Eski medeniyetlerin bizimle aynı seviyede veya daha üstün teknolojiye sahip oldukları hakkında neler düşünüyorsunuz?
Misalen "Şam pili" sadece büyücülerin kullandığı bir illüzyon aracı mıydı? (Kimi kandırıyorsunuz!..)
Yahud, Mısır piramitlerinin içerisi nasıl aydınlatılıyordu; meşalelerle mi?
Adamlar, Tesla'nın projesinden daha ileri teknolojiyle içeriyi kablosuz elektrikle aydınlatma sistemi kurmuş.
Öyle bir havalandırma sistemi var ki, çiğ et bir sene dursa bozulmuyor, süt bozulmadan kendiliğinden yoğurda dönüşüyor ve daha bir sürü şey.
Şimdi bu adamlar "eski çağ" adamı olarak nitelendirilebilir mi?
Ya da Efes antik kentteki frekans yayan taşları çözebilen bir sistem var mı?
Bunlara kalsa ilk insanlar "ha-hu" diye konuşuyor, hayvandan farksız "karanlık çağ" denilen bir zamanda yaşıyorlardı.
Oysa Adem Aleyhisselam'ın yazılı suhufları vardı.
Habil, hayvancılıkla uğraşıyor, Kabil tarım yapıyordu.
Gayet ileri bir medeniyete sahiplerdi.
Keza, Süleyman Aleyhisselam..
Yerdeki karıncanın kelamlarını işiten, bu frekansları algılayabilen bir lütfa mazhar olmuştu.
Görülmeyen enerjileri (cinleri) kontrol edebiliyor, onlara yapılar inşaa ettiriyordu.
Hatta "ışınlanma" nedir, Belkıs'ın tahtı anlatsın sizlere..
(Bir dönem bu tahtın peşine düşüp, ışınlanmayla uğraştıkları, hatta Tunus civarlarında devasa kazılar yaptıkları iddiaları da yok değil.)
Yok, tarımı bilmem kim bulmuş; yok, yazıyı şunlar bulmuş; yok, bunu şu profesör keşfetmiş..
Onlara kızmıyorum da, hala bu adamların her yayınlarını ilah edinircesine kusursuz bulan, her dediklerini doğru sayan cenahımıza üzülüyorum.
Oysa Kuran-ı Azim’üş-Şan’da bir çok bizden üstün medeniyetlerin haddi aşmaları sebebiyle nasıl helak edildiği açıkça beyan edilmiştir.
Biz de ne yazık ki bu haddi her geçen gün zorluyor, Allah'ın hudutlarını arsızca aşan bu insanlara ayakta alkış tutuyoruz.
Beynine, bilinçaltına, fıtratına "teknoloji" diye sürekli müdahale ettiriyor, dibini görmediğin suya balıklama atlıyorsun.
Ama bu insanlar, ‘bilim’ adı altında Rabb'imize kafa tutanlar; Rabbimizin yerin dibine batırdığı medeniyetlerden kalma eserleri dahi anlamaktan, çözmekten aciz..
Acaba "uzaylılar mı yaptı?" diye üzerine kitaplar yazıyorlar.
Onların istedikleri bireylere dönüşebilmek için; bu yazdıkları sahte tarihte, sahte bulgulara inanmak zorundayız.
Aynı şekilde "NASA" size doğruları mı söylüyor dersiniz?
Bir uyanışla, uyanmalıyız kardeşler.
Sürüden ayrılmamız lazım..
Kurdun çoban olduğu sürüde, sürüden ayrılanı kurt kapmaz, aksine kurtulur..
“Aman, bunu da bilsem bana ne faydası var ki” demeyin!..
Bilmek güzeldir, nasıl ki bugün ağaçlardan meyveler koparıyorsak, bu vakti zamanında atalarımızın ektiği tohumlar sebebiyledir, şimdi de öyle bir devirdeyiz ki gerek ilmi, gerek bilmi, büyük ifsadlara uğruyoruz.
Doğru ve hak olan bilgileri nesillerimize aktarmak zorundayız.
Sahi, Endülüs kütüphanesinde neler vardı, neler yazıyordu?
Hangi gerçekleri yitirdik, yerine hangi yalanlara inandık?
Zamanında tonlarca kitabı yakan, kütüphaneleri yok edenler; bugün bizi bir anda susturamazlar mı?
.
Yağmur (Mirzayeva) İbiç, dikGAZETE.com