İdeoloji bataklığından ne gerçekler görünür ne doğrular ne de Millî Menfaatler…
Mâhiyetine bakmaksızın ideolojiler artık toplumsal narkoz hâlini aldı.
İdeolojiler, siyâset, tarikat, cemaat, işbirlikçi kolaycılık, emperyalizme itaat vs. derken eğitim sistemi de amaçsız, sâdece diploma alıp, üniversite okuyup sonra devlette bir yere kapağı atıp, ömür boyu yatmaya endeksli bir gençlik yetiştirme derdiyle ve işsizliği sâdece öteleme işlevi yerine getirirken dünya kendi ekseni etrafında dönüyor.
Emperyalizm binbir oyun kuruyor.
Biz hâlâ lâik mi, dindar mı, “o”cu mu, “bu”cu mu penceresinden Millî menfaatlerimizi zerre kadar düşünüp hesap yapmadan "muhakemeye devâm!.." yapıyoruz.
Afganistan…
Bir grup romantik “bölge ata toprağı, Mevlânâ’nın yurdu, halk Müslüman…” diyor. “Gelen Mülteciler bizim kardeşlerimiz…” diyor.
Kesinlikle doğru.
Lâik, solcu ya da hükümet karşıtları, “Gelen sığınmacıların tamâmına yakını genç, eli silah tutan tipler. Türkiye’nin demografisi hedef alındı. Mülteciler alınmasın…” diyor. Kesinlikle bu da doğru…
Peki, devlet ne yapıyor?
Gördüğümüz kadarı ile hâlen seyrediyor…
Tunus…
Tunus darbesi sanki Türkiye’de olmuş gibi siyasete paralel yorumcular ikiye bölündü.
Lâik darbeci Tunus Cumhurbaşkanı ve Ordu yanlıları.
Meclis Başkanını ve hükümeti savunan Muhafazakâr câmia..
Suriye…
Her şey bildiğiniz gibi.
Rejim, Rusya ile kendi bölgesinde.
Türkiye’nin kontrol ettiği küçük bölümde muhalefet tıkış tıkış.
PKK/YPG, ABD ve İngiliz şirketlerinin kontrolünde Suriye’yi soymaya devâm ediyor.
Aslında neler oluyor peki?
İngiliz-ABD-Fransa emperyalist koalisyonu, SÜRDÜRÜLEBİLİR KAOS-KRİZ politikasına devâm ediyor. Bölge insanı birbirini katlederken onlar kolayca çalmaya, terörist yetiştirmeye, bölge ülkelerini bu teröristler aracılığı ile tehdit etmeye, bölgeleri kontrol etmeye devâm ediyorlar.
Afganistan’da ABD, ülkeyi boşaltırken TALİBAN’ın önünü açıyor. TALİBAN’ı İngiltere’den kurtulamamış Pakistan Ordusu eğitiyor, emir-komuta ediyor. TALİBAN, Peştun ırkçı hareketidir. Acımasızdır. İslâm ile de alâkası yoktur!.. Irz düşmanı, hırsız ve kâtildir.
TALİBAN, Kuzey Afganistan’daki Türklerin ve kardeş halk Tâciklerin bulunduğu bölgeye saldırıyor. Maâlesef içinde de Özbek, Türkmen, Tacik çapulcular var.
İngiltere ve ABD’nin maksadı ne?
Afganistan’ı TALİBAN ile yöneterek, buradan çevredeki Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Tâcikistan hatta D. Türkistan coğrafyasını da istismâr ederek Çin’i doğrudan, dolaylı olarak Kazakistan, Rusya, Türkiye ve İran’ı tehdit etmek…
Afganistan’dan lâik arkadaşların ve muhâlefetin dediği gibi eli silah tutanlar boşaltılıyor. Evet, Afganistan’da TALİBAN’a karşı savaşabilecek adamlar Kâbil’e ABD elçiliğine gidiyor, evrak alıyor. Bu evrakla sınırı geçip İran’a giriyor. İran da ABD ile sözleşmiş gibi bu mültecileri Türkiye Sınırı’na getirip PKK ve yandaşı kaçakçılara teslim ediyor.
