Toplumsal barışı seçelim

Nuray Mert
Nuray Mert
Toplumsal barışı seçelim
28-05-2023

Kaç kişi okur, kaç kişi itimat eder, kaç kişiyi ikna edebilirim bilmiyorum. Hiçbir zaman sayı hesabı yapmadım, kendimce doğru bildiklerimi yazmaya çalışıyorum. Şimdi de aynı şeyi yapacağım, ama Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunun eşiğinde bir kişiyi bile ikna edersem, kendimi bu ülkenin geleceği açısından bir şeyler yapmış sayacağım.

Hep muhalif oldum, ama hiçbir zaman sadece muhalefet etmek için ve körü körüne muhalif olmadım.

Mevcut iktidara muhalefet edenler ile pek çok durumda ters düştüm, hâlen de eleştirilerimi saklı tutuyorum. Tam da bu nedenle, mevcut muhalefet cephesine de pek çok nedenle olabilir, itirazı olanlara seslenmek istiyorum. Bu seçim, mevcut rejime itirazı olanların büyük bir uzlaşma seçimi olarak görülmeli.

Mesele, her konuda anlaşmak değil, mevcut rejime itirazlarımızı buluşturmak. Türkiye’nin geleceği açısından bu çok önemli olacak. Ben, mevcut Cumhurbaşkanlığı sisteminin pekiştirdiği tek parti, tek adam düzeninin, izlenen baskıcı, kutuplaştırıcı, dışlayıcı siyasetlerin bu ülkenin geleceğini kurmak açısından son derece sorunlu olduğunu düşünenlerdenim.

Bu şartlar altında bırakın demokrasi ve özgürlükleri, toplumsal barışın tehlikeye girdiğine tanıklık ediyoruz. İlk bakışta, muhalefet cephesinin çok partili, çok liderli olmasının siyasal istikrarı bozacağı korkusu anlamlı gibi görülebilir, ama şu anda Türkiye’nin tek sesli bir istikrar yerine, çok sesli bir büyük uzlaşma temelli bir istikrara ihtiyacı var.

Farklılıklardan korkmak ve yok saymaya dayalı bir istikrar arayışı, toplumsal barışı tehlikeye sokar. Türkiye tam da böyle bir noktada. O nedenle, farklı seslerin baskılanması yerine, farklılıklarını koruyarak demokratik zeminde uzlaşması çok ama çok önemli.

Benim mevcut iktidarın devamına ilişkin korkum, muhalefet cephesinin mevcut iktidara karşı sıkça seslendirdiği konular değil.

Türkiye’nin Taliban rejimine dönmesi, kadınların kamu hayatından kovulması mantıklı ve muhtemel değil, tam da bu nedenle muhafazakâr çevrelerde bu iddialar tepki topluyor. Ama, hâlihazırda din iddialı baskı ortamının önü açılmış olduğu bir gerçek, dahası “dini lümpenleşme” diyebileceğimiz bir olgu söz konusu.

Geçtiğimiz hafta, bir cami imamının “iki silahım da dolu” şeklindeki korkunç sözleri, doğal olarak gündem oldu. Ama bu arada, bu adamın sözlerinin devamında “analarını b….riz” şeklindeki çirkin bir ifadeyi üstelik cami gibi kutsal bir mekanda sarf etmiş olduğu üzerinde yeterince durulmadı. “Dini lümpenleşme”den kastettiğim tam da bu rezalet tablosu.

Temel Karamollaoğlu ve diğer muhafazakâr siyasetçilerin, Millet İttifakı içinde yer alması tam da bu nedenle, muhalefete kaç oy kazandırdıklarından daha önemli bir konu.

Diğer taraftan, asıl sorun, illa dinle alakalı olması gerekmez, her türden muhalefetin, itirazın, eleştirinin suç sayıldığı bir baskı düzeninin daha da pekişmesi.

