
Ateistlerin cenaze namazı meselesi!..
Şarkıcı Volkan Konak’ın ateist olup olmadığın bilmiyoruz fakat bir röportajda, sahnede söyledikleri için “şov, sahne şovu… Onlardan beni sorumlu tutamazsınız; şu an yaptığım röportajdan ise sorumluyum” şeklinde bir açıklama yapmış; bir konser esnasında da Maçka’da gece saat 02’de Konakoğlu Mezarlığı’na giderek, babasına ve diğer mezarlara şarkı söylediğini, gündüzleri gittiğinde de dua ettiğini ifade etmiş!..
Ölümünün ardından küfürlü paylaşımlar, cehenneme göndermeler ve karşı savunmalar sosyal medyada gündem oldu!
Ölen için yapılacak bir şey yok… Hesabı Allah’a kalmıştır ve hesap görücü de O’dur!..
Allah adına hesap sorduğunu zannedenler yanlış yapmışlar ve yapmaktadırlar!..
Esasen sıkıntı şuradadır!..
Kişi ateist olduğunu beyan etmiş ve ailesi de bunu biliyorsa, cenaze namazı için camiye getirilmemesi gerekir!
Enteresan bir örnek verelim…
Ateist olduğu bilinen tiyatrocu Genco Erkal’ın cenaze namazının kılındığı camiye ‘Ateizm derneği’ çelenk göndermişti!..
Cenazenin camiye getirilmesi ve namazının kılınması konusunda iki tane suçlu var!..
Bir; aileler…
İnanmayan kişiyi camiye getirmeyin!.. Cenaze namazı kılınmadan da defnedebilirsiniz!..
İki; cenaze namazını kıldıranlar…
Ateist olduğu bilinen birinin cenaze namazı zaten kılınmaz fakat cenaze sahiplerinden para alacağım düşüncesi başta olmak üzere, cenaze namazı kıldıran ve bir de “merhumu nasıl bilirdiniz” diye soran kişiler; Ali Şen’in torununun cenazesinde söylediği gibi, ateist ölüye ancak masal anlatmaktadırlar!.. (*)
Din adına bunu yapanlar da din tüccarı, alçak ve yavşaktırlar!..
*
Müşrik Müslümanlık!..
Emekli akademisyenler Prof. Dr. Yümni Sezen, Prof. Murat Daryal, Necabettin Ergenekon, Dilaver Cebeci gibi isimlerin kurucusu olduğu “Toprak Hattı Grubu”, geçtiğimiz yıl; “İslam’da tarikat ve şeyh” yoktur ifadesi kullanarak bir açıklama yayımlamış ve şunları belirtmişti: “İslam’da ermiş anlamında veli, kutup, kutupların kutbu, gavs, özel ve tahsis edici anlamında mürşit, şeyh yoktur!.. Tekke, dergah, zaviye yoktur. Dershane (okul, medrese vb.), mescid ve cami vardır. Yani eğitim-öğretim kurumları vardır. Derinleşmek için, anlamadığını bilenlere sormak üzere Kur’an, yani Allah kelamı mevcuttur ve yeterlidir. Kişinin kendi içinde bunu derinleştirme kabiliyetini ona vermiştir. Bir başkasının bu vecd halini bir başkasından inşa etmesi mümkün değildir. Bir başkasına bilgi ve tecrübe bakımından ihtiyaç olabilir, lakin vecd için değildir. Özellikle bunu kurumlaştırmak, İslam’ın ruhuna aykırı olup, bir ikinci din ve sistem oluşturmak demek olur!..”
Aynı grup, ardından da; “Mekke müşrikleri de dahil olmak üzere hiçbir müşrik toplum, Allah’a şirkte çıtayı bu gafil tarikatçılar kadar yükseğe çıkarmamıştır!..” şeklinde bir açıklama yayımlamışlardı!
Bu açıklamalar ve şu anki gidişatı değerlendirdiğimizde; tarikat ve cemaatlerin önüne geçilmezse… Ki; geçilmeyecek gibi net bir durum var. Çünkü siyasiler, bu toplulukları oy deposu olarak gördükleri için faaliyetlerine son vermek yerine onlara yakın durmaktadırlar. Örnek vermek gerekirse, bugün İsmailağa ve Menzil hükümete yakınken, Süleymancılar ve Nurcuların bir kolu muhalefeti desteklemektedirler!..
Bu böyle devam ettiği sürece şeyhler, efendiler, ‘abi’ler, gavslar, üstadlar ve Allah’a posta(!) koyup “günahkârları bile yaktırmam” diyen yanmaz kefen satıcıları, hurafe anlatmaya devam edecek ve kendilerine tapınanlar bir şekilde artacaktır!..
Ve müşrik müslümanlık modeli yüzde doksanları bulup, Kur’an’ın emirleri ve gerçek İslam çekilip gidecektir!..
Hurafeci müşrik müslümanlar, tıpkı Mekke döneminde atalarının dini üzere olanlar gibi; şeyhler, efendiler, ‘abi’ler, gavslar ve üstadlar dininin hakikat olduğunu haykırıp, kıyıda köşede kalmış 3-5 mümini de kafir ilan ederek, Allah’ın hükmü gelinceye kadar şeyhler, efendiler vs..’ler, krallar gibi şatafat içinde yaşarken, müşrik müritler de onların değirmenine su taşımaya devam edecekler!..
Kendi dönemlerinde bunlara müsamaha gösterenlerin hesabını da Allah görecektir!..
.
Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com
(*) Ali Şen, torununun cenazesinde: