YAŞAR ABİ… (2)
Rahmetli Yaşar Kaplan yerine göre abi, yerine göre hoca, dergisi de okul, yerine göre bir gönüldaş…
Ama yerine göre de bazen;
Bir partiliden daha partizan
Ve…
Bir akıncıdan daha atılgan bir yapısı vardı.
Konuşurken heybetli...
Sanki Safa-Merve arası…
Düşmana karşı çalımlı bir şekilde hervele yapan bir mücahit gibiydi.
Şimdi...
Geçen yazıda kaldığım yerden devam edeceğim…
Ama…
Öncelikle şunu ifade edeyim ki;
Bir hafta önce Yaşar Abi hakkında yazdığım yazıya bu kadar ilgi beklemiyordum.
Bu arada birçok şeyi benim de bilmediğimi veya unutmuş olduğumu gördüm. Mesela evine bomba atıldığını bilmiyordum.
Yine…
Yazar Sibel Eraslan hanımefendiye, Yaşar Abi’nin eşi Canan Abla’nın söylediklerini de yeni öğrendim:
YAŞAR ABİ ORTADAN KAYBOLUYOR!..
“1999'da, yani 28 Şubat postmodern darbesi tüm şiddetiyle sürmekteyken, Vakit Gazetesi yazarı Yaşar Kaplan, bir gün aniden ortadan kayboldu.
Eşi yazar Canan Ceylan Hanım ve gazete yönetimi Yaşar ağabeyi, hastanelerde, karakollarda arayıp sordular, ondan bir tek haber dahi yoktu.
Bir gün…
Canan Abla ağlayarak telefon açtı; "Sibel'ciğim, Yaşar beyi buluncaya kadar, köşesini açık bırakalım, seninle birlikte nöbetleşe yazalım dönünceye kadar...” dedi.
Başladık yazı nöbeti tutmaya...
10 gün sonra Yaşar Kaplan, saçları, bıyık ve sakalı usturalanmış, sıfıra vurulmuş, beti benzi soluk, perişan bir halde, Selimiye Askeri Kışlası'ndaki Cezaevi'nden çıkabilmişti.
Eskiden böyle olurdu; kolunuzdan tutarlar, götürürler, günlerce haber çıkmazdı...
Genel karakolların, savcılıkların dahi, Askeri Mahkemeler ve Askeri Cezaevlerinden haberi olamazdı.
(Bu cümleye dikkat! Nereden nereye gelmişiz ve Yaşar Abi hangi şartlarda bu kadar cesur yazılar yazdığı bilinmeli... EB)
Yaşar Kaplan ağabeyin Askeri Kışla’da maruz kaldığı ağır durumlar, yüzünün her zerresinden okunuyordu...
28 Şubat'ın en zor günlerinde Vakit Gazetesi'nde topluma kalkan olma şerefini yüklenmiş bir yazardı.” (Sibel Eraslan, Star)
Yani…
Benim çevremde bile onu tanıyan o kadar çok kişi varmış ki; şaşırdım.
Rahmetli ile ilgili bana gelen yorumlardan da sadece bir tanesini buraya alarak yazıma öylece devam etmek istiyorum. Ahmed Faruk kardeşimden gelen not:
“Allah ruhunu şad eylesin. Demokrasi Risalesi kitabını İ.Ü Beyazıt kampüsünün duvarlarından bahçeye atardık diğer birçok kitapla birlikte… Çünkü kapıda arama yaparlardı o zamanlar. Sonra kitapları bahçeden alır fakültede bedava dağıtırdık.”
ALMANYA’DAN NEDEN DÖNMEDİ?
Meseleyi bilmeyen bazı arkadaşlar haklı olarak 20 yıldır iktidar olan Yaşar Abi’nin gönüldaşları neden dönmesi için yardımcı olmadıklarını sordular.
Evet!
AK Parti’nin iktidar olduğu ilk yıllarda Yaşar Abi’nin dönmesi için yeterli kanuni düzenlemeler olmadığı doğrudur
Ama…
Bu kısıtlamalar sadece Yaşar Abi’yi kapsamıyordu. O zaman Başbakan olan Cumhurbaşkanımız Erdoğan bile ülkede özgürlükler kısıtlı olduğu için kız çocuklarını yurt dışında okutmak zorunda kalmıştı.
Hatta…
Ülkenin “First Lady’si” olan hanımı, GATA askeri hastanesinde yatan tiyatrocu Nejat Uygur’u ziyaret etmek istediğinde askeri hekimler buna müsaade etmemişlerdi.
“Neden böyle?” sorusunu cevaplandırmayacağım.
Ancak…
Şu kadarının bilinmesi lazım:
Ülkemizde…
Parlamentoda çoğunluğu sağlamak demek İktidar olmak demek değildir.
