USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Ankara, Suriye’de ABD ve Rusya’yı bir diğeriyle nasıl dengeledi?

15-01-2019

Türkler, “Ata ot ite et” vermede oldukça mahir yani usta. Bu geçmişte de şimdi de böyle.

Bu nedenle çayın taşıyla çayın kuşunu vurmakta üstlerine yoktur. Belki de bu hasletleri kendi yağıyla kavrulmanın onlara kazandırdığı bir karakter özelliği olabilir.

Osmanlı Devleti'nin 19. ve 20. yüzyılda Avrupa devletlerinin arasındaki çıkar çatışmalarından yararlanarak varlığını devam ettirme siyaseti, bu anlamda tam bir denge politikasıdır.

Osmanlı İmparatorluğu, 19. yüzyılda gücünü kaybetmekle kalmadı kendi varlığını kendi gücüyle koruma imkânını dahi kaybetti.

Bu nedenle çeşitli devletlerle sürekli değişen ittifak arayışına yöneldi. 

Bu bir anlamda denize düşen yılana sarılır travmasından başka bir şey değildi. 

Dönemin güçlü devletleri de Osmanlı bürokratlarının bu güçlü müttefik arayışlarından faydalanmak için konjunktürel işbirliği tekliflerine hayır demedi. 

Denge stratejisi Türklerin işi…

Osmanlı Devleti ilk kez Mısır'ı işgal eden Fransa'ya karşı İngiltere ve Rusya'nın desteğini alarak denge politikası uygulamasına geçti.

Daha sonra Balkanlarda Ortodoks ulusların koruyuculuğunu ilan eden Rus Çarlığına karşı İngiltere ve Fransa, Osmanlı devletini destekledi. 

İngiltere; Uzak Doğu’daki sömürgelerine giden yolları, yani Doğu Akdeniz’i ele geçirme amacını gerçekleştirmek için bu desteği sundu. 

Nitekim Kırım Harbinde Avrupalı devletleri Rusya'yı Avrupa ve Akdeniz dışında tutmak amacıyla  Osmanlının yanında saf tutmuştu. Rusya; 18. yüzyılda olduğu gibi, Boğazlar ve Balkanlar yoluyla sıcak denizlere inme idealindeydi.

İstiklal Savaşında Ankara Hükümeti; İngiltere ve Yunanistan’a karşı Bolşeviklerin desteğini alarak bir başka denge stratejisi izlemişti. 

Daha sonra II. Dünya Savaşının sona ermesiyle Sovyet Rusya tehdidine karşı Birleşmiş Milletlere üye oldu NATO’ya girdi. 

Trump İran Savaşına giden yolları döşüyor…

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ın,“Suriye'den asker çekmelerinin taktik bir değişiklik” olduğunu söylemesi hiçte sürpriz değil.

Taktik değişikliğini sadece Amerikalılar yapmıyor.

Türkler ve Ruslar da deyim yerindeyse taktik değişikliğin kitabını yazıyor.

Bazen adı geçen ülkelerin askeri, diplomasi ve istihbarat birimleri dahi bu taktik değişikliği anlamakta zorlanabiliyor.

Mesela Trump’ın çekilme duyurusu, bunu Rusya’ya ve İran’a verilen kabul edilemez bir taviz olarak gören ordu-istihbarat aygıtı ve onun hem Demokratik hem de Cumhuriyetçi partilerdeki temsilcileri içinde bir hiddet patlamasına yol açmıştı. 

ABD taktik değişikliğinin yol haritası…

ABD, Avrasya’da tam kontrolü sağlayabilmek için İran coğrafyasına müdahalenin eşiğinde. Yaptırımlar, ambargolar ve askeri müdahale  ile kendisine yakın bir yönetim getirerek İran üzerinde egemenlik tesis etmek istiyor. 

ABD, uluslararası sistemdeki küresel güç rolü kapsamında; Rusya ve Çin’in Orta Asya’daki nüfuzunu zayıflatarak, enerji rezervlerine kolaylıkla ulaşabilmeyi ve kontrolü altında tutmayı hedefliyor.

Kendisine küresel aktörlüğü ve dünya jandarmalığını layık gören ABD, Orta Asya’daki askeri faaliyetlerini iki amaca göre düzenliyor. 

Amerika Suriye’deki bazı üsleri Türklere devredecek!

Trump, Suriye’den çekilme kararını açıklamadan çok önce PENTAGON ve Türk Genelkurmayı’nın uzun süredir Suriye’de bir mutabakat üzerinde çalıştığını ilk ben yazmıştım. 

ABD’nin, Suriye’de kurduğu gözlem noktalarını, üslerini Türk Silahlı Kuvvetlerine devretmeye hazırlandığını ifade etmiştim.  

Neden Türkiye?

Çünkü ABD ve Türkiye belirli dönemlerde birbirini stratejik ortak kapsamında nitelendirmiş iki ülke. İkisi de NATO üyesi. 

