Libya, 2014 seçimlerinin ardından siyaseten ikiye bölündü. Bunlardan birisi ülkenin doğusunda, Mısır sınırına yakın Tobruk'ta bulunan Temsilciler Meclisi ve diğeri de Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti.
Nasıl bu noktaya gelindi?
Bir zamanlar Afrika’nın en büyük petrol rezervlerine sahip en zengin ülkesi Libya, 2011’de ABD-NATO patentli operasyonla, Albay Kaddafi ve halkın elinden alındı.
Petrol sömürüsünün devamlılığı açısından Libya, kaosun ortasına bırakıldı ve iç savaş körüklendi. Libya güvenlik güçlerini ve hayati önem taşıyan altyapısını yok etmek ve Muammer Kaddafi iktidarını devirmek için CIA destekli gruplara yol verildi.
ABD ve NATO, tam Kontrollü Kaos planını uyguladıklarını sanıyordu.
Tam tersi oldu.
11 Eylül 2012 gecesi Çöl Kartalı Ömer Muhtar'ın torunları, Libya'daki Amerikalı diplomatlara en karanlık gecelerinden birini yaşattı.
Eylül 2012'de Libya’nın Bingazi kentinde bulunan ABD Konsolosluğu'na silahlı bir grubun düzenlediği saldırıda, Washington'un Libya Büyükelçisi Chris Stevens ve üç konsolosluk çalışanı öldürüldü.
Amerikalılar Libya'daki elçinin öldürülmesinden Türkleri sorumlu tutuyor…
Film dağıtım şirketi United International Pictures; Muammer Kaddafi’nin devrilmesinin ardından Libya’ya gönderilen ABD’nin Libya Büyükelçisi Christopher Stevens’ın Bingazi’de isyancılar tarafından öldürüldüğü gecenin hikayesini beyaz perdeye aktarmıştı.
United International Pictures’in yapımcısı olduğu ‘13 Saat: Bingazi’nin Gizli Askerleri’ (13 Hours: Secret Soldier of Benghazi) adlı filmde ön plandaki teröristlerden birine Türk bayraklı tişört giydirilmişti.
Armageddon, Pearl Harbor ve Transformers gibi büyük bütçeli filmleri yöneten Michael Bay’in çektiği ve John Krasinki’nin başrolde oynadığı filmin bütçesi az buz değil, tam tamına 50 milyon dolar.
Filmin senaryosu Michael Zuckoff’un filmle aynı ismi taşıyan kitabından ve 6 kişilik güvenlik timinin hayatta kalan 4 üyesiyle yapılan röportajlarla yazıldı.
‘13 Saat: Bingazi’nin Gizli Askerleri’ (13 Hours: Secret Soldier of Benghazi) filmiyle Amerikalılar ve Libya’ya müdahalede bulunan NATO üyeleri, Türk Beyaz Hayeletleri ile bu vesile ile tanışmış olduklarını deklare ettiler.
Libya’da son durum…
Türkiye, Başbakan Fayiz es-Serrac’ın Trablus’taki GNA hükümetine belirgin bir maddi destek sağlayan tek güç.
Tobruk hükümeti ve 76 yaşındaki “Mareşal” Halife Hafter’in komuta ettiği LNA ise Mısır’ın, Birleşik Arap Emirlikleri’nin, Ürdün’ün, Suudi Arabistan’ın, Fransa’nın ve Rusya’nın desteğiyle hareket ediyor.
Büyükelçisinin öldürülmesi ile dersini alan Washington’ın çatışmaya yönelik yaklaşımı ise belirsiz. ABD; Türkiye'nin tanıdığı ve müttefiki olduğu Trablus’taki hükümeti, resmen tanıyor ve bir ateşkes çağrısı yapıyor.
“Mustafa Kemal'in Askerleri” Libya yolunda…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trablus’ta kuşatılmış durumdaki hükümetin Ankara’dan yardım istemesi durumunda, Türkiye’nin savaştan harap olan Libya’ya asker göndermeye hazır olduğunu tüm dünyaya ilan etti.
Erdoğan’ın askeri müdahale resti, dünya kamuoyunda şaşkınlıkla karşılandı ve Kahire meydanlarında yankılandı.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Libya’ya müdahale etme gücüne sahip olduklarını ancak Libya halkına duydukları saygıdan ötürü bunu yapmadıklarını dile getirdi. Çünkü resti gördüler.
Behey çağdaş firavun!..
Kendi halkına saygı duymayan Libya halkına mı saygı duyacak?
Türkiye’nin Libya anlaşmaları rahatsızlık yarattı…
Doğu Akdeniz’deki enerji rezervleri üzerine yaşanan çekişme ve Libya’daki kanlı savaş, bölge genelinde giderek artan istikrarsızlığın bir parçası. Bu durum, bölge ve hatta dünya çapında bir askeri çatışma tehlikesi yaratıyor.
