Şimdi herkes diyor ya “aşı hakkında konuşuyorsunuz, siz doktor musunuz?”
Bunlar, doktorları 6 yıllık tıp eğitiminde senelerce aşı hakkında eğitim alıyor falan mı sanıyorlar?
Yıl değil, hafta değil, gün değil, bir kaç saat bilgilendirme alıyorlar aşılar hakkında hepsi bu!
Yan etkileri, içerikleri, deneyleri hakkında ders mi görüyorlar sanıyorsunuz?
Bugün kalp doktoruna, hipofiz bezini sormak ne ise aile hekimine, hemşireye ya da sair alanlarda eğitim alan doktorlara aşıları sormak da aynıdır.
Cildiyeye gidip “böbreğim ağrıyor” demek gibidir bu.
Aşı hakkında söz sahibi olan doktorlar “İMMÜNOLOGLAR”dır!
Ben de hiiiiç üşenmedim.
İstanbul'dan aracımıza bindik, taa Samsun'a kadar 1 buçuk aylık bebeğimle yol gittim.
Sağlık Bilimleri Enstitüsü Allerji-İmmünoloji A. B. D. Başkanı aynı zamanda Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Tıp Fakültesi Çocuk İmmünoloji-Allerji B. D. Başkanı olan İMMÜNOLOJİ ALANINDA PROFESÖR DOKTOR ALİŞAN YILDIRAN HOCA'ya ziyarette bulundum.
- Çocuğumu evde dünyaya getirdiğim için tebrik etti.
- Başka bir doktora, “bak anne de aşısız bebek de aşısız” diye sevincini dile getirdi.
- “Bebeğin aşısız ya korkma, kolay kolay hastalanmaz annesi” diyerek, çocuğumun immün sistemini kurcalatmamam, ilk 6 ay pasif ve 2 yılda tamamlanacak olan bağışıklık sistemine müdahale ettirmememin önemini, bana bir kez daha vurgulamış oldu.
Aşı ve immünoloji alanında zerre miskal ehliyeti olmayan binlercesi kör propagandalar yapıyorlar.
Sonuç!?
Yine aşıların mahvettiği sistemle Alişan hocalar mücadele ediyor.
RABBİM SIRTLARINI YERE GETİRMESİN!
Kendisinin bir kaç makalesinden derlediğim kelâmlarını paylaşmak isterim:
Virüs mühendisliği bu kadar ilerlemiş iken, çocuklarına 46 doz aşı uygulayan fakat, bu aşıların tamamını gayri milli ticari firmalardan elde eden Türkiye, bu konuda (aşı muhtevası, aşı geliştirme, vaksinoloji, virüs mühendisliği) ne yapmayı düşünüyor?
!
Vücuda zerk edildikten sonra geri alınması imkansız olan, antidotu-panzehiri olmayan biyoaktif materyalin muhtemel zararları konusunda millet ve memleketimizin ali menfaatleri açısından herkesi uyanık olmaya davet ediyorum.
!
Amerika'da bağımsız medyada, günlerdir meşhur CDC (Center for Disease Control and Prevention = Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi) tarafından çocukluk çağında mecburi olarak uygulanan MMR (KKK=Kızamık-Kızamıkçık-Kabakulak) aşısının, çocuklarda otizm görülme sıklığını kat kat arttırdığı yazılıyor!
!
Kendini korumaktan aciz bir bebeğe, biyolojik ve hukuki olarak velisi-vasisi olan anne-babasının aydınlatılmış muvafakati alınmaksızın aşı yapılmasının ahlaki, vicdani ve tıbbi olmadığı aşikardır.
!
Modern tıp, insanların en hassas olduğu gebelik ve doğum sonrası döneme yönelik pazarlama faaliyetlerine devam ediyor.
Testler, ultrasonlar, takviyeler, sezaryenler aldı başını gidiyor.
Kimisi anneler, kimisi bebekler için…
Peki, gerekli mi?
Oysa çoğu gereksiz ve para tuzağı.
Meslekteki dile kolay 30 yıllık tecrübemden sonra bu fakir de, çocukların sıhhatli olmaları için modern tıptan uzak durmaları gerektiği kanaatine vardı.
Kendisini yetiştiren öz annesine güvenemeyip sadece bir unvanı olan (günümüzde yüzlerce tıp fakültesi olan ülkemizde, maalesef ayağa düşmüş bir unvan) kişiye güvenmenin saçmalığını anlayamayacak kadar endoktrinize edilmiş ve kendi öğrencilerini de böyle yetiştirmesi mukadder olan kişiler, üstelik çocukları da sıhhatsiz olacaklar!
Bu vatanım ve milletim için çok acı bir tablo!..
BUNLARI BİLEN BİLDİ, BİLMEYEN DE BİLMEDİ!
***
Sistemi en iyi bilen, onu yaratandır!
Kutsal kitaplarını bile beğenmeyip kendi nefis, arzu, istek ve çıkarlarına göre kitap yazmış adamların yazdığı LİTERATÜRE bu derece güvenmek bize ahmaklık olarak yeter zaten.
Ben güvenmiyorum, Rabbimin yarattığı sisteme güvendiğim kadar. Çünkü sistemi en iyi bilen, onu yaratandır!
İmmün testi yapılmadan anadan doğan her çocuk, 2 yaşına kadar aynı doz, aynı zamanda bunca aşıyı olmamalı.
Hiçbiri aynı fabrikadan çıkan robot değildir.
Bu misallere Eyyub as ya da sara hastası sahabe kadını örnek vermek doğru bir yaklaşım değildir.
Sara hastası kadın, tedavi olmak yerine sabretmeyi seçmiş, Eyyub as domuz mukozası ya da sair etkenlere bulaşmak yerine sabretmeyi seçmiştir.
Madem bu misalleri verdiniz, ben de cevap vermiş olayım.
Bugün daha o hastalığın başına gelip gelmeyeceğini bilmeden 46 doz şupheli aşıyı tertemiz bebeğine vurdurmak ne Eyyub as sabrı ile, ne sara hastası sahabe annemizin tevekkülü ile bağdastırılamaz.
.
Yağmur (Mirzayeva) İbiç, dikGAZETE.com