kaydedilmiştir. 920-950 rakımlı Hoyran ovasına hâkim durumda olan Beldecik yanında bir kale vardır.
1239’da İmparator Periklystra’da iken güneş tutulur. 1254’de II. Theodore Laskaris, Nimfe'yi ilkbaharda terk etmiş, yanında çok sular bulunan Periklystra’da birkaç gün geçirdikten sonra Klyzomen'e gitmişti. 1261’de İmparator, Nimfe’de kışı geçirdi; Diriliş bayramını kutlayıp yola çıktı. Flebia’da birkaç gün geçirdikten sonra Klyzomene’ye gitti ve konakladı. Burada yeşil çimenle örtülü güzel bir ova, bol su ve civarında birçok köy ve şehir olduğu için imparatorlar Nimfe'den ayrıldıktan sonra ilkbaharın epey bir kısmını burada geçirmeyi âdet etmişlerdi (Akropolites, 2008: 68, 102, 164). Nimfe, Küçük İznik, Lampe, Plyristra ve Dristra aynı yer (Pentapolis) olup, bugün için Senirkent-Uluğbey, Flebia ise Kayaağzı Pınarları (Periklystra) denilen yer olmalıdır. Kayaağzı Pınarları yanında Poimanenon ve Lampsakos gibi iki eski kent var. Kanaatimce Flebia, bu kentlerden biri veya oradaki başka bir şehir olabilir. Skilizes’ten anladığıma göre Filippopolis veya Filippoi, Kayaağzı pınarları yakınına yerleşmektedir. Yukarı satırlarda görüldüğü gibi şehirlerin adları çok sık değiştirilmektedir.
Bulgarların hükümdarı Asan’ın oğlu 12 yaşındaki Kalimanos idi. Böylece imparator, Kissos bölgesine vardı ve ertesi günün sonrasında yolculuğunu sürdürdü ve Bèros manastırı yakınlarında, köylülerin Maritza dediği Ebros’a (Evros, Euros) ulaştı (3-4 Ey. 1246), Bulgar kıralı ölmüştü. İmparator, yolculuğunu sürdürdü ve çabucak, Khristoupolis’in arkasına ulaşarak, Filippos halkının yurduna (Filippoi) vardı (Akropolites, 2008: 78).
İmparator, Kumanların yeniden Tuna’yı aştığı yolundaki bir söylentiden tedirgin oldu ve 02 Kas. 1114 güz sonunda, Kentlerin Kraliçesinden ayrıldı ve ordularının tümünü seferber ederek, onları Philippopolis, Petritzos denen yer, Triaditza ve Nisos temasında olmak üzere bölümlere ayırdı, kimini de Tuna boyunda Bouranitzobe'ye kadar ileriye yolladı; kendisi ise, Filibe'ye yerleşti. Bu, Thrakia'nın ortasında bir kenttir. Euros, kuzey rüzgârının estiği yandan, kenti sular; aslında, bu ırmak Rodop Dağlarının doruğundan iner ve birçok kıvrımlar yaparak, pek eğri büğrü bir yataktan akışı sonrasında, Hadrianus'un kentinden geçer; birçok diğer akarsuyun da bu ırmağa dökülmesine karşılık, ona gelince, o Ainos yakınında denize (Eğirdir Gölü) dökülür (Anna, 1996: 469).
Filippos'un adını andıysam, Makedonyalıdan söz etmiyorum; çünkü bu kent, o Philippos'tan daha yenidir ve Romalı Philippos'un kentidir. Filippos, bu kenti geliştirip surlarla çevirdi ve Thrakia'nın en ünlü kentlerinden biri hâline getirdi. Bunların kalıntılarını ben, bir iş için İmparatorla birlikte o kentte kaldığım sırada görmüştüm. Bu kent, her biri güçlü ve yüksek bir surla çevrili üç tepeden oluşur; ovalara ve düz yerlere doğru inişe geçen yamacının bulunduğu yanında onu, Euros yakınında kazılmış [su dolu] bir hendek çevreler. Görünüşe bakılırsa bu kent bir zamanlar büyük, güzel imiş. Ama eski zamanlarda Tauros'lar ve İskit'lerin bu kenti köle etmelerinden sonra, babamın zamanında bizim onu görüp, o hâline bakarak, "Bu, bir zamanlar büyük bir kent imiş" diye tahmin ettiğimiz hâle düştü. O, başka belâlar arasında bir de, orada pek çok dinsizin [Bogomil] yaşıyor olmasından da zarar gördü. Gerçekten, Ermeniler, keza Bogomiller, bu kenti sahiplenmişlerdi (Anna, 1996: 469-470).