PKK ve kadroları, mültecileri sınırdan Türkiye’ye sokuyor. Paralarını alıyor, tecâvüz ediyor. İnsanlar Türkiye’ye cıbıldak bir şekilde giriyor.
Emperyalizm bakın bir taşla kaç kuş vuruyor Afganistan’da…
1- Afganistan’da genç Türk nüfusu boşaltıyor. TALİBAN’ın önünü açıyor.
2- Türkiye kamuoyunu hükümet ve devlet aleyhinde etkiliyor. Maalesef hükümet çevresindeki Romantik İslâmcı! arkadaşlar gelen mültecilerin duâsına tâlipler. Bir derviş edâsı ile seyrediyorlar. Muhâlefet ise mal bulmuş mağrîbî gibi memnuniyetsizliği büyütüp, hükümet aleyhinde algıyı büyütme derdinde.
3- Gelen kişilerin tamâmı Suriye’de olduğu gibi alt kültür grupları. İyileri, meslek sâhiplerini zâten kendileri öncesinde Batı Ülkeleri’ne taşıyor. Londra Belediye Başkanı gibi.
4- Bunca olumsuzluk içinde TALİBAN sürecinde PAKİSTAN ile olan ezelî kardeşliğimizi kaybetme riskimiz var. Kâbil Havaalanı’nın emniyetinin alınması Ordumuza hangi şartlarda verilecek? Ordumuz kendi emniyetini hangi mesafelerden alacak? Operasyon imkânı olacak mı? Yoksa PKK/YPG’ye yaptıkları gibi silah, malzeme, istihbarat desteği ile TALİBAN’ı diri tutup, Türk Ordusu’nu bölgeye angaje mi edecekler?
5- Rusya, Tacikistan ile anlaşma yaptı. Ortak tatbikat yapıyor ve bölgeye üs kuruyor. Türk Cumhuriyetleri farklı tuzaklarla karşı karşıya.
ABD, son günlerde TÜRKMENİSTAN’a demokrasi götürmeye kararlı görünüyor. Bunun anlamını Irak, Libya vb. ülkelerden biliyoruz.
Tunus’ta ise;
Libya’yla birlikte, Türkiye’nin AKDENİZ’de anlaşma yaptığı ülkeleden biri Tunus.
Fransa’dan silah almadı. Tam bu süreçte, Türkiye’de basının dahî “Tunus’ta darbe olacak!” diye uyarmasına rağmen darbe oldu.
Hâin darbenin arkasında kim var?
Vaktiyle bizim topraklarımızı da işgâl eden Fransa, BAE (İngiltere, ABD), Mısır, S. Arabistan…
Resim bu…
Böyle olmasına rağmen Türkiye’de ideoloji bataklığından lâiklik, Atatürkçülük paranoyası ile bağırıyor gardaşım.. “İhvancılara Tunus’u yedirmeyeceğiz!..”
Eyvallah..
Peki, bir tarafta Tunus’u, işgâlci Fransa ve Batı işbirlikçisi Batıcı-Lâik kadrolardan kurtarmaya çalışan İslâmcılar ki, yönlerini Türkiye’ye dönmüşler.
Düşünün İhvân Hâreketi’nin ilk büyüğü Hasan El-Benna’dan beri böyle. Onlar eski radikal lâik Türkiye’yi bile dost bildiler. Türkiye sevdalarının asıl sebebi, Türkiye’deki hükümet değil, Müslüman Türk Milleti.
Eeee siz hani emperyalizme karşıydınız!..
Hani, Atatürk tüm mazlum milletlere örnekti. Bağımsızlık ateşi yakmıştı. Yıllarca bununla övündünüz. Bu ateş, sizden göz yaşı ve işgâl ile kopartılan topraklarınızda yanınca neden işgalcilerden yanasınız?
Bu riyâkârlığı halka kim anlatacak?
Elinde medya imkânları olan hükümet çevreleri medya klasik iç politikayla meşgul. Basit puanlar peşinde. Böyle olmaz.
Çevre coğrafyalardaki kardeş halkların yaşadıkları bize de derstir. Halka 1953 İngiliz ve ABD maharetiyle devrilen İran Başbakanı Musaddık’a yapılan darbeden itibâren yaşananlar tüm ayrıntısı ile ve belgeleriyle anlatılmalıdır.
