Bir eğitimci olarak "Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Kurulu Toplantısındayız” diyerek paylaştığı “kağıt-kalem fotoğrafı” ardından, Esenboğa yolunda aldığı “Eğitime dair notlar” ile ilgi çekici ve sancılı noktaları “yıldızlı paragraflar” halinde sosyal medya hesabı üzerinden aktaran Ali Yıldız, "DÖNÜŞ YOLUNDA EĞİTİM POLİTİKALARINA DAİR MÜLAHAZALAR” başlığı altındaki “Arşiv-lik” yazısında bakın neler kaydetti ve sonunda işin ucu nereden nereye bağlandı...
İşte, daha önceleri bir gazetede köşesi de bulunan ancak öğretmenlik ve eğitim çalışmalarının ağır basmasından olsa gerek, ara ara sosyal medya hesabı üzerinden de olsa böyle dikkat çekici konuları paylaşan Ali Yıldız’ın o yazısı
:
* Öğretmen, eğitimin merkezindedir. Öğrenciyi şekillendirecek olan kişi, öğretmen olduğundan öğretmenin otoritesi korunmalıdır. Sınıf geçmenin değerli olması ve eğitim ortamının disiplini için öğretmenin itibarı yüksek tutulmalıdır.
* Öğretmenlik mesleğinin ekonomik şartları iyileştirilmelidir. Öğrencilerin derslerde seviye farkları olduğu gibi öğretmenler arasında da işini iyi yapanla yapmayanı ayırt edecek bir yapı olmalıdır. Son yıllarda öğretmenlik mesleği "dersimi anlatır giderim" bağlamında değerlendirildiğinden öğretmen-öğrenci arasında olması gereken iletişim ve etkileşim oluşmuyor.
* Meslek liselerine yeteri kadar önem verilmeli. Öğrencinin nasıl bir eğitime yönlendirileceği, erken yaşlarda tespit edilmeli ve aile ile paylaşılmalı. Almanya'daki sisteme benzer bir sistem gelmeli. Bu konuda eğitimciler ve ailelerduygusal davranmamalı. Ortaya çıkan sonuç ne ise ona göre hareket edilmeli.
* Çocuğun eğitiminde, aile desteği çok mühim. Anne - babalar, öğrencinin eğitime karşı motivasyonunu yüksek tutmak için çalışmalı. İmkalarını eğitim için harcamalı. Çocuğuna aşırı ilgi gösterip onu şımartmamalı.
* Üniversite eğitimi sonrası istihdam objektif kriterlerle olmalı. Referans ile işe yerleştirme söz konusu olmamalı.
* Ciddi ve adil bir sınav, eğitimin olmazsa olmazıdır. Sınavda başarılı olamayan öğrenciyi okumaya zorlamamalı.
* Lise okul çeşitleri arasında geçişkenlik olmalı. Yıl sonunda yapılacak objektif sınavlarda başarılı olan öğrenciler, fen ve Anadolu liselerine gidebilmeli. Fen ve Anadolu liselerinde başarısız olanlar da farklı liseleregönderilebilmeli.
* Öğrencilere, üniversite sonrası, özel sektörde imkan tanınmalı ve destek olunup teşvik edilmeli. Çünkü kamumemurluğu, düşünceyi ve üretimi olumsuz etkiliyor.
* Lise öğrencilerine hedef verilmeli ve ahlâklı insanolmaları için çalışılmalı.
* Okullar arasındaki nitelik farkı ortadan kalkmalı. Yoksa özel ders ve dershanecilik devam edip gider.
Buraya kadar yazdıklarım, 30 dakikalık yolculuğum esnasında beni Esenboğa'ya bırakan şoförün düşüncelerinden ana başlıklar.
Tek çocuğu varmış.
Makine mühendisliği 3. Sınıfta okuyor oğlu.
Şoförümüz meslek lisesi mezunu.
Motor bölümünden mezun olmuş. Oğlunu ortaokul ve lisede toplam 6 yıl dershaneye göndermiş.
Oğlunun stajı için bile referans bulması istenmiş.
Oğluna, "İngilizce öğrenmesini ve iyi bir şirkette staj yapmasını" salık veriyormuş.
Oğlunun yıllar sonra kendisine hak verdiğini ancak birçok şey için vaktin geçtiğini ve fırsatın kaçırıldığını söylüyor.
Keyifli bir sohbet oldu.
İnerken "Aslında çok konuşmam ama siz sordukça ben söyledim, kusura bakmayın başınızı ağrıttım" dedi.
"Eğer Ankara'ya eğitim ile ilgili bir toplantıya gelirsem bir daha sizi de aramızda görmek isterim." deyip memnuniyetimi ifade ettim.
Nasıl ama? Bence harika!..
Ali Yıldız, Facebook sayfası -30 Kasım 2018, Cuma-
.
Yazıda, fazladan paragraf ayırmalar ve siyahlaştırmalar bize aittir.
dikGAZETE.com