ABD’nin büyük oyununu görün! Winston Churchill’in ve Samuel Adams’ın gizli örgütü!
Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi, On Üç Koloni'nin Büyük Britanya Krallığı'ndan ayrı olarak bağımsızlıklarını ilan ettikleri belgedir.
Kongre tarafından 2 Temmuz 1776 tarihinde onaylanmış 4 Temmuz'da ilan edilmiştir; bu tarihten sonra 4 Temmuz, Amerika Birleşik Devletleri'nde her sene “Bağımsızlık Günü” olarak kutlanmaktadır.
Fakat araştırmalarımıza göre, İngiltere'nin “melas”a vergi koyan Şeker Yasası'na karşı protesto hareketini örgütleyip, (1765), Massachusetts Yasama Mecisi'nde üyelik yapan (1765-1774) Amerika'daki İngiliz kolonilerinin direnmesini örgütleyen koloniler arası komitelerin kurulmasında önemli rol oynayan, 1776’da yayınlanmış olan Amerikan Bağımsızlık Bildirisi'ne imza atanlardan biri olan, 1781'e kadar Kongre üyeliği yapıp, Konfederasyon Anayasası'nın hazırlanmasına katkıda bulunan, Massachusetts vali yardımcılığı (1789-1793) ve valiliği (1794-1797) yapan Samuel Adams ve Winston Churchill gibi devlet adamları, koloniler arası komitelerin kurulması sırasında çok büyük uluslararası bir projeyi devreye sokarak ABD’nin bugün bir dünya devi olmasına giden yolu açan çok stratejik, bilgece bir adım attılar.
Bu gizli proje neydi biliyor musunuz?
Samual Adams ve Winston Churchill gibi oyun kurucu devlet adamları, Atatürk’e ait olup-olmadığı tartışmalı “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz” sözünün tam aksine, Uzak Doğu’dan Uzak Asya’ya, Afrika’dan Hazar’a, Çin’den “Bereketli Hilal”e kadar, 4 yön 7 kıtaya yayılmak üzere dünyanın pek çok bölgesine arama kurtarma timleri (Green Berets Commandos) göndererek ne kadar din, tarikat, mezhep, cemaat ve gizli ilimlere dair örgüt lideri, kam, şaman, şeyh, kabile ve kanaat önderi varsa hepsini; üst tabakayı “51. Bölge” gibi, üst düzeyde korunaklı askeri üslerde koruma altına alarak, arkalarında tek bir iz ve takipçi bırakmadılar ve genetik soy ıslahı yaparak bu soyacağından özel okullarda dünya liderleri, bilgeler, dehalar ve bilim adamları yetiştirerek yine bu köklü genetik kültürel mirası devam ettirip yine bu ülkelerin başına bela ettiler!
Kürtajla aldırıldığı sanılan çocuklar… Mezalime uğrayan halkların Kabile ve Kanaat Önderleri… Pagan büyücüler ve Şamanlar…
Bugün ABD’nin her konuda bir "B" ve "C" planı var; çünkü Çin ve Türkiye gibi ülkelerdeki birçok köklü örgütün ele başı ABD’de koruma altında.
Aslında “Öldürüldü… Suikaste kurban gitti… Veya bir kazada öldüğü…” sanılan birçok siyasi aktör, “Öldü süsü verilerek” 51. Bölge gibi, giriş ve çıkışların imkânsız olduğu askeri üstlerde korunuyor ve soyları, genetik kalıtım çalışmaları ile garanti altına alınıyor.
Bunlardan en önemlileri “Çin’in Fetullah Gülen’i” Falun Gong ve Alamut Kalesi’nin devamı İsmaili tarikatı liderleri Ağa Han’lar ve diğer pek çok şaman, budist, şintoist, Kızılderili ve bilinmeyen, karanlıkta kalmış yüzlerce mezhep ve gizli havas alimleri ve tarikat şeyhleri.
Ağacın tepesini budayıp kökünü kazımak…
ABD, Bereketli Hilal’deki kanaat önderlerine özel ilgi gösteriyor, finanse ediyor, yalnız olmadıklarına dair hamilik mesajını veriyor.
Devlete çalışan imamlar, hocalar Hakkâri köylerinde Doğu’da İran sınırlarında ağızlarına para tıkılmış ve bağlanmış vaziyette PKK tarafından infaz edilirken ABD, bu tür kanaat önderlerini vizesiz olarak CIA’in özel uçakları ile korunaklı üslere taşıyor ve bu kişileri kendi dünya egemenliği için kullanıyor.
Tahminimize göre bütün dinlerin ve mezheplerin devamı tarikatlar, şeyhler, kamlar, şamanlar ve gizli ilimlerin sırlarına vâkıf Süryaniler ve kadim ilimlerin havas önderleri, icazet sahibi seyyidler, Kur’an’da adı geçen veya geçmeyen 120 peygamber torunu, ABD’de özel olarak korunuyor!
Hatta PKK lideri Abdullah Öcalan’ın da Engin Alan ve Hasan Atilla Uğur tarafından Kenya’dan getirtildiği sırada dönemin MİT müsteşarı Şenkal Atasagun’un makamında iki üst düzey CIA yetkilisine Öcalan’ın öldürülmeyeceğine dair teminat mektubu vermesini de bu bağlamda değerlendirebiliriz.
Sonuç olarak; pınar, başından bulanır.
Yani, ABD’yi karşısına alan, dolaylı olarak örgütlenmiş sinir uçları dolayısıyla tüm dünyayı karşısına almış oluyor.
Yani, ABD’yi ve bu stratejisini pek de hafife almamak lazım efendim.
.
Halil Emrah Macit, dikGAZETE.com