USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Arsızlar plandemisi - Prof. Dr. Canan Karatay'a saygıyla...

Arsızlar plandemisi - Prof. Dr. Canan Karatay'a saygıyla...
12-01-2025

ARSIZLAR PLANDEMİSİ

Prof. Dr. CANAN KARATAY'a Saygıyla,

ARSIZLAR PLANDEMİSİNE ÇATTIK RESMEN!

Bunların elinde can veren hep Allah'tan,

Geriye kalan herkes, ama kim-ne olursa olsun ne yapmışsa yapsın, kendilerine dik duran herkes şarlatanmış-mış.

Bunu en basitiyle mantığa matematiğe sığdıramazsın, nere bilim?

Billiciler yine dizdirdiler döktürdüler bir bir.

Aşağıdakiler olup bitiyorken BİLLİMSEL kış uykusuna yatanlar, organize kötülük peşinde yine;

Kim alınırsa alınsın. Organize Kötülük Çetesi, Kısaca OKÇ diyeceğim sonra. Sizlere açık mektuptur.

Yaşadıklarımız neyin nesi, biri cevap versin artık.

Kaç yıl geçti unutulmuştur ve tekrar denenebilir sanılmasın sakın.

İlginçtir, Eşzamanlı düşüyor: Bu defa çocukları hedef alan yeni bir v. dalgası propagandası. Yine Çin'den.

Canan Karatay'ıtesti kırılmadan” susturmak ise hesap, çoktan kırıldı, saçıldı haberleri yok zaar:

1) Haz. 21 tarihli Biont. e-posta yanıtını dileyene iletebilirim:

OKÇ, O tarihte Türkiye kaçıncı dalgadaydı ve o vakitler sizler neler uydurmakla meşguldünüz?

- Aşı ADAYI, Türkiye'de AKOS'suz.

- Size FDA'nın YURTDIŞI ACİL KULLANIM ONAYI ile 'kaktırdık', -derdinizi- yetkililerinize sorun.

- YASALARINIZA UYAR, TIBBI ÜRÜN TAVSİYE EDEMEYİZ. Tıbbi geçmişinize hakim sağlık personeline danışın.”

Aşı içeriğini ısrarla tekrar isteyince: “Sadece sağlık personeli olanlar başvurabilir.”

Cevap mı bu şimdi? Dalga dalga sıkma peşinde olduğu milletin, içeriği bilme hakkı yok mu?

OKÇ, SORAN SAĞLIKÇIYI BULAN VAR MI peki? Ben bulamadım.

Üreticinin cevap verdiği e-postada yazdıklarımın bazıları:

- Onam tanımam. Birinci derece yakınlarım zorlanır, tehditle 'ikna' edilir, kandırılırsa, akabinde ayağına taş değse sizden bilirim.

- 'Aşı' içeriği?

- Bu ruhsatsız 'şeyi' T.C. nüfusunun yaklaşık sekiz katı satmışsınız.

Hayırdır?

Sözde sahiplerinizin, sözde Türk kimliğiyle yırtacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz,

SİZİ SOYKIRIMDAN SORUMLU TUTMAK İÇİN GEÇERLİ BİR SEBEP vs vs...

ONAM imzalayan da dava açabilir. Hiçbiri bilgilendirilmiş rıza değil. Aynı tarihlerde üretici e-postası çok kaypak bi zeminde zira.

Ayrıca, o sıralar üreticinin resmi sitesinde:

Türkiye'nin, 5 farklı aşı ADAYI için, 12 yaş ve üzeri ile klinik DENEY yapılan ülkelerden biri olduğu yazıyordu.

12 yaş ve denek olarak 'bilgilendirilmiş rıza' mı? !!!

Bundan 'denek' sayılan yetişkinlerin haberi var mı acaba?

Bazıları, “Gezmeyiz, çalışmayız, seyahat etmeyiz olur biter.” diyemedi.

