Ukrayna Savaş Esirlerine Ziyaret
MOSKOVA
Bu hafta paylaştığım videoyu izlerken sizlerden şunu rica ediyorum, anlatacaklarımı ve göstereceklerimi izleyip dinlerken bir objektif bakış açısı aramayın; olayları, büyük ve taraflı ülkelere asla işlemeyen uluslararası hukuk ve Batı taraflı haberler ile muhakeme etmeye çalışmayın.
Anlatacaklarımı, gösterecekler mi, insanların anlattıklarını vicdanınız ve bölge hakkındaki tarih bilginiz ile muhakeme etmeye çalışırsanız, işte o zaman kendiniz objektif bir bakış açısı elde edeceksiniz.
Uzun bürokratik izinler alındıktan sonra bölgeye üçüncü kez bombaların gürültüsü eşliğinde giriş yaptım.
Savaşın en büyük yıkımına şahitlik yapan Azov Denizine paralel Mariupol şehri, halen o mahşeri günün yıkımdan kalıntıları ile yabancıları karşılamakta, fakat Rus yönetimi, evleri yıkılan bölge sakinlerine çok hızlı bir şekilde yeni binalar yapıp, onları belirli sıraya göre dağıtmakta.
Sonbaharın soğuklarında yıkık binaların arasında çocukların oynadığı yeni ve eski evlerin arasından geçerek çatışmalardan korunmak için Mariupol halkının sığınaklarına koşarak saklandığı Azov Stal adlı devasa büyüklükteki Azov çelik fabrikasına gittik…
Donetsk ve Mariupol arasındaki arazide Rus güçlerine karşı yenilgi alan ve onları bilerek ve isteyerek tıpkı terör örgütlerinin klasik taktikleri gibi sivil halkın yaşadığı şehir savaşına zorlayan Ukrayna güçlerine bağlı Azov güçlerinin, şehirde terör estirdiğini ve kendine kalkan olarak kullanacağı yüzbinlerce günahsız insanın tahliyesine izin vermediğini hatırlatmak isterim bu noktada.
Fabrikayı gezerken duvarda asılı, Ukraynaca olmayan Rusça yazılmış yazılara dikkatim kayıyor, bu da bizlere gösteriyor ki; o dönemlerde Rus etnik kökenli insanlar halen Rusça konuşuyor ve Ukrayna dilini kullanmıyor.
Devasa fabrika, insanı büyülerken aslında uzun yıllar boyu Ukrayna yönetiminin kendi oligarklarına peşkeş çektiği tesisi denetlemediği ve Azov denizini tehlikeli boyutlarda kirlettiğini de yerel kaynaklardan öğreniyorum.
Filtreleme sistemlerinin olmadığı, çok eski teknolojiler ile savaş dönemine kadar üretim yapan fabrika, pek çok balık çeşidini yok etmiş, halk denize giremez iken, fabrikanın çalışmadığı bu iki yıllık dönemde Azov denizi, ekolojik anlamda da kendini yenilemeye başlamış.
Kim bilir, belki de eskiden olduğu gibi o denizde havyarı ile ünlü mersin balığı tekrar görülür niyetleri ile oradan ayrılıp, tamamen gizli olan, Donbass bölgesinde bilinmeyen bir yere geçerek, sayısı binlerce olan savaş esirleri ile röportaj yapmaya gidiyoruz.
Yolculukta benimle beraber İtalyalı, İzlandalı, Hindistanlı, Finlandiyalı, Letonyalı gazeteciler de bulunuyordu.
Cenevre Sözleşmelerine uyan Rusya’nın esirlere barınma, mevsimine göre giysi ve belirli kalorilerde yiyecek ve en önemlisi sıradan mahkum muamelesi yapmadığını, savaş esirlerinin istediği gibi koğuş ve bahçede vakit geçirdiğini gözlerimle görmekle beraber, fizyolojik olarak da çok iyi durumda olduklarını gördüm.
Gıda eksikliğinden dolayı önümden geçen bin kişiye yakın esirlerin hiçbirinde zayıflık belirtisini görmedim.
Hapishanede görev yapan Ruslar, esirlerin iyi yemekler yemesinden şikayetçi, mutfak eski olsa da hijyen kuralları gözetiliyor.
Görevlilere neden bu kadar bol etli yemekler verildiğini, sorduğumda, bunun Cenevre Sözleşmesinin gereği olduğunu söylüyorlar.
Normal cezaevlerinde yasak olan jilet, burada serbest, savaş esirlerine traş olmaları için jilet, diş macunu ve sabun da verilmekte.
“Rusya devleti, bunu gazeteciler için özel yapıyordur” diye düşünen insanlar muhtemelen olacaktır fakat, Rus hükümeti, savaş esirlerine karşı yapacakları her türlü kötü muamelenin tarihte onlara atfedilecek bir kara leke olduğunu bilmekte ve Ukraynalı olan bu akraba toplumun insanlarının da Rus devletinin iyi muamele ettiğini ileride kendi insanlarına, daha sonra yapılacak belgesellerde de anlatacaklarını tahmin ederek buna göre hareket etmekte.
İşte bu nedenle savaş esirlerinin sağlıklı olması Rusya’nın imajı için önemli.
Hayatımda ilk defa savaş esirleri ile sohbet etmenin ve hapishane görmenin sersemliğiyle Donetsk Halk Cumhuriyeti Başkanı ile yapacağımız görüşme için Donetsk merkeze gidiyoruz, pek çok suikastten kurtulmuş, 9 yıl boyunca Ukrayna ordusunun öldürdüğü Donetsk halkını ve çocuklarını elleri ile toprağa vermiş Denis Pushilin karşımıza sorularımızı yanıtlamak için çıkıyor.
Donetsk Başkanı, bölgeye Türk iş adamlarını davet ederek bölgenin kalkınmasına ve iş adamlarımızın kasalarını diğer ülkelerin yatırımcılarından daha önce doldurmasına işaret ediyor ve açıkça iş adamlarımıza bu konuda eşlik edeceklerini de belirtiyor.
Havanın aşırı yağmurlu olmasından dolayı pahalı olan kameralarım maalesef su almaya başlamıştı, bu yüzden sınırlı bir şekilde çekim yaparken, görüntüler de biraz kötü çıktı fakat bir gönüllü asker ile yaptığım röportajda Türk vatandaşlarının sorduğu; “Rusya, neden tüm Ukrayna’yı bombalayıp savaşa bir son vermiyor” sorusunu askere sorup iyi anlaşılır bir cevap bulmuştum.
İşte bütün bu sorularımın cevaplarını ve çektiğim sıra dışı görüntüleri, aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.
Seyredeceğiniz görüntüler ve yapılan iş 90'larda Coşkun Aral’ları, Mithat Bereket’leri aratmayacak kalitede olduğundan bu videoyu, insanlarla paylaşmanızı da şiddetle tavsiye ediyorum dostlar.
Poka, Poka! (Şimdilik)
.
Cem Kıran, dikGAZETE.com