Üç tepe kanaatimce üç höyük, Euros ve Ebros, iki göl arasındaki (Evropa) ırmağı, Tauroslar Toroslarda yaşayan halk, İskitler Peçeneklerdir. Hadrianus’un kentinden geçen ırmak Euros değil, Mauropotamos, Granikos, Barenos, Orgas ve Antios gibi adları kaydedilen Yalvaç çayıdır. Sultan Şahinşah, doğudan gelip Alaşehir (Yalvaç) ve kıyı bölgelerini tehdit ediyordu (yıl 1111). İmparator, Asya (İlindeki) işleri yoluna koydu ve denizdeki (Eğirdir Gölü) işlerle uğraştı. Bu yörede uzun süre kalmak istediğinden, kışı geçirmek üzere, uygun yerlerde birkaç konut yaptırdı. Anna, bu sıralarda Kemer Boğazı’na gelmiş olmalıdır (Anna, 1996: 448-49). (bk. Har.1 ve Har.2).
08.Sonuç:
Papaz Bogomil, bu dini, bu dinin yaygın olduğu bir yerde öğrenmiş ve talim etmiş olmalıdır. Kanaatimce bu yer, bu dinin yaygın bulunduğu Eğirdir Gölü civarıdır. 530, 755 ve 947 yıllarında Bulgarlar, 577 ve 620 yıllarında Avarlar, 1048 ve 11’inci Asrın sonu ile 12’nci Asrın başlarında ise Peçenekler, Anadolu’ya geçirildiler (Yinanç, 2013: 19-20). Büyük ihtimal Bogomil adlı kişi de, bu Bulgarlarla beraber Eğirdir Gölü civarına gelmiş olmalıdır.
Maniciler, makalede görüldüğü gibi kâh Halifenin desteğiyle üçlemeye inanan sapkınlarla savaşmak için, kâh başta Yuannis Tzimikses olmak üzere Roma imparatorları tarafından Peçeneklere karşı Eğirdir Gölü civarına getirilmişlerdir. Eğirdir Gölü civarının en eski adı Küçük Firikya’dır. Antakya (Yalvaç), Apameya (İzmir), Lâdik (Eğirdir), Thralleis (Barla), Ammûriye (Uluborlu: Apollonia), Küçük İznik (Uluğbey), Edremit (Damatrys), Bergama gibi Firikya’nın en büyük şehirleri buradadır. Hıristiyanların ilk yedi kilisesi buradadır ve Mukaddes Firikya (Firikya Salutaris) de burasıdır. “Montanus, Firikya sınırında Mysia’nın bir kasabası olan Ardaban doğumluydu”, “Firikya İsa’nın davası uğruna çok acı çekmişti” (Arundel, 2013: 22 ve 23). Bu iki yer, Eğirdir Gölü civarına işaret ediyor.
Küçük Firikya, Ahameniş iktidarından (MÖ 547) beri tek tanrılı Zerdüştlüğün yoğun tesiri altındadır.
Birçok tarihçi, bizdeki Bektaşilik ile Mani dini arasında hatırı sayılır benzerliğe dikkat çeker.
Yedi Uyurlar (Ashâb-ı Kehf), Aziz Trifon (St. Triphon) ve “keşiş alaylarının yerleşmesi için ikinci bir Filistin olan yer”, iki göl arasındaki Menderes bölgesidir. Burada Sklavon, Hun, Macar, Bulgar, Peçenek, Kuman, Sarmat, Oğuz, Katalan, Alan, Almugavar, Makedon, Frank, Tatar vs. birçok paralı asker ve halk vardır. “Göçebe Bulgar devleti”, Balkanlardan gelen askerler ve halk, Preslav, Dristra, Filippoi, Haemos dağları, Trinova vs. gibi birçok ismi, Küçük Firikya bölgesine taşımış olabilirler. Halkondiles’in kaydına göre Rus denilen kişilerin Sarmat oldukları anlaşılıyor. Skilizes ve Anna, Roma karşısında bulunan güçleri çok abartıyor; Senirkent ovasında 330 bin Peçenek’ten, Lebunion savaşında 40 bin Kuman’dan bahsediliyor. 330 bin Peçenek belki 30 bin; 40 bin Kuman 15 bin kadardır. Balkanlarda savaştırılan Barbar Monastras, Lebunes, Oğuz, Nikerites, Katakalon Kekaumenos, Skleros, Burtzes ve daha birçok kumandan, Eğirdir Gölü civarındaki kumandanlardır. Barla önünde yapılan Lebunion savaşının Edirne’ye taşındığı, Ozolimne’nin (Uz Gölü: Eski Eğirdir Gölü) Balkanlarda arandığı gibi, Kemer Boğazı’ndaki Filppoi’de bulunan Papaz Bogomil de hatalı olarak Bulgaristan-Filibe’ye götürülmüştür.
