"Adil Öksüz’ü devletin elinden alan güç, haliyle devletten daha büyük bir güç sayılmayı hak ediyor. Bu gücün de uluslararası güçlerden başkası olmadığı açık.” diye de devam ediyor, yukarı başlığa çıkardığımız o ilk cümlenin ardından “Adil Öksüz neden kayıp?” diye başlıktan sorduğu yazısında Kurtuluş Tayiz... Ve Akıncı Üssü iddianamesinin tamamlanması sonrası, darbe girişiminin en önemli "kayıp kişi”si üzerine bakın neler dedi ve işin ucunun nerelere nasıl vardığını izah etti. İşte yazısı
Akıncı Üssü iddianamesi nihayet tamamlandı.
İddianamede önemli ayrıntılar var: Fetullah Gülen’den sonraki 1 numaralı sanık Adil Öksüz. Fakat ne yazık ki bu isim elimizden, mahkeme kararıyla, darbenin üçüncü günü uçup gitti.
Akıncı Üssü’ndeki masa ve sandalyelerin bile aylarca sorgulanması gerekirken, mahkeme darbenin üçüncü gününde, 1 numaralı ismi 20 dakikada salıverdi.
Bu kaçırılma işini kimin organize ettiği hâlâ muamma; ama en azından Öksüz’ün çok önemli bir isim olduğu için kaçırıldığını biliyoruz.
Adil Öksüz’ü kaçıran ve saklayan gücün devletten daha büyük olduğu ortada.
Adil Öksüz’ü devletin elinden alan güç, haliyle devletten daha büyük bir güç sayılmayı hak ediyor. Bu gücün de uluslararası güçlerden başkası olmadığı açık.
DARBENİN ARKASINDAKİ BAĞLANTIYI TEMSİL ETTİĞİ İÇİN KAÇIRILDI...
Adil Öksüz’ün neden kayıp olduğu sorusu burada aslında açıklığa kavuşuyor.
Adil Öksüz, darbenin arkasındaki uluslararası bağlantıyı (ABD) temsil ettiği için kaçırıldı.
Adil Öksüz’ün devletin elinde olması demek, darbenin arkasındaki güçlere ilişkin somut/canlı delillerin devletin elinde olması anlamına gelirdi ki, bu da Adil Öksüz’ün kayıplara karışmasının sebebini açıklamaya yetiyor.
ALMANYA, İNGİLTERE, ABD’DEN İNKAR...
Hatırlayalım; birkaç gün önce Almanya, İngiltere ve ABD’den darbenin arkasındaki örgütle ilgili dikkat çekici bir “inkar” açıklaması geldi.
Üç devlet de 15 Temmuz’un arkasında FETÖ’nün olduğuna dair ellerinde ikna edici deliller olmadığını savundu.
İşte o “ikna edici deliller”den biri de Adil Öksüz; bu isim, darbenin Fetullah Gülen ve ABD ile olan somut bağlantı noktasını oluşturuyor.
Büyük ihtimalle Adil Öksüz, diplomatik olarak Türkiye’nin dokunamayacağı yerlere/alanlara ulaştığı için bu üç ülke, 15 Temmuz’daki FETÖ bağlantısını açıkça inkar yoluna gitti.
Adı geçen devletlerin ortada bu kadar somut delil varken, darbedeki FETÖ bağlantısına ikna olmaması elbette önemsiz bir ayrıntı.
Fakat Adil Öksüz, onlar için bile son derece önemli bir ayrıntı.
Bu yüzden Adil Öksüz’e kimse ulaşamıyor.
Eğer devlet bir kişiye ulaşamıyorsa, bilin ki o isim uluslararası güçlerin koruması altındadır.
Öksüz’e bir türlü ulaşamamamızın sebebi bu.
::
KURTULUŞ TAYİZ’DEN AYNI GÜN İKİNCİ BİR NOKTA DAHA!..
Yukarıdaki yazının ardından bir kısa “not” ile de "Koç’un mesajı, Rubin’in tehdidi” başlığı altında şu noktaya dikkat çekti:
Michael Rubin’in, Türkiye’deki toplumsal kutuplaşmanın yarattığı basıncın normal siyasi rekabetle ortadan kalkmadığını ve tam da bu yüzden üçüncü bir darbenin (yahut suikastın) yolda olduğuna ilişkin yazılarının akabinde, Hürriyet gazetesinde Rahmi Koç’un hiç de alışılmadık bir mesajına yer verildi.
Rahmi Koç, mesajında “Toplumsal kutuplaşmanın gecikmeden giderilmesi gerekmektedir” uyarısında bulunuyordu.
Hürriyet gazetesi üzerinden dolaşıma sokulan bu “uyarıların” amacının ve hedefinin Türkiye'nin hayrı için olmadığı aşikâr.
Ne zaman önemli odaklardan “kutuplaştık” uyarıları yapılmaya başlansa, peşinden milletin başına hiç de hayırlı olmayan işleraçılıyor.
Kurtuluş Tayiz, Akşam -1 Nisan2017, Cumartesi-
:
Yazıda, -rahat okutma amaçlı- siyahlaştırma ve bazı paragraf açmalarla iki ara başlık bize aittir.
dikGAZETE.com