Rusya’dan Kaçan İnsanlar ve Sonrası…
MOSKOVA
Liberalizm tüm dünyada bireysel özgürlük ve bireysel haklar özelinde öne çıkarken Rusya ve Türkiye gibi ülkelerde, hükümetlere karşı olmak, muhalefet yapmak gibi algılanmakta.
Bu bağlamda kitleler sap ile samanı ayıramaz hale gelip, belirli bir zaman sonra kendini devlet düşmanı olarak görebiliyor, ya da karşıt grup tarafından öyle adlandırılırlar.
Örneğin Rusya'nın büyük şehirlerinde yaşayan, ellerinde karton bardak ve iPhone ile gezen zümreler kendini Liberal olarak tanımlayıp Batı’ya büyük hayranlık duyar.
Sıradan bir Rus vatandaşının Rusya’da “eşitlik, kadınlara özgürlük, çalışma saatleri ve günlerinde düzenleme, özel hayata patron baskısı, siyasi kutuplaşma, nepotizm, eğitimde her yıl düzenleme, üniversiteye girme” gibi Türkiye’nin halen aşamadığı konular ile ilgili hiçbir problemi yok aslında.
Türkiye’de anlatıldığı gibi “Rus halkı siyaset konuşmaya korkuyor” efsanesi de aslında kocaman bir balon, zaten Rus aile videolarımda yüzbinlerce kişi akrabalarımın nasıl siyaset konuştuğunu kendi gözleriyle görmüştür.
Peki problem nedir?
Batıya aşık olmak!..
Rus halkı da aslında Türk halkı gibidir, uzaya çıkmışlardır fakat yaptıkları işin öneminin farkında değillerdir, muhteşem sağlamlıkta araçlar üretmişlerdir fakat farkında değillerdir, havacılık, kara taşıtları, uzay teknolojisi, tıp aletleri vesarie birçok dalda muhteşem işler ve analoglar üretmişlerdir. Kafalarında yarattıkları “Batı her şeyin en iyisini yapar” imajı, onları kör etmek ile kalmayıp, yöneticilerinin Rus endüstrisini yıllar içinde baltalayıp, atıl kalmasına sebep olmuştur.
Örneğin; Rus uçağı yapmak yerine “Aeroflot” gibi Rusya’nın bayrak taşıyıcı şirketine yıllarca Batı menşeli uçak alınmıştır.
Yaptırımlar sonrası uyanan Rus havacılık sektörünü yöneten beyzadeler, tam 30 yıl sonra kendi iç kaynaklarını kazımaya başlayarak, sivil havacılık için Rus üretimi uçaklar kullanmaya başlıyorlar.
Rus halkının geçmişten gelen Batı ürünlerine olan ilgisi, Batı demokrasisine olan inancı aslında tamamen psikolojik bir hastalık, çünkü Rus halkı da tıpkı Türk halkı gibi olayları Batı kaynaklı medya iletişim aygıtlarından, onların vermek istediği algı doğrultusunda öğrenip fikir oluşturuyor. Tıpkı Batı medyasının tüm dünyayı “Irak'ta kimyasal silahların olduğuna” inandırdığı gibi Ruslar, Batıda her şeyin iyi olduğuna inanıyor.
Batıda bolluk olduğuna inanan ve orada yaşayan milyonlarca Türk vatandaşı ev sahibi, araç sahibi olsa da Türkiye’ye geldiklerinde ceplerindeki para, bizim paramıza hendek atlattırsa da yaşadıkları ülkelerine döndüklerinde gene bizlerin yaşadığı hayata benzer bir hayat yaşamakta.
İnsan psikolojisi her zaman elinde olmayanı istediği için biz Doğu toplumları, dolaylı olarak Batıda yaşayan bu insanlara tabii ki özeniriz, peki ama ekonomik açıdan Rusya ve Türkiye’den biraz daha refah seviyesi iyi olan bu ülkelerde Liberal insanlar, istediği özgürlüğü yakalayabiliyor mu; bir de buna bakalım.
Pavel Durov ve Amerika’dan kaçışı…
Rusya, yazılım sektöründe de çok ileri ve bunları uzunca anlatmaya gerek yok, yazılım sektöründe dünyada bilinen, tüm eski Sovyet ülkelerinde Facebook’un yerine kullanılan Vkontakt, Telegram gibi platformları yaratan Pavel Durov Rusya’nın yetiştirdiği gençlerden birisi.
Kendisi de Rusya’yı terk eden Liberal görüşlü gençlerden birisi olmak ile beraber Amerika’yı “özgürlüklerin kıblesi” olarak kabul etmiş ve Silikon Vadisine yelken açmış.
Kendisi bir liberal olarak Rus yönetimini özgürlükçü olmamak ile suçlamış ve bu sözleri, Batı medyası tarafından çarşaf çarşaf haberler ile duyurulmuştu.
Kendisi Amerika’yı terk edip, BAE’ye yerleşince o Batı medyası ise tek bir haber yapmamıştı.
