- GECE SOHBETİ.. -
:
Değerli dostlar;
Allah, herkese sağlıklı huzurlu bir hayat ve kendisine hakiki kulluk yapabilecek bir süre nasip etsin..
Dualar böyle..
Ancak herkes bunları kabûl ediyor da, yine de emirlere muhalif bir hayat sürmeye devam ediyor..
"Vur patlasın çal oynasın!.."
Ya da, "Yiyelim içelim, dalgamızı geçelim!.."
Evet, dünya hayatı tatlı..
Ancak ne kadar yaşarsan yaşa, akıbet gelecek başa..
Ve bir gün geliyor da..
Azrail kapıya dayanıyor..
İşte o zaman ölüme hazırlıksız yakalanan kişi yada kişiler, bakın neler diyor; Azrail'le nasıl bir pazarlığa girişiyor...
Usta şair Cengiz Numanoğlu'nun kaleminden..
Tek kelimeyle, ibretlik..
Ey Azrail!. Bilirim, bu sözlerim çok yersiz..
Neden böyle ansızın, geliverdin habersiz?..
Ne olurdu üç beş yıl, önce haber verseydin..
Hiç değilse rüyama, bir kerecik girseydin..
Aşk, meşk, derken dünyadan, bir türlü kopamadım..
Senden özür dilerim, hazırlık yapamadım..
Görüyorsun yanımda, ne valiz var, ne bavul..
Uykum öyle ağır ki; ne zil duydum, ne davul..
Yaşım yetmiş olsa da, gör ki; fıkır fıkırım..
Bu cümbüşlü âlemi, ben nasıl bırakırım?..
Hani bir söz vardır ya; yaş yetmiş, işi bitmiş..
İnan ki; bu bir yalan, bunu diyen halt etmiş..
Ey Azrail!.. Dur biraz, sana yalvarıyorum..
Yasal haklarım için; bir avukat arıyorum..
Hayallerim, düşlerim, yarım kalan işlerim..
Estetik yapılacak, daha burnum, dişlerim..
Elli yaşımda ancak, voleyi vurabildim..
Hortumlar sayesinde, holdingi kurabildim..
Gerçi ucuza verdim, şerefin kilosunu..
Ama böyle kazandım, şu gemi filosunu..
Ey Azrail!.. Ne olur, bozulmasın pazarım..
Sana şöyle yüklüce, bir çek bile yazarım..
Şu masmavi havuzlu, sarayıma baksana..
O daracık mezarda, yazık olmaz mı bana?..
Bazen çoluk çocuğa, içimden kızıyorum..
Ölmemi bekliyorlar, inan ki; seziyorum..
Arkamdan göstermelik, iki damla gözyaşı..
Bir de şöyle büyükçe, yaldızlı mezar taşı..
Tahmin ediyorum ki; mevlid de okuturlar..
Ortalığı birazcık, gülsuyu kokuturlar..
Araya reklâm konur; bir ilâhi aryası..
Mevlid bitince başlar, dedi-kodu furyası..
Etlerim, kemiklerim, didik didik edilir..
Ben az gelirsem eğer, köklerime gidilir..
Ey Azrail!.. İnan ki, hazırlığım yok daha..
Hele şu din konusu çok karışık bir saha..
Bazı büyük abiler, köşeleri tuttular..
İrtica diye diye, beni de korkuttular..
İlâhiyat adına; ekranda iki kaçık..
Kimlerin kuklaları oldukları apaçık..
Âlim zalim karıştı, renkleri seçilmiyor..
Velisiz kaldı sokak; deliden geçilmiyor..
Bu cinnet kervanına, kocabaşlar dahiller..
Tuz bozulmuş, ne yapsın bizim gibi cahiller?..
Henüz daha gündemde, ne oruç var, ne zekât..
Ne Kur'an'la tanıştım, ne de kıldım bir rekât..
Gönül desen, henüz genç, daha haccım duruyor,
Nerde bir taze görsem, kâlbim küt küt vuruyor..
Edemedim bir türlü, şu nefsimi terbiye..
Ortalıkta ne görse; tutturuyor ver, diye..
Ey Azrail!.. Bilirim, gelince beklemezsin..
Tükenen vadelere, saniye eklemezsin..
Bu satırlar boş geçen, bir ömrün hikayesi.
İbret alanlar için, son pişmanlığın sesi...
Bilmem ki, bu duvarda, bu mütevazı çaba..
Bir küçücük pencere, açacak mı acaba?..
Açar mı sizce gerçekten?.
Ne dersiniz!..
.
Sami Özey, dikGAZETE.com