Sorun, tek tip düşünen ve davranan insanlardan oluşan türdeş bir topluluk yaratma adına toplum mühendisliğinin dayatılması. Yani, ‘millet’in tek tip insanlardan oluşan bir topluluk olarak tanımlanması ve dolayısı ile iktidar mensupları gibi düşünmeyen herkesin “millet düşmanı” olarak yaftalanması.

Bir ülkeyi, farklılıklar değil, farklılıkların inkârı, susturulması böler, parçalar, perişan eder. Çünkü bu tür bir çaba, toplumun bir kesimini diğerine düşman eder ve hâlihazırda ediyor.

Seçimi kim kazanırsa kazansın, bu ülkeyi yönetmek açısından toplumsal barış en önemli mesele olacak. Millet İttifakını, her şeye rağmen değerli kılan da bu husus.

Yine seçimi kim kazanırsa kazansın, mevcut rejime itirazı en yüksek oranda kayda geçmek çok önemli.

Mevcut düzene ne gerekçe ile olursa olsun itirazı olan herkesin ikinci turda sandığa gitmesi bu açıdan çok ama çok önemli.

.

Nuray Mert, dikGAZETE.com

Nuray Mert
Nuray Mert

Prof. Dr. Nuray Mert kimdir?

1960, Trabzon doğumlu. 

Feyziye Mektepleri Işık Okullarının (1977) ardından Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi Bölümü ile Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü mezunu (1983).

Yüksek lisans ve doktorasını ise Boğaziçi Üniversitesinde tamamladı.

Yüksek Lisans tezi "Prens Sabahattin ve Terakki Mecmuası", Doktora konusu "Erken Cumhuriyet Döneminde Laik Düşünce" başlıklarını taşır. Prof. Dr. Nuray Mert, daha sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde öğretim üyesi olarak bulundu.

Uzun yıllar farklı gazetelerde köşe yazarlığı ile yorum ve siyasi analizlerde bulunan Nuray Mert, TV programlarındaki yorum ve analizleri ile de biliniyor.

Kitapları:

- Laiklik Tartışmasına Kavramsal Bir Bakış -Cumhuriyet kurulurken laik düşünce- 1994

- İslam ve Demokrasi, Bir Kurt Masalı - 1998

- Müslüman Cemaatten Ulusal Kimliğe Rus Azerbaycanı (Tadeusz Swietocvski tercümesi) - 1998

- Hep Muhalif Olmak - 2001

- Tezkire Dergisi Sayı: 33; İslamcılık: Eski ve Yeni Halleri (Şaban H. Çalış ile) - 2003

- Merkez Sağın Kısa Tarihi - 2007

- Tarihin Sonu mu? (Ortak kitap) 

- İstanbul Haneleri -Evlilik, Aile ve Doğurganlık 1880-1940- (Alan Duben - Cem Behar tercümesi) - 2014

- Batı İslam'ı Çok Sevmişti -2022

- Cumhuriyet Tarihini Yeniden Okumak -2023

- Yeni Karanlık Yüzyıl, Bitmeyen Savaş - 2024

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
barış manço 2 yıl önce
Evet... Ne olursa olsun, sandığa gitmeli ve ilk turda, 7-8 parti bir araya gelip, meclis çoğunluğunu bile elde edemediği halde hala daha yüzsüzce oy isteyip, cumhurbaşkanlığı kapma peşinde olan, HDPKK teröristleri ile kol kola, FETÖ’nün iblislerine söz veren, DHKP-C’li ve dahası nereden beslendiği apaçık belli olanlarla yan yana elele, (belki o imamın “analarını bile!..” dediği kesim bunlardır ve evet kesinlikle de bunlardır) havada uçuşan aslı astarı olmayan vaatleri ve hayatında hiçbir başarısı olmayan, taş üstüne taş koyduğu görülmemiş birinin cumhurbaşkanlığı yerine, toplumsal barış ve istikrar adına evet “tek adam” olana, sözünün eri, yaptıkları yapacaklarının teminatı olana, dünyaya nam salmış “tek lider” Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafı altındaki o daire içine ısrar ve güvenle o mührü bir kere daha basmalı…