Pandemi - Küreselleşme - Emperyalizm - Yeni Dünya

Emrah Bekçi
Emrah Bekçi
Pandemi - Küreselleşme - Emperyalizm - Yeni Dünya
13-04-2020

Dünya genelinde ülkeleri ve milletleri aniden yakalayan salgın hastalıkla mücadele halen devam etmekte.

Kıtalar üzerinde bulunan devletleri etkisi altına alan salgın, ülkelerin stratejik planları dahil olmak üzere, ekonomik ve psikolojik çöküntülere sebep oldu-olmaya devam ediyor.

Dünya ekonomisinin büyük bölümünü elinde tutma gayretinde olan, ülkelerin yönetim erklerini şekillendirmek için sermayelerini döken dünya para babaları, ‘küreselleşme’ diye icat ettikleri sistemin çöküşünü izleyecekler.

Her şeyin ve düşüncenin madden (para-altın) ile başarılacağını sanan, dünyada yüzde 1 bile olmayan bu gurup, asırlardır oluşturmaya gayret ettikleri ‘emperyalist’ sömürü düzenine, ‘küreselleşme’ diye bir kılıf dikmişlerdi. Ama Çin’den tüm dünya ülkelerine yayılan, gözle görülmeyen, ulaştığı noktada; zengin-fakir, patron-işçi, Müslüman - Hıristiyan - Musevi - Hindu ayrımı yapmadan tabiatı gereği, vazifesini yapan ‘virüs’ (Covid 19), insanlığı, devletleri, milletleri dumura uğrattı-uğratıyor.

‘Pandemi’ sonrası, dünya ve devletlerin eskisi gibi olmayacağı; hatta milletlerin dahi bakış açıları ve düşüncelerinin yerini, ilksel, şahsi, en fazla ailevi (2-3 dereceye kadar) olacağı, yaşamış oldukları devleti yöneten siyasi partilerin ve dolayısı ile iktidara geldiklerinde atamış oldukları bürokratların, kendilerine fayda yerine zarar verdiklerini düşünecekler.

‘Yeni Dünya Düzeni’, millet devletlerin ayakta kalacağı, coğrafi olarak kendine yetecek toprak, su, enerji kaynaklarının fazlalığı ve en önemlisi değerlendirilmesi, ‘Milli Şuurun ve Politikanın’ öncülük ettiği, sorgulandığı, insanları ayrıştıran inanç, mezhep, dil, millet, kültür faktörlerinin öne çıktığı sosyolojik bir sahaya kayacaktır.

Ülkeler eskisi gibi dünya ülkeleri ile yoğun sosyalleşen bir konumdan, kabuğuna çekilen, ticari alışverişlerde sıkı gümrük analizi yapan, insanlarının (Milletini) sağlığını, diğer ülkelerde yaşayan insanlara nazaran, “daha dirençli nasıl tutarım” üzerine kafa yoracaklardır.

Ülkeleri yöneten iktidarlar, günümüzde ve gelecekte tedbir olarak pandemi için uygulayacakları eylemleri ve önlemleri, yönetmiş oldukları ülkelerine uygulamadan önce ‘kırk defa tartıp’ bir defa karar vermelidirler. 

Bunun nedeni; tecrit halinde olan insanlar, anti-sosyal bir hale geldikleri için ve yaşantılarının prangalandığını (engellendiğini) düşünerek, ekonomik olarak sıkıntıların da etkisiyle, bilinç altında ‘istenmeyen yöneticiler’ fotoğrafı yer edecektir. 

Bu ise ‘iktidar biziz’ diyenlerin, gelecekte siyasi partilerin tarihinde; “eskiden bir parti vardı” cümlesiyle başlayan paragrafların içinde tecrit edileceklerdir.

Dünya ve ülkeler çok zor bir zamandan geçmektedir. Pandemi, tüm milletleri ruhen, madden tahrip etmiş durumda. Hal böyle olunca, gemisini kurtaranın kaptan olduğu görünmekte.

