- GECE SOHBETİ -
:
Şarkılar vardır neşelidir, kıpır kıpırdır; şarkılar vardır hüzünlüdür, göz yaşı döktürür..
Acıyla söylenmiş sözler ya da bestelenmiş şiirler, hele bir de hikayesi varsa ve bu hikaye ayrıca yaşanmışsa, daha bir derinden etkiler insanı..
Bu gece sohbetimize konu olan yazımızda acıklı bir aşk hikayesinin besteye dönüşmüş halini göreceksiniz..
Bir başka ifadeyle, Şadiye ve Suat'ın sevdasını okuyacaksınız.. Belki de finalde göz yaşlarınızı tutamayacaksınız..
Evet değerli okuyucularım, hep neşeli ortamlarda üstüne üstlük el çırparak da söylenen bir şarkı vardır..
Ada Sahillerinde Bekliyorum'dur bu şarkının ismi..
Aslında şarkı hem neş'e doludur, hem de duygu seli oluşturur güftesinde..
Yukarıda belirttiğimiz gibi bu şarkıda Suat Bey ve Şadiye Hanım’ın hüzünlü aşkı vardır..
Biz de anlatmaya devam edelim..
Şadiye aziz İstanbul'da yaşayan kış aylarını Teşvikiye'de geçiren zengin bir ailenin kızıdır.. Suat ise Samatya'da ikamet eden orta halli bir gençtir.. İkisi de yaz aylarını birbirlerinden habersiz Büyükada'da geçirirler.. Şadiye babasına ait olan konakta, Suat ise bir akrabasının mütevazı evinde yaşar yazları..
Kader ikisini bir yaz günü Ada’da buluşturur.. Muhabbet sohbet derken birbirlerine kanları kaynar ve birbirlerine aşık olurlar.. Gayet edepli, gayet seviyeli bir platonik aşk yaşanır aralarında.. Öyle ki, birbirlerinin ellerini bile tutamazlar..
Adeta gözleriyle konuşurlar.. Bu minval üzerinde buluşmalar, görüşmeler birbirini takip eder.. Ve evlenmeye karar verirler, durumlarını ailelerine açmak isterler ve açarlar da.. Fakat Şadiye'nin babası, kızını erkeğin maddi açıdan zayıf olduğunu ileri sürerek Suat'a vermek istemez..
Bunu duyan Suat, çok içlenir, boynunu büker ve Şadiye'ye dönüp, lütfen üzülme, kısmetimizde varsa kavuşuruz, yoksa da ahirette buluşuruz, der.. Kış geldiğinde Şadiye ve ailesi Ada’dan ayrılır.. Suat ise o yıl ilk defa Ada’da kalır ve sahilde hep dolaşarak Şadiye’nin ona geleceği günü bekler..
Bu arada kızla erkek mektuplarla haberleşmeye devam ederler.. Ama değişen bir şey yoktur.. Ve ümitsizliğe dönüşmüş özlem de artarak devam eder..
Fırtınalı bir akşamda Suat bu özleme daha fazla dayanamaz ve karışık bir halet-i ruhiyeye bürünerek bir anda kendini denizin azgın sularına bırakır.. Ertesi sabah, fırtına nedeni ile gelemeyen tekneden Suat'ın Ada'daki adresine bir mektup ulaşır, bu Şadiye’nin mektubudur.
Şadiye mektubunda şöyle seslenmektedir Suat'a..
“Suat, babamı nihayet evlenmemize ikna ettim, gelip beni ailemden isteyebilirsiniz.. Seni en kısa zamanda bekliyorum"
Ama heyhat!..
Şadiye'nin hasretine dayanamayan Suat çoktan ruhunu teslim etmiştir.. Suat'tan bir türlü haber alamayan Şadiye, günler sonra Suat'ın öldüğünü öğrenir.. Ve bir gün ani bir kararla kendi imkanlarıyla Büyükada'ya gider..
Bir müddet sahilde gezinir.. Boş gözlerle denize bakar.. Sanki karşısında Suat vardır.. Ve Şadiye'ye haydi gel artık, dercesine el sallamaktadır.. Sevgilisine kavuşamamanın ızdırabıyla yanan Şadiye de, bekle geliyorum, diyerek kendisini derin sulara bırakır..
Hikaye böyle kıymetli dostlarım..
Bu sonu mutlu bitmeyen bir aşk hikayesi..
Türk Sanat müziğinde bunun gibi yaşanmış hikayelerden oluşan pek çok eser var ve aslında her şarkının bir tarihçe-i hayatı var..
Bu eserin bestekarı ve güftekarı belli değil.. Anonim olarak gözüküyor ve yıllardan beri de severek dinlenen bir eser olarak kalplerde yerini alıyor..
Şarkı aslında dört kıtadan oluşuyor ama ben sizlere iki kıtasını aktarayım ve sizlere bu şekilde veda edeyim..
Ada sahillerinde bekliyorum..
Her zaman yollarını gözlüyorum..
Yârim seni seviyor, istiyorum..
Beni şâd et Şadiye’m başın için..
…
Nerede o mis gibi leylaklar..
Sararıp solmak üzre yapraklar..
Bana mesken olunca topraklar..
Beni şâd et Şadiye’m başın için..
GECENİZ HAYIRLI VE HUZURLU OLSUN..
.
Sami Özey, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @samiozey , @dikgazete