Skilizes, Anna, Akropolites ve Pahimeris’in kaydettikleri Doğu Roma, Bulgar, Peçenek, Kuman ve Türkler arasındaki bütün olaylar, Kemer Boğazı civarında vukûbulmuştur. Pavlusçular ve Papaz Bogomil’in bulundukları Filippopolis, bilâhare Boğaz’ın batısındaki Poimanenon denilen kent veya oradaki diğer bir kenttir. Tauros, Toros dağları; Taurokomos ise Toros dağlarındaki Tzibritze Kleisoura veya Yenice Derbendi’dir.
Pannonya, Panonya, Pannonia, Pononiya ve Panasion gibi farklı yazılan Bosna’daki bir bölgenin adı, Hun, Macar veya Sklovanlarca Senirkent ovasının ayağına taşındığı gibi, bu kez de, buradaki Bogomillerin Bosna’ya göçmesiyle Bogomilcilik, Bosna’ya gitmiştir. Avrupa’da görülen diğer Maniciler de benzer şekilde gitmişlerdir.
Edirne’de gösterilen Lebounion savaşı Barla önünde, Balkanlarda gösterilen Aleksi Komnen ile Peçenekler arasındaki savaşlar, Şuhut ile Kemer Boğazı arasındaki bölgede, daha önceki Roma-Peçenek savaşları da Küçük Firikya’da yapılmışlardır. İzmir civarında gösterilen Çaka Beyin, Kemer Boğazı yanındaki İzmir (Apameya) ile Eski Eğirdir Gölü civarında faaliyet yaptığını ispat ettim ve böylece yanlış ezberler bozuldu. Bütün bu çalışmalar, Balkanlarda geçtiği söylenilen olayların, Eğirdir Gölü çevresinde vukûbulduğuna işaret etmektedir.
Bu çalışma, umarım, araştırmacıyı yeni baştan düşünmeye sevk eder de, yeni yorumlara kapı aralar.
.
Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com
Kaynaklar ve Tetkik Eserler
Akropolites, Georgios (2008): Vekayinâme, Çeviri: Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul.
Anna Komnena (1996): Alexiad, Malazgirt’in Sonrası, Çeviri: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi, İstanbul.
Attaleiates/Antalyalı, Mikhael/Mihail (2008): Tarih, Çeviri: Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.
Belâzurî (2002): Fütûhu’l-Büldân, Çeviri: Mustafa Fayda, T. C. Kültür Bakanlığı, Ankara.
Demirdal, Said (1968): Bütünüyle Uluborlu ‘Monografi’ –İstanbul.
el-İdrisî (2002): Kitâbu Nüzheti’l-Müştâk fî İhtirâkî’l-Âfâk, I-II, Kahire.
Eyice, Semavi (1971): Malazgirt Savaşını Kaybeden IV. Romanos Diogenes, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.
Işık, Halim (2017): “Hıristiyan Düalist-Gnostik Bir Tarikat Olarak Bogomilizm ve (…) Etkileri”, Balkan Arş. Ens. Der. C.6, S.1, s.109-187.
Kahramanyol, Mustafa (2019): “Bosna ve Boşnaklar”, Türkiye Günlüğü, Sayı: 137, Ankara, s.111-127.
Khalkokondiles/Halkokondiles, Laonikos (2014): The Histories, 1. Bölüm, Çeviri: Anthony Kaldellis, Londra.
Khoniates/Honiyates, Niketas (1995): Historia, Çeviri: Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu, Ankara.
Kinnamos, Ioannes (2001): Ioannes Kinnamos’un Historia’sı, Çeviri: Işın Demirkent, Türk Tarih Kurumu, Ankara.
