Bir zamanlar “Andımız” vardı.
Sabah okulun önünde “Andımız”ı söylerken neler hissettiğimi düşünüyorum.
Adam yerine konmasak da kendimi ait ve önemli hissediyordum.
Tartışılan şey şu:
“Andımız”ın metni ve kimin icad ettiği!
Oysa sosyal anlamda, “Milli Terbiye”ye katkısı anlamında önce bir Ant’a gerek var mı, yok mu bu tartışılmalıydı.
Bilim adamları yine sus pus.
Yine konu, hakkında eğitimli olmayan siyasiler, medya ve bizler konuşuyoruz.
Türkiye’de tüm yemin metinleri sıkıntılı.
“Yemin” tüm dünyada din eksenli söz vermedir. Yani herkes inandığı o büyük mahkemenin sahibine söz verir.
Yeminlerde birinci prensip budur.
İkincisi de ne için yemin ettiğidir.
Çocuklarımızın her sabah değil ama önemli günlerde “Yemin” etmesi, tekrarlaması güzeldir. Önemli olan Ant yani yemin metninin içeriğidir.
Eski metinde en çok itiraz edilen iki şey var. Biri “Türküm!” diğeri “Ulu Atatürk!”
Ant’da bir şahıs, bir fani olamaz!
Bu diktatörlük ve faşizmin, totemciliğin göstergesidir. “Ulu Atatürk!” kısmını konuşmuyorum bile.
Ancak, tartışma nasıl bir zemine çekiliyor farkında mısınız?
Sanki Türklük bir din ve İslam olmaya engel.
Ya da İslam bir ırk ya da kavim; Türk olmaya engel..
Ne kadar ahmakça bir tuzak ve tartışma farkında mısınız?
İslam tektir.
Hz. Âdem ile başlayan emirler manzumesi ve Rabb’imizin talimatları Gülümüz (SAV) ile tamamlanmıştır.
Dinimizde kavmiyetçilik haramdır. Esas olan İttihad-ı İslam ve İman ve İman Kardeşliğidir.
Ya Türk!…
“Türk” bir ırkın adı değildir.
Türk bir Medeniyetin adıdır.
Türk sosyal millettir.
Türk, İslam öncesinde dahi ırkçılık yapmamıştır.
Bu gün, Rus Milleti zannediyor musunuz saf Rus ırkından.
Adamlarda atasözü var. “Hangi Rus’un geçmişini araştırsan altından Tatar (Türk) çıkar” diye.
Dünyanın en kalabalık milleti Çinliler..
Kaç Milletten ya da ırktan Çin kuruldu biliyor musunuz?
Fransa, Almanya…
Ya Kraliçe’ye kulluk yapan İngiliz Milletler Topluluğu..
En bariz örnek de ABD…
“İslami hassasiyet” diye hele de “Milli Birlik” diye “Türk” adına düşman olmak nasıl bir aldanma ve ahmaklıktır!..
Bu gün 500 yıldır savaştığımız Macar bile ne diyor. “Avrupalıyız dersek, Avrupa bizi yutar, eritir. Türküz dersek değerlerimizle yaşarız.”
Eski bir Bakan dedi ki, “Türk diye bir ırk yok.”
Eyvallah. Hemfikiriz. Ama kusura bakmayın TÜRK diye bir millet var.
Ne diyor Merhum Aliya İzzetbegoviç. “Bize burada Türk derlerdi. Bunun için de düşmandılar.”
Bizim kimseye zorla Türklük dayattığımız kendi özgür tarihimizin neresinde görülmüş.
Bunu yapsaydı ecdadım, bu gün Ortadoğu ve Afrika’da Arap, Balkanlar’da başka Millet kalmazdı. Kürt mü? Sizce kalır mıydı
Toplumların dört temel dinamiği vardır.
VATAN, MİLLET, DİN, DEVLET.
Bunları birbiri ile karşı karşıya getirmek ihanettir. Ayrıca, vicdanı olan her hangi bir Anadolu Müslümanı’nın bu toprağı fetihlerle şenlendirip, İslam’ın ebediliği için savaşan Aziz Türk Milleti’ne teşekkür etmesi gerekmez mi?
