Anneler günü, dünya genelinde kutlanan, annelerimizin sevgi, fedakarlık ve emeklerine teşekkür etmek, ailede ve toplumdaki değerli rolüne saygı göstermek, onları mutlu etmek ve onların bu kutsal görevlerini kutsamak, onları onurlandırmak için kutlanan bir özel gündür.
Kadın topraktır. Kadın berekettir.
Emanet edileni kabul eden, yaratım enerjisiyle dönüştürendir.
Rahmine emanet edildiğimiz andan doğum anımıza kadar, onun gözünden görür, onun kulaklarından duyar, onun yediklerinden ve içtiklerinden beslenir ve onun nefesi ile nefes alırız.
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı fedakarlıklarının ardından, kordon bağımız kesilse bile bir süre daha bakımlarına ihtiyaç duyarız.
Annelik bir zanaattır.
Kadın evlendi “eş” oldu. Doğum yaptı “anne” oldu. Bir öpücüğü ile acılarımızı dindirebilen doktorumuz, ilk öğretmenimiz, kuaförümüz, tercümanımız, daimi ahçımız, süper kahramanımız ve her şeyimiz oldu sonra.
Yıllık izni olmayan, hafta sonu tatili olmayan ve 7/24 mesai gerektiren kutsal bir meslektir annelik.
Uykuları bölünse bile yaptığı işten zevk alıp mutlu olan, çektiği acıları, sancılarını unutturan güzel bir vazifesi vardır.
Kadına en güzel duyguları yaşatan bir durumdur annelik. Fakat yaşadığımız toplumda, kadın olmanın zorlukları malum. Üzerine bir de anne olmanın verdiği baskı da eklenince fiziksel ve duygusal yükü ağır gelmeye başlıyor.
Şikâyet etme hakkınız da yok. Çünkü sen annesin asla şikâyet edemezsin.
İnsanların yorumlarının, sorumluluğun getirdiği kaygının ve anneliğe dair edilen sözlerin sizi olumsuz etkilemesine izin vermeyin. Her annenin hisleri, anneliği kendine özel ve benzersizdir.
Güzel dinimiz İslamiyet’te “kadın” kutsaldır. Başka hiçbir din ve inanışlarda “Kadın”a İslam dini kadar değer verilmemiş ve kadını en yüksek dereceye çıkarmamıştır.
Yüce Allah (CC) annelere ayrı bir değer ve beraberinde çok mühim vazifeler vermiştir.
Lokman Suresi 14. Ayetinde; “Biz insana, anne-babasına mümkün olan en iyi şekilde davranmasını emrettik. Annesi onu nice zahmetlere katlanarak karnında taşımış; sütten kesilmesi de iki yılı bulmuştur. Onun için, ey insan, bana şükret, ana-babana da teşekkür et. Unutma ki, sonunda bana dönecek ve yaptıklarının hesabını vereceksin” buyrulmuştur. Peygamber efendimiz (s.a.v) “Cennet, anaların ayakları altındadır” diye buyurmakta ve annelik makamını şereflendirmektedir.
Aileyi bir ağaca benzetirsek eğer; kökler baba, dallar anne ve çocuklar da meyvelerdir.
Kökler ne kadar sağlam olursa dallar o kadar canlı ve gür, meyveler ise çok güzel olur.
Annelik; şefkat, güven, merhamet, bakım, huzur, koruyup-kollamak ve aşk gibi farklı anlamlara gelse de özünde sevgi barındırmaktadır.
Analık etmek sürekli fedakarlık etmek, isteklerinin yerine getirilmesi, koruyup kullamak, kendini ertelemek, kendini geri planlara atmak, hak etmediği muamelelere davranışlara maruz bırakmak değildir.
Muhabbetin, fedakarlığın ve sevginin dengeli verilmesi gerekmektedir; zira her şeyin fazlası “zarar”dır.
Problemler üzerinden takılı kalmadan, ümitvar olarak, güçlü bir duruş sergileyip, öz bakımını ihmal etmeden, bir şeyleri öğretmeye dayatmadan, “lisan-ı hal” ile örnek davranışlar sergileyerek dengede kalabilmeyi anlayabilmektir.
Anne olmak için canından can katıp, dünyaya çocuk getirmeye gerek yoktur.
Bazen bir çocuğa bakım, sevgi ve emek veren güzel duygu ile içselleştirilen bir bağ ile bağlanmak da ‘annelik’tendir.
Annelik için sevgi bağı yeterlidir. Annelik, karşılık beklemeden sevmektir.
Bir anne, çocuğuyla büyür gelişir ve onun mutluluğu ile mutlu olur. Anne-babanın çocuğuna karşı en temel görevi; sevgiyi hissettirmek ve sevmeyi öğretmektir.
Anne olmak, yıllar sonra annelerimizi anlayabilmek, üzerimizdeki haklarını ödemek için bir ömrün yetmeyeceğini fark etmek demektir.
Depremde hayatını kaybetmiş, cinayete kurban gitmiş ve annelik tacını bedenen veya ruhen giyebilmiş annelere, anne adaylarına armağan olsun; İyi ki varsınız.
Başta Annem, Teyzem ve Ablam olmak üzere tüm Annalerimizin Anneler Günü Kutlu Olsun.
.
Zübeyde Kızılyer Aslan, dikGAZETE.com