Kamuoyu Yeni Zelanda’da gerçekleştirilen terörist saldırının şokunu atlatamadı. Bırakın ortalama insanı, anlı şanlı istihbarat örgütlerinin de kafası karışık.
Eğer bu terör saldırısını bir İslam ülkesi veya örgütü gerçekleştirdiyse neden camiyi hedef aldı ve cami cemaati olan Müslümanları öldürdü?
Bu kanlı eylem için neden gayri Müslim bir tetikçi kullanıldı?
Yok, eğer bu kanlı eylem Hristiyan bir ülke gizli servisinin işiyse, neden herhangi bir İslam ülkesindeki büyük bir cami seçilmedi ve ayrıca neden kör göze parmak dedirten Müslüman olmayan, beyaz ırktan terörist görevlendirildi?
Şeytanın aklına dahi gelmeyen bir kumpasla karşı karşıyayız.
Mehmet Ali Ağca - Alparslan Arslan - Brenton Tarrant’ın yolları Bulgaristan’da kesişti!.. Bulgaristan suikast eğitim merkez mi?
Zaman yolculuğuna ne dersiniz?
Dünya gündemini sarsan suikastın üzerinden tam tamına 38 yıl geçti. Mehmet Ali Ağca’nın, 13 Mayıs 1981'de Vatikan'daki San Pietro Meydanı'nda Papa 2. Jean Paul’u vurmasının sis perdesi aralanabildi mi?
Papa 2'nci Jean Paul'e suikast girişiminde bulunan Mehmet Ali Ağca'nın Bulgaristan hükümetiyle birlikte hareket ettiğine yönelik gizem 25 yıldır çözülemedi.
Rus istihbarat servisi KGB'nin gözetiminde o dönem komünist rejimle yönetilen Bulgaristan hükümetinin desteğiyle suikast girişiminin düzenlendiği öne sürülmüştü.
Ağca, 1980 yılının Ağustos ayından itibaren sık sık Türkiye'den çıkış yaparak Akdeniz ülkelerini ziyaret etti.
Malatyalı Mehmet Ali Ağca, cezaevinden kaçtıktan 4 gün sonra 27 Kasım 1979’da Milliyet Gazetesi’ne el yazısıyla bir mektup gönderdi.
Mesaj kısa ve netti: “Papa 2.Jean Paul’ün Türkiye ziyareti iptal edilmezse kesinlikle vuracağım”.
Papalık, Türk medyasında yer alan Ağca’nın mektubunu önemsemedi. İkinci Jean Paul, “Türkiye’yi ziyaret eden ikinci Papa” unvanını aldı.
- Papa 2. Jean Paul, Türkiye ziyaretinde uçaktan iner inmez yeri öpmüştü… -
Polonyalı Papa, 28-30 Kasım 1979’da gerçekleştirdiği iki günlük Türkiye ziyaretinde Ankara, İstanbul, İzmir ve Efes’e uğramıştı.
Ama Malatyalı Ağca bir Türk’tü ve dediğini yaptı; gitti papayı vurdu…
O dönem, Türkiye’de 12 Eylül askeri darbe sonrasında yönetime el koyan askerler iktidardı. Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren’di.
Bazılarına göre Katolik Kilisesi’nin ruhani lideri Papa II. Jean Paul‘e bir Türk tarafından düzenlenen suikast, “İslam Dünyasına Haçlı saldırılar düzenlemeye hazırlanan Batı âlemine bir mesaj”dı.
Malatyalı Mehmet Ali Ağca tarafından 13 Mayıs 1981’de II. Jean Paul‘e yönelik gerçekleştirilen suikast, “Türkiye’deki askeri yönetimin, Batı dünyasına üstü örtülü bir meydan okuması”ydı.
Suikastı düzenleyen Mehmet Ali Ağca, hapis yattığı askeri cezaevinden, 23 Kasım 1979’da, adı Susurluk Kazası ile gündeme gelen Abdullah Çatlı’nın da aralarında bulunduğu iddia edilen bir grubun yardımıyla kaçırılmış ve Bulgaristan‘a geçmişti.
Papa suikastinin gerçekleştirildiği tarihte Türkiye’de 12 Eylül 1980 darbesini yapan askeri cunta iktidardı. Askerler içten ve dıştan gelen baskılara rağmen kıllarını kıpırdatmıyordu.
