MOSKOVA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacağını açıkladı.
Türkiye'nin iç siyasetinde tarihin en kritik seçimi olma özelliği taşıyan bu seçimler, daha sonraki süreçte dünyadaki dengeleri değiştirecek.
Bunun en temel nedeni Rusya ve Ukrayna arasında devam eden savaş.
Aslında bu savaşı Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş olarak görmemek gerekiyor. Çünkü bu savaşta ABD, NATO ve birçok batılı ülkeler doğrudan Kiev rejimine destek vererek doğrudan savaşın içerisinde yer alıyor. Ancak Rusya, bu savaşta batılı ittifaklara karşı tek başına direnmeye çalışıyor. Çünkü doğu bloku ülkeleri doğrudan Rusya'ya destek vermiyor.
Somut olarak savaş alanında Rusya'nın müttefiklerini görmediğimiz için bu savaşı “Rusya ile batı ittifakı arasında süren savaş” olarak isimlendirmemiz daha doğru olur.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada ABD'nin, soğuk savaştan sonra dünyada 300'den fazla ülkeyi işgal ettiğini söyledi.
Bu ciddi bir istatistik. Aynı zamanda dünyanın geleceği için korkunç bir savaş.
Haliyle bu savaşta Kiev rejimini desteklemek, işgalcileri desteklemekle aynı anlamı taşıyor.
Rus halkının eski tarihten beri var olduğu topraklarda Rus ordusunu görmek benim için garipsenecek bir durum değil. Bu nedenle bu savaşta Rusya'yı işgalci olarak görmek yerine Batı'yı işgalci olarak değerlendirmek benim için daha doğru.
Rusya'nın, Donbass Bölgesi'ne geçtiğimiz yıl 24 Şubat tarihinde başlattığı askeri operasyonlardan sonra Türkiye'nin kayda değer çabaları oldu.
Tahıl anlaşmasının imzalanması, esir takaslarının gerçekleşmesi, müzakere masasından her defasında kaçan Zelenskiy'i tekrar müzakere masasına oturtma gayreti, Türkiye'nin bu savaşta ne kadar önemli bir konumda olduğunu gösteriyor.
Her ne kadar Türkiye, Rusya ile birçok konuda anlaşamasa bile bu savaşta denge politikalarını sürdürüp dünyanın geleceği için barışa katkı sağlamaya çalıştı.
Tabii ki Türkiye ile Rusya arasında büyük ekonomik projelerin sürdüğünü de hatırlatmak gerekir.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin inşası, gaz boru hatları üzerinde Avrupa'ya süren gaz sevkiyatı, savunma alanında imzalanan anlaşmalar ve Rus gazının Türkiye'de depolanması için gaz merkezinin kurulması ve Türkiye'nin enerji merkezi haline getirilmesi projesi çok önemli projeler.
Devletlerde süreklilik esastır.
Hükümetlerin yaptığı anlaşmalar yeni gelen hükümetleri de bağlar. Ancak projelerin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesinde sorunlar yaşanabilir.
NATO'ya üye olmasının yanında batılı ülkelerle de ilişkileri iyi olan Türkiye, Ortadoğu, Doğu Avrupa ve Asya'da önemli bir konuma sahip.
Türkiye'de önümüzdeki 14 Mayıs tarihinde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri, bu nedenle kritik öneme sahip.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu seçimlerde galip gelirse, muhtemelen Türkiye'nin politikalarında değişme görülmeyecek. Ancak seçimi, oldukça güçlenen muhalefet kazanırsa sadece Türkiye'de değil Ukrayna'da, Avrupa'da ve Ortadoğu'da derin bir boşluk oluşacak.
Bunun sebebi, iktidar değişimi sırasında 20 yıldan fazla ülkeyi yöneten AK Parti'nin oluşturduğu sistemin değişecek olması.
Türkiye'de seçimleri kazanma olasılığı bulunan muhalefet bloğunda 6 siyasi parti bulunuyor; bu parti liderlerinden Ali Babacan doğrudan batılıların politikasını savunuyor.
Ahmet Davutoğlu ise Suriye'de, Türkiye sınırına yaklaşan Rus savaş uçağının düşürülmesinde önemli bir figür oldu. Emri kendisinin verdiğini söyleyip bunu siyasi şova dönüştürdü. Rusya karşıtı söylemleriyle ABD'ye mesajlar vererek batılı politikaları benimsedi. Muhalefet bloğundaki diğer 4 siyasi partinin Rusya konusundaki yaklaşımları tam olarak belirsiz.
Batılı ülkelerin Kiev rejimine sağladığı yeni silah destekleri, Donbass'ta savaşın uzaması anlamına geliyor.
Muhtemelen 14 Mayıs 2023 tarihinden sonra da Amerikan ve Avrupa silahları Donbass halkının üzerine yağmaya devam edecek. Muhalefet, seçimleri kazanırsa zaten batılıların yol açtığı kaos devam edecek.
İşte tam da bu noktada kendi iç politik değişimlerini yaşamaya başlayan Türkiye, Ukrayna'daki krizden tutun, Orta Doğu'daki sorunlara kadar birçok kritik durumdan uzaklaşacak.
Bu da Doğu Avrupa'da, Asya'da ve Orta Doğu'da istikrarsızlığın sürmesine yol açacak.
Bugüne kadar Avrupalı liderlerin Zelenskiy'i müzakere masasına oturtma çabalarını görmedik.
Avrupalıların, tahıl anlaşması gibi kritik anlaşmaları teşvik ettiğini görmedik.
Esir takasları için zaten bir çabası olmayan Avrupalılar, ABD'nin talimatlarıyla bölgedeki gerilimi daha da tırmandıracak ve belki de savaşın başka ülkelere taşınmasına bile sebep olabilecek.
Türkiye'nin yerine, barış politikalarını sürdürecek başka bir figür yok.
Bu nedenle Türkiye'deki seçimler, sadece Türkler için değil birçok toplum için önemli bir hale geldi.
Sonuç olarak Ukrayna'daki savaşın seyri de Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı seçimleriyle değişebilir.
.
Erhan Altıparmak, dikGAZETE.com