Nedir bu Türk’e düşmanlık?...
Bosna’da çocuklara "entel-dantel, Selefi vd. İslamcılar” gidene kadar camilerde “Türklüğün Şartları”nı öğretirlerdi.
Türklüğün Şartları;
1- Kelime-i şahadet,
2- Namaz,
3- Zekât,
4- Oruç,
5- Hac..
- Ne olduk şimdi?
- Müslüman.
- Eyvallah.
- Peki, Türk olmak için?
6- Cihad etmek.
Buradan ne anlayacağız peki?
Türk=Cihad eden Müslüman…
Düşünün, Haçlı Zihniyeti dahi bunun üzerine kurulmadı mı?
Malazgirt’ten bu yana, Cihad eden her Müslüman’a gevur, “Türk” demedi mi?
Müslüman olmayıp kendisinin Türk olduğunun bilincinde olan toplasan 10 milyonu bulmayan Türk Boyları var.
Bunları da tebliğ ve hidayetleri için kucaklamanın ne kötülüğü var?
İngiliz, Müslüman olsun diye binbir gayret gösterip Müslüman olunca seviniyoruz da, bir Altay Türkü, Müslüman olsa sevinmeyecek miyiz?
Diğer yanda, “Türküz! Türkçüyüz!” diyerek aynı zamanda İslam’a düşmanlık edenler?
Bunlar da ihanetin diğer yüzüdür. Asla samimi değiller Türklük konusunda.
1.100 yıllık ikinci evre Türk Tarihine bakın. İslam olmayıp, devlet olan bir Türk Topluluğu ya da boyu söyleyin bana.
Türk, İslam ile Türk kalmıştır. Kürt de Türk ile İslam ve Kürt kalmıştır. Dolayısıyla İslam’a düşmanlık yapan Türkçü de Kürtçü de bölücüdür, ihanet içindedir.
“Andımız”ı protesto edenlerle, militanca eski ant metnini savunanların çoğuna bakın.
İyi ve doğrunun içine adeta pisliklerini sıkıştırıp yani maske takıp hareket ediyorlar.
Altında kesinlikle bir bit yeniği arayın. Milli Güvenlik kaygısına karşı olmak ne demek? Bunu da bir düşünün.
En önemlisi de; hazır “Andımız” konuşulurken tüm “Yemin Metinleri” ve yemin şekilleri gündeme neden getirilmez?
Türkiye’deki gibi yemin ve ya ant dünyada görüyor musunuz?
“Andımız” fırtınasının mevcut taraftarlarını da samimiyetsiz buluyorum.
Biliniz…
Samimi olan derdine düşer, kafa yorar, çözüm üretir.
Küfreden toptancılar sorgulasınlar kendilerini.
Anadilde eğitimle “Andımız”ın ne alakası var?
“Milli Güvenlik Despotizmi”nden bu dönemde söz edenler araştırılmalıdır.
Aziz Milletim…
Özetle, çocuklarımızın okuyacakları bir antları yani yeminleri olmalıdır.
Bu yeminde çocuklarımız Allah’a yemin etmeli ve söz vermelidirler.
Peki, neyi yapmaya söz verecekler?
VATAN ve MİLLET, DİN ile DEVLET’imizin ebediyen yaşaması için.
Tıpkı ecdadımız gibi.
Hatırlayın; “Yerli Malı Haftası”nı kaldırmak ne kadar düşüncesiz değil mi?
Bakın ekonomik krizlerin arkasında israf ve üretmemek var değil mi?
Üretim bilinci olsa bir sanayici, çok para kazanma sevdası ile inşaata girer miydi?
Bu gün örtülü çıplaklardan, işçisinin hakkını vermeyen, sözünde durmayan Müslüman’a, namaz kılıp, faizle geçinen, rüşvet alan yöneticiye varana kadar yozlaşmanın altında gerçek manada söz vermeyişi, iman zafiyetini yani antsızlığı arayın.
Okuyacak bir andımız, vereceğimiz bir söz, Rabb’imizi ve görevlerimizi unutturmayacak bir ahdimiz olmalıdır.
-Devam edecek-
.
Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com
-Strateji ve Yönetim Uzmanı-