Bence suikast, Hıristiyan dünyasına İslam dünyasının lideri Türkiye’den verilen bir uyarıydı. Bu ikaz yerine ulaşmış. İlgili merciler kendilerine mesajı almış olmalılar ki, Türkiye’nin tutum ve konumunu önemsiyorlar.
Papa neden vuruldu?
Ekim 1978’de Polonyalı kardinal Karol Josek Wojtlya, 455 yıldan beri İtalyan olmayan ilk papaydı. Papa II. Jean Paul adını aldı.
Papa Jean Paul ana dili olan Lehçe’den başka İtalyanca, Fransızca, Almanca, İngilizce, İspanyolca, Portekizce, Rusça, Hırvatça, Antik Yunanca ve Latince’yi de akıcı bir şekilde konuşabiliyordu.
Polonyalı Papa, özelde Polonya’da genelde bütün Avrupa’da ve bütün Katolik dünyasında antisovyetik bir politika yürütüyordu. İddialara göre bu suikastın nedeni hep bu Sovyet karşıtlığı idi ve arkasında Sovyet istihbaratı vardı.
Hatta CIA Türkiye istasyon şefi Paul Henze ve elamanı Claire Starling, Papa suikastının azmettiricisi olarak “Bulgar-Rus tezi”ni ortaya attılar.
Sizce, Mehmet Ali Ağca, Sovyet Rusya’nın hatırına gider bu suikastı gerçekleştirir mi?
Danıştay baskını faili Alparslan Arslan'ın Bulgaristan bağlantısı…
Yakın tarihimizde Bulgaristan’ın Türkiye kaynaklı veya Türkiye’ye yönelik terör eylemlerinde isminin bir kez daha geçtiği görülüyor.
Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay'a düzenlenen baskını gerçekleştiren Alparslan Arslan'ın olaydan önce Bulgaristan'da olduğu ve Kapıkule Sınır Kapısı'ndan geçtiği de soruşturma kayıtlarında yer almıştı.
Arslan'ın Bulgaristan'a ne için gittiği araştırılırken, bir gün kaldığı bu ülkeden hasta olduğu gerekçe gösterilerek ambulansla Kapıkule Sınır Kapısı'na getirilmesine dikkat çekilmişti.
Doğu Perinçek; Danıştay’a yapılan saldırıyı gerçekleştiren Alparslan Arslan ve ekibinin, Bulgaristan’da MOSSAD destekli Alpiras adlı firma tesislerinde özel eğitim gördüğünü belirtmiş, Danıştay’a silahlı bir eylem yapılacağının hükümete önceden bildirildiğini, buna rağmen hükümetin herhangi bir önlem almayarak olayın gerçekleşmesini beklediğini ileri sürmüştü.
MOSSAD’ın eğittiği ekibin Türkiye’de “Gonca Bahar” adlı kimlik taşıyan bir kadınla ilişkili olduklarının tespit edildiğini de savunan Perinçek, bu ekibin Türk bankalarındaki hesaplarına 4 milyon TL yatırıldığının da bilindiğini söylemişti.
Perinçek’e göre; Alparslan Arslan ile Bulgaristan'da yaşayan Türk asıllı emekli bir Bulgar Albay arasında irtibat vardı.
Brenton Tarrant, cinayet öncesinde en son Bulgaristan’a gitmişti!..
28 yaşındaki Avustralyalı Brenton Tarrant'ın esrarengiz Doğu Avrupa seyahatleri dikkat çekici.
Tarrant, 2018 Kasım ayında Orta ve Doğu Avrupa'da birçok ülkeyi kapsayan uzun bir seyahate çıkmış. Dubai üzerinden önce Bulgaristan'a daha sonra da başka ülkelere geçmiş.
Bulgar makamları, Tarrant'ın 9-15 Kasım arasında Bulgaristan'da kaldığını, Avustralyalı saldırganın 2016'da Balkan ülkelerinden Sırbistan'ı, Hırvatistan'ı, Bosna-Hersek'i ve Karadağ'ı da ziyaret ettiğini açıkladı.
Tarrant, daha sonra Bulgaristan'ın başkenti Sofya'dan uçakla Romanya'nın başkenti Bükreş'e geçiyor. Ardından da birkaç gün sonra kiralık otomobille Macaristan'ın başkenti Budapeşte’ye gidiyor.