Kimi satın almış.

Ne münasebet. Bi şekil istediği bu. Sistemi zoraki meşru kılması için ekmeğine yağ mı süreceksin?

Ne olursa olsun, seyahat etmedim, edemedim;

Seyahat hakkım, çifte standartlarla kısıtlandı.

Yurtdışından gelenlere bakıyorum, kimse bir şey sormamış dahi.

Hani ilk ordu erlerini zorladılar, sonra emekçileri.

Konu şu ki;

Düşmanın olsam, bu kafayla savaşmaya gerek yoktur artık.

Bizzat kendisine yaptırırım.

Ultra garaj zengini sevicilere, her yerde eli-ayağı olan, bol fonfinofonlu birkaç örgüt kurarım.

Adında dünya, sağlık, milletler vs olunca bal gibi yerler. Partilerde de genelde aksi yapıldığı halde, isimlere inanmıyorlar mı?

Sonra her dalgada yüzde 10 civarına bir değişik kimyasalı sıkıp 'indirirdim'.

Dalga dalga.

Kimse fark etmez.

Birbirlerine düşerler hatta; Birileri “ölüyom” derken, ötekiler “Hadi lan!” çeker.

Artık üreyebilir ise, torunları ve ötesine kadar etkilendiğini anca ruhu duyar.

Hiç aklım almadı. Böyle belirsiz bir maddeyi millete topyekün dalga dalga sıkmaya neden bu kadar yırtınırsın?

Çocuklara kadar 'yanlışlıkla' pis ellerini uzatsın?!

Hani gerçek bir salgın olsa, cidden kimsenin yırtınmasına gerek de kalmazdı aslen.

Ve yine aklımın hiç almadığı:

Tüm bunlar bu şekilde olup biterken,

Birkaç Prof., birkaç gazeteci, tek milletvekili, tek savcı ve bir dolu MİLLET haricinde, hakikaten de hiçbiri görmedi mi?

Hepsi birden mi aklını dilini yuttu?!

Hiç yaptırmayan ve dimdik ayakta kalmış o kadar insanın da: “E bağışıklığı güçlüymüş” hep.

Nee “Bağışıklık” mı icat olmuş?

Yerlerde tepinerek gülmek istiyorum da komik değil.

Seni koruyorsa: Benden sana ne! Cahilsem kendime.

Korumuyorsa: Niye yaptırıyorsan artık, bana ne.

Peki cidden TRUVA ATI bi proje ise: Senin CAHİLLİĞİN MİLYONLAR, memleket millet vebaline…

Dedik hep demesine de;

Diyelim o zaman konuya ayıkamadılar; Ani kanser, genç kadınlar hatta çocuklara kadar kalp krizleri, yenidoğan çeteleri kol geziyorken,

Bula bula buldukları derde bak!

Tüüüüüü kalıbınıza!

Herkes bildiğinden çok fazlasının cahilidir:

- Bildiklerimiz az

- Bilmediklerimizi bildiklerimiz biraz fazlası

- Ve En büyük, hatta 'sonsuz' dilim daima: Bilmediğimizden haberimiz dahi olmayanlar kalacaktır.

Aksi matematiğe ve de şu gizemli aleme bakan bireysel bilinç algısına da aykırı belki.

Fakat;

- Üreticiye sormadan, üreticiden çok kralcı olana,

- Resmi sitede durup duran KÜB içeriğini okumayana, gazeteciliğini yapmayana,

- G. Kore’de milyonları etkilemiş, OXY, Reckitt Benckiser skandalından bihaber salgın ahkamı kesenlere,

- Yasadışı aşı, ilaç, tıbbi ürün propagandası yapan ünlüleri alkışlarken; Araştırıp okuyanlara, yahu hatta 'kaya tuzu' önermiş diye yılların hocasına, halkın sevgi ve saygısını çoktan kazanmış koca Profesöre "Sen kimsin!" çıkışı yapan Profitroller ve ünlü olmaktan başka hiçbir vasfı bulunmayan soytarılara.