Suriye!..
Suriye bildiğiniz gibi…
Mehmetçikleri şehit veriyoruz. Sınırımız PYD aracılığı ile ABD işgâlinde. Bölgedeki Türkiye’ye taraf Türkler, Kürtler, Araplar boşaltıldı.
Irak, İran ve Türkiye’den PKK’lı insanlar ve aileler bölgeye taşındı. Sınırımızın ötesinde PKK devletine bölge hazırlandı. Irak tarafı ile de anlaştırdıklarında bölge haritasını siz tahayyül ediniz.
Suriyelilerden halkın memnuniyetsizliği artarak devâm ediyor. En basit örnek mi? Gidin İstanbul’da sâhillere bakın. Normal Türkiye vatandaşı bir genç piknik yapan ailesi ile gezintiye çıkmış insanların arasında soyunup affedersiniz donuyla denize girmekten hâyâ eder.
Gidin, görün. Suriyeliler, gelinlerle damatların hatıra fotoğrafı çektirmeye geldiği şirin iskeleleri bile kıyafetlerini orada çıkartıp işgâl etmiş durumda.
Müslüman olmalarını kabul ettik, ancak bu alt kültür davranışlarını eğitmek için Türkiye’nin bir gayreti yok. İnsanlarımız böyle bunaltılıyor. Mesele İmân Kardeşliği ile maskelenemeyecek durumda. Suriye’de de eli silah tutan insanlar topraklarını korumak yerine İstanbul Sahilleri’nde İdlip sokaklarındaki gibi davranıyorlar.
Çözüm mü?
Türkiye çevre coğrafya ve kardeş devletler başta olmak üzere Medeniyet Birliği olan ülkelerle başta Türk Keneşi olmak üzere ivedilikle karşılıklı destek, birlikte hâreket edeceği Uluslararası Bloklar oluşturmalıdır.
Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Tacikistan ile karşılıklı özel askerî anlaşmalar yapılmalıdır.
Moğolistan, Pakistan, Katar, Libya, Makedonya, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Ukrayna, Gürcistan gibi ülkeler Türk Keneşi’ne üye olmak üzere dâvet edilmeli, İran ve Rusya Gözlemci olarak dâvet edilerek bu iki ülkedeki Türk Halkları ile TÜRK KENEŞİ olarak temâs için diplomatik yollar zorlanmalıdır.
Afganistan’da TALİBAN eliyle oluşturulacak istikrarsızlık Rusya dâhil halkında İslâm olan tüm devletlerde terör olayları ve grupları oluşturulabilir anlamına gelmektedir.
İngiltere’nin 350 yıldır dinimiz üzerine yaptığı çalışmalar, sızdığı gruplar, desteklediği sözde İslâmcı, lâik, çağdaş vb. tüm unsurlar deşifre edilmelidir.
İngiltere ve Batı, İslâm Ülkeleri’nde hem İslâmcı (!) hem de lâik, Batıcı gruplar, karşıt siyasî gruplar oluşturup yönetmektedir.
Bunları ancak MİLLÎ DEVLET ve MİLLÎ MENFAATLER eksenli düşünürseniz deşifre edebilirsiniz. Yoksa İslâmcı pozlarda birileri TALİBAN denen gâyri insânî gruplara “kardeş” demeye, FETÖ’cüleri himâye etmeye, lâik, Kemalist, demokrat pozlarda birileri Batı ve emperyalist kuklası, kölesi, işbirlikçi hatta apaçık hâin birilerini desteklemeye devam eder.
İngiliz Milletler Topluluğu’na bakınız.
Model alınıp, Osmanlı/Türk/İslâm Milletler Topluluğu oluşturulabilir.
Burada modellenmesi gereken Birleşmiş Milletler (BM) değildir.
Türkiye’de bu söylediğimiz perspektifi hangi kurum çalışır. Bilmiyoruz.
Biz olmadığını biliyoruz.
Neden hâlâ Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Psikolojik Harp/Harekâtı yönetecek MEDENİYET DEĞERLERİ MERKEZİ kurulmaz?
Millîlik iddiasındaki tüm vicdânlara arz olunur…
.
Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com
-Strateji ve Yönetim Uzmanı-