Bu milletin iktidarı 15 Temmuz’dan sonra oldu. (o da henüz tam değil)
“Neden dönemedi?” sorusuna tekrar dönecek olursak;
Cumhurbaşkanımızın 1 Ekim 2013’te açıkladığı demokratikleşme paketi çerçevesinde sağlanan özgürlükler Yaşar Abi’nin dönmesi için yeterliydi…
Ama...
Bu sefer hastalıklar yakasını bırakmadı.
Birkaç kere “Neden dönmüyorsunuz?” diye sorduğumda, başlamış olan kanser tedavisini yarıda kesmek istemediğini…
Binaenaleyh;
Bundan dolayı dönemediğini söylemişti.
YAZAR-HATİP AMA SERT MİZAÇLI VE JAPONYA HATIRASI…
Sert mizaç sadece Yaşar Abi’de değil, bu mukaddes davanın yükünü omuzlarında taşıyan fikir adamlarımızın çoğunda bu var…
Bunun sebebi;
Gerek kendi dönemlerinde uğradıkları haksızlıklar…
Ve gerekse omuzlarında taşımakla yükümlü hissettikleri mukaddes yükün ağırlığından dolayı yüzlerinde çelik gibi bir ifadenin oturması kaçınılmaz oluyor.
Nitekim;
N. Fazıl Kısakürek,
Sezai Karakoç,
Kadir Mısıroğlu ve daha ismini saymadığım birçok mütefekkir, yazar, meşayihi kiram hep böyle değiller miydi?
“SURAT ASMAK HAKKIMIZ!”
Hatta İsmet Özel…
“Surat Asmak Hakkımız” adlı bir kitap yazmıştı.
Yaşar Abi de tabir caizse “feleğin çemberinden geçince” yüzüne çelik gibi bir ifade oturduğu doğrudur. Bu ister istemez aile hayatına da yansıdığı kulağımıza geliyordu…
Ama…
O konulara girmek bizim haddimize değil… Bu konuda kendisi bir şey anlatmadıkça… Ki; anlatmazdı. Ben de sormazdım.
Teşkilat içinde yaptığı konuşmalarda da onun bu sert tavrını görüyorduk…
Hâlbuki gerçekten böyle miydi?
JAPONYA HATIRASI…
Hâlbuki gerçekten böyle miydi?
Yaşar Abi…
Bir gün öğrenci temsilcisi olarak Japonya’ya gider.
Birkaç gün geçince, “Çenemde bir ağrı olduğunu hissettim.. ama bir türlü sebebini bulamıyorum” demişti.
“Sonra fark ettim ki;
Japonların adeti gereği her karşılaşmada bükülüp gülünce bizim de somurtacak halimiz yok ya!.. İster istemez karşılık veriyor, gülüyoruz.
Ancak
Bu kadar uzun süre ciddi bir suratla dolaşmış biri olarak
Birden…
Her an her dakka gülmeye alışık değiliz ya!.. Çenemin ağrısı meğerse bundanmış!
Neyse…
Ülkemize dönünce düzeldi…”
YAŞAR ABİ VE ÖMER HALİSDEMİR
Bir Niğde ziyareti sonrası…
Yaşar Abi’yi arayıp memleketine gittiğimi…
Ömer Halisdemir’in mezarı ve evini ziyaret ettiğimi söyleyince;
Ö. Halisdemir’in bir hemşehrisi olmaktan dolayı nasıl da gururlanmış, göğsü kabarmış, sevinmişti.
Bana;
“Pek bilinmez ama Niğde şehitler diyarıdır!” demişti.
GELECEK YAZI...
Geçen yazımın uzun olduğunu söyleyen dostlarımın ikazını dikkate alarak burada kesiyorum.
Bundan dolayı;
15 Temmuz şanlı direnişi ile ilgili Salih kardeşime gönderdiği notu gelecek yazıya bıraktım.
Nasip olursa gelecek yazıda kaldığım yerden devam edeceğim.
- Yaşar Abi Erbakan Hoca ve Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan
- Yaşar Abi Y. Özdil -E. Çölaşan ve Gülşen
- Yaşar Abi N. Fazıl- K. Mısıroğlu-O. Y. Serdengeçti ve A. Hakim Arvasi (ks)
- Yaşar Abi Sezai Karakoç- İsmet Özel
- Yaşar Abi Hüner dergisi ve Ateş Hattından Notlar
- Yaşar Abi Ercüment Özkan ve parti meselesi
- Yaşar Abi ve Malcolm X
.
Emin Batur, dikGAZETE.com
*
-Yaşar Kaplan (Rahmetullahi Aleyh…)
-Mütefekkir yazar Yaşar Kaplan hayata veda etti
-Almanya'da vefat eden yazar Yaşar Kaplan'ın cenazesi Türkiye'ye gönderildi
hülya 2 yıl önce
mozturk 2 yıl önce