Kurat, A. Nimet (2016): Peçenekler, Yay. Haz. Ahsen Batur, Türk Tarih Kurumu, Ankara.
Peacewing (23 Kasım 2014): “Katharlar ve Begomiller”, Masonlar.org – Harici Formu.
Psellos Mikhail (2020): Khronographia, Çeviri: Işın Demirkent, 3. Baskı, Türk Tarih Kurumu, Ankara.
Ramsay/Remsi, W. M. (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB, İstanbul.
Serdar-Hanar, M.-M. (2021): “Ortaçağ Bulgaristanı’nda Sapkın Bir Hareket: Bogomilizm”, İ.Ü. G-D Avrupa Arş. Dergisi, c.36, s.17-33.
Sevin, Veli (2001): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası I, Türk Tarih Kurumu (TTK)-Ankara.
Skylitzes/Skilizes, Ioannes (2016): Bizans Tarihi, XII-XXIII. Bölümler (959-1057), Çeviri: Hatice Bolat, MÜ Yüksek Lisans Tezi, s.1-233.
Topraklı, Ramazan (2013): Hicrî 541/ 1146 Roma-Selçuklu Savaşları, Sütkuyusu Baskını ve Ammûriye, Sistem Ofset-Ankara.
Topraklı, Ramazan (18 Mart 2014): Ammûriye’nin Fethi Risâlesi, Sistem Ofset Yayıncılık, Ankara.
Topraklı, Ramazan (3 Nisan 2021): Skilizes Tarihi: İskit, Pankaleia ve Polemon Savaşları, dikGazete.
Topraklı, Ramazan (Mart 2018): “Uz (Oğuz) Gölü ve Levunis Meydan Savaşı” Hamideli Tarih 05, Ankara, s.72-86.
Topraklı, R.- Bilgin, K.U. (2021, 5/2): “Eğirdir Gölü Coğrafi Değişimi Öncesi Kemerli Kamusal Önder Aziz Trifon” (UTAD), s.301-318.
Vryonis, Speros Jr. (2020): Küçük Asya’da Ortaçağ Helenizminin Çöküşü ve 11. Yüzyıldan başlayarak 15. Yüzyıla kadar İslamlaşma, Kalkedon Yayınları, 1. Baskı-İstanbul.
Wittek/Vittek, Paul/Pol (1999): Menteşe Beyliği, Çeviri: O. Şaik Gökyay, Türk Tarih Kurumu, Ankara.
Yinanç, M. Halil (2013): Türkiye Tarihi, Selçuklular Devri, Cilt 1, Türk Tarih Kurumu, Ankara.
Şinasi Oğuz, TDV İslam Ansiklopedisi, Maniheizm Md.
BAZI YER ADLARI ve KİŞİ ADLARI:
Burada umumiyetle şarkı Sultan (Kiminas), kuzeyi Sultan ve Bozdurmuş, güneyi ve batısı, Barla (Galinos?) ve Anamas dağlarıyla çevrili, Asya ilinin bir parçası olan Küçük Firikya’daki yer ve kişi adlarından söz edeceğim. Yer yer bölgenin uzantılarındaki adlara da değineceğim. Şehir, bölge, dağ, ova, ırmak ve göl adları ile kişi adlarını vermeye çalışacağım:
Abidos: Çanakkale Abidos’tan gayri ikinci bir Abidos olup, Kemer Boğazı’nın (Firikya Hellespontia) doğu yakasıdır.
Adranople: Hadrianopolis, Trajanopolis, Kotoiraikia, Kharax, Carabba, Akharaka, Alexandr Kharax, Akhyraous, el-Alemeyn, Hısnu’l-Meclis gibi adları ve Anayol (Kıral Yolu), İstanbul ve Eğirdir yolları kavşağında bulunan Gelendost Kötürnek köyüdür.
Ainos ve Limenopolis, Barla’nın Aynalı Çarşı dediği yerdeki şehirdir. Limen kome, Lama, İlime ve İlama adları buraya aittir.
Apameya: Myria, Myrina ve İzmir, göl sularının yükselmesiyle Barla-Boyalı Mahallesi önlerinde ve göl altında kalmıştır.
Arkadiopolis, Thyateira veya Meladinion, Yenice Köyünde ve Bigadiç ırmağı (Yenişarâbı) kıyısındaki bir şehirdir.
Barla: Parlais, Tralleis, Eski Tralleis, Yeni Truva (Neutrouja), Pithekas, Derebol (Tripolis).