- Hiçbir soruya cevap vermemiş, verememişken; Kandırmak istedikleri kitle etkilenmesin diye engel basan veya yavşak-kaypak üslupsuz ergen triplerine girene,

Ve

- Her bi şeyleri billip, bi bu sistemin önce doktorları geçersiz kıldığını algılayamayanlara…

Dümdüz cahil denir.

Eğer bunlara "Cahil" diyemiyorsak, bilerek yaptıkları varsayılırsa, diyebileceklerimiz çok çok daha vahim.

Sussak da öyle bir susarız ki; Saydırdıklarımızın hepsini ilk ruhları duyar.

Belki de 'bile-bile' havasındasınız, biz konduramıyoruz.

Yoksa kimse umuma açık, “en-ben-tek” şeklinde bu kadar zırvalayamaz.

Bunlar da hastane dansları gibi bi d. geçme olayı ise;

Her an 'delirebilecek', kendi şahsına münhasır, ne yapacağı ezberle geçmişle öngörülemeyen bir milletle,

zorladığınız mağdurlarla beraber milyonlarla karşı-karşıyasınız artık.

Programlarınıza aldığınız yorumlarla kendinizi ne şekil rezil ettiğinizin de farkındasınız kesin.

Kendinizi rezil etmenin tarihini yazıp tarih oldunuz bile.

Gördüğünüz üzere;

Altın kafesteki küçük, renkli, süslü, şirin, ezberci muhabbet kuşları misali pır pır çırpınsanız da nafile.

TARİHİ, HAK YAZIYOR!..

İzlemede kalın.

Yahu elalem mantar gibi tepende bitmiş:

“HER YERE, HERKESE STANDART: Şaibeli tek testle şıp teşhis, bu şıp teşhisle aşırı doz tek tip protokol 'tedavi' emirdir!” demiş.

Sonradan baktık ki; Hastaya, ölen sayısına orantılı fonfinofonlar da yağdırırmış meğersem.

İşte tam olarak bu noktada:

Neyi ne kadar okursa okusun, hangi etiketi yapıştırmışsa yapıştırsın:

“HADİ LEN! BİZ NECİYİZ BURDA?!” diyememişlere zır cahil denebilir hatta!

Dünya çapında 'aşıya' direnmiş milyonlar, sizin hiç bakmadığınız bilimsel KONTROL GRUBUNU da tescillemiş bulundu.

Amme hizmeti.

Bir TEŞEKKÜR edeceksiniz önce.

Parantez açalım. Bazılarımız sadece “Bu aşı değil” diyebilir.

Şahsen, sayenizde araştırıp sorarken, yine sayenizde toptan gerçek aşı karşıtı oldum.

Evladımdan af diledim.

Evladını seven, emanete hıyanet etmeden önce, az araştırsın.

Adamın uzmanlık alanı. Savlarını geçersiz kılmadan konuşamazsın dahi.

Prof. Dr. Alişan Yıldıran, Aşı gerçekleri: (*)

Gerisini herkesin kendi vicdanı bilir.

Fakat benim gibi, -işten geçtikten sonra, hiçbir belirti göstermese de o zamanlar yapılanlar çok daha az sayıda olsa da:

Evladıma bunları hangi akıllla bilgiyle yaptırmışım ki?” diye kalakalırsın.

Büyüklerimiz “İyi” dedi diye. Başka bir açıklama bulamıyorum. Bugün baktıklarıma o zaman baksam hayatta yapmazdım.

Gerçi internet de yoktu fakat bu alanda kitaplar vardı muhakkak. Sadece o tarafa bakmamışım.

Biz çocukken 'çocuk hastalığı' şeklinde bir kavram duymamıştık. Bunun için dilendirilen aileler de görmemiştik. Hiç!

Neyi çözmüşler sahi?

