USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Avrupa’daki siyasi kasırga Kiev'i müzakere masasına oturmaya zorlayabilir

Avrupa’daki siyasi kasırga Kiev'i müzakere masasına oturmaya zorlayabilir
26-11-2023

Avrupa’daki siyasi kasırga Kiev'i müzakere masasına oturmaya zorlayabilir

MOSKOVA

Bilindiği gibi Avrupa’daki birçok ülkede yeni seçimler yapılıyor ve hükümetlerde keskin değişiklikler yaşanıyor. Macaristan Başbakanı Viktor Orban, 2010 yılından beri Macaristan hükümetinin başında. Aslında Victor Orban, Avrupa’nın tam merkezinde doğruları dürüstçe söyleyebilen önemli bir figür.

Orban’ın bu çıkışları nedeniyle başka ülke liderleri de aynı cesareti göstermeye başladılar. Artık birçok lider, Avrupa Birliği (AB) politikaları, NATO’nun politikaları ve Washington’ın politikalarını eleştirebilmeyi başardılar.

Ancak Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı özel askeri operasyonların ardından Avrupa’da büyük bir siyasi değişim yaşanıyor.

Avrupa devletlerinin halkları, önüne konulan her seçimde beklenmedik bir şekilde ‘tehlikeli’ isimleri iktidara getiriyor veya iktidar ortağı yapıyor. Çünkü bu değişimlerden önce, sözde ‘demokrat’ olan birçok hükümet Rusya’ya karşı faşistçe saldırılar gerçekleştirdi, Rusya’nın misillemeleri nedeniyle kendi halkları zarar gördü.

Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımlar, Avrupa ve dünyada enflasyonu arttıran faktörlerden biri değil miydi?

Rus gazını Avrupa’ya aktan Kuzey Akım Doğalgaz Boru Hattı’ndaki patlamalardan, Ukrayna ve destekçileri batılı ülkeler yüzünden yaşanan enerji sorununu Avrupa’da yaşayan halk bilmiyor muydu?

Soruşturmayı bile geciktirerek kendi halklarını aldatmaya çalışan siyasiler bir bir cezalandırılıyor.

Her ne kadar Ukrayna destekçisi de olsa gerçekleri gören İtalya’nın sağcı başbakanı Giorgio Meloni, gayri ciddi bir programda dahi, “Herkesin bir çıkış yoluna ihtiyacı olduğunu anlayacağı an yaklaşıyor” diyerek Ukrayna sorununu sezdi.

Bu bir nevi kendisinden önceki hükümetin, Ukrayna politikalarına da eleştiri anlamını da taşırken aslında başarısız olduklarını da kabulleniyor.

İtalya Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini’nin de sıkı bir Rusya destekçisi olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Slovakya’da geçtiğimiz ay yapılan seçimlerde Robert Fico, zaferini ilan ederek başbakan oldu. Fico’nun ilk politikası Ukrayna’ya yapılan askeri desteğin kesilmesi oldu.

İlk adımlarını atan Fico, Ukrayna’ya destek ile Slovakya halkının ekonomik ve zihinsel olarak daha da yorgun düşebileceğini sürekli dile getirdi. Fico da gerçekleri gören bir lider olarak Slovakya halkı tarafından tercih edilmiş oldu.

Hollanda’nın sağcı liderlerinden Geert Wilders ise RusyaUkrayna çatışmaları konusunda daha dikkatli. Daha önce yaptığı açıklamada Batılı devletlerin Ukrayna'nın NATO üyeliği taleplerine karşı çıkmayarak hata yaptığını ifade ederken, Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaşın bahanesi olmayacağını söylemişti.

Hollanda’nın yeni başbakanı, daha seçimleri kazanalı birkaç gün olmasına rağmen Ukrayna’daki çatışmalara dair tutumu, Ukrayna’ya verilen desteğin azaltılması yönünde olacağından hiç şüphem yok. Çünkü Hollanda halkı ne savaş ne de batılı ülkelerin yarattığı savaşlar sonucu mülteci göçlerini istiyor.

Almanya’da Olaf Scholz’un kazandığı son seçimlerde yüzde 21 oy alarak üçüncü parti olan Almanya için Alternatif (AfD) Partisi yükselişini sürdürüyor. Hemen hemen yapılan tüm anketlerde oylarını arttıran bu siyasi parti de önümüzdeki seçimlerin favorileri arasına girmeyi başardı.