Türkiye, salgına hazırlıklı yakalanan bahtlı ülkeler arasında yer alıyor. 80 Milyonu aşkın insanı ile salgınla mücadeleye devam ediyor.

İnsanlarımızın yüzde 60’a yakını, evlerinde karantina altında (Gönüllü Karantina-Veya Cezai yaptırım) bulunuyor. Devletimizin ve devleti idare edenlerin, 2020 sonuna kadar, Sağlık Bakanlığı’nın kullanımı için hazineden vermiş olduğu para 60 Milyar Türk Lirası civarında. Bu parayı, 80 Milyon nüfuslu ülkemize böldüğümüz vakit, kişi başına 750 Türk Lirası gibi komik bir rakam çıkıyor. Hesap bununla da kalmıyor. 750 TL’yi, 12 aya bölünce de 62 TL gibi bir rakam çıkıyor. Kısacası, Türk insanına devletimizin ayırdığı para günlük 2 TL… Ama yine sağlık yönünden dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında çok iyiyiz. 

Misal; ABD’nin 2020 Sağlık bütçesi 644 Milyar Türk Lirası (Türkiye’nin toplam bütçesinin, yani; 1 Katrilyonun yüzde 60’ı kadar), ama sağlıkta sınıfta kalmak üzereler.

Ülke olarak ‘şimdiki iyi halimizi’ düşünerek, geleceğe dair, başta sağlık, güvenlik, eğitim olmak üzere, öncelik gereği ‘İnsanı Yaşatmak’ olan kurumlarımızın bütçelerini daha çok arttırmalıyız. Geriye hazineden paramız artar ise dua eder-mevlit okuturuz.

Dünya yeni bir düzene doğru koşuyor…

Bu yeni dünyada en değerli devlet varlığı ‘tarım yapılacak toprak ile toprağı sulayacak su’ gibi görülüyor. 

Dünya genelini esir almış olan pandemi nedeni ile ülkelerin gıda stokları yavaş yavaş erimeye başladı. Sağlık-salgın nedeni ile tedbir amaçlı sokağa çıkmamak, evde kalmak, toprağın ekilmemesi (insan gücü), 2021 senesi içerisinde, ekmek dahil gıda sektöründe günümüzde bolca tüketmiş olduğumuz ürünlerin zor bulunacağı; para dahil, madden değerli olan varlıklarımızın gıda ile yarıştığına şahitlik edebiliriz.

Coğrafi olarak dört mevsim tarımcılık yapılan ülkemiz toprakları ve çiftçimize devletimizin ‘çok acil’ destek vermesi gerekmektedir. 

Ekonomik olarak şimdiden zor günler geçiren ülkemiz, pandemi sonrası, ruhen yorulmuş-etkilenmiş-anti sosyal hale gelmiş olan insanlarımıza tasallut edecek, ikinci bir salgına (Mutasyon geçirmiş Covid 19), gıdası, sağlık şartları tam yerinde ve fazlaca yetecek düzeyde yakalanmalıdır. Aksi halde, dünya tarihinde yeryüzünde birden silinen halklar gibi büyük bir trajedi içinde yer alma riskimiz yüksek olacaktır.

Dünyayı kirleten ve insanları köleleştiren, ‘küreselleşme - emperyalizm’in günümüzde sadece ‘kan, gözyaşı, ölüm, salgın vs.’ getirdiği göz önünde bulundurulur ise; kurtuluşun, bilim, sağlık, tarım, ülke içerisindeki insanımıza yapılacak olan yatırım olduğu, yakınlaştıkça netleşen bir fotoğraf halindedir.

Türk Milleti-Devleti, bu zor günleri atlatacaktır. Önemli olan, bu günlerimizin iyi günler olduğunu düşünerek, en kötü senaryolara ‘siyasi hizipleşmeyi - çıkar ve kayırmacılığı - cemaatvari ruhbancılığı vs.’ bırakıp, Millet olarak birlik olup kenetlenmeli, devlet ise başta tarım ve sağlık olmak üzere kaynaklarını şartsız bir şekilde sarf etmelidir.