Beliatoba: Beldecik, Yukarı Tırtar ile Tokmacık arasındaki kale.
Bergama: Aspra, Akçakilise, bugün için Hoyran Gölü içinde Gaziri Adasındaki örendir.
Boulgarophygon (Bulgarofigon): Senirkent-Genceli (Gençali) köyü yakınında bir yerdir.
Çoru: Tzouroulos: Şuhut-Demirbel köyüdür.
Dorostolon, Dristra, Euc(k)haita, Lampe, Lagoen, İznik (Küçük Nikia), Nikopolis, Nymphaion, Pentapolis, Plyristra ve Theodorapolis adlı yerlerin hepsi de Senirkent-İlegüp veya Uluğbey köyüdür.
Edremit, Damatriu, Damatrys, Atramytion: Yalvaç Aşağı Tırtar köyünün yerindeki şehir (bk. Honiyates, 1995: 103).
Eğirdir: Laodikya, Lâdik, Felekabad, Felekbâr, Felekiyye, Kubadabad, Eflâk, Akrokos, Yunan Likyası, Lykia, Hierakorifitis.
Filippopolis (Philippopolis): Kemer Boğazı’nda Philippos halkının yurdu Philippoi. Poimanenon veya Lampsakos’un yerlerinde veya yakınında bir şehir. Flebia veya Flevia (Phlebia) dahi aynı yer olabilir (Remsi, 1960: 123).
Hades: Ades: Polemon: Belumin: Eylemi, hepsi de aynı yer olup, Çay ilçesi Karamıkkaracaören köyüne yerleşmektedir.
Hariyopolis (Kharioupolis), Hoyran ovasına yerleşmektedir. Khliara da Hoyran ovasının güneyine yerleşmektedir.
Lampsakos (Kampsada: Sampsounta) ve Lapodion, Kemer Boğazı batısında bir kaledir.
Mesanakta Hisarı veya Dipotamon, Papa çayının Hoyran Gölü’ne döküldüğü yerde veya yakınındadır.
Polibotos, Bolvadin olup, Aleksi Komnen ile Peçenek savaşlarında zikredilen Polibotos dahi Bolvadin’dir.
Preslav, Büyük Preslav, İoaniopolis (Yuannipolis), Burglu, Borgulu, Cirimbolu, Metropolis, Becene (Bitzina), Ammûriyye, Amorion ve Apollonia Uluborlu’dur. Anna, 1996: 458’de Prousa kaydedilen yer, Uluborlu Bahar mevkiidir.
Rousion: Şuhut Uruzlar, Bazlar, Yarışlı köyü veya yakını bir kale olmalıdır.
Triaditza: Triyadisa: Sardika, Sertike, Miletopolis.
Yalvaç: Yalavaç, Antakya, Küçük Antakya, Filedelfiya (Philadelphia), Küçük Atina, Flaviapolis, Masır, Menderes Antakyası, Yanık Antakya (Antakya el-Muhterika), Yanık (Kekaumenos), Antakya du Maeander gibi adlarla anılmıştır.
DAĞLAR, OVALAR, IRMAKLAR, GÖLLER:
Anamas Dağları: Anemas Dağları.
Arslan ovası veya el-Leys: Eski Hoyran Gölü’nün batısındaki Uluborlu-Senirkent ovasıdır.
Asya Çayırları (Gerçek anlamda): Şarkîkaraağaç-Nudra (Göksöğüt) Çayırları
Asya çayırlıkları: Şarkikaraağaç ile Nudra köyü arasındaki çayırlık ovadır. Buranın bir adı da Mercü’ş-Şahm zikredilir.
Asya ili (Anadolu teması): Coğrafî olarak Eğirdir ve Hoyran gölleri, iki göl arasındaki ırmak, Bozdurmuş, Sultan, Anamas (Toroslar) dağları ve Çarşamba çayıyla çevrili alandır. İdarî olarak buraya, Uluborlu ve Senirkent ilçeleri de dâhildir.
Beyşehir Gölü: Bugünkü Beyşehir Gölü, eskiden Trogitis ve Beyşehir, Koralis ve Kıreli olmak üzere iki göl idi.