Tarrant'ın Romanya ve Macaristan'da neler yaptığı henüz aydınlatılmadı.
Tarrant’ın, 2016 yılının Aralık ayında da bölgeye gittiğini ve Doğu Avrupa'da o tarihlerde daha uzun süre kaldığını ortaya çıktı.
Bulgaristan Başsavcılığı, Brenton Tarrant, "Hristiyan Batı kültürü için en büyük tehlike" olarak gördüğü tarihsel Osmanlı Türk egemenliğine karşı Doğu Avrupa'daki direnişi incelemiş. Bu ülkelerin ulusal kahramanlarını da saldırılarında kullandığı silahının üzerine yazmıştı.
Bu isimler arasında 15. yüzyılda Osmanlı ordusuyla savaşan iki Macar ulusal kahramanının, Janos Hunyadi'nin ve Mihaly Szilagyi'nin adları var.
Gelelim Türkiye yolculuklarına…
Adam en son bir kebapçıda çalıştığına göre, herhalde kebap yeme düşkünlüğünü Türkiye’de kazanmış olmalı! Eğer bir de Kadiri dervişlerine rastladıysa kebap şişlerinin de tadına bakmıştır.
Kim çalıştıysa bu isim üzerinde epey emek sarf etmiş olmalı. Öyle böyle değil, en az 15 yıllık bir proje görüntüsü veriyor.
Saldırganın bir süre spor salonlarında eğitmen olarak çalışmasına ne demeli? 2009’la 2011 yılları arasında Asya ve Avrupa’ya seyahat ettiğinde yaşı oldukça genç değil mi?
İzmir neçi; Tokat yayla…
Adam sanki gurme! Türkiye’de gittiği yerlerin lezzet haritasını çıkarmış.. İzmir’de köfte, Tokat’ta kuyu kebabı, Konya’da etli ekmek, Ankara’da tava, Edirne’de saray helvası, Sivas’ta Hingel yemiş, Ağrı’da Abdigor köftesinin, İstanbul’da Türkish lokum’un tadına bakmış.
Avustralya vatandaşı Tarrant'ın, 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişiminden önce 17-20 Mart arasında Türkiye'de bulunduğu, darbe girişiminin ardından 13 Eylül'de tekrar Türkiye'ye gelmesi tesadüf mü!..
Brenton Tarrant’ın Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyarette, Tokat’ta Kazıklı Voyvoda'nın kaldığı zindana, İzmir Selçuk'ta Efes'e ve Meryem Ana Evi'ne gidiyor.
28 yaşındaki Brenton Tarrant’ın dikkati çeken bir ziyaret rotasına bakıldığında 7 yıl boyunca Kuzey Kore ve Pakistan dahil çok sayıda ülkeyi gezdiği görülüyor.
Benim kafamı karıştıran, katilin Türkiye’ye son ziyaretini Bulgaristan üzerinden kaçak yollarla yapması.
İddialara göre 2016'da yaptığı iki ziyarette toplamda 43 gün kalarak henüz tespit edilemeyen gizli bağlantılar kurmuş.
Ben biliyorum galiba!.. Nerede köfteci, gözlemeci, kebapçı, künefeci örgütçüler var kesin onlarla temasa geçmiştir.
Teröristin manifestosu tam bir profesyonel istihbaratçı işi…
Brenton Tarrant iyi eğitimli bir terörist. Ancak onu eğiten ve piyasaya süren gizli servis de aynı şekilde. Hatta hazırlanan “manifesto” tam bir ekip çalışması. Süper bir kurgu var.
Nitekim araştırmacı gazetecilik web sitesi Bellingcat'ten Robert Evans, 'Manifesto' adıyla yayınlanan yazının “gazeteciler için kurulmuş bir tuzak” olduğu kanaatinde.
Evans’a göre, "Metinde gerçeklik payı ve saldırganın nasıl radikalleştiğine dair değerli ipuçları da var" Ancak bunların "trolleme amacı taşıyan" çok ciddi miktardaki ifadenin satır aralarında kaldığını belirtiyor.
Ne mi diyorum?
“Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!”
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
Davut Nural 6 yıl önce
Necdet Ç elikdönmez 6 yıl önce
Nazan 6 yıl önce
Urfalı Abdi 6 yıl önce