Her geçen yıl sayısını arttırarak ne yapmaktalar peki?

Mesela G.Antep neden şu devirde halen liste başlarında: Kayıp çocuk ve SIDS. Böyle bir sendrom var mı cidden?

Yoksa kendini halen anne karnında hisseden bebek, ağzı-burnu hafif kapansa dahi nefes aldırmayı mı durduruyo?

Veya o kadar billiyorsunuz da, siz bunu nasıl çözemiyorsunuz sahi?

Bunları çözemediği için utanmayanlar, betonla, parkla, süs-püsle övünmesin.

Veya siz hiç devletlerin, 'ULUSLARARASI ÇOCUK GÜVENLİK ÖRGÜTÜ' gibi TEK VÜCUT OLUP,

kayıp çocuklar, sübyancılar, insan ticaret vb. konular için, BİRLİK OLUP SAVAŞTIKLARINI GÖRDÜNÜZ MÜ?

Şöyle özel eğitimli organize istihbarat vb. her şeyiyle!

Fakat örgütü yaşatmak için problemi sürdürme zorunluğu ile kurulmamış olacak.

Temizleyip ezip geçecek. Sistemi oturup, ihtiyaç halinde organize olmak için kenarda duracak sadece.

'Bordo bereli' kadar namlı ve destansı olacak.

Çok mu zor? Bu çok mu zor?

Düşün, devletsin. Birincil görevin GELECEK NESİLLERİN GÜVENCESİ. Toprağına sahip çıkıyorken dahi.

Neden neden neden bu EN BÜYÜK DERDİNİZ DEĞİL!

Çocuk, akşam eve dönmemiş, siz ailecek ertesi gün, neyi nereden alacağınızı düşünüyorsunuz gibi bir durum.

Aşırı doz tuhaf değil mi?

Profittroller, beğenmedikleri Profesörlere, fikirlere 'sıyrık' deyince halen bilim sayılmıyor bu. Seversiniz, billicinizi gıdıklamaya devam siz.

En fazla sizin dogmanızdan sıyırmışlardır.

Ekran bilimi sonrası; ETKİLENMEMİŞ KONTROL GRUBU diye bir şey kalmamış.

Biz böyle bilirdik. Bu özellikle şart diye.

Sadece plasebo kontrollü de değil,

Özellikle nosebo etkisi ortadan kaldırılmış grup elzem asıl. Bunun ortadan kalkması çok önemli;

Tüm arsızlar plandemisi boyunca tek yapılan buydu.

Güncel magazine şaşıranlara şaşırıyorum.

Beş yıl önce, dünya çapında, her alandaki ünlülerin iplerini küresel çetenin çektiğine şahit olmamış mıydık?

Servis edilmiş tek tip söylemlerle. Ezberi salla gitsin...

Medya, ünlüler, siyasiler, maskeli sürüler, hep bir ağızdan nosebo militanlığı yaptı.

Hasta olmayanı hasta eder, o derece. Neticesinde: “Ay koku alamıyorum galiba.” diye hastaneye düşenler de malum.

Ve hangi gruplarla çalışırsan çalış;

Hiç etkilenmemiş bir kontrol grubunu da şüphe götürmeksizin inceleyecek ve 'geçersiz' kılacaksın önce, tıpan yetiyorsa.

Bir pirinç deneyi vardı. Genelde olumlu-olumsuz etkilenmiş 2 grup ve hepsinde olumlu etkilenen kazanır.

Eksik? Hiç etkilenmemiş olan. Ekledim.

Halen eksik? Gözlemci etkisi de gözetilerek, başka kimsenin görmediği eş bir set. Ekledim.

Diğer setin gelişimi online paylaşıldı.

Sonuç: Olumsuzlar daha çok, olumlular daha az küflüydü.

Fakat gözlemci etkisine maruz kalmamış setin ETKİLENMEMİŞ olan halen lekesiz beyazdı.