AfD'nin eş başkanları Tino Chrupalla ve Alice Weidel, yayımladıkları ortak açıklamada, Rusya’nın çatışmaları durdurması ve askerlerini Ukrayna’dan çekmesini talep ederken, "Rusya'nın saldırısı hiçbir şekilde haklı çıkarılamaz” demişti.

Bu partinin de Alman halkından büyük destek görmesinin en önemli nedeni Almanya’nın Ukrayna’ya sağladığı kontrolsüz ve sınırsız destekti. Çünkü Ukrayna’ya verilen destek, Avrupa’da yaşanan sorunları kilit meselesi haline gelmişti.

Fransa’da, Marine Le Pen, Ukrayna’daki çatışmayla ilgili doğrudan Rusya’yı haklı bulan liderler arasında.

Emanuel Macron’a kıl payı farkla kaybeden Marine Le Pen’in önümüzdeki seçimlerde yine favori olması kaçınılmaz. Çünkü Fransa hem Kuzey Afrika ülkelerinden hem de Ortadoğu’dan süren göçlerin merkezi konumunda. Mülteci sorunu ile baş edemeyen Fransa hükümeti hala Ukrayna’ya desteğini sürdürürken aynı zamanda Marine Le Pen’in de gücüne güç katmaya devam ediyor.

Emanuel Macron’ın diğer Avrupalı liderler ile bu politika değişikliğine gitmemesi durumunda Fransa’da hükümet değişikliği kaçınılmaz olacaktır.

Avusturya, Belçika gibi ülkelerde de Ukrayna ve mülteci politikalarını eleştiren halk, alternatif isimlere yönelik hükümetlerini değiştirebilir.

Avrupa’daki siyasi değişimin ayrıca Avrupa Birliği için riskleri bulunuyor. Örneğin Hollanda’nın yeni başbakanı Geert Wilders, "Nexit" i savunarak ülkesinin Avrupa Birliği’nden ayrılması gerektiğine dair söylemlerde bulundu. Seçmenden büyük destek alan Wilders’in göreve başlamasından sonra bu konuyla ilgili hamle yapması da kaçınılmaz. Eğer bir domino etkisi olursa Avrupa Birliği’ndeki çatlamayı da kısa zamanda açıkça görebiliriz.

Avrupa’daki siyasi değişimler ve krizlere karşı Avrupa ülkelerindeki hükümetlerin çözüm bulması çok kolay.

Özellikle Washington ve Londra dayatmasıyla yürütülen uluslararası politikalardan vazgeçmeleri gerekiyor.

Örneğin Avrupa Birliği ülkelerinin Ukrayna’daki çatışmalarda daha tarafsız bir tutum göstermesi gerekiyor.

Ayrıca Rusya’ya uygulanan ekonomik ambargolardan vazgeçmeleri, Kiev’e verilen askeri ve mali destekleri kesmeleri gerekiyor.

ABD’nin Ortadoğu politikalarına açık destek veren AB ülkeleri, eğer bunu sürdürürse Ortadoğu’dan gelen mülteci akınıyla baş edemeyecek hale gelecek ve bu da diğer hükümetler için yeni tehditler oluşturacak.

Artık Avrupa’da dengeler değişiyor. Korona virüs salgını başta olmak üzere yanlış politikalar yürüten hükümetlerin bir an önce politika değişikliğine gitmesi, uluslararası krizlerde daha yapıcı davranmaları gerekiyor.

Eğer yakın zamanda bunlar yapılmazsa zaten enerji krizi ile mücadele eden Avrupalılar, önlerine konulan ilk sandıkta tercihini alternatif isimler üzerine kullanacaktır. 

Seçilen alternatif isimlerin Ukrayna'daki çatışmalarda tavrının daha kontrollü olacağını düşünüyorum. Böyle bir durumda zaten desteği çok azalan Kiev'in daha fazla bu çatışmaları sürdürebileceğini sanmıyorum. Böyle bir durumda, önümüzdeki İlkbahar döneminde dahi Ukrayna'daki çatışmalar sona erebilir, Kiev istemese de müzakere masasına oturmak zorunda kalabilir.

.

Erhan Altıparmak, dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?