Kadın öyle bir canlıdır ki erkek için, olsa bir dert olmasa başka bir derttir.
Erkek, kırk tilkinin kuyruğunu ustalıkla birbirine bağlarken kadının karşısında acze düşer.
Kadın bir nurdur, bakanı yakar bakmayanı ışıtır.
Erkek, ciltler dolusu kitap okusa yine kadını anlayamaz. Kadının erkeği anlaması için iki satır bile fazladır.
Kadının cazibesi ile erkeği parmağında oynatması asla başarı değildir.
Kadın, erkeği başarılı yaparsa görevini yerine getirmiş olur. Asıl marifet budur.
Kadın insanlığın mayasıdır. Kadın mayası bozulursa insanoğlunun sonu gelir.
Erkeğin bakış açısı ‘cinsellik ötesine geçen toplum’da kadına şiddet olmaz.
Kadın cinselliği ile öne çıkan toplumlar, medeniyet harmanından uzaklaşır.
Çürük yumurtanın çok pis koktuğu gibi kadın bedeninin değer kazandığı toplumların kültür havzalarından kötü kokular gelmeye başlar.
Kadın şefkati, merhameti ve annelik hissiyatı yerine bedeni ile gündem oluyor ve prim yapıyorsa ticari bir meta olmaya başlamıştır.
Kadını varlık değerlerinin dışına çıkartıp onu erkeğe benzetmek, kadını kutsallaştırmak, reklam unsuruna çevirmek ontolojik varoluşsal açıdan kadına yapılan en büyük ihanettir.
Feministlerin artık alışılagelmiş dövizleri, pankartları acaba kadınlar için ne tür bir fayda sunuyor?
Taşıdıkları dövizler, pankartlar tam erkeklerin arzu ve isteklerine göre ise bunun neresi feminist duruştur?
Bir kadın bunu bilemez mi? Çok iyi bilir! Orada amaç elbette ki ses getirmektir.
Kadın ile bayrak, ezan ve kutsal değerler arasında mesafe koymak isteyenler hiçbir şeyi bahane edemezler. Bu bir feminist çığlık olamaz.
Hiçbir kadın, kutsal değerlere bilerek savaş açmaz.
Kadınların çağrısı, çığlığı ve eylemleri boşuna değildir. Lakin kadınlar da en az erkekler kadar bu durumun ortaya çıkmasından dolayı suçludurlar.
Kadınlarımız, genç kızlarımız neyi niye örnek alıyor?
Kolay kazanılan para ve şöhret (gösteriş) için kadının feda ettiği değerleri ile erkeğin kadına bakış ekseni arasında doğru orantı olduğu acaba bilinmiyor mu?
Sosyal medyadan servis edilen görselleri peşinen kabul eden, ezanı ıslıkladıkları dedikodusu sebebiyle Feministlere saldıran İslami camianın erkeklerine (kadınları istisna) ne desek azdır.
Taksim’deki kadınının ne söylediğinden, ne yazdığından bize (erkeklere) ne ki?
Bizler o kadının can, mal ve namus güvenliğini koruyabiliyor muyuz? Böyle bir sorumluluğumuz var mı?
Erkeklerin kadınlara bakışı mı değişti ki onların yapıp ettiklerini sorguluyoruz?
Müslüman, nasıl oluyor da hakkında bilgi sahibi olmadan bir mevzu üzerine eylem kararı alabiliyor?
İnsanlara saldırıp onlara hakaret edebiliyor!
Efendiler, bakıyorum da hep sınıfta kalıyoruz!
Hanım kardeşlerimiz ise güzel görünmek için bir sürü para harcıyor.
Onlar kalbi güzel olanın daha değerli olduğunu, bu değerin para ile satın alınamayacağını bilmiyor olamazlar.
Erkeğin zaafı kadın, kadının zaafı gösteriş olduğundan –bunlar birbirini tetikleyen unsurlardır- “Sırat Köprüsü”nün üzerinde olduğumuz gerçektir.
Bu sebeple kadın unsuru, erkek için başlı başına bir dert oluyor.
Rabbimiz kadını ve erkeği kendi zaafları ile imtihan etmek üzere yarattığından, bu iki zıt cinsin emir ve yasaklara uyduğu zaman huzur içinde yaşayacağı muhakkaktır.
Asli unsurdan ziyade, tali unsurlarla çözüm arayışı kavgaya, nefrete, cinnete ve cinayete kapı aralıyor.
Zaaflar törpülenmek yerine beslendiğinde ise toplumun huzuru bozuluyor.
Kadın erkekten soğumaya başlarken, erkeğin kadına olan arzusu artış gösteriyor.
Feminist ve diğer marjinal fikirlerin kabul görmesinin sebebi beslenen bu zaaflardır.
Toplumdaki kadını, erkeği yaptığı fiillerinden dolayı suçlamak yerine (tali unsurlar) bu fiilleri ortaya çıkaran sebebin (asli unsur) kaynağı kurutulmalıdır.
Bu kaynak kurutulmadığı sürece kadınlar gösteriş yarışı içinde olmaya devam edecek ve erkekler bu oltaya, tuzağa düşecek.
Erkek sevdiği, hoşlandığı kadını elde edemeyince onu öldürmeyi dahi düşünebilecek!
Erkeklerin kadınlara olan zaafı arttığı için kadınlara tacizler, tecavüzler ve aile içi sapkınlıkların sonu gelmeyecek!
Kadınlar eşlerine olmadık baskılar yaparak daha fazla güç, makam, para kazanmalarını isteyecek! Bu olmadığında kadının öfkesi kabaracak ve aile içi şiddet tırmanışa geçecek.
Erkekler belli bir zaman sonra kadın düşmanı olacağından -erkekler bir arada yaşamaya başlayacak (erkek erkekten hoşlanacak)- kadınlarla cinsel yakınlaşmaları olmayacak.
Kadınlar kötü varlık haline dönüştüğünden toplumdan dışlanacak veya küçükken kız çocukları öldürülecek.
Kadın-erkek ilişkilerinin tarihi serüveni buna şahitlik etmiştir ve gelecek nesillerin benzer şeylere tanıklık etmesi olasılık dışı değildir.
Tehlikenin farkında mısınız?
.
Muhammed Işık, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @leyli_serd , @dikgazete