Peki buradan kesin sonuca varılabilir mi?

Bu, zaten içten içe bildiğim, beklediğim sonuçtu. İnancım buydu aslında. Tek gözlemcinin inancı etkilemiş olabilir mi?

Bunu da ancak, farklı kişilerin yaptığı çok sayıda tekrarla, belki yaklaşık bir sonuca varılabilir.

Hiçbir kesinlik oluşturmaz.

Yarın biri öyle bir ayrıntı keşfeder ki; Olaya tüm bakış açısı temelden dönüşür.

Bizi inceleyeni de görmedim. Dünya çapında kocaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa bi BİLİMSEL KONTROL GRUBU.

Bilim dediğiniz nedir ki?

Bu kadar BİLİNMEYENİN HAKİM OLDUĞU bir alemde,

İnsan bedeni SIRLARIN SIRRI olduğundan, öz-sistemi de size daima SIR kalacak.

Bilen biliyor, tek derdiniz de buna çomak sokmak zati.

Çakma sistemleri kökten sarsacak derece, mükemmel demek ki.

Aslında bunların temel kibri şu:

“Hepiniz eksik yaratılmış. Hepinizin eksiğini ve neyle nasıl tamamlanacağını da bi biz biliriz, nihahahaha!”

Sonra:

“Dünya da yanlış yaratılmış ya, sakiin, onu da bi biz biliriz hani. Biz değil, iklim krize giriyo ondan.. Haydi 'güvenli' akıllı kentlere, pardon toplama kamplarına.”

Şekli devam eder gider böyle işte.

Dikkati çekelim: Yine ilk çekici 'mağdurlar' yıldızlar.

Salgın masalında da ilk bunlar “Ayh kovitim, ne şık kovitliyoruz bak!” bak şekli hayranları hipnozla görevliydi.

Yeni görevlendirme gelmiş; “Lale devriniz bitti. Hadi toplama kamplarına. Şirin gösterin. Çok güvenli, bak nasıl mutluyuz, ödül sevinci, vatandaşlık maaşımız çatur çutur yatıyor deyin.

Fakat sakın ha sakın; 'Karbon puan'ı diktasıyla tasmaları kilitleyeceğimizi, her güne bi 'hatırlatmayı', ödüllerin göreve cezaya keseceğini... sakın ağzınızdan kaçırmayın.”

Hakikaten mi ya?! Sıfır karbonmuş!

İnsanın yüzde 18'i karbon!

Karbonsuz üçüncü boyuta şekillenme mi var?

Arsızca ifade ettikleri: Semer-yük meselesi.

2) Favipiravir KÜB içeriği ŞOK ŞOK ŞOK!

OKÇ, Bu avuç avuç içsin diye millete telefon kıyamet ısrar ediliyorken neredeydiniz? Ara. 24.12.20 tarihli yazıda ilginçlikleri dökmüştüm. (**)

Şöyle başlıyor.

“Favipiravirin onaylanmış dozaj ile etkinliği ve güvenliliğini incelemek için herhangi bir klinik çalışma YAPILMAMIŞTIR.”

Ek izlemeye tabii. İzlenilen, izleyen?

Aşırı dozda, bilinen panzehiri olmadığından, semptom 'tedavisi' önermekte.

Çok ayrıntı var da;

YAN ETKİLERDE, KOVİT TANIMLI 'HASTALIK BELİRTİLERİ' DE YER ALIYORSA NEREYE oturur?

Favipiravir KÜB İçeriksizliği: (**)

TITCK Favipiravir KÜB pdf: (***)

3) OKÇ, En önemlisi; "DOUBLE ENJOY" demelerinden anlamalıydınız. Hoşunuza mı gitti?

Yoksa siz de 'okşanmalık ev hayvanını' evde tutup, açık bırakılmış kapıdan girene “'Duble encoy', Sizin için yaptık, hizmette sınır yok.” mu diyorsunuz?