Bir ‘Ata Sözü’nün dediği gibi: “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” -Şeyh Edebalı-

Vazifenin büyüğü devlettedir, insanı (Türk Milleti’ni) yaşatmanın tek yolu, tarım, sağlık ve ekonomiden geçer. Aksi halde, devlet bağışıklık sistemini kayıp eder…

Türk Milleti’ni Rabbim korusun ve muhafaza eylesin!

#SağlıklıOlanaKadarEvdeKalTürkMilleti

Saygılarımla

.

Emrah Bekçi, dikGAZETE.com

-Yazar / Yönetmen-

Emrah Bekçi
Emrah Bekçi

Emrah Bekçi kimdir?

Araştırmacı - Yazar - Yönetmen Emrah Bekçi, 1974 Giresun Bulancak doğumlu. Eğitimini Ankara’da tamamladı. 2009 senesinde “Balkanlarda Türk İşaretleri” Belgeselini Bulgaristan Deliorman Bölgesinde çekti. 

Rusya Federasyonuna bağlı Murmansk Eyaleti, Revda Bölgesi, Lovezero kasabasında “Sami-Komi” klanlarıyla yaşayarak kültürel saha araştırmaları yaptı.

Emrah BEKÇİ, Rusya Federasyonuna bağlı Ural Dağlarında koruma altına alınan “Mansi Türkleri” hakkında kültürel bilgiler topladı. Aynı sahada, Aleksandrovsk, Solikamsk, Berezniki, şehirlerinde kültürel saha çalışmaları ve araştırmaları yaptı.

2012 senesi sonuna kadar Orta-Asya ve Azerbaycan Zaktala Vilayetinde, Şeyh Şamil ve Dede Korkud üzerine veriler topladı. 

Yazar Çoban Ateşi televizyon programı, Seyyid Burhaned’din Hazretleri, Balkanlarda Türk İşaretleri, Anadolu’nun Ruhu Yörükler Belgesellerini sundu ve yönetti.

2016-2017 Senesinde; “TR 72 Bölgesi Turizm Değerlerinin Step To City Projesine Entegrasyonu” Projesi Kapsamında; 25 Dakika, 9 Dakika, 3’er dakikalık 81 Bölümlük kısa metraj, İngilizce, Rusça, Japonca, Türkçe belgesellerin yönetmenliğini yaptı. 

Yapmış olduğu çalışmalar ile ilgili, Bulgaristan ve Rusya Federasyonu Yüksek Eğitim kurumları ile ülkemizde birçok üniversite ve STK’larda, Türk-İslam Tarihi ve Kültürü ile ilgili kürsü aldı, konuşmalar yaptı.

7 Haziran 2018 Tarihine Kadar; 129 Lise ve dengi okulda konferanslar verdi.

Yazar-Yönetmen Emrah BEKÇİ’nin;

Sevelim Sevilelim Yunus Emre”, “Gel Nasılsan Öyle Gel Mevlana”, “Bir Can Var Canında O Canı Ara Seyyid Burhaned’din Hazretleri”, “Ermeni Yalanları Çığlık”, isimli 4 adet basılı kitabı bulunmaktadır. 

Yazarın ayrıca; Anılarda Son Ermeni, Sızı, Uzaktaki Emanet isimli Uzun Metraj Film Senaryosu; İstiklal Marşı, Seyyid Burhaneddin, Aşk ve Şifa Gevher Nesibe isimli tiyatro senaryosu (Bunlardan Aşk ve Şifa Devlet Konservatuvarı Tarafından Sahnelendi) bulunmaktadır.

Yazarın: Anılarda Son Ermeni, Muhbir Mehmet, Kartallar Kafese Sığmaz, Keşke O Deli Ben Olsaydım, Torosların Cinleri, Hanan Bey, Sana Selamım Var, Uyanış ve iki cilt belde soy ansiklopedisi editörlüğü ile Amerika Birleşik Devletlerde İngilizce basılı “THE LAST ARMANİAN” isimli kitapların editörlüğü bulunmaktadır.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?