Peki ama büyük umutlar ile oraya gidip Amerika’yı “özgürlüklerin kıblesi” olarak gören Pavel Durov, neden Amerika’yı terk etmiş?
İşte size gerçekler…
Pavel Durov, 2024 yılında Amerika'da çok tanınan ve Putin ile de röportaj yapan Tucker Curlson ile yaptığı söyleşide durumu şu şekilde açıklıyor.
“Vkontakt, Rusya’da muhalif kesimlerin protestoları için organize oldukları ve hükümet aleyhine her türlü içeriği barındıran yer olduğu sırada bu platform Rus güvenlik güçlerinin radarına girmişti.
Rus güvenlik güçleri de benden ‘platform’da organize olan bu tarz grupların yasaklanmasını istemişti, ben ise reddettim.”
Pavel Durov, 2013 yılında Ukrayna’da çıkan olaylarda da devlet ile işbirliği yapmayı reddettiğini ve daha sonra ona iki seçenek sunulduğunu söylüyor.
“Ya devlet ile işbirliği yapacaktım ya da tüm hisselerimi satıp ülkeyi terk edecektim.”
Pavel Durov, ikinci seçeneği seçerek ülkeyi terk edip, ABD’nin o ünlü Silikon Vadisine yerleşerek, yeni projesi “Telegram” üstünde kardeşi ile çalışmaya başlıyor.
Çalışırken çok önemli bir şey fark ediyor Pavel Durov!
O özgürlükler ülkesi sandığı Amerika’da FBI tarafından yoğun takibe alındığını anlıyor. FBI, onu her ülkeye girişte sorgulayıp, tacizlere başlıyor. FBI, Pavel Durov’un mühendislerinden birini, istihbarat sağlaması için işe almaya çalıştığında Pavel Durov, “artık tamam” diyor ve bütün ekibi ile BAE’ye gidip Telegram’ı orada devam ettiriyorlar.
Pavel Durov aslında ABD devletinin özgürlükler ülkesi olmadığının kanlı canlı bir örneği, üstelik bu hikayeden anladığımız “ABD, tüm dünya hakkında silikon vadisi şirketlerinden muazzam ölçülerde istihbarat akışı” da sağlıyor.
Kendi ülkesine sırt çeviren Pavel Durov’un hikayesini, ABD standardında bir ülke kullanmaya kalksa ve olumsuz algı yayan bir Netflix dizisi yayınlansa, sizce ABD’nin o anlı şanlı özgürlük hikayesi ne olur?
Örneğin; Amerika, çok özgürlükçü olduğu için mi Edward Snowden, Rusya’ya kaçmak zorunda kaldı?
Peki ya Julian Assange?
2010 yılının Kasım ayı sonuna doğru WikiLeaks adlı sitesinde, kamuoyuna açıklanan belgeler sonrasında hakkında yakalama kararı çıkarılan, ardından ABD’nin düşman gördüğü her kişiye yaptığı gibi hemen düzmece taciz ve tecavüz davaları açılan bu gibi kişiler, komünist olduğu için mi bu kadar özgürlükçü ülkeler tarafından suçlanıyor?
Bu kişiler, aslında kendini liberal olarak kendini tanımlayan, Batıyı hatalarına rağmen “özgürlükçü ve ilerici” olarak gören milyarlarca insanın gözünü açabilecek kapasitede olduğu için hapis cezaları ile karşı karşıya.
Bu insanlar Aleksandr Navalny gibi yabancı devletlerden maaş alıp, Rusya ve Çin’i insanlara kötüleyebilirdi de.
Hapishanede ölen Aleksandr Navalny, Türkiye’de “Putin’in rakibi” olarak neden lanse edildi mesela?
Peki öldüğünde cenazesine milyonlar mı katıldı?
Aslında Türkiye’de “Putin’in rakibi” olarak sizlere lanse edilen bu adamın cenazesinde ortaya çıktı ki; Aleksandr Navalny’nin Rus halkında karşılığı yok! Cenazesine iştirak edenlerin sayısı, toplasanız on bin kişi iken bu adamın “Putin’in rakibidir” denmesi zır delilikten öte değildir.
Aslında gören gözlerin bildiği tek gerçek vardır; her devlet, kontrol etmeyi ister, önemli olan bireyin neyi kaybedeceğini göze almasıdır, maalesef Rusya’da motivasyonu daha özgür bir ülke, daha özgür siyaset olan insanlar Liberal düşünceler ile Batıya göç ettiklerinde karşılaştıkları tek gerçek var ki o da “devlet her yerde devlettir” ve onu hissettiğinizde artık kendi öz saygınızdan dolayı bunu kendinize itiraf edemezsiniz.
İşte ülkesini siyaseten terk eden Rusların çoğunun karşılaştığı gerçek bu, eleştirdiğin devletin kahverengisi her zaman sizi bulur; ta ki gittiğiniz ülkede geçirdiğiniz gülüm-cicim yılları bitmeye dursun.
.
Cem Kıran, dikGAZETE.com