Bu kesinlikle bilim değil, filim olabilir anca.

Düşün; kardeşim Alm. pasaportunu yanına alıyor. Ne aşı ne maske ne kapatma, oh rahat.

Durduruluyoruz: SAF T.C. VATANDAŞI ben tehditmişim fakat!

Millet, bizi birbirimize, yakınlarımıza tehdit, tehlike, virüsün ta kendisi, mikrop gibi algılattılar TT farkında mısınız?

Böyle de muamele ettiler.

Fakat ne? Sadece T.C. Vatandaşlarına...

Adı 'muhalefetin' de toptan ne mal olduğunu eksiksiz kavradık galiba artık.

Bu döneme iştirak etmiş ve hatta sadece susmuş hiç kimseye saygı duymuyorum artık.

Kimse için, “Sanatı ayrı” da demedim, toptan silkeledim.

Zerre tahammülüm kalmadı ve 'efendilik' de bitti artık!

İçimizden dümdüz tırmanan, sessiz fakat 'bin ANADOLU gücündeki' köktür ANALIK DELİLİĞİNİ bir hissedebilselerdi...

4) Sürecin tamamını İSTANBUL'da YOK HÜKMÜNDE yaşadım.

Sürekli toplu taşıma kullandım.

50-100 çalışanlı farklı atölyelere girip çıktım. Burnum akmadı.

Etrafımdakiler de hep aynı.

Ne acayip bi salgınmış değil mi?

Birkaçının yakını da hep önlem için yürüyerek girdiği hastanelerde 'ölüvermiş' TT!

5) Sadece VARSAYIMLARLA;

18 yaş altı ve 65 yaş üstüne AYLARCA ev hapsi, sistematik yalnızlaştırmak dikta değil de nedir?

Bununla neyi çözdünüz?

M. Yavaş'ın da nelere kimlere danışık dövüş oynadığını görmüş olduk.

İlk zamanlar tüm sağlık çalışanı tanıdıklarıma sordum.

İstisnasız aynı cevap: “Bizim burada bir şey yok fakat aaaa şurası çok fenaymış biliyor musun?”

Hep başka yerler.

Kimsenin görmediği fakat herkesin dilinde olan bir yerler...

Doluluktan randevu verilmiyor sanan anneme: “O hastane boş değilse...” demiştim.

Bir bahaneyle sızmış. Telefonda: “Hşşş, Hastanedeyim. İnanamıyorum. Normalden de boş. Çalışanlar bile ortalıkta yok...”

6) FAŞİST DİYE SİZE DERLER:

EN TEMEL VAROLUŞ HAKKI İÇİN,

İNSANLIK ONURU İÇİN,

AÇIK HAVADA OKSİJEN İÇİN

BEDEN ATIĞI SOLUMAYI REDDETTİĞİM İÇİN

en temelde

HİÇBİR ŞEY YAPMADIĞIM İÇİN

POLİS KOVALADI BENİ!

Ceza yazacağım” diye tutturdu. Tartışma uzayınca, sonunda:

-Cezayı yazarken, sicil ve ad-soyadınızı da yazın lütfen.

Kaşlar kalktı.

- Bu yasa olamaz. NEFES BU NEFES! Allah vergisi nefes için kuldan izin mi alacağız yeter artık?

Kanunsuz emir uygulamaktan şahsınıza ayrıca dava açacağım mecbur. Başka çare bırakmıyorsunuz artık!

Yazamadı.

Üste çıkmak için azarlamak istedi. Baktı çıldırmak üzereyim ve anasından büyüğüm belki. Söylenerek gitti.

Bu pırıl pırıl genç memur ile zerre meselemiz olamazdı...

Böyle bir hinlikti yaptıkları.

Birincil hedef bizi birbirimize düşürmekti.

Onu bırak;

Halk ve kolluk güçleri temel HAKlar için karşı karşıya getirildiyse, ORADA Bİ DURACAKSIN!