Planlanan süreç adım adım ilerliyor. Hem de tereyağından kıl çeker gibi…

ABD Tanf üssünü Türkiye’ye bırakacak mı?

ABD ve Suriye kuvvetleri arasında henüz doğrudan bir temas yok. İki ülke arasındaki temaslar Rusya ordusu tarafından yürütülüyor. 

Al-Tanf bölgesi, Irak-Suriye sınırında kesişen ve Suriye’yi Irak’a bağlayan önemli bir sınır.

Al-Tanf üssü, Maghawir el-Thawra ve ABD önderliğindeki koalisyon kuvvetlerinin operasyonları başlattığı mobilizasyon üssü.

Çok değil birkaç gün önce Suriye Baas Partisinden İzvestiya'ya yapılan açıklamada Şam'ın, Washington'ın Tanf'taki üssünü kapatmasını ve Suriye topraklarındaki askeri varlığını tamamen sonlandırmasını istediği belirtildi.

Duma Savunma Komitesi Başkanı Vladimir Şamanov da Amerikalıların denetimindeki Tanf üssünün kontrolünün Türkiye'ye devredilebileceğini ifade etti.

Ancak daha önce de 5 Aralık 2018’de, Rus Genelkurmay Başkanı Orgeneral Valery Gerasimov; Rusya’nın ABD’ye Tanf’taki askeri üsleri kaldırmasını ve bölge üzerinde ortak Rus-ABD kontrolü kurmasını önerdiğini söylemişti. 

Buna göre Ruslar, Irak ve Ürdün sınırı yakınında bulunan ElTanf'taki askeri üssüne göz yumacaklarını Amerikalı yetkililere iletmiş.

Ruslar ikili mi oynuyor, yoksa Amerikalılar hem Türklere hem de Ruslara mı göz kırpıyor? belli değil. 

Ankara’nın taşına bak üst akılın işine bak!..

İslami cemaatlerin bir geçmişi, literatürü ve liderleri vardır. Tarikat silsilesinde Şeyh efendilerin zincirleme isimleri yer alır. 

Mısır’da İhvan-ı Müslimin, Pakistan’da Cemaat-i İslam, Türkiye’de Nur cemaati veya Milli Görüş yapılanmasının cemaziyülevveli bilinir. Okudukları kitaplar bellidir, liderleri bellidir. 

Suriye ve Irak’ta bir anda beliren ortaya çıkan sözde İslamcı terör örgütlerinin ne geçmişi var ne de cemaatlere özgü jargonları?

Sanki yerden mantar gibi bittiler, gökten zembille indiler…

DAEŞ/IŞİD böyleydi, El Nusra böyleydi daha niceleri böyleydi. 

ABD ve Avrupa Birliği’nin hatta Rusya’nın Suriye’ye çöreklenmek için önden gönderdikleri vekilleri oldukları çok sonra anlaşıldı. 

Ülkesindeki karışıklıkla başa çıkamayan Şam yönetimi, önce İran’ı sonra Rusya’yı yardıma çağırdı. 

Türkiye, beklemeyi seçti, pasif desteği seçti asla Suriye Ordusu ile karşı karşıya gelmedi.

Amerika’nın da her istediğini yapmadı. Kırmızı çizgilerini ortaya koydu.  Hatta küresel kraliyetçilerin oyunlarını bozdu. 

Washington’un, Moskova’nın Londra’nın, Berlin’in, Paris’in, Roma’nın ve hatta Pekin’in hesapları var da Ankara’nın hesapları yok mu sandınız?

ABD ordusunun varlığı, kuzeydoğu Suriye’yi göreceli istikrara kavuşturdu.

İran’ın genişlemesini engelledi. Rus hegemonyasını kontrol altına aldı; ABD’nin sayesinde Türkiye’ye, Suriye’de olası bir siyasi anlaşma için bir pazarlık kozu verdi. 

Boşuna dememişler “Âlemde şer, Oğuz’da er tükenmez!”

.

Ömür Çelikdönmez; dikGAZETE.com

Twitter: @oc32oc39

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Hasan Hüseyin
Hasan Hüseyin 6 yıl önce
Çekirge bir sıçrar iki sıçrar, aman dikkat
Necdet Çelikdönmez
Necdet Çelikdönmez 6 yıl önce
USTA DIŞ POLİTİKA YAZARI ÖMÜR BEY TEMAS ETTİĞİ KONULARDA DENGE UNSURUNU GÖZETMİŞ YORUMUNDA HAKLI OLDUĞUNU GÖRÜYORUM.Büyük Şeytan ABD diyen İRANLILAR BAKALIM BU ŞEYTANLA NASIL BAŞEDECEKLER GÖRECEĞİZ KALEMİNE YÜREĞİNE SAĞLIK HOCAM.selamlar.