USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Beden ülkesinde gözün darbesi

Beden ülkesinde gözün darbesi
21-02-2025

Beden ülkesinde gözün darbesi

Bu sabah izlediğim bir video, beni çok etkiledi. Üşenmedim, yeni aldığım telefonumun da teknik özelliklerini kullanarak, konuşmayı yazıya döktüm.

Kıymetli hocam Mehmet Görmez Bey’in, bahsettiğim konuşmasını paylaşmak istiyorum sizlerle. Bence yazılı olarak da kayıtlara geçmeli idi. Konuşma linkini de yazıya ekleyeceğim. Dileyenler izleyebilir.

Beden ülkesinde gözün darbesi

İslam geleneğinde muhteşem bir metafor vardır.

İnsan bedeni bir şehre, bir ülkeye benzetilir.

Kalp, bu ülkenin sultanıdır;

Akıl sultanın veziridir.

Gözler şehrin kapılarını veya ülkenin sınırlarını bekleyen bekçilerdir.

Bekçiler ülkesinde bir darbe yaşandı.

Ülkenin sınırlarını gözetmekle görevlendirilen bekçiler yani gözler, beden ülkesinde bir darbe yaptılar.

Kalp dediğimiz sultanın egemenliğine ve akıl dediğimiz vezirin yönetimine son verdiler.

Beden ülkesinde gözler yeni bir egemenlik kurdular. Buna “görsel egemenlik” diyoruz.

Görüntü toplumu inşaa etmek üzere, görme biçimlerini değiştirmek üzere, göz adını verdiğimiz beden ülkesinin sınırlarını gözetmekle mükellef olan bekçiler, darbe yaptılar.

Darbe yaptıktan sonra bazı kararlar aldılar, kanunlar çıkardılar.

Darbecilerin ilk aldığı karar, görme biçimini değiştirmek oldu.

Eskiden göz, akla ve kalbe tabi idi, “artık akıl ve kalp, göze tabi olacak” dediler.

Birinci karar bu.

Gözler dedi ki; “daha önce ben görme işini akılla beraber yapıyordum, -ona nazar diyorduk- benim kurduğum yeni ülkede nazara yer yok” dedi.

Daha önce kalple beraber görme işlevini yürütüyordum -ona basar diyorduk- nazar ve basar yok” dedi.

Düşünce ile, tefekkürle, istidlal ile görme biçimine ruyet diyorduk “şimdi artık ruyet de yok, ben sadece bakacağım” dedi ve ekledi:

Artık benimle bakanlar ne şahit olacaklar ne müşahit ne nazır olacaklar ne de basit olacaklar; benimle bakanlar ya izleyici olacak ya seyirci olacak ya da temaşacı olacak” dediler.

Sonra darbeciler dediler ki; “sadece akıl ve kalp yetmez; diğer bütün organlar da benim emrinin altına girecek; hatta bütün duyguları da ben yöneteceğim” dedi.

Ve şöyle devam etti;

Artık işitme işini de ben yapacağım, tatma işini de konuşma işini de dokunma işini de ben yapacağım!”

Göz işiten bir kulağa, konuşan bir dile dokunan bir ele dönüşmek istedi ve bunları da başardı.

Darbe yapan gözler, üçüncü bir karar aldı.

Bu karara da mülkiyet kanunları diyelim; göz dedi ki; “ben gördüğüm her şeye malik olmak istiyorum, mülkiyeti bana geçecek, görmekle yetinmem ben gördüğüme göz dikeceğim, sonra göz koyacağım” dedi.

Mülkiyeti ele geçirmeye ve her şeye malik olmaya çalıştı göz.

Gözsurete malik oluyor suret mi göze malik oluyor o tartışılır.

Ve göz, bir nazar, bir basiret, bir ibret aracı olmaktan çıkıp, bir şehvet aracı olmaya karar verdi.

Sonra dördüncü bir karar aldı göz;

Akla dedi ki, “benim görmediğime inanmayacaksın!”

Kalbe de dedi ki, “benim görmediğime teslim olmayacaksın, sadece maddi alemin varlığını kabul edeceksin, gaye ve melekut alemini, manevi alemi yok sayacaksın!

Ben görmüyorsam yoktur! Benim görmediğime inanmayacaksın, benim görmediğime teslim olmayacaksın!”

İşgallerine devam ediyorlar.

Dijitalleşmenin gücünü eline alan bekçiler yani gözler, beden ülkesinin sultanını alaşağı ettiler, vezirin yönetimine son verdiler, diğer duyguları da teslim alarak yönetimlerini devam ettiriyorlar.

Çare ne?

Çare; gözün ihanetine son vermek!

Göz hain mi?

Evet hain!..

Kim söylüyor?

Allah!

Ne diyor?

Allah gözlerin ihanetini bilir.”

Göğüslerin sakladıklarını da bilir.”

Bu gelişmelerden sonra ben Nur suresinin ayetlerini farklı tercüme ediyorum.

Önceden, “Mü’minlere söyle gözlerini sakınsınlar” diye tercüme ediyordum, artık şöyle çeviriyorum: “Mü’minlere söyle kendilerini gözlerden saklasınlar, sakınsınlar! Beden ülkesini gözlerden sakınsınlar!.. Bedenlerini gözlerin ihanetinden, onların kem bakışlarından sakınsınlar, saklasınlar!”  -Mehmet Görmez-

.

Sevim Korkmaz, dikGAZETE.com

  

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?