O da, halime bakıp sağduyusunu dinledi ve durdu gitti bence.

Bunlardan bile UTANMAMIŞSINIZ siz!

Özellikle, yurtdışından ahkam kesen, ideolojileri çitilenesice dogma zibidiler SUSSUN artık!

Açık havada maske zorbalığını kimse küçümsemesin.

ÇOK ÇOK BÜYÜK BİR OLAYDIR.

Tarih, önünde sonunda esefle anacaktır.

Alttan yalan tarihleri de hazırmış gördük, biz halen aksini yaşarken sürüme çıkardılar üstelik.

Hem, sırada bekleyen HAK gaspları için bi ölçüm testiydi.

Artık NEFESİNE DE ÇÖKTÜRENE neler yapmazlar değil mi? TT

Hem de;

EKRANLAR DIŞINDA bir salgına dair TEK DELİL görülmediğinden, görülmeyeceğinden,

Milleti uzun dönem eve kapattı.

Ekrandan nosebo yağdırdı.

Sonra da dışarı çıkıp “Aaa bişi yokmuş lan!” demesinler diye, Psikolojik eşik için sürülere maske taktırdı!

YUH YUH YUH!

Açık havada maske olayı benim için MİLATTIR.

Bunda ısrarlı görüştüğüm tek kişi, girdiğim tek dükkan kalmadı.

Büyük bir eşik testiydi!

Maske filan takmayın, ceza-meza da ödemeyin, yasal değil, o-la-maz da” demişim diye;

Maske takmayanlara uzaktan taş atın.” diye yazan, satılmış bi 'facebook' doktoru.

Mengelecikler.

Ne oldu sonra? Cezaların iadesine hükmedildi.

Faşizm tam olarak bu işte.

Durup dururken birilerini öcüleştirmek, etiketler yapıştırmak.

OLAĞANDIŞI HİÇBİR ŞEY YAPMADIĞIN İÇİN, emirle kolluk güçlerine kovalatılmak!

Komşuyu, yakınları ihbara teşvik etmek.

Inge Scholl; Beyaz Gül,

Faşist neymiş, kimlere ne kadar benzermiş, merak edene.

Halkın haberi yokmuş-muş. Yoksa halkı bilgilendirmek için çalışanları, komşular ihbar edince mi cahil kalmışlar?

Utanmaz arlanmaz magazin dikenleri, yılların profesörünü zehirli kibirli dillerine dolayacak, magazin yapacak kadar hadsizlermiş.

Ayıp ya! Bir utanın, bükemediğiniz eli öpün artık.

7) Bir X kullanıcısı; Yale üni. psikoloji açık ders notu paylaşmış:

İncelenen psikopatlar kendilerini belli edecek kadar aptal olanlardır. Akıllılar genelde CEO ya da siyasetçi olur.”

Aslında:

Kendini belli eden, BİREYSEL takılana 'akılsız' diyor.

KİTLELERE takıp, büyük sömürenler ise 'akıllı' sürüm yani.

Dünyanın başına gelmiş tüm kitlesel felaketlerin sorumlusu, güya okumuş etmiş, bazı koca koca ünvanlı ‘en akıllılar’ ya!

Ve artık bunu herkes gördü, yaşadı sanırım.

çareSİZsiniz!

Öktürük

.

Sümeyya Demirel, dikGAZETE.com

(*) Prof. Dr. Alişan Yıldıran, Aşı gerçekleri:

(**) Favipiravir KÜB İçeriksizliği: 

https://www.dikgazete.com/yazi/favipiravir-kub-iceriksizligi-makale,3133.html-3133.html

(***) TITCK Favipiravir KÜB pdf:

https://titck.gov.tr/storage/Archive/2020/kubKtAttachments/FaviraOnaylKB_45e00550-12ba-4975-a2ed-95d9b12d3355.pdf

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?