Bir fabrika yöneticisi olduğunuzu düşünün...
Birbirine bağlı yüzlerce prosesin hassas makinalarla işlendiği bir üretimin yapıldığı fabrika...
İşçilerinizden birisi gelip bir makinadaki sorundan bahsediyor ve siz, her seferinde bu işçiyi kovuyorsunuz; “hallet bir şekilde” diyorsunuz.
Makina bozulunca diğer makinalar da bozulmaya başlıyor; siz, her seferinde eksikleri gidermek ve süreci doğru yönetmek yerine, gelen şikayetleri bir şekilde bastırmak için çabalıyorsunuz.
Hatta işçilerin bu tür şikayetlerle ofisinize gelmesini yasaklıyorsunuz.
Ağrı kesiciler, İngilizce'de “painkiller” olarak adlandırılır; “Ağrı öldürücü”dür yani.
Ağrı, vücudun bir elçisidir.
Yolunda gitmeyen durumları haber verir.
Ağrıyı önlemek ve vücudun sinyallerini bastırmak demek, yolunda gitmeyen durumların artması ve yangının bacayı sarması demek...
Ağrıyı öldürmek, elçiyi öldürmektir.
Günümüzde, çerez gibi kullanılan ilaç gruplarından birisi de ağrı kesiciler.
Ağrı kesiciler kimisi böbrekte, kimisi karaciğerde metabolize edilir ve vücut, tanımadığı (xenobiyotik) bu maddeleri atarken bu organlar büyük zarar görür.
Yaygın görülen mide sorunlarının (gastrit, ülser, reflü) en büyük sorumlusu bu ilaçlardır.
Daha sayılamayacak kadar yan etkiden sorumlu olan ve birçok katkı maddesi barındıran bu ilaçlar, çoğumuz tarafından kolay bir kaçış kapısı olarak kullanılmaktadır.
Ağrıyla yaşamak elbette zor, ancak vücut sinyal veriyorsa, muhakkak sorunu tespit etme ve tedavi etme yolunda çaba harcanmalıdır.
Zira elçiye zeval olmaz.
.
Dr. Bekir Tok, dikGAZETE.com