Bu nedenle Türkiye, uluslararası hukuk çerçevesinde hareket ederek önce Libya ile “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası”nı imzaladı.
Bu anlaşmaya karşı çıkan Yunanistan, Güney Kıbrıs AB ve BM'ye, Tobruk’ta bulunan Temsilciler Meclisi Hükümeti de BM'ye başvurdu.
Türkiye boş durmadı; “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası”nı devreye soktu.
Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşımı gerilimine koşut, sondaj ve savaş gemilerini bölgeye yollayan, Libya ile deniz sınırı belirleyen Ankara, Kuzey Kıbrıs'a da hem silahlı hem silahsız insansız hava araçları için üs kuruyor.
Türkiye'ye kafayı takan Mısır, hamlede geç kalmıyor.
Üç deniz üssü kuruyor!
Biri Sudan’a karşı Kızıl Deniz’de Ras Banas üssü, diğeri Libya sınırında, üçüncüsü de Akdeniz’de gaz yatakları ve sınırları koruma amaçlı, Türkiye karşısında!
Bilmiyorlar ki korkunun ecele faydası yok!
Akdeniz’de Türk düşmanlığının yeni taşeronu Araplar…
Çoğumuzun malumu; küresel emperyalizmin yeni taşeronu, ABD/AB kuklası Mısır Firavunu Sisi'nin İsrail askerlerinin önünden kaçan ordusu!
Şaşırdık mı!..
Mısır’da ordu, 1950’lerden beri en önemli politik ve ekonomik aktör konumunda. Ordu, politikadan, ekonomiye ve sivil topluma kadar hayatın her alanında aktif ve etkin.
Mısır ordusunun gücü, ancak kendi gariban halkına yetiyor. Tahrir meydanında binlerce insanın katili Sisi, şimdi kalkmış petrol şirketlerinin tetikçiliğine soyunmuş.
Avrupalılar, Mısır'ı gaza getiriyor…
Şubat 2019’da Avrupa Birliği (AB) ve Arap Birliği liderlerinin Mısır'daki zirvesinde taraflar işbirliği konusunda "Yeni bir dönem" başlatma sözü verdi.
Mısır'daki zirvenin ana gündem maddeleri göç, Arap ülkelerindeki iç karışıklıklar, güvenlik ve ticaret konularıydı. Gizli ajanda, tabii ki Doğu Akdeniz ve Türkiye.
Mısır’ı silah obezi yaptılar…
Avrupa ülkeleri, Mısır'a silah satışını hiç aksatmadan sürdürdükleri gibi, birlikte askeri tatbikat da yapıyor.
Uluslararası Af Örgütü'nün, AB ülkelerini, Mısır’a silah ve mühimmat satışını durduran düzenlemeye rağmen ihracatı sürdürmekle suçlaması maalesef bu satışları durdurmadı.
Fransa, Mısır'a savaş gemisi ve uçak satıyor…
Diktatör Sisi yönetiminin Fransız Naval Grubu’yla 2014 yılında imzaladığı 1 milyar avroluk anlaşma çerçevesinde Mısır Donanması için yapılan Gowind korvetleri suya indirildi.
Mısır, Fransız Dassault firmasının ürettiği Rafale savaş uçaklarından 12 adet daha almak için Fransa ile anlaşma imzaladı.
Fransa, 2015 yılında Mısır’a, 5,2 milyar euro karşılığında 24 adet Rafale savaş uçağı teslim etmeyi kabul etmişti.
Mısır, 2017'de 3 Rafale savaş uçağını, Temmuz 2017'de ise 2 Rafale EM avcı uçağını teslim almıştı.
Almanlar da Mısır'a silah satışında Fransızlar’dan geri kalmıyor!
2002, 2004, 2006, 2008 ve 2009 yıllarında Alman silah üreticilerinin, devrik cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek rejimine en az 32,9 milyon Euro değerinde makineli tüfek, otomatik tüfek, tabanca ve cephanenin satışını gerçekleştirdiği biliniyor.
Almanya, bunlardan başka, Mısır’a 2 adet Class 209 denizaltı satmıştı.
Almanya’nın silah ihracatı listesine bakıldığında 2014 yılında Mısır’a yapılan satışlarda ciddi oranda donanma ve deniz kuvvetleri mühimmatının yer aldığı görülebilir.
Mısır, tatbikatları artırdı, ordusu savaşa hazırlanıyor…
Aralık 2018’de Mısır Deniz Kuvvetleri, farklı ülkelerle üç ayrı tatbikat düzenledi. Mısır Deniz Kuvvetleri önce İtalya ve İngiltere'nin katılımıyla Akdeniz’de ortak deniz tatbikatı gerçekleştirdi.