Bitzina (Becene) Çayı: Uluborlu Şehir Çayı: Ammuri Suyu,
Bozdurmuşbeli: Uzunbel, Uzunlucabel, Sidera Geçidi,
Büyük Firikya: Bozdurmuş ve Sultan dağlarının kuzeyi ve Sultan dağlarının doğusu, Afyonkarahisar, Eskişehir ve Akşehir ile Konya ilinin bir kısmı dâhildir. Kısaca Toros dağlarının bir parçası olan Toros dirseğinin kuzey ve doğusundaki bölgedir.
Çirişli Dağı: Sigriane, Signia, Troas, Athos,
Çukurova (Çukur-balık): Timur tarihinde Eski Eğirdir Gölü çevresinin adıdır.
Dağlık Trakya bölgesi: Trakesiya bölgesi içinde kalan dağlık bölgedir. Barla veya Çirişli dağları olmalıdır.
Eğirdir Gölü’nün yer altına giden sularına Türkler Düden, eskiden Eğrim, ada halkı (Hıristiyan Peçenekler) Katabatara der.
Elek Suyu: Değirmen Çayı, Hoyran Ovasındaki çay.
Eski Eğirdir Gölü: Uz Gölü, Ozolimne, Rum Denizi, Deniz, Bahr, Mağrip Diyarı Denizi, Skleros’a ait Göl, Pusgusa Gölü.
Eski Hoyran Gölü: Aulokran, Basilyon Gölü, Kırk Martyrs Gölü, İznik Gölü, Askania Gölü, Lopadion Gölü.
Firikya Altaria (Sunaklar Firikyası): Uluborlu ile Afyon arasındaki bölgedir.
Firikya Hellespontia: Kemer Boğazı bölgesidir. Remsi 1960, s.165-171 arasında verilen isimler buraya dâhildir.
Haemos/Hæmos Dağları: Bozdurmuş Dağları:
Hayl sahrası, Menderes vadisi içinde ve Efes’in yanında Gelendost’ta At-çayırı denilen yerdir.
Hermos vadisi: Kemer Boğazı’nın batısında kalan vadidir.
Hoyran Ovası: Aulokran Ovası, Kaikos Vadisi
Hüseyin ovası (Mercü Hüseyin): Menderes vadisinin bir başka adıdır. Hüseyin, Battal Gazi’nin künyesidir.
Kaikos vadisi: Hoyran ovası veya Kundanlı ovasıdır.
Karia: Zaman zaman Eski Eğirdir Gölü’nün kuzeyi ile Gelendost arası Karia, Gelendost ile Yalvaç arası Lidya kaydedilmiştir.
Kemer Boğazı, 1501 tarihli Osmanlı Arşiv belgesinde Firigos Boğazı, Honiyates 1995, s.123’de Miryokefalon geçmektedir. Burası hatalı olarak Meltinis (Malatyalı) olarak da kaydedilmiştir ki, doğru adı el-Battal (Battal Gâzî) bölgesi olmalıdır.
Kemer Boğazı: Firigos Boğazı, Taurokomos Boğazı, Ginglarion veya Şato (Chateau) Cingulaire Boğazı, Meltinis (Malatyalı) Boğazı veya Battal Gazi Boğazı, Zompos Boğazı, Firikya Hellespontia
Khelidonia Irmağı: Pupa Çayı: Papa Çayı, Kırlangıç Çayı, , Kıbakıb Nehri, Rindakos, Lampes.
Kiminas Dağları (Gemen Dağları): Sultan Dağları, Olimpos.
Kuru Kireç çayı: Xerogypsos: Kali Çayı (Büyük ihtimal Kalamos adından gelir), Kaliman adındaki Bulgar kıralı?
Küçük Firikya: Toros dirseği içinde kalan, Uluborlu, Senirkent, Yalvaç, Karaağaç, Gelendost ve Eğirdir ilçelerinin kapladığı bölgedir. Buraya zaman zaman Yukarı Firikya, Dağlık Firikya, Yanık Firikya (Firikya Kekaumenos), Mukaddes Firikya (Firikya Salutaris) ve Heksapolis (Altılı şehirler birliği) de denilmiştir.
Likya bölgesi (Kurtlar sancağı): Trakesiya (Terkasis) bölgesinin Eğirdir tarafında kalan beş şehri olan bir bölgedir.
Marsyas Irmağı: Marsiyas, Aisepos, Maziye Irmağı, Irmak, Angelokomites, Bigadiç Nehri, Yenişarâbı (Yenişehir Suyu).
Menderes vadisi: İki göl (Eğirdir-Hoyran) arasındaki ırmağın sol sahilindeki (şarkındaki) ovadır.
Menderes: Eski Hoyran ve Eğirdir Gölleri arasındaki ırmak: Skamandros, Halys, Sangaris, Bathys Rhyax (Derin Irmak), Ağzı kaynağına yakın veya seyri kısa Melis, Euros, Ebros (Oyro ve Evro Avrupa manasına olmalıdır), Boğaz’daki Asya Irmağı, Tearos, Kaystros, Tantalos, Büyük ve derin el-Battal, Irmak, hepsi de aynı ırmaktır.
Monolykos (Monolikos): Eğirdir Gölü’nün Ayağı: Likya (Lykia), Lisinya ve Varinos akıntıları.
Mysia Olympos: Gallesion, Galesion, Barla Dağı: Gelincik Dağı, Borlu Dağı,
Panonya: Yüz Tepeler: Lampis: Uluborlu-Senirkent ovası: Karaaslan ovası, Aslan ovası, el-Leys, Batı, Avrupa, Trakya,
Trakesiya (Trakya, Terkasis) bölgesi: Asya ili içinde Barla, Gelendost ve Şuhut- Kali çayı arasında kalan askerî bölgedir.
Troad: Menderes vadisi veya Afşar (Kizikos) ovası ile Hoyran ovası (Kaikos vadisi) arasında kalan Çirişli Dağı bölgesidir.
Tzoukha (Suka/Suha) Nisterin: Menderes vadisi, Mercü Hüseyin (el Battal), iki göl arasındaki ırmağın solundaki ovadır.
Viarus Dağı: Eğirdir Dağı.
Yalvaç Çayı: Orgas, Antios, Barenos, Granikos, Mauropotamos, Akharaka’nın Irmağı, Sineos,
Yenice Derbendi: Tzybritze Kleisoura, Tzibrelitzemani, Clisura Zybrize, Sybrize Geçidi, Sivri’l-Semanî Geçidi, Semmâni Sivrisi Geçidi ve Taurokomos, hepsi de Yenice Derbendi denilen yerdir.
Yenice Sivrisi: Tzibritze, her yanı dik bayır Kelene Hisarı, Ginglarion, Şato Cingulaire, Bet-Toman (Beth Thomas), Pion T.
Yoğurtçu Beli: Sidera Geçidi, Kedrea Geçidi, Paşa Yolu,
KİŞİ ADLARI:
Tzimiskes ve Monomachos Roma imparatorları, Sviatoslav, Uluborlu ovası Sarmat/Peçenek beyi, Ouzas ve Monastras Kundanlı, Lebounes Barla önü, Katakalon Kekaumenos, önce Uluborlu, sonra Yalvaç, Bourtzes Yalvaç ovası, Nikerites ve Kamitzes (Lampe) Uluborlu ovası, Bardas Skleros ise Eğirdir Gölü civarı Roma kumandanlarıdır.
Skylitzes iki göl arasındaki ırmak (Skamandros), Kedrenus Şuhut-Arızlı (Cedrea) ve Teofanes (Theophanes) Çirişli dağı civarında yaşayan piskoposlardır.
Alp Kara (Monolykos) Eğirdir ve Kundan Bey, Kundanlı/Gondani ovası Türk beyleri, Tatou/Tatış, Dristra/İlegüp Peçenek beyi.
Harita 1. Bizans-Peçenek savaşlarında zikredilen “Yer Adlarını” gösterir haritadır.
Harita 2. Lebounion (Küçük Aslan) Savaşı’nın yapıldığı yer ve Ozolimne, yani Oğuz Gölü (Eski Eğirdir Gölü).
Sevan Nişanyan 2 yıl önce
Genel kabulün aksine faraziyeler ileri sürerken kanıt standardının çok daha yüksek olması gerektiğini düşünüyorum. Yoksa haklı olabileceğiniz noktalarda dahi inandırıcılığınız azalır.
Akla gelen onlarca tashihten biri: Theofanes’in Bursa yakınında Marmara Denizi sahilindeki Sigi (şimdi Kurşunlu) manastırında kaldığı, oraya yakın İmralı adasında kendi manastırını kurduğu iyi bilinen olgulardandır. Theofanes’i dahi Isparta’ya taşıyınca Isparta bu kadar yükü nasıl kaldırabilir sorusu akla geliyor.
Sevgi ve dostlukla,
Sevan
Ramazan Topraklı 2 yıl önce