
ABD’nin “Yeni Rusya” Stratejisi Ankara ve Moskova’nın önünü açacak
MOSKOVA
ABD'nin Rusya'nın faaliyetlerini durmaksızın sorgulayan “uluslararası ülkeler bloğu”ndan çekilme kararı aslında Washington'un dış politika rotasını değiştirme çabasına işaret etmektedir. Malum, ABD uzun bir süredir Moskova'ya yönelik birçok ekonomik, ticari ve hukuki mekanizmaları da desteklemiş ve oldukça sert, katı, çatışmacı bir tutum sergilemiştir. Ancak aynı anda hem bir ülkeye karşı o ülkenin faaliyetlerini durmaksızın sorgulamak ve o ülkeyi suçlamak, hem de Ukrayna meselesinde gerçekleşebilecek olan müzakerelerde “arabulucu” statüsünü korumak pek de mümkün değildir. Bu adım, ABD yönetiminin aslında Rusya ile gerilimi tırmandırmanın uzun süredir istenen sonuçları vermediğini, bununla birlikte Batı bloğunun Rusya'ya yönelik zorlayıcı baskı unsurlarının aslında sınırı çoktan aştığını idrak ettiğini bizlere göstermektedir.
“Kaynakların yeniden dağıtılması” ile ilgili ABD'nin yapmış olduğu resmî açıklamayı ise -naçizane- daha çok formaliteden ibaret olarak değerlendiriyorum. Nitekim, bu formaliteyle birlikte ABD, kendi müttefiklerine dolaylı olarak şu siyasi mesajı vermiştir: “Ukrayna'yı eski biçimiyle desteklemek “artık” Amerikan çıkarlarıyla örtüşmemektedir, AB ülkeleri artık yalnızdır, kendi başınızın çaresine bakın!”
Haliyle ABD yönetiminin “güncellenmiş” bu tutumu Kiev'in elini zayıflattığı gibi, Ukrayna için bundan sonra “küresel destek olmadan” Moskova'ya yönelik daha fazla yasal baskıya da bel bağlamanın “pek anlamsız” olduğunu ortaya koymuştur.
Bunun yanı sıra, ABD'nin “Rusya karşıtı uluslararası ülkeler grubu”ndan çekilmesi Washington'un yeni bir stratejiye ihtiyaç duyduğunu açıkça bizlere göstermiştir. Daha önce ABD kayıtsız şartsız bir “çatışma” ortamını benimsemişken, şimdilerde ise siyasi ve diplomatik bir çözüm arayışına girilmesi gerektiğini düşünmeye başlamış durumdadır. Bunu tabii kaçınılmaz bir süreç olarak değerlendirmek gerekir; genel olarak taraflar ya bitmek bilmeyen çatışmayı sürdürür ya da diyaloğa geçerler. Bugün ise bir diyalog havasının olduğunu söylemek mümkündür. ABD yönetiminin “Rusya karşıtı uluslararası ülkeler ekibi”ne katılmayı reddetmesi sadece basit teknik bir karardan öte, aynı zamanda ABD'nin Rusya ile ilişkilerinde köprüleri yakmak istemediğinin de bir göstergesi olarak yorumlanmalıdır.
ABD'nin kendi dış siyasetinde izlediği bu tür girişimler, başta Moskova ve Ankara için uluslararası yoğun siyaset gündeminde “diplomatik manevralara” daha fazla elverişli ortamın oluştuğu anlamına gelmektedir. ABD “Rusya karşıtı uluslararası ülkeler grubu”ndan çekilerek Rusya'ya karşı çatışmadaki rolünü yeniden gözden geçirmeye hazır olduğunun sinyalini vermektedir ki, bu sinyal göz ardı edilmemelidir. Muhtemelen yakın gelecekte Washington'un söylemlerinde daha da belirgin değişiklikler yaşanmasını bekleyebiliriz; bu da yeni müzakere formatları için Türkiye ve Rusya’nın diplomasi sahasındaki “ustalıklarına” yenilikçi zeminler sunacaktır.
.
Hasan Enes Karahan, dikGAZETE.com