Tatbikat; Mısır Silahlı Kuvvetleri Genel Komutanlığı planları ve kardeş devletlerin askeri işbirliğinin desteğiyle yapıldı. Eğitim amaçlı tatbikata Mısır donanmasından gemiler ve İtalya’nın ITS Marceglia fırkayetni ve İngiltere’nin RFA fırkateyni katıldı.
Tatbikat kapsamında Mısır askeri personeline navigasyon düzenlemeleri, sinyal ulaşım faaliyetleri ve sualtı sesli iletişimde eğitimlerin uygulanmasına ek olarak, helikopterlerin kalkışı ve inişi, gemilere yakıt tedariki ve tehlikeli bölgelerden geçerken deniz birimlerini nasıl koruyacakları konusunda eğitimleri verildi.
Ayrıca tatbikatlarda katılımcı güçlerin ortak kolektif eylem yürütme kapasitesini ve yüksek verimliliğe sahip olma derecesinin yanı sıra planlanan tüm eğitim görevlerinin uygulanmasındaki koordinasyon ve uyumun göz önünde bulunduruldu.
İngiliz, İtalyan ve Mısır donanmasının ortaklaşa düzenlediği tatbikat, Mısırlı yetkililere göre; dost ülkelerle yapılan askeri işbirliği ilişkilerinin derinliğini göstermekle kalmıyor ayrıca bu tatbikat; Akdeniz'deki çeşitli tehditler ve potansiyel düşmanlıklar karşısında (mesela Türkler) kuvvetlerin hazır olduğunu ortaya koyuyor.
Mısır, ikinci tatbikatını Afrika ülkelerinin katılımıyla düzenledi. Mısır, Muhammed Necib Askeri Üssü’nde, Sahel ve Çöl ülkelerinin katılımı ile terörle mücadele için yapılan tatbikata ev sahipliği yaptı.
Muhammed Necib Askeri Üssü'nde yapılan tatbikat, 14 Aralık'ta sona erdi.
Tatbikat, terör tehditlerine karşı mücadele, rehine kurtarma operasyonları gibi çeşitli konularda yeterliliği artırma amaçlıydı.
Mısır, sadece kendi ordusunu değil çevresindeki uydu Arap ülkelerini de savaşa hazırlıyor!..
Sahel/Sahil ve Çöl devletlerini bir araya getiren tatbikat, Mısır, Sudan, Nijerya ve Burkina Faso’dan özel kuvvetler personelinin katılımıyla Mısır’da ilk kez düzenlendi.
Mısır'ın üçüncü tatbikatı ‘Red Wave 1’ (Kızıl Dalga) adını taşıyordu.
Bu ortak deniz tatbikatı, Somali'den gelen gözlemcilerin yanı sıra Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, Sudan, Cibuti ve Yemen gibi Kızıldeniz sınırındaki ülkelerin katılımıyla yapıldı.
Tatbikatla, Kızıldeniz sınırındaki ülkeler için deniz güvenliğinin arttırılması, Kızıldeniz’e önemli bir ekonomik koridor olarak önem verilmesi nedeniyle, katılımcı ülkeler arasında askeri işbirliğinin güçlendirilmesi, sahip olunan deneyimlerin paylaşılması ve savaş kuvvetlerinin hazır olma halinin arttırılması hedeflenmişti.
Mısır ve dostları, bunları yapıyor Doğu Akdeniz'de savaşa hazırlanıyor da Türkiye'nin eli armut mu topluyor!..
Cumhuriyet tarihinin en büyük deniz tatbikatı 'Mavi Vatan 2019’ Doğu Akdeniz'de Türk varlığını tescilledi!
Türkiye, bölgesinde olup biteni yakından izliyor. Her duruma karşı farklı seçenekleri masada tutuyor.
Milli birlik ve bütünlüğe yönelik dış tehditlere karşı cevabını Mavi Vatan 2019 tatbikatı ile verdi.
Velhasıl eli kanlı petrol tüccarları ve kiralık tetikçilerin hesabı Doğu Akdeniz'de uzun süreli çatışma değil.
Zaten Türk ve Mısır ordusu kara savaşı yapabilecekleri bir coğrafi düzlemde yer almıyor.
Küresel emperyalist odakların hesabı başka. Süfli niyetleri, sömürgeci çıkarları için Mısır ve Türkiye'yi Akdeniz'de çatıştırarak bölgeye uluslararası müdahalede bulunacakları zemini hazırlamak.
Yunanistan Kavala'ya gidenler bilir.
Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın doğduğu evi müzeye, yaptırdığı camiyi kiliseye çevirmişler ama ev ile caminin arasına devasa bir heykelini dikmişler.
Sebeb?
Türk düşmanlığı.
Yunanlıların gözünde Mehmet Ali Paşa neyse Mısır Firavunu Sisi odur.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
Necdet Çelikdonmez 5 yıl önce
Asena 5 yıl önce